Fatih Hilmioğlu'nun Suçu Ne? 4 Yıldır Neden Tutuklu?
Rektör Fatih Hilmioğlu’nun, Atatürkçü olmasının dışında hiçbir suçu olduğuna inanmıyorum. Ayrıca katlanılması çok güç bir evlat acısı ile sarsılmış, şu anda da bir tür ölüm döşeğinde habis hastalıklarla savaşmaktadır. Bu durumda hangi vicdan, hangi insanlık onu cezaevi koşullarında tutabiliyor?
Fatih Hilmioğlu, 2000-2008 yılları arasında iki dönem İnönü Üniversitesi rektörlüğü yapmıştır. Ülkeye, ulusa hizmetlerinin doğru anlaşılması için, kendisinden önceki dönemde İnönü Üniversitesi’nin durumunu incelemek gerekir.
“Şeyhin Fakültesi” diye YÖK’e sunulan rapora göre durum şöyledir: “1992 yılında kurulan Darende İlahiyat Fakültesi’nin Nakşibendi tarikatı tarafından kurulduğu ve bu kurumun tamamen tarikat egemenliğinde olduğu ortaya çıktı. YÖK Denetleme Kurulu tarafından hazırlanan ‘çok gizli’ bir raporla, konu YÖK Genel Kurulu’na ve Başbakanlık’a iletildi.” Gazete haberine göre Darende İlahiyat Fakültesi’nde görevli altı öğretim elemanı, İnönü Üniversitesi Rektörü’nü şu gerekçe ile YÖK’e şikâyet ediyorlar: “Rektör, Seyid Osman Hulusi Efendi önderliğindeki tarikatla irtibat kurmamızı emretmiştir. Kendisi, bu tarikatın dergâhına uğramadan fakülteye gelmemiştir. Okulumuzu bu dergâhın uzantısı olarak lanse etmiştir. Üniversitemiz, mevcut rektörü tarafından sistemli bir şekilde tarikat ve dini cemaatlere yönelik bir kadrolaşma hareketi başlatmış ve çağdaş bir fakülte görünümünden hızla uzaklaştırılmıştır.” Haber şöyle devam ediyor: “Öğretim elemanları, fakültenin 5 Kasım 1993 tarihindeki açılışının, RP’li bürokrat ve siyasetçilerin kitlesel katılımıyla RP’nin gövde gösterisine dönüştürüldüğünü anımsattılar(1).”
Türban yasağı bahane
Ahmet Taner Kışlalı, 1997 yılında İnönü Üniversitesi’ni şöyle betimlemiştir: “Tıp Fakültesi öğretim üye ve yardımcılarının yüzde 70’inin eşleri türbanlı, erkek eli sıkmıyorlar. Kendileri ise gümüş yüzük takıyorlar. Yüzün üzerinde öğretim görevlisi Malatya’yı terk etmiş, umutsuz. Başörtülü hemşireler, başörtülü görevliler, meslek yüksekokullarında başörtülü öğretmenler… Sanki Malatya bir başka ülke… Ankara’daki, İstanbul’daki Cumhuriyet kanunları sanki buralarda geçerli değil(2).” 7 Mayıs 1999’da cuma namazı çıkışında İnönü Üniversitesi’ndeki türban yasağı bahane edilerek Malatya’da devlete karşı girişilen ayaklanmada, Kışlalı’nın işaret ettiği bu üniversitedeki şeriatçı kadrolaşmanın hiç mi etkisi olmadı?
2000 yılında Fatih Hilmioğlu’nun rektör atanmasıyla İnönü Üniversitesi çok önemli atılımlara imza atmıştır.
“Tüm amacımız üniversitemizi anayasanın emrettiği ilkeler çerçevesinde üst düzey, saygın bir yükseköğretim kurumu haline getirmek, çağdaş, Cumhuriyetçi ve Atatürkçü bir gençlik yetiştirmektir(3).” Hilmioğlu, üniversitesinin çağdaşlaşmasına imza atmış bir yurtsever akademisyen ve doktordur. 2000-2008 döneminde öğretim üye sayısı (Prof. 43’ten 78’e, -artış oranı yüzde 81-, Doç. 61’den 119’a -artış oranı yüzde 95-) yükselmiştir. Eczacılık, güzel sanatlar fakülteleriyle, konservatuvar, yabancı dil hazırlık okulu kuruldu. Rektörlük yönetim binası (2001, 2 bin 500 m2), mühendislik fakültesi binası (2006, 25 bin m2), yabancı dil hazırlık okulu (2007, 6 bin 500 m2), eğitim fakültesi (2002, 11 bin m2), eğitim fakültesi akıllı sınıf (2007), kütüphane (2003, 7 bin m2), bilimsel araştırma merkezi (2004, 3200 m2), çağdaş teknoloji donanımlı 700 kişilik olağanüstü işlevsel bir kongre kültür merkezi (2003, 7 bin 500 m2), kente 25 kilometre uzak olduğundan 208 adet personel lojmanı, konuk evi ve sosyal tesisler, kız ve erkek öğrenci yurtları, açık kapalı spor alanları, birçok meslek yüksekokulu vb. öz olarak çağdaş bir üniversitede olan her şey, fazlasıyla İnönü Üniversitesi de bulunmaktadır. Bu mu suçu Fatih Hoca’nın? Dağ başında çağdaş bir üniversite kurmak ne zamandan beri suç oldu?
Turgut Özal Tıp Merkezi’nde bu dönemde yatak sayısı 630’dan 964’e, yoğun bakım için 50’den 120’ye, ameliyathane 10’dan 20’ye, poliklinik sayısı 154 binden 414 bine, yataklı hasta sayısı 20 binden 44 bine, ameliyat sayısı 8 bin 800’den 27 bine yükselmiştir. 150 dolayında karaciğer, dört böbrek nakilleri ile 100’den fazla kornea nakli yapılmış, 2008 yılı itibarıyla canlı verici karaciğer naklinde tıp merkezi Avrupa’da birinci, dünyada ikinci sırada idi.
Türkiye \t\tbirincisi
İnönü Üniversitesi 2004 öğretim yılında öğretim üyesi başına düşen uluslararası bilimsel yayın sıralamasında 77 üniversite içinde 21., 53 devlet üniversitesi arasında 16. sırada bulunuyordu. 2006 yılında 78 üniversite içinde 8., devlet üniversiteleri arasında ODTÜ’den sonra 2. sıraya yükselmiştir. Fatih Hoca ayrılmadan önce İnönü Üniversitesi bu sıralamada Türkiye birincisi olmuş, onu 2. sırada Başkent, 3. sırada da Koç üniversiteleri izlemiştir. Helyum kullanılarak yapılan katı hal fiziği ölçümleri için gerekli olan cihaz 2004 yılında Türkiye’de yalnız İnönü Üniversitesi merkez laboratuvarında bulunuyordu.
Bu başarıların altında imzası bulunan Rektör Fatih Hilmioğlu’nun, Atatürkçü olmasının dışında hiçbir suçu olduğuna inanmıyorum. Ayrıca katlanılması çok güç bir evlat acısı ile sarsılmış, şu anda da bir tür ölüm döşeğinde habis hastalıklarla savaşmaktadır. Bu durumda hangi vicdan, hangi insanlık onu cezaevi koşullarında tutabiliyor? Emekli bir öğretim üyesi olarak Fatih Hoca’ya özgürlük diyorum, çığlığımı duyan varsa!
1- Cumhuriyet, 29.02.1997.
2- Cumhuriyet, “Malatya’yı Kurtarın” 31.10.1997.
3- İnönü Üniversitesi Senatosu’nun 20.04.2003 tarihli kararı.
Prof. Dr. Mahmut ÂDEM
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi