Futbolun gölgesinde açan çicekler

Avrupa Şampiyonası bizim için başlamadan bitti. Hem de ne bitiş. İsabetli tek şut atamadan maç bitirip, tarihe geçerek! Toplamda 8 golü kalemizde görürken, tek golümüzü atan oyuncuya tabela kaldırdığımız, her maçta "Amman daha fazla gol yemeyelim"  diye dua ettiğimiz, bir acizlik ve şaşkınlık içersinde...

Turnuvadan önce şampiyonluk naraları atanlar... Jenerasyona övgü düzüp, göklere çıkaranlar... Sevgili federasyonumuzun lütfu ile turnuvayı yerinde izleme şansında bulunanlar... 83 milyonun izlediğini unutup, aleyhimize verilen kararları bizlere farklı aksettirmeye çalışıp, yağcılıkta sınır tanımayanlar... Yorumlarıyla ekran başındakilere ses kapattıranlar. Şimdi çark edip, kelle avcılığına soyunacaklar, ya da hedef Dünya Şampiyonası deyip umut tacirliğini sürdürecekler.

Oysa spor dünyası sadece futbol ekseninde dönmüyor. Önümüzde koskoca bir olimpiyat var. 23 Temmuz'a şunun şurasında ne kaldı? Kimin umurunda.

Futbol yabancı sayısıyla, Kulüpler Birliği-TFF anlaşmazlığıyla, transferi ile, yayın ihalesi ile, kulüp kongreleriyle, "deniz salyası" gibi sporumuzun üzerini kaplamış durumda. Bazıları için gerisi hikaye. 

Oysa, futbolun gölgesinde çiçekler açıyor, ülkemizi Tokyo'da gururlandırmak için, belki de Ulusal Marşımızı tüylerimizi diken diken edercesine çaldırmak için, bıkmadan usanmadan çalışanlar, olanaksız gibi görünen hayallerin peşinden koşanlar da var.

Örneğin; 2020 Yaz Olimpiyat Oyunları'nda Türkiye'yi, cimnastikte İzmirli sporcular temsil edecek. Olimpiyatlara daha önce kota alan, halkada Dünya ve Avrupa şampiyonu unvanlı İbrahim Çolak, paralel barda üst üste 2 Avrupa şampiyonluğu bulunup 2016 Rio Olimpiyatları'na katılarak, Cumhuriyet tarihinde erkek cimnastikçiler arasında ilki başaran Göztepe'nin sporcusu Ferhat Arıcan... Dünya Şampiyonası'nda paralelde ikinci olan Ahmet Önder, Adem Asil ve en genç olimpiyat kotası alan Türk sporcu konumundaki "güreşci amcanın cimnastikçi yeğeni" Nazlı Savranbaşı, Tokyo'da madalya arayacak.

Durun daha bitmedi. Antrenmanlarını senelerdir İzmir'de sürdürüp Türk vatandaşlığına geçen Mısır asıllı Adem Asil, Tokyo Olimpiyatları'nda madalya umutlarımızdan olacak. İbrahim Çolak ve Ahmet Önder'in de antrenörlüğünü yapan, gizli kahraman Milli Takım Antrenörü Yılmaz Göktekin'in antrenörlüğünü yaptığı 22 yaşındaki sporcu, Abdelrahman Elgamal olan adını Türk pasaportu alıp Adem Asil olarak değiştirdi.

Filenin Sultanları Milletler Ligi'nde devlerle yarışıyor. Ama asıl hedefleri olimpiyat. Filenin Efeler'i daha dün namağlup şampiyon oldu.

Atletizmde son kotamızı Cluj Napoca'da Avrupa Takımlar Şampiyonası 1.Lig yarışmalarında harika kızımız Emel Dereli gülleyi 18.50'ye atarak aldı. Rio'dan sonra ikinci olimpiyatına çıkacak. Çekya ve Belarus'un Süper Lig'e yükseldiği yarışmaları 12 ülke arasında 5. tamamladık.

Yıllarca Ruhan İşim'in "ne zaman kafasını tavana çarpacak?" diye endişe ile beklediğimiz Atatürk Stadı'nın altındaki sözüm ona "Atletizm Salonu" nda verdiği özverili mücadele ile anımsadığımız, "4.95'in üzerine ne zaman bir santim koyacak?" diye dua ettiğimiz Sırıkla Atlama'da Ersu Şaşma var. Sonradan ABD'ye giden Ruhan'ın çalışıp didinerek ABD'de 5.70'e kadar çıkardığı rekoru 23 yıl sonra tarihe gömen Ersu bir hafta önce 5.80'le Yeni Türkiye Rekoru kırarak, olimpiyat kotası aldı. Kalan kısa süre içinde ilk kez bayrak yarışlarına vize almaya çalışacağız.

İzmir'den göçen sporcularımızın da aralarında yer aldığı yelkencilerimiz iddialı. Mart ayında ARM Urla Yelken Gençlik ve Spor Kulübü sporcuları Beste Kaynakçı-Okyanus Arıkan, 470 sınıfında olimpiyat kotası alan ilk Türk yelkenciler oldu. Foçalı Çınar Kardeşler, sörfteki gururumuz Dilara Uralp ve diğerleri...

Yüzmede Emre Sak...

Tabi okçulukta Mete Gazoz ve İzmir'de filizlenen Yasemin Ecem Anagöz var. 

Şu ana dek 14 branşta 92 sporcu olimpiyat kotası aldı. Bu sütunlara sığdıramadıklarımız da dahil, tüm sporcularımıza pandemi tehdidi altında verecekleri asıl sınavda, Tokyo'da başarılar dileyerek noktalayalım.

Onlar futbolun gölgesinde açan çiçekler... Çoğunun isimleri bize yabancı gelebilir. Belki de ilk kez duyanlar olacaktır. Onlar medyamızdan da, spor kamuoyundan da sadece biraz ilgi ve sevgi bekliyorlar. Futbol tanınan olanakların onda birine hatta yüzde birine razılar. Dilerim onları da çabuk soldurmayız.