Fakir mahallenin ucuz zehri

Bağımlı hale gelmek için bir kere kullanmak yetiyor. Uzmanlar bonzai kullanımının salgın şeklinde ilerlediğine dikkat çekiyor. Tuzağa kapılanlar adeta tanıdık; parçalanmış aileler ile fakir semtin çocukları...

Fakir mahallenin ucuz zehri
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 28.06.2014 - 22:18

Türkiye’de son dönemde “bonzai” adlı kimyasal uyuşturucu madde içen çok sayıda kişinin yaşamını yitirmesi ve ölüm nedeninin ortaya çıkmaması nedeniyle gözler bu maddeye çevrildi. Ulaşımının hem kolay olması, hem de diğer uyuşturucu maddelerine göre daha ucuza satılması bonzaiye olan ilgiyi artırırken tehlike de giderek büyüyor. Ayık Yaşamda Buluşalım Derneği (AYBUDER) Başkanı Yavuz Tufan Koçak, bonzainin kullanıcıları çıldırttığını ve kullananın kendisinin Allah’la konuştuğunu sandığını söyledi. Bonzai için gençlerin başına atılmış kimyasal bir bomba nitelemesi yapan Koçak, “Bizim kayıtlarımıza göre 300 kişi 1 ay içinde bonzaiden öldü. Gerçek kayıtlar ortaya çıkmıyor. Tehlike çok büyük” dedi. Bağımlılar ise bonzainin ilginç bir madde olduğunu belirterek insanın aklını başından aldığını, halüsinasyonlara neden olduğunu ve bilinç kaybı yaşattığını söyledi.

Türkiye’de uyuşturucu yaşı giderek düşerken bonzai isimli kimyasal uyuşturucu maddenin tehlikesi giderek artıyor. Bağımlılardan kimi uyuşturucu bulmak için hırsızlık yapmak zorunda kalırken kimi de bankadan kredi çekerek uyuşturucu parasını karşıladığını söyledi. Türkiye’de uyuşturucu gerçeğini madde bağımlıları ve uzmanlarla konuştuk.

AYBUDER Başkanı Yavuz Tufan Koçak: 30 yıldır alkol ve uyuşturucunun içindeyim. Bonzai gibi bir madde görmedim. Buna ne uyuşturucu ne de uyarıcı madde diyebiliyoruz. Çocuklarımızın ve gençlerimizin başına atılmış kimyasal bomba. İçinde fare zehiri, tarım ilacı, aseton, mazot, florasan tozu gibi çeşitli maddelerin katıldığı kimyasal bir madde. Bağımlılık yarattığı için de met ve eroin gibi maddeler ile destekleniyor. Bu, gençlere kurutulmuş otların üstüne püskürtülerek esrar diye başlatılıyor. Sonra da korkunç bağımlılık yapıyor. Bir-iki duman aldıktan sonra bağımlılığı başlıyor. Ölüm belirtileri, yaşamaları ve vücutlarında sivilceler çıkmasına rağmen kendilerine geldikten 5-10 dakika sonra yeniden istem isteği oluşturan bir madde. Bunun yaşı şu anda 9’a kadar düştü. Burada 15-17 yaşlarında bonzai kullanmış çocuklarımız var. Bonzai ile alkol karıştırıldığında çabuk öldürüyor. Sadece bonzai kullanıldığı zaman bilim insanları bağımlılar için 3 yıl ömür biçiyor. Çok kolay bulunuyor ve çok ucuza alınıyor. Şimdi Türkiye’de 300 kadar insanın bonzaiden öldüğünü söylüyorlar. Bu sayı bizim 1 ayda tespit ettiğimiz sayı. Maalesef otopside çıkmadığı için ve bonzaiyi tanımlayan bir durum olmadığı için ölüm nedeni olarak yazılamıyor. Maalesef bonzainin merkezi de Bursa. Bonzai kullanan çocukların aileleri bizi aradığında çocuklarının kendini mehdi ilan ettiğini, peygamberlerin onlara emir verdiğini söylüyorlar. Yarın bunlar peygamber emir verdi diye katliam yaparsa ne olacak. Bunun bir an önce önlemi alınmalı. Burada AMETEM’in de sorgulanması lazım. Çünkü doktorlar kimyasalın ilaç halini vererek geçici çözüm buluyor. Bende 12 yıldır hiçbir madde almayan bir bağımlıyım. Ama bizde aileler de bu işten sorumlu. Anne-babalar çocuklarının açıklarını kapatarak bu sorunu arttırıyor. Anne babalar ve ilköğretimdeki eğitimcilerin bu konuda eğitilmesi gerekiyor.

 

‘Allah’la konuştuğumu hissediyordum’

Sarp (17): Uyuşturucuya 13 yaşımda kuzenim yüzünden başladım. 4 yıldır esrar kullanıyorum. Dışarıda kendimizi yalnız hissettiğimiz ve bizi kimse anlamadığı için uyuşturucuya yöneliyoruz. Uyuşturucuya başlamadan önce bir bitkinlik, yetersizlik duygusu gösteriyordu. Annem ve babamın ayrılması benim başlamamda etken oldu. İlk başlarda ben de içerim nasıl olsa keyif verici dedik. İlk başlarda her şey çok güzel gidiyordu. Sonra bu iş rutine dönünce her şey kötü gitmeye başladı. Benim pek Allah’la aram yoktu. Bonzaiyi kullandığımda Allah’la konuştuğumu hissediyordum. Melekleri falan görüyordum. Kullandığım tüm uyuşturucu çeşitleri ruh halimi zorluyordu. Bonzaiyi birkaç kez kullandım ve hiç sevmedim. Orada pet şişeyle hazırlıyorlardı. Bir gün arkadaşlarla dışarıda bir-iki duman aldım ve bayıldım. Bir an nefesim kesildi ve olduğum yerde bayıldım. Arkadaşlarımın beni bir kere tokatlayarak uyandırmaya çalıştığını hatırlıyorum. Öyle bir madde ki insanın el ve ayakları sanki çekiliyor. Hiçbir hareket yapamıyorsunuz. Bir süre sonra arkadaşlarımın ambulans çağırdığını duydum. Tokatlaya tokatlaya beni ayılttılar. O kadar ilginç bir madde ki insanın aklını başından alıyor ve ne yaptığını bilmiyorsun. Aynı anda hem ağlayıp hem gülme haline sokan bir madde. Piyasada kolay bulunması ve ucuz olması kullanıcılar arasında ilgi görüyor. Ancak o kadar tehlikeli ki kullandığım diğer uyuşturuc maddelere hiç benzemiyor.

 

‘Kendini bilmiyorsun’

Cihan Savaş (26): Uyuşturucuya 12-13 yaşlarında başladım. Uyuşturucu ile tanışmamdaki en büyük etken annemle babamın ayrılması. Babamda A1 derecede alkol bağımlısıydı. 13 yaşıma geldiğimde okulu bıraktım. Önce bir elektrikçide, sonra da Topkapı’da bir ofset baskı yapan matbaacıda çalışmaya başladım. Öğle saatlerinde ustalar büyük bir makinenin arkasına geçerek esrar içiyorlardı. Bana yorulduklarını ve dinlenmek için içtiklerini söylediler. Onlar içerken bir gün bana uzattılar. Bir süre sonra ben para vermiyorum diye beni içlerine almadıkları için ben de para vermeye başladım. Daha sonra aracı olan ustalarımı aradan çıkararak Gaziosmanpaşa’da Bursa Mahallesi’nden kendim almaya başladım. İki yıl esrar içtikten sonra bu beni kesmemeye başladı ve ectstacy gibi değişik haplar kullanmaya başladım. Bağımlılık artıkça madde de değişiyor. Bu sırada bir gün kısık kısık nefes almaya başlayınca doktora gittim. Orada doktor karaciğer değerlerimin üst sınırda olduğunu söyledi. Ben de anladığım dilden konuşmasını isteyince iflas etmek üzere olduğunu belirtti. 2 ay kadar esrar ve hiçbir madde kullanmadım. Biraz sağlığım yerine gelince bu sefer bonzai ile tanıştım. İçtikten sonra kendi yaşadığım eve yabancılaştım. Tuvalete giderken selam veriyorum, çıkarken de tekrar selam verip içeri giriyordum. Odada kimse olmadığı halde rahatsız ediyorum, oturabilir miyim diye gözüme görünenlerden izin alıyordum. Farklı bir yapıya büründürdüğü için bonzaiden çok korktum. Artık içmeyeceğim dedim ama aynı akşam ağabeyimle bana verilen çiftli bir sigara vardı, onu içtik. Yeşilova’dan Sefaköy’e gitmemiz gerekirken uyuşturucunun etkisiyle İnönü Mahallesi’ne kadar ağabeyimle yürüyerek gitmişiz. Ağabey-kardeş iki tane beyin nasıl böyle bir yanılgıya düştü anlayamadık. İzmir’e askere gittim ve orada da bindiğim taksici torbacı çıktı. Ben kaçmak istedikçe sanki hep peşimden geliyordu. Bir süre sonra ağabeyimin verdiği paralar yetmeyince askeriyenin içine kök halinde sokarak esrar yetiştirmeye başladım ve orada içicilere sattım. Askerden sonra İrfan adında bir arkadaşım beni eroine alıştırdı. O kadar ilginç ki kollarımda damar kalmamış, bacaklarıma başlamıştım. Kurtulmak için AMATEM’e gittim, bana 6 ay sonraya gün verdiler. Tesadüf eseri derneğin broşürünü gördüm ve burada rehabilite olarak bıraktım. Şimdi ben de burada diğer uyuşturucu kullanmış arkadaşlarım için yardımcı oluyorum.

 

Bağımlılık önlenebilir

Toksikoloji uzmanı eski İstanbul Üniversitesi (İÜ) Adli Tıp Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy ise Türkiye’nin yasadışı uyuşturucu kaçakçılığında “transit ülke” olduğunu anımsatarak “Bir ülkenin bir madde etkisini kendi vatandaşları üzerinde görmeye başlamasının artık yalnızca transit bir ülke olmadığını ve hedef ülke haline geldiğini gösterir” dedi. Atasoy “İstanbul’da 1 kilo eroinin toptan fiyatı 15 bin 600 dolardır. Aynı miktarda eroinin Pakistan fiyatı 4 bin. İngiltere’de ise 45 bin doların üzerindedir. Bunun en az 10 kat seyreltileceğini, elde edilecek gelir 10 katına çıkacak ve İngiltere’de kilo başına 450 bin dolara çıkmaktadır” değerlendirmesini yaptı.

 

Merkezler yetersiz

Psikiyatrist Arif Verimli ise ülkemizde madde kullananların sayısının giderek arttığını ancak tedavi merkezlerinin yetersiz kaldığına söyledi. Verimli, her ilçenin hastanesine yataklı bir bağımlılık kliniği açması gerektiğini anımsatarak “Her bakanlık, sivil toplum kuruluşu veya her aklına esen ayrı bir kampanya ve kamu spotu yaparsa bu iş asla çözülmez. Bu sorunun çözümünde doğrudan Başbakan’a bağlı Uyuşturucu Müsteşarlığı kurulması gerekmektedir” diye konuştu. Verimli, uyuşturucu tedavisinin, bir psikiyatrist tarafından yataklı tedaviyle ya da psikoterapi ile desteklenmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler