'Hizmet edilen ve edilmesi gereken vatandaştır'

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ''Bizim üzerinde en fazla durduğumuz vatandaşımızın daha fazla hizmetinde olmak, daha fazla gönlünü kazanmak ve polis de dahil, jandarma da dahil görevimizin vatandaşa daha iyi hizmet etmek bilincini geliştirmek olmuştur'' dedi.

'Hizmet edilen ve edilmesi gereken vatandaştır'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 26.12.2010 - 12:11

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Şanlıurfa'da hayırsever bir aile tarafından yaptırılan ''Şehitlik Emin Çavuş Polis Merkezi''nin açılış törenine katıldı. Bakan Atalay, törende yaptığı konuşmada, sözlerine ''Peygamberler şehri ve huzur kenti'' Şanlıurfa'da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladı. ''Şanlıurfa'nın bizim için anlam ve değerini sizler çok iyi biliyorsunuz'' diyen Atalay, son yıllarda Şanlıurfa ve çevresindeki gelişmeleri herkesin takip ettiğini ifade ederek, ''İnşallah hem güvenlik açısından, hem kalkınma açısından, hem yatırımlar açısından Şanlıurfa daha bir yaşanır, insanların tercih ettiği bir şehir haline geliyor'' dedi.

Bakanlığı döneminde bir çok açılışlara gittiğini ancak ilk defa bir polis merkezinin açılışına katıldığını belirten Bakan Atalay, şöyle konuştu: ''Ben ilk defa bir polis merkezinin açılışını yapıyorum bugün. Yaklaşık 8,5 yıllık Bakanlığım, 3,5 İçişleri Bakanlığım süresince ilk defa bir polis merkezinin açılışını yapıyorum. Çok hizmetlerimizin açılışını yaptık, emniyet müdürlükleri binalarının, diğer tesislerinin, polis okullarının ama polis merkezi olarak ilk defa. Bunu niçin vurguluyorum, bu 'Emin Çavuş Polis Merkezimizin' çok önemli bir değeri ve mesajı var. Benim bilebildiğim kendi dönemimde olmadı ama eski dönemlerde olmuş olabilir. İlk defa bir vatandaşımız, polise böyle bir merkezi yaptı ve hediye etti. Ve bu Şanlıurfa'da oldu. Çavuş Grup bunu yaptı, Şanlıurfa'nın seçkin ailesi, iş grubu, kendilerine çok teşekkür ediyorum, 'Emin Çavuş' ismini vermekten de çok memnun olduk. Örnek olur inşallah.''
 

'Polis merkezlerindeki yeni anlayış'

Açılışta polis merkezleriyle ilgili geliştirdikleri yeni anlayışı paylaşmak istediğini de söyleyen Atalay, şöyle devam etti: ''Türkiye çok değişik dönemlerden geçmiştir, demokratik dönemler yaşamış, olağanüstü dönemler yaşamış ve vatandaşla güvenlik personeli arasında çok sorunlu dönemler de yaşanmıştır. Özellikle bu bölgemiz o olağanüstü dönemleri, o dönemlerdeki acı hatıraları iyi bilir. AK Parti Hükümeti olarak iktidara geldiğimizden bugüne, bizim üzerinde en fazla durduğumuz vatandaşımızın daha fazla hizmetinde olmak, daha fazla gönlünü kazanmak ve polis de dahil, jandarma da dahil görevimizin vatandaşa daha iyi hizmet etmek bilincini geliştirmek olmuştur. Hepimiz hizmetkarız, hizmet edilen, edilmesi gereken vatandaştır. Onun için de güvenlik birimlerimizin, güvenlik personelimizin görevi vatandaşa meşakkat etmek değil, vatandaşa hizmet etmektir.''

Yapılan çalışmalar ve verilen eğitimlerle güvenlik güçlerinin anlayışını değiştirdiklerini vurgulayan Atalay, ''Bu anlayışla polisimizin eğitimini şu 3,5 yılda, yüzde 100 değiştirdik, bunu çok iddialı söylüyorum, yüzde 100... Zaten polisimizin tutumundan, vatandaşlarımız benim ne demek istediğimi gayet iyi anlar'' dedi.
 

'Polis-vatandaş ilişkileri'

Son yıllarda polis-vatandaş ilişkilerindeki gelişmeleri yurttaşların da gördüğünü vurgulayan İçişleri Bakanı Atalay, şunları ifade etti: ''Son yıllarda polis-vatandaş ilişkilerindeki gelişmeleri zaten sizler bu şekilde görürsünüz. Sadece eğitimle kalmadık, karakolların tamamını değiştirdik. Bizim bin 320 polis merkezimiz var Türkiye'de, eski ismi karakol. 2 bin de jandarma karakolumuz vardır. Ben 2009 yılını 'polis merkezleri ve karakollar yılı' ilan ettim. 2009 yılının ocak ayında, her ocak ayında olduğu gibi, 81 il valileriyle yaptığım toplantıda, onlara bir talimat verdim; bütün polis merkezlerini, karakolları gözden geçireceksiniz ve ben denetleyeceğim, o gözden geçirmeden sonra ve buraları daha temiz, daha hukukun işlediği, daha insani merkezler haline getireceksiniz... Sonra hemen peşinden 81 ilin emniyet müdürünü toplantıya çağırdım, onlara da aynı talimatı verdim. O günden bugüne harıl harıl çalışıldı. Sonra ben 2009 yılının sonunda 300 civarında polis müfettişini Türkiye'nin her tarafına görevlendirdim; gidip kasabalara kadar nerede karakol, polis merkezi varsa denetleyeceksiniz, elinizde standartlar var, bu standartların dışında olanı rapor edeceksiniz... Ve biz bu çalışmayı tamamladık. Bugün hamdolsun bütün polis merkezleri pırıl pırıl hale geldi. Kapısından girişinizde, o eksi izbe yerler yok artık. Bütün iç donanımları değiştirildi. Bütün polis merkezleri temiz mekanlar, evvelde vatandaşın böyle çevresinden korkarak gittiği yerler değil, her vatandaşın rahatça içeri girebileceği, derdini anlatabileceği, yardım anlatabileceği ve insani bir tavır göreceğinden emin olacağı mekanlar. Tam 40 bin polisimizi eğittik ne için? özel eğitim polis merkezlerinde nasıl görev yapılır, vatandaş geldiğinde buna nasıl davranacaksın, hangi ikramda bulunacaksın, eğer zanlı birisi geldiyse, gözaltında ona nasıl davranılacak, sorgu nasıl olacak, nezarethanelerin şekli nasıl olacak, bütün bunlar konusunda eğittik. Bunlar ancak uygulamayla görülür ve bunu vatandaşlarımız görüyor. Bugün bütün nezarethanelerimiz kameralı, oraya bir zanlı girdiğinden çıktığı ana kadar her şey kayıt altındadır. Nezarethaneler temizdir yanında mutlaka lavabosu, duşu vardır. Duşsuz bir nezarethane yok şimdi, gözaltı süremiz en fazla 4 gün biliyorsunuz. Olağanüstü dönemlerde bu 30 güne kadar uygulanmıştır... 4 gün de olsa orada gelen insandır ihtiyaçları olabilir onun için orada mutlaka duş bile vardır. Bunları niçin söylüyorum, şimdi göreceğiz işte örneklerden birisi... Vatandaşımız bu hizmetlere layıktır ve polisimiz hep vatandaşa meşakkat eden, işkence yapan, kötü muamele yapan diye anılmaya layık değildir. Bu imajı da biz büyük oranda düzelttik.''

 

'Sizin göreviniz ceza vermek değil'

Atalay, güvenlik güçleri ile yurttaş ilişkilerindeki gelişmeleri anlatırken, güvenlik personeline ''arkadaşlar, sizin göreviniz ceza vermek değil, sizin göreviniz yani bizim görevimiz İçişleri Bakanlığı olarak, suçu önlemek suç işlendiyse bunu aydınlatmak ve işleyenleri yargıya teslim etmektir, bizim görevimiz budur'' çağrısını yineledi. Yurttaşların geçmişte çok meşakkatler yaşadığını, haksızlıklara uğradığını, insanlık dışı muamelelerle karşı karşıya kaldığını anlatan Atalay, şöyle devam etti: ''Türkiye, bir dönem vatandaşına kötü muamele yapan, işkence yapan ülke olarak uluslararası alanda tanıtılmış. İnsan Hakları Mahkemesinde bu yönde aleyhine kararlar çıkmış, biz bunu düzelttik. 'İşkenceye sıfır tolerans' dedik ve bugün işkence sıfırdır. Bakın yıl bitiyor bugün Aralık'ın 26'sı, 2010 yılında bir tane bile işkence olayı, işkence iddiası veya bu iddiayla dava açılması söz konusu olmamıştır ve biz bunun için çok memnunuz. Bugün polisin vatandaşa kötü muamelesi artık tarihe karışıyor, karışacak ve polis arkadaşlar, sizin göreviniz ceza vermek değil, sizin göreviniz yani bizim görevimiz İçişleri Bakanlığı olarak, suçu önlemek suç işlendiyse bunu aydınlatmak ve işleyenleri yargıya teslim etmektir, bizim görevimiz budur.''

Bakanlığı döneminde ''suçları önlemeyi, başa aldıklarını ve perspektiflerini öyle belirlediklerini'' bildiren Atalay, ''Önemli olan suçu işlenmeden önleyeceksin bir... İki, suç işlendiyse en kısa sürede bunu açıklığa kavuşturacaksın. Bugün hamdolsun ikisinde de çok başarılıyız. Türkiye hem suç oranı olarak Avrupanın en düşük ülkesi, hem de olay aydınlatma olarak, Avrupanın en yüksek ülkesi'' dedi.

'Titizlik istiyoruz'

Özellikle kişiye dönük suçlarda, aydınlatma oranının yüzde 95 olduğunu bildiren Atalay, ''Türkiye faili meçhuller ülkesi değildir. Dönemimizde faili meçhule hiç bırakmadık ve bu polisimizin eseridir, kendilerine teşekkür ediyorum. Bir zamanlar Türkiye faili meçhuller ülkesiydi, yargısız infazlar ülkesiydi işkence yapılan ülkeydi. Hamdolsun bunlar sona erdi ve hukuk devleti, hukukun işlediği ülke, hukukun herkesi bağladığı bir ülke haline geldi. Bizim nezarethanelerimiz, bizim sorgu odalarımız tertemiz, her şeyin hukuka göre yürüdüğü mekanlardır. Bakın, madem uyguluyoruz ama tekrar ifade ediyorum; bunu ihlal edeni teşkilatımızda barındırmayız, bunun aksine hareket eden polisimizi emniyet teşkilatımızın içinde barındırmayız, işte şu anda barındırmıyoruz'' diye konuştu.

Polisin imajının bugün çok yüksek olduğunu, özellikle 2010 yılı ocak ayından itibaren yaptırdıkları bütün imaj araştırmalarında, polis teşkilatının en yüksek seviyede toplumsal güveni aldığını, kurumsal güvenin de en yüksek seviyede olduğunu kaydeden Atalay, ''Sebebi bu titizliğimizdir ve sizin vatandaşa iyi davranmanızdır. Bu imaj kolay oluşmuyor, bu imajı oluşturmak için yılları harcıyorsunuz, eğitimi değiştiriyorsunuz, uygulamayı değiştiriyorsunuz, vatandaş gözüyle görecek, görür hale getiriyorsunuz ve imajı düzeltmek bir kaç yılı alıyor ama imajı yıkmak çok kolay, bir tane olayda yanlış bir tutum takınırsınız o imajınız yıkılır gider. Medyamız da böyle şeyleri biraz çokça kullandıkça o imaj tekrar başa döner. Onun için titizlik istiyoruz'' dedi.
 

'Toplumsal olaylarda görevimiz olayı önlemek'

Toplumsal olaylarda güvenlik güçlerinin görevinin olayı önlemek olduğunu hatırlatan Atalay, olay önlemede çok iyi tekniklere sahip olduklarını bildirdi. Normal düşünce ve görüş açıklayacak insanlar için hiçbir engel bulunmayan Türkiye'de, ister üniversite öğrencisi olsun, ister vatandaş olsun görüşlerini açıklayabildiğini vurgulayan Atalay, ''Kullanacağı araç söz, sözden güçlü bir ifade yoktur meramı ifade için ve sonuç almak için, herkes sözünü söyleyecek bunu hiç kimse engellemez, engelleyemez. Onların biz sadece güvenliğini alırız. Onlara deriz ki 'çevreye zarar verme, trafiği aksatma, gel meydanda görüşünü açıkla', görüşünü açıklar ve gider, medeni toplum bu. Peki bunu yapmaz da 'ben görüş açıklamayacağım yahut da farklı açıklayacağım, elinde sopalarla, yumurtalarla, taşlarla polise veya çevreye zarar vererek görüşümü açıklayacağım' derse tabi ki onu engelleyeceksin ama orada da yine bizim tutumuz belli. En orantılı, en az müdahaleyle onu önleyeceğiz'' diye konuştu.

İstanbul'daki öğrenci olaylarına da değinen Atalay, şöyle devam etti: ''Günlerce -basınımız da sağolsun- bütün boyutlarını araştırmadan o konuyla ilgili yanlış bilgi de verdi. Biz onu, hem İstanbul polisimiz, hem emniyet teşkilatımız uzun uzun çalıştı. Orada yapılması gereken neydi, yapılanlar doğrumu yapılmış, yanlış yapılan var mı ve oradan dersler çıkardık. Daima öyle olacağız. Ve suçluyu bulup eğer orada yanlış yapan varsa onu adliyeye teslim edeceğiz. Cezayı adliye verecek, yargı... Polis veya emniyet ceza verme yeri değildir. Bunları altını kalın hatlarla çiziyoruz, personelimize öğretiyoruz, eğitiyoruz. Her yıl emniyet teşkilatının 220 bin polisini, yüzde 50'si, meslek içi eğitimden geçiyor, hizmet içi eğitimden geçiyor ve bu titizliğimiz sürüyor. Tabi bunun yanında şunu da burada ifade etmek istiyorum; bu konularda vatandaş rahat olsun, güven içerisinde olsun, vatandaşımız endişe etmesin, bugün polisimizin araç gereci eskisi gibi değil yenilendi. Eskiden polis devriye gezecek, arabasının benzinini rahat bulamazdı. Bugün öyle sıkıntılarımız yok bizim, en iyi teknolojiyle çalışıyorlar, en yeni araçlarla, en iyi laboratuvarlarla suç analizlerinde ve giderek hukukun tam hakim olduğu, personelin çok iyi yetiştiği, yüzde 85'inin üniversite mezunu olduğu bir polis teşkilatına sahibiz.''
 

'Polis yanlış yaptıysa lütfen bildirin'

Vatandaşların polis merkezlerine rahatça gelip endişeleri olursa buralara rahatça söylemesini isteyen Beşir Atalay, ''Bir polisimiz yanlış yaptıysa lütfen bildirin, hemen bildirin, polisle rahat konuşun, toplum destekli polislik diye yeni bir birim oluşturduk 2008 yılında, onun görevi toplumda daha fazla ilişki geliştirmek. Siteler, okullarda, esnaf arasında bunları görürsünüz özel kıyafetiyle gelirler hatır sorarlar, çayınızı içerler ve sizlerden varsa talebinizi alırlar'' diye konuştu.

Polisle yurttaşın ilişkisini çok geliştirdiklerini ve bunun suçun işlenmesini, çok önleyen bir unsur olduğunu belirten Atalay, ''Çünkü vatandaşımız yardım ediyor polise ve bu polis vatandaş yardımlaşması huzurlu ve güvenli bir toplum için anahtardır çok önemlidir. Onun için vatandaşlarımız da polis merkezlerine bu karakollara rahatça gelsin, ziyaret etsin, varsa bir meşakkati paylaşsın, hiç endişe etmesin, geldiğinde görecek orada hüsnü kabulle karşılanacak, kendisine ikramda bulunulacak, varsa da kendisine yardım edilebilecek bir şey kendisine yardım edilecektir'' şeklinde konuştu.

Beşir Atalay, Meclisteki bütçe görüşmelerine katılmak üzere Ankara'ya döneceğini belirterek, ''Bütçe oturumları çok önemlidir. Biliyorsunuz parlamentoda en önemli görüşmeler o toplantıda yapılır. Ülkemizin en önemli meseleleri oraya getirilir ve liderler eğer varsa vizyonları, Türkiye vizyonlarını orada açıklarlar. Olmayanlar da başka küçük şeylerle uğraşırlar ama o oturumlar Türkiye'nin geleceği ve önemli projelerin tartışıldığı yerdir. Bugün de Başbakanımız konuşacak bizler de hepimiz orada olmak durumundayız'' diye konuştu. Konuşmasının sonunda Şanlıurfa'nın önemine değinen Atalay, ''Şanlıurfa, teröre prim vermeyen, zamanında terörden çok çekmiş, bugün teröre prim vermeyen, teröre prim vermediği için huzur kenti haline gelen, turisti artan, ekonomisi gelişen bir il haline geliyor. Biz de bu gelişmede emrinizdeyiz, elimizden gelen her katkıyı, desteği vereceğiz'' dedi.

İçişleri Bakanı Atalay, konuşmasının ardından, polis merkezini yaptıran aileye tekrar teşekkür ederek, plaket verdi ve daha sonra Şanlıurfa Valisi Nuri Okutan ve diğer ilgililerle merkezin açılışını yaptı. Atalay, açılışta üniversite mezunu bir bayan polisle de sohbet edip, kendisinin de akademisyen olduğunu hatırlattı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler