Hababam Sınıfı’nın babası, yazar, eğitimci, Rıfat Ilgaz 110 yaşında

“Bugün yaşasa yine istenmezdi Rıfat Ilgaz” diyen ve memleketi Cide’deki son yıllarının yakın tanığı olan Süleyman Salcı anlattı: “Evinin karşısına kurşunlanacaksın diye afiş asmışlardı. Tüfeğimi eve bıraktım, elini bile sürmedi.”

Yayınlanma: 08.05.2021 - 04:00
Hababam Sınıfı’nın babası, yazar, eğitimci, Rıfat Ilgaz 110 yaşında
Abone Ol google-news

Ardından sayısız eserler bırakan Rıfat Ilgaz, ülkenin karanlık günlerinde bir nebze ışık olan 1961 Anayasası ile kendi adı ile eserlerini yayımlama özgürlüğüne kavuşur. 1970’te Basın Şeref Kartı’nı alır, 1974’te emekli olur, doğduğu yere sanki inziva gibi Cide’nin masum kıyılarına sığınır ama bırakmazlar ustayı; 12 Eylül 1980’de gözaltına alınır. Sürgünler, dergi kapama ve açmaları ile geçen ömründe aydın çizgisi ile var olmaya çalışan Rıfat Ilgaz’ın son dönemlerinin en yakın şahidi Süleyman Salcı, namı diğer Minibüscü Süleyman’la bu günleri konuştuk. 

- Sizi tanıyalım. Usta ile yakınlığınız nasıl başlıyor? 

1950 Cide doğumluyum, Rıfat Hoca ile tanışmamız ve dostluğumuz, ortak dostlar vesilesiyle oldu. O zaman 4. katta oturuyor, odunu, kömürü taşıması zor oluyordu, yardım ediyor, gazetesini alıyordum. Tüberküloz olduğu için yoruluyordu, eli ayağı olmuştum. Nabzını dinlerdim, on kere atıyorsa tamam, ondan aşağı ise iyi değildir, derdi. Kendi kendinin doktoruydu, ateşini kendi yöntemleri ile düşürürdü. İlaç kullanmayı sevmezdi. Midesi için patates haşlama, sağlamken rakı, hasta iken cep kanyağı içerdi. Banka müdürüne kâğıt yazardı, maaşını çekerdim; “Dursun sende derdi, ama yaz, borçlu muyum, alacaklı mıyım, dikkat et” derdi.

‘PARAYLA İŞİ YOKTU’

- Nasıl bir kişilikti, zor muydu?

Para pulla işi olmazdı, evinde son derece mütevazıydı ama dışarı çıktığında, kahvede ya da lokantada tartışmalara kızardı. Hele hele okumamış ama parası olup da konuşana hiç tahammül edemezdi. 

- “Bugün yaşasa yine istenmezdi Rıfat Ilgaz” diyorsunuz, neden?

Cide’nin en büyük milliyetçisi derdim kendisine. Defne yaprağı esansı için mücadele etti. Ama doğa değişiyor, inşaatlar çoğalıyor, cikcik dediğimiz midyeler zamansız toplanıyor, oysa denizde filtre görevi görürler. Elbette hepsine bir ayar çekecekti, tabii ki istemezlerdi.

- Emekli olup memleketine yerleşiyor ama rahat bırakmıyorlar, evinin karşısına evinin kurşunlanacağına dair afiş asılıyor. Neler yaşanmıştı?

Ben de güvenlik olsun diye getirdim tüfeğimi bıraktım, baktım elini bile sürmemiş; zaten soğuk dışında kapısı her zaman açıktı.

- Okullardan gençler ziyaretine gelirmiş. İlişkileri nasıldı?

Cide Lisesi’ne bizzat uygulamalı olarak katkıda bulundu, bütün öğrenci ve öğretmenlerle yakın ilişkisi vardı. 1981 yılı mayıs sonu, Türkçe öğretmeni öğrencilere ödev veriyor, Rıfat Hoca’dan öğrenmeleri için, fakat polis hem öğrencileri hem ev sahibini, öğretmenleri sorguya aldı. Rıfat Hoca ve öğretmenler ayrı yerde gözleri bağlıydı, boş atıp dolu tutturmak istiyorlardı. Rıfat Ilgaz ciğerlerinden rahatsız olduğu için Ballıdağ Sanatoryumu’na götürüldü; beni ve çocukları sabaha karşı bıraktılar. Mustafa Ekmekçi o zaman “Hababam sınıfı gözaltında” diye Cumhuriyet’te yazdı. Beni, Rıfat Ilgaz’ı kimler ziyaret ediyor diye çok sıkıştırdılar; ben de hâkim, doktor, öğretmen, öğrenci deyince “Onlar bildiklerimiz, sen bilmediklerimizi söyle” dediler.  

‘MADIMAK’A DAYANAMADI’

- Sonra koptunuz mu?

Cide’den ayrıldı, ta ki 1983 Eylül’de Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde imza gününün Karabük’te olacağını görünce yanına gittim. Oradan birlikte döndük, 1984 Ağustos ayına kadar burada kaldı.

- 1992 Devrek Baston Festivali’ne geliyor ve hastalanıyor.

17 gün kaldı otelde, hep kimseye yük olmak istemezdi. Ben yokken Rıfat Hoca’yı gezdireceğiz diye üşütmüşler, gece boyu başında bekledim ateşi düşsün diye. Sonra oğlu Aydın Bey almıştı zaten, berbat bir seneydi, Mumcu, Madımak, arkadaşlarını sayıklaya sayıklaya vefat etti.

- Hastane odasında, vefatına kadar yanındaydınız. Söylemek istediği var mıydı?

Sabahattin Ali’den hep övgü ile bahsetti, severdi. Aziz Nesin’e biraz kızgınlığı vardı ama kitaplarını muhakkak oku demişti. Hayatı boyunca direngen duruşu ile var olmuş biri olan Rıfat Ilgaz’ın yüreği Sivas katliamı/Madımak sonrası dayanamamış, “Dünya insanlık tarihinde hiçbir zaman düşünürler, yazarlar, aydınlar bir binaya toplanıp üzerlerine benzin dökülmedi. Bu bizim ayıbımız” demişti. 

İLHAN SELÇUK İLE ÇALIŞTI

- Mehmet Rıfat Ilgaz, doğum gününde çeşitli etkinliklerle anılıyor. Öncelikle kimdi, öğretmen ve edebiyatçı Rıfat Ilgaz?

Usta 1911’de Kastamonu’da, sahil kasabası Cide’de dünyaya geldi. Yatılı olarak Muallim Mektebi’ni bitirdi. Gazi Eğitim Enstitüsü’nde edebiyat öğreniminden sonra altı yıl Akçakoca, Gerede, Gümüşova’da ilkokul öğretmeni olarak çalışır. Derin hastalık diye bilinir, zatürree teşhisi ile Validebağ Sanatoryumu’nda yattıktan sonra yol arkadaşlığı yapacakları Aziz Nesin, Sabahattin Ali ile Marko Paşa’da, Turhan ve İlhan Selçuk ile de Dolmuş dergisinde çalışır, ardından halkın en çok bildiği eseri Hababam Sınıfı gelir. 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler