Frensiz gidiyoruz

'Hukuku tepeleyerek yolsuzlukların örtülmesi' ekonomiyi vuruyor.

Yayınlanma: 20.01.2014 - 22:44
Abone Ol google-news

Dolar kuru yeni haftaya da rekorla başladı. Kur 2.25 seviyesini aşarak tarihi zirve yaparken, sepet bazında TL de 2.6482 seviyesine çıkarak rekor tazeledi. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun başladığı 17 Aralık’tan bu yana TL’nin dolar karşısındaki kaybı yüzde 10’u aştı. Avro da 3.0465 TL ile yeni rekorunu kırdı. Kurlardaki yükselişte ABD Merkez Bankası’nın (Fed) tahvil alımlarını azaltmaya başlamasının gelişmekte olan ülke piyasalarına etkisinin yanı sıra Türkiye’ye özgü siyasi tansiyon ve enflasyona karşılık Merkez Bankası’nın faiz yükseltmeyeceği endişesi etkili oluyor.

ABD Merkez Bankası’nın tahvil alım programını kısacağını açıkladığı 22 Mayıs 2013’ten bu yana dolar kuru yüzde 25, Avro kuru ise yüzde 28 arttı. Merkez Bankası kurun ateşini, mayıs sonundan bu yana tam olarak 19 milyar dolar satarak söndürmeye çalışsa da etkili olamadı.

Zammın üçte ikisi eridi

Kurdaki yüzde 10 artış enflasyonu 1.5 puan yükseltiyor. Dolar kuru 22 Mayıs 2013’ten beri yüzde 25 yükseldi. Bu da enflasyonu ekstradan yüzde 3.75 artırıyor. Yani cebimizdeki her 100 liranın 3.75 lirası sadece kur yüzünden uçup gidecek. Yılın ilk altı ayı için asgari ücrete yüzde 5 zam yapıldı, net asgari ücret 42 lira artışla 846 liraya yükseltildi. Ancak kur nedeniyle 846 liranın 32 lirası eriyor. Buna göre zammın üçte ikisinden fazlası kur farkına gidiyor.

Riskler tavan yaptı

Türkiye’nin beş yıl vadeli borcunu iflasa karşı sigortalamanın maliyeti de rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla başlayan operasyonların piyasalar üzerinde oluşturduğu baskı ve Türk Lirası’nın yeni rekor seviyeleri görmesinin ardından 18 ayın en yüksek seviyesine ulaştı.

Acil tedbirler alınmalı

Borsa Yatırımcıları Derneği (BORYAD) Başkanı Ali Bahçuvan son dönemde döviz fiyatlarında yaşanan büyük artışın yatırımcılar tarafından kaygıyla izlendiğini ifade etti. Türkiye ekonomisi geçmişte yaşanan birçok krize oranla daha sağlam bir durumda iken uygulanan yanlış politikaların, yatırımcıların büyük zararlara uğramasına yol açtığını söyleyen Bahçuvan şöyle konuştu: “Öncelikle dalgalı kur politikası uygulandığı iddia edilen bir ülkede faiz oranının sabit tutulmaya çalışılması mantık dışı. Bu politika dalgalı kur değil bir nevi düşük faiz, yüksek kur politikası haline gelmiştir ki Türkiye 1994 yılında bu politikanın ne kadar ağır bir krize yol açtığını gördü. Faiz lobisi, faizleri arttırmaya çalışıyor gibi bir iddiayı ortaya atarak Merkez Bankası’nı tek kolu bağlı savaşmaya mecbur bırakmış durumdayız. Dövizdeki hareketlilik için gereken tedbirleri almayanlara 1994 krizini yakından incelemelerini tavsiye ederiz. Acil tedbirler alınması şart.”

Bakan konuştu dolar fırladı

Öte yandan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci Merkez Bankası’nın faiz artırımına gitmemesi gerektiğine inanmadığını belirtti. Zeybekci, “Nasıl ki kurun bu şekilde hareketlenmesinin ekonomi için herhangi bir tehlikesini, riskini görmüyorsam, TCMB’nin de faizle ilgili bir artırıma gitmemesi gerektiğini düşünüyorum” dedi. Zeybekci yükselen kurun ekonomiye kalıcı bir fatura yaratmayacağını da söyledi. Sabah saatlerinde rekor kırdıktan sonra 2.2365 TL’ye kadar gerilen dolar, Zeybekci’nin açıklamasıyla 2.2465’e kadar yükseldi.

 'Bu bal gibi davalüasyon'

Dolardaki fırlama dün de devam ederken, CHP’nin Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, yaşanan fırtınayı “devalüasyon” olarak nitelendirdi. Öztrak, yaşananların sorumlusunun “kibiriyle” Başbakan Tayyip Erdoğan olduğunu belirtti. Öztrak’ın değerlendirmeleri şöyle:

Bal gibi devalüasyon: Eğer Türk Lirası dolar karşısında 22 Mayıs’tan bu yana, Bernanke’nin (ABD Merkez Bankası -Fed- Başkanı) açıklamasından bu yana yüzde 25 değer kaybettiyse bunun adı ne? Bal gibi devalüasyondur. Dalgalı kur içinde dolar devalüe de olabilir, revalüe de olabilir.

Hukuk tepeleniyor: Bu cari açıkla, bu rezervlerle ABD’deki her iyileşmenin bize yansıması kötüleşme şeklinde oluyor. Bu da yetmiyor. Hükümet yolsuzluk iddialarının üstünü hukuku tepeleyerek, hukuk devletini yıkarak örtmeye çalışıyor.

5 milyarlık döviz satıldı: Merkez Bankası, “Para politikamı başbakanın da baskısı ile sürdürmeye devam edeceğim, seçimlere kadar faizleri yerinden oynatmayacağım” diyor. “Faizlerin artmasını biz de istemiyoruz ama ne olursa olsun ben hiçbir şekilde faiz silahını çekmem” dediğiniz andan itibaren piyasalar sizi test etmeye başlıyor. 17 Aralık’tan bu yana Türkiye 5 milyar dolar döviz satmış. Dolar hâlâ daha yukarıya gidiyor.

Frensiz gidiyoruz: Başbakan yolsuzluk iddialarının üstünü hukuk devletini ortadan kaldırarak örtmeye çalışırsa dolar daha çok gider. Dolar 2.40 olacak diyenler var, 2.60, 2.70 olacak diyenler var. Frensiz gidiyoruz.

Yurttaş ezilir: Dolardaki yükselişin faturası yurttaşa ve şirketlere çıkacak. Şirketlerin 167 milyar dolarlık açık pozisyonu var. Her bir kuruşluk oynama yaklaşık 1.7 milyar TL kur farkı zararı yansıtır şirketlere. İğneden ipliğe her şeye zam demektir. Ya bunun maliyeti bütçeye gider vergiler şeklinde vatandaşa döner ya da zam yapmak zorunda kalırlar. Yurttaş ister istemez ya vergilerin ya zamların altında ezilecek. Borç taksitlerini ödemekte zorlanacak.

Nereden nereye?: Türkiye’nin güya dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmesini tartışıyorduk. Şimdi dünyanın en kırılgan 8 ekonomisi arasına girdik. Hem de birinci sıradayız.

Yurttaş TL’ye güvenmiyor: Faizi artırmaları gerekenden çok daha fazla artırmak zorunda kalacaklar bu işin sonunda. Ayrıca sıkıntılı bir büyüme ve yavaşlama dönemine girdik. Ekonominin istihdam yaratma kapasitesi düşüyor. Borsaya bakıyorsunuz dünyadaki en çok kaybettiren borsa oluyor. TL en çok değer kaybettiren para oluyor. Son bir yıldır yurttaşların açtırdıkları döviz hesapları aldı başını gidiyor. Yurttaş artık TL’ye güvenmemeye başladı.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon