Ferhat Göçer, "Bu albüm sıkıntıların dışavurumu" açıklamasında bulundu
Ferhat Göçer’in 13. albümü “Bana Aşkı Yaşat’’ tüm dijital platformlarda müzikseverlerle buluştu.
Dokuz şarkının yer aldığı albüm için stüdyoyu evine taşıyan sanatçı, pandemi döneminde aralıksız ve büyük bir heyecanla çalıştığının altını çiziyor.
Birçoğu kendisine ait müzik ve sözlerin de yer aldığı albüm için Göçer, “Sıkıntılara güç ve moral olacak. İyi bir yol arkadaşı olacağına inanıyorum. Bu zorlu süreçte yaşadığımız sıkıntıların dışavurumu var albümde” diyor.
Göçer’in kendisine ait Metropol Müzik Fabrikası (MMF) etiketiyle çıkan albümdeki sekiz şarkının düzenlemesini Cenk Kandıralı, bir şarkının Milad Beheshti üstlendi.
Sanatçı, müziğini üstlendiği “Adını Tek Geçerim”, “Hüküm, Aşka Bi Yol” ve Sabahattin Ali şiiri olan “Ben Sana Vurgunum”un yanı sıra, Kadıköy isimli şarkısının hem sözlerini yazdı hem de müziğini üstlendi, “Lacivert Geceler”in sözünü Yusuf Gürsel ile birlikte yazdı. Sanatçı, albümdeki diğer şarkıları “Hayatın Sillesi”, “Yürüyorum Dikenlerin Üstünde”nin yanı sıra anonim eser “Ninna’’yı da seslendirdi.
Göçer albümde, Şakir Askan, Zeynep Talu, Saadettin Dayıoğlu, Cenk Kandıralı, Hasan Kaplan, Neşe Seçil Tokat ve Levent Gürsel gibi isimlerle çalıştı.
Göçer ile yeni albümü üzerine sohbet ettik.
- Albümün oluşum sürecinden bahseder misiniz?
Pandeminin hemen öncesinde stüdyoyu ve sistemi eve taşımıştım. Son sahnemi, Samsun’da “Sabahattin Ali Aldırma Gönül’’ oyunuyla almıştım. Daha sonra eve kapandığımız süreçte geçmişte tamamlayamadığım, yarım kalmış tüm eserlerimi toplayıp, finalize ettim. Yaklaşık 30 şarkıdan oluşan 1-1.5 yıllık bir süreç bu. 30 şarkının içerisinden en sevdiğim, en beğendiğim, içime sinen 9 şarkıyı albüme almaya karar verdim. Bestelerin çoğa bana ait. Zeynep Talu, Şakir Askan, Saadettin Dayıoğlu, Levent Gürsel, Hasan Kaplan gibi birbirinden kıymetli söz yazarları ve ozanlarla çalıştık. Albümün iyi bir yol arkadaşı olduğunu düşünüyorum. Geçmişten gelen eserleri de barındırdığı için, aşağı yukarı 5 yıllık birikimlerimin toplamı ve duygularımın dışavurumu diyebilirim. İçinde, olmazsa olmaz aşk var. Şarkılarda, pişmanlıklar, hesaplaşmalar, yüzleşmeler, yalnızlık, içinde bulunduğumuz sıkıntıların dışavurumu var. Bu duyguların hepsini şarkının melodisinde ya da sözlerinde bulabilirsiniz.
- Albümde yer alan şarkıların bir hikâyesi vardır mutlaka birinin hikâyesini bizimle paylaşır mısınız?
Bütün şarkıların elbette hikâyesi var. Net hatırladığım bir tanesini anlatayım. 18 yaşında, tıp fakültesinde öğrencilik yıllarım. O sırada konservatuvara akşam okuluna gidiyorum. Bir kız arkadaşım vardı. Aramız bozuldu ve çok kötü kavga ettik. Sebebini anlayamıyordum ve ciddi bir kavgaydı, küsmüştü benimle. 2-3 gün boyunca evde düşündüm ve ona güzel bir şiir yazdım. Topkapı’daki okulumla Kadıköy’deki konservatuvar arasında mekik dokuyordum. Kız arkadaşımın Kadıköy’deki evine gittim. Yazdığım şiiri vermek istedim ama kapı duvar. Şiirimi kabul etmedi. Kapının önüne şiirimi koydum ve sabaha kadar uyumadım. Kadıköy’de dolaştım. Şiiri okumasını bekledim. İşe yaradı. Ertesi gün barıştık ama bir geceyi sabaha kadar Kadıköy’de, denizin kıyısındaki küçük kahvede bir iskemle üzerinde geçirdim. Kadıköy şarkısının hikâyesi bu.
- Albümde, Şakir Askan, Zeynep Talu, Saadettin Dayıoğlu, Cenk Kandıralı, Hasan Kaplan, Neşe Seçil Tokat ve Levent Gürsel gibi isimlerle çalışma süreciniz nasıl gecti?
Evet çok kıymetli müzik insanları, söz yazarları ve ozanlarla çalıştım bu albümde. Cenk Kandıralı benim hem orkestra şefim hem de bu albümün aranjörü. Zeynep Talu ile yıllardır birbirinden güzel şarkılarda çalışıyoruz. Levent Gürsel, Neşe Seçil Tokat, Sadettin Dayıoğlu, Hasan Kaplan gibi çok önemli isimlerle bu albümde ilk kez çalışma şansı buldum. İnanıyorum ki bana çok uğurlu gelecekler.
- Pandemi döneminde en çok etkilenen sektörlerden biri kuşkusuz sağlık, diğeri ise müzik sektörü oldu. Bu iki süreç sizi nasıl etkiledi?
Pandemi sürecinden en çok etkilenen sektörlerden ikisi sağlık ve müzik sektörleri oldu. Doğal olarak ben katlarca daha fazla etkilendim diyebilirim. Bir yandan hekim olarak hayatını kaybeden meslektaşlarım, sağlık personelleri, hocalarım. Diğer yandan müzisyen olarak ekonomik çok zorluklar çeken, enstrümanlarını satmak zorunda kalan, intihar eden meslektaşlarım, bildiğim, tanıdığım insanlar. Bütün bunlar, kendi zorluklarımın yanında süreci katlarca daha da zorlaştırdı. MSG ve POPSAV’da başkan vekili olarak pandemi süresince zor durumda olan meslektaşlarımıza ekonomik yardımlar yapabilmek için kaynaklar yaratmaya çalıştık. Konserler, festivaller düzenledik, bakanlıkla ve yetkililerle görüştük, kendi kaynaklarımızla mali destekler çıkarttık. Yapabildiğimiz kadar onların yanında olmaya çalıştık. Ama bu fırtınanın içinde ne kadar yardımcı olabildik bilemiyorum. Dediğim gibi kurumlarım adına da kendi adıma da elimizden gelen tüm gayreti sarf ettiğimize inanıyorum.
DESTEKLER YETERSİZ
- Bu sıkıntılı pandemi sürecinde çok üzücü ki yaşamına son veren müzisyenler de oldu. Aslında devletin bir türlü oluşturmadığı politika birçok kesimi olumsuz etkiledi. Devlet nasıl bir politika izlemeliydi sizce?
Gerek kurumlarımız aracılığıyla yapılan yardımların ve desteklerin gerekse devletten alınan desteklerin zor durumda olan müzisyen meslektaşlarımızın sıkıntılarını hafifletmede yetersiz kaldığını düşünüyorum. Daha organize ve gerçekten ihtiyacı olanlar tespit edilseydi, sürekli ve hayatlarını kolaylaştıracakları destekler yapılmış olsaydı; hem bu süreci nispeten daha rahat atlatabileceklerdi hem de intiharların önüne geçme şansımız olabilecekti diye düşünüyorum.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- 6 asker şehit olmuştu