Ey şiir, Nobel misin, değil misin?

Edebiyat dünyamıza bu yıl şiire giden ‘Nobel Edebiyat Ödülü’nü sorduk.

Yayınlanma: 28.11.2020 - 02:00
Ey şiir, Nobel misin, değil misin?
Abone Ol google-news

Bu yılki Nobel Edebiyat Ödülü açıklandığında tüm dünyada hem çok tartışıldı hem de yeterince tartışılamadı diyebiliriz. Şiire, kadına gitmiş olması tartışma konusu olabilirken yine şiire ve ABD’li şair Louise Glück’e verilmiş olması hakkında konuşulmasına pek olanak tanımadı. Şiir, roman kadar kolay alımlanıp malzeme sağlamıyor hem de desteklenmiyor, Glück ise başka dillere pek çevrilmemiş bir şair çünkü. Türkçeye ise Güven Turan tarafından yıllar önce bir seçki kitap ile kazandırıldı, onun da ödül açıklandığında baskısı yoktu. İngilizce bilen okurlar dışında pek bilinmeyen bir şair Glück sonuç olarak. Yine de başta şiir çevremiz olmak üzere edebiyat atmosferimizde rüzgârlar esmedi değil. Biz de başta şairler olmak üzere edebiyata hizmet veren isimlerimize soralım istedik:

- Bu yıl Nobel Edebiyat Ödülü şiire, kadına, itirafçı şiirle de bağları olan lirik bir şaire, Louise Glück’e verildi. Romanın, anlatımcı şiirin albenisi, Margaret Atwood gibi güçlü imzaların bilinirliği bir yana bırakılarak. Ne dersiniz, ezber mi bozuldu ya da şiire yaklaşımda yeni bir tasarım mı önerildi? Ya da hiçbiri?

"DYLAN İLE EZBER BOZULDU"

- Alev Bulut (Çevirmen, İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi): Ezber Bob Dylan ile bozulmuştu bir ölçüde, bir şair-şarkı sözü yazarına verilecekse Leonard Cohen olurdu diye hayıflanmıştım, eşik geçildi, ifade türleri ve biçemlerinde özgürce dolaşabiliyor artık ödül. Şiire yaklaşımda yeni tasarım da işin hediyesi sanki.

"İNANAMADIM"

- Arife Kalender (Şair): Haberi sosyal medya ile öğrendim, inanamadım. “Bu yıl Nobel Edebiyat Ödülü Louise Glück’e verildi”. Bir şair kadına... Hayal gibi görünse de dünyanın tersine dönmeye başladığını; cinsiyetçi, dinci, ırkçı eğilimlerin son bulacağını düşünerek bir an umutlandım. Bu elbette sonuçta bir ödül ama yüzyıllardır zorlanan bir değişimin de sonucuydu. Kadın erkek eşitliği, daha ötesi emeğin ve niteliğin cinsiyetsiz ödüllendirilmesi... Bence bu durum “kadın”ı gereğinden çok yüceltme ve kayırma değil, sanatın önyargısız değerlendirilmesidir. 

"SÖZÜN GÜCÜ..."

 Elif Akkaya (Tekin Yayınevi Genel Yayın Koordinatörü): Yazarın/şairin anlattıklarının bize bir duygu aktarması, dokunması, sözün gücüne bağlıdır. Şiir ise sözün en güçlü halidir. Romanda, öyküde olduğu gibi her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmaz şiir. Birazını da okuyan anlayacaktır, okurun ferasetine güvenilerek yazılmıştır. Bu yüzden de çok güçlü olmak durumundadır. Zorluğu ve güzelliği de buradadır... Nobel edebiyat ödüllerinin son birkaç yılda şairlere (biri şarkı sözü de olsa) verilmesi, insanlığın sözün gücüne hâlâ güvendiğini gösteriyor. Sözün, hem de damıtılmış sözün yani şiirin öne çıkarılması olarak değerlendiriyorum bu durumu. 

"YENİ BİR ÇAĞ"

- Gülseli İnal (Şair): “Şiir ve Şair Kadın”: Bu tanım kapitalist/ataerkil düzenin kabul edebileceği bir olgu hiç olmadı, bu yüzden erkek egemenler şair kadınlarla hep savaştılar, aşağıladılar, dışladılar. Ancak şimdi kapitalizmin dayanaklarından ataerkil düzen yıkılıyor, kapitalizm çöküyor, erkek egemenler tükendikleri, savundukları değerler tükendiği için kadınları öldürüyor. Ve yeni bir çağ geldi, geliyor. Adaletin, eşitliğin, paylaşımın, erotizmin yaşanacağı bir çağ. Nobel Edebiyat Ödülü toplumların nabzına göre ödül verir. Siyasi bir edebiyat ödülüdür. Dünyanın gizli efendilerinin şaşalı ödülü Nobel ve komitesi, 21. yüzyılın yaklaşan yüksek değerlerini, dişi değerlerin yükselişini fark ettikleri için bu yıl ödül, Amerikalı bir kadın şaire verildi. Yoksa Louise Glück şiirlerine hayran oldukları için değil. 

"HİÇBİRİ"

- Güven Turan (Şair, çevirmen): Sorunuza “hiçbiri” diye yanıt vermek geçiyor içimden. Doğru, son yıllarda Nobel edebiyat tartışmaları çok arttı ve edebiyat bağlamının dışına da taştı. Bunda elbette Nobel seçici kurulunun aldığı kararların “bu seçimler edebiyat dışı” kuşkusunu uyandırmasının payı vardı... Gene de örneğin Glück’ün ödül alışı bence iyi şairler içinde bir iyi şaire verilen doğru bir ödüldür; tıpkı birkaç sene önce İngiliz romancı Ishigura’nın alışı da bence hiç de fena olmayan bir seçimdi. 

"KADINLAR MERCEK ALTINDA"

- İlknur Özdemir (SİA Kitap Genel Yayın Yönetmeni): Louise Glück’ün bazı şiirlerini orijinal dilinden okumuş ve çok beğenmiştim. Onun gibi etkileyici yazan başka şair yok mu? Var tabii, ama bence özelliği anlaşılır, yalın, lirik yazması, duyguların derinliğine inebilmesi. Her sene Nobel-toto oynanır ve hiçbir zaman tutmaz. Bana kalırsa şiire yaklaşımda yeni bir tasarımdan çok farklılık arıyorlar. Son sekiz yılın dördünde ödülü kadınlar almış. Daha eskiye gittiğimizde kadınların sayısı epeyce az. Buna bakarak kadın edebiyatçıları daha fazla mercek altına aldıkları düşünülebilir.

"ŞİİR KAZANACAK"

- Levent Karataş (Şair): 2020 ve nihayet Nobel’i şiir aldı. Daha önce de almıştı. Şair Louise Glück’ün ödülü almasına annem almış kadar sevindim. Fakat şiirin dünyada dolaşacağı ya da dünyalının gündemi olacağı, entelektüel okurun onu başucu yapacağı konusunda hiçbir fikre sahip değilim. Nobel Akademisi’nin ve gelişik bir monarşinin şiire ödül vermesi önemli değildir demiyorum. Evrenin katı gerçekliğiyle denilebilir ki evet: Şiir direnirse kazanacak!

"EN ÖZELLERİNDEN"

- Nihat Özdal (Şair): Glück, yeni başlangıçların sürekli devam ettiği bir şiiri yazıyor, başlangıçlara tekrar dönen bir şiir: “mutluyduk bir zamanlar, anılarımız yoktu”, “tekrar dönme eğilimine saplanan”, “tekrar kalkmaya davranan”, “yeniden başlatabilirdik yolculuğu” diyen, yaşayan en özel şairlerinden. 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler