Hesaplı yakınlaşma: Özgürlükler mi ticaret mi?
İngiltere-Türkiye ilişkilerinde net bir yakınlaşma görülüyor. Brexit oylaması sırasında “Türkler gelecek!” korkusunu salanların başını çekenler, bugün İngiltere kabinesinde yer alıyor.
“Türkiye, 76 milyonluk nüfusuyla Avrupa Birliği’ne giriyor” diye iddia ediyordu İngiltere’nin dört bir yanına asılan, otobüslerin yanlarına, gazetelerin en çok okunan sayfalarına verilen ilanlar. Brexit referandumuna sayılı gün kalmıştı. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması gerektiğini düşünenler, Türkiye kozunu da öne sürmüş, milyonlarca Türk’ün birkaç yıl zarfında İngiltere’ye akın edeceğini savunmuş, “Oyunu Brexit’ten yana kullan, kontrolü eline al!” demişti.
İngiltere, Haziran 2016’da yapılan referandumla Avrupa Birliği’nden ayrılmaya karar verdi. Bu kararda Türkiye’den olası göç dalgası iddialarının ne kadar etkili olduğu bir tartışma konusu. Ama kesin olan bir şey var: Brexit oylamasından bu yana İngiltere- Türkiye ilişkilerinde net bir yakınlaşma görülüyor. “Türkler gelecek!” korkusunu salanların başını çekenlerin bugün İngiltere kabinesinde yer alıyor olmalarına rağmen.
***
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu hafta üç günlük resmi temaslar için İngiltere’de. Kraliçe II. Elizabeth’i ziyaret edecek, Başbakan Theresa May’le görüşmelerde bulunacak. May bir süredir baskı altında. Türkiye’nin kaderini tayin edecek kritik seçimlere altı hafta kala neden bu ziyaret yapılıyor diye düşünenler seslerini yükseltmeye başladı. Seçimlerin OHAL altında, adil ve eşit şartlarda yapılmayacağı kaygılarını dile getirenler, cumhurbaşkanı adaylarından birinin parmaklıklar ardından kampanya yürüttüğünü hatırlatanlar, “Neden bu ziyaret ertelenmedi” diye soruyorlar. Londra ise şimdilik sadece, “ziyaret erken seçim açıklamasının öncesinde planlanmıştı” yanıtını vermekle yetiniyor.
Türkiye’de hükümet yanlısı basın organlarında sık sık yapılan “İngiliz oyunu” yakıştırmalarına ya da “İngiltere ajanı” yaftalarına baksanız çok farklı bir fikre sahip olabilirsiniz. İşin aslı pek öyle değil. Londra, hali hazırda Ankara’nın Avrupa’daki en yakın dostu. İki ülke sadece Brexit oylamasına bağlı olarak değil, 15 Temmuz darbe girişiminde İngiltere’nin izlediği tutumdan sonra da yakınlaştı. Hatırlanacaktır, Ankara, Avrupa ülkelerine “Neden darbecileri kınayan bir tutum sergilemediniz? Neden hükümetin yanında durmadınız?” diye serzenişlerde bulunurken, Londra darbe girişimini kınayan ilk ülkelerden biri olmuş, üst düzey bir hükümet yetkilisi birkaç gün içinde Ankara’ya destek ziyaretinde bulunmuştu. İngiltere hükümeti, darbe girişiminin ardından yüz binlerce kişinin görevlerinden ihraç edildiği, tutuklandığı, gazetecilerin yargılandığı süreçte de sessiz kalmayı tercih etmişti.
***
İngiltere Büyükelçisi, Erdoğan’ın ziyareti öncesinde BBC’ye değerlendirmelerde bulundu. “Türkiye bizim için çok önemli bir ülke. Ama bu demek değildir ki biz dostlarımızla bizi tedirgin eden meseleleri konuşmuyoruz” dedi. Hukukun üstünlüğü, basın ve ifade özgürlüğü gibi konulardaki kaygılarını kapalı kapılar ardında Ankara’ya ilettiklerini ifade etti. Ama insan hakları örgütleri bunu yeterli bulmuyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü HRW örneğin, Başbakan May’in açıkça Erdoğan’a, tutuklu siyasetçilerin, gazetecilerin ve aktivistlerin serbest bırakılması çağrısında bulunmasını talep ediyor. “May’in biraz omurgası olduğunu göstermesinin ve Erdoğan’a baskı yapmasının zamanıdır” diyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler ve PEN gibi örgütler de Londra’daki Türkiye büyükelçiliği binası önünde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın protesto edileceği bir gösteri çağrısı yapıyorlar.
Ancak Başbakan May’in ana gündeminin bu konular olması beklenmiyor. Türkiye, Suriye’yle olan 900 kilometreyi aşkın sınırı nedeniyle gerek Avrupa’ya göçmen akınını durdurmak, gerekse terörle mücadele açısından kilit önemde bir ülke. Tabii işin bir de ticaret boyutu var. İki ülke arasındaki ticaret 16 milyar dolar seviyelerinde. Ayrıca Londra, Türkiye’yle geçen yıl imzalanan 100 milyon dolarlık TFX savaş uçakları alımı anlaşmasına, bir de Rolls-Royce motorları satın alınması yönünde ekleme yapılmasını umuyor. Yani görünen o ki dış politika ve ticaret bir kez daha uluslararası ilişkilerde insan hakları ve basın özgürlüğü gibi ilkesel konulara baskın geliyor.
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi