Hukuk Muhakemeleri Kanunu değişiyor
TBMM Adalet Komisyonu, bir aylık çalışmasının ardından, 458 maddelik Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı'nın 386. maddesine geldi. Tasarıya göre, hakim, eski eşinin, evlatlığının ve nişanlısının davasına bakamayacak. Ayrıca mahkemelerde edilen yeminde de değişiklik yapılack.
TBMM Adalet Komisyonu'nda, tasarının 385 maddesi ele alındı. Bu maddelerden 350'si kabul edilirken, diğer maddeler, daha sonra görüşülmek üzere atlandı. Kabul edilen maddelere göre, genel yetkili mahkeme, davalı gerçek ya da tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olacak. Birden fazla davalı olması halinde, dava, bunlardan birinin yerleşim yerindeki mahkemede açılabilecek.
Memur, işçi, öğrenci, asker gibi bir yerde geçici oturanlara karşı açılacak alacak veya taşınır mal davalarında, bu kişilerin orada bulunmaları uzunca bir süre devam edebilecekse, bulundukları yerin mahkemesi yetkili olacak.
Terekenin (mirasçıya geçen hak) paylaşılmasına, yapılan paylaşma sözleşmesinin geçersizliğine, ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisine (eksiltme-azaltma), miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar ile mirasçılar arasında terekenin yönetiminden kaynaklanan davalarda, ölen kimsenin son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkili olacak.
Yetki sözleşmeleri
Tasarıda, tacir veya kamu tüzel kişilerine karşı hukuken daha zayıf durumda olan tüketicilerin korunmasını amaçlayan düzenleme de yer alıyor.
Buna göre, tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğan veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilecek. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen mahkemelerde açılacak.
Bu düzenlemeyle bankalar, tüketiciler ile yapacakları her türlü sözleşmelerde, yetkisiz bir mahkemeyi yetkili hale getiremeyecek, yani yetki sözleşmesi yapamayacak. Yapılan sözleşmelerdeki yetki kuralı da geçersiz sayılacak.
Yetki sözleşmesi, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri konularda yapılabilecek. Ayrılık, boşanma gibi kesin yetki hallerinde ise yetki sözleşmesi yapılamayacak.
Talep süresi, 10 günden 15 güna çıkarılıyor
Davada görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi durumunda; taraflardan birinin, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi için gerekli süre, 10 günden 15 güne çıkarılıyor.
Buna göre, taraflardan birinin, 15 gün içinde, kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekecek. Aksi halde, mahkeme davayı açılmamış sayacak.
Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak ve davanın dayanağı olan olaylara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlü olacak.
Hakimin, davaya bakmaktan yasaklı olduğu hallerin kapsamını genişleten tasarıya göre; hakim, kendisine ait olan davaya, eski eşinin, kendisi ve eşinin altsoy ve üstsoyunun, evlatlığının davasına, üçüncü derece de dahil olmak üzere kan veya evlilik bağı kalksa dahi, kayın hısımlığı bulunanların davasına bakamayacak. Hakim, nişanlısının davasına da giremeyecek.
Düşmanlık varsa...
Hakimin tarafsızlığını şüpheyi gerektiren önemli bir nedenin bulunması halinde, taraflardan biri hakimi reddedebileceği gibi, hakim de davadan çekilebilecek. Hakimin davada, iki taraftan birine öğüt vermesi ya da yol göstermesi, dava hakkında görüşünü açıklaması, davacı ve davalı ile aralarında düşmanlık olması durumunda, reddi hakim talebinde bulunulabilecek.
Reddi hakim talebinin, kötü niyetle yapıldığının anlaşılması ve esas yönünden kabul edilmemesi halinde, talepte bulunanların her biri, 500 TL'den 5 bin TL'ye kadar disiplin para cezasına mahkum edilecek.
Dava arkadaşlığı
Bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hallerde, ''Mecburi dava arkadaşlığı'' söz konusu olacak.
Mecburi dava arkadaşları, ancak birlikte dava açabilecek veya aleyhlerine de birlikte dava açılabilecek.
Uygulamadaki tereddütleri ortadan kaldırmak ve savcıların hukuk davalarındaki görevlerinin niteliğini ve temelini açıklığa kavuşturmak amacıyla tasarıya; ''cumhuriyet savcısının, kanunda açıkça öngörülen hallerde hukuk davası açacağı veya açılmış olan hukuk davasında taraf olarak yer alacağı'' hükmü de eklendi.
Savcı, resmi dairenin bildirimine rağmen dava açmazsa, ihbar eden resmi daire, savcının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine itiraz edebilecek.
Avukata yetki verilmesi
Tasarıyla, avukata açık yetki verilmesi gereken durumlar geniş tutuldu.
Buna göre, ancak açıkça yetki verilmesi halinde, avukat; hakimi reddedebilecek, davanın tamamını ıslah edebilecek, yemin teklif edebilecek, haczi kaldırabilecek, tahkim ve hakem sözleşmesi yapabilecek, konkordato, sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması teklifinde bulanabilecek.
Avukat; ayrıca, davadan veya kanun yollarından feragat edebilecek, karşı tarafın davasını kabul edebilecek, yargılamanın iadesi yoluna gidebilecek, hakimlerin fiilleri sebebiyle devlet aleyhine tazminat davası açabilecek.
Vekaletnamesiz işlem yapmasına izin verilen, ancak, haklı bir sebep olmaksızın süresi içinde vekaletname ibraz etmeyen avukat, celse harcı, diğer yargılama giderleri ve karşı tarafın uğradığı zararları ödemeye mahkum edilecek.
Teminat gösterme
Davalı tarafın muhtemel yargılama giderlerini karşılayacak uygun bir teminat göstereceği halleri de düzenleyen tasarıya göre, Türkiye'de mutat meskeni olmayan Türk vatandaşları ile borçları nedeniyle ödeme güçlüğü içinde olan davacılar teminat gösterecek.
Davacının adli yardımdan yararlanması, yurt içinde istenen teminatı karşılamaya yeterli taşınmaz malının veya ayni teminatla güvence altına alınan bir alacağının bulunması, 18 yaşını doldurmayan kişilerin menfaatini korumaya yönelik dava açılması durumlarında ise teminat gösterilmeyecek.
Eski hale getirme talebi
Elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen veya hakimin kesin olarak belirlediği süre içinde işlemi yapamayan kimse, ''Eski hale getirme'' talebinde bulunabilecek. Bu talep, işlemin, süresinde yapılamamasına sebep olan engelin ortadan kalkmasından itibaren, 15 gün içinde yapılacak.
Dernekler ve diğer tüzel kişiler, üyelerinin veya temsil ettikleri kesimin menfaatlerini korumak için kendi adlarına dava açabilecek.
Mahkemeler, dava dilekçelerini elektronik ortamda da kabul ve kayıt edebilecek. Dava, dilekçenin mahkemeye kaydedildiği tarihte açılmış sayılacak.
Avans ödenmesi
Tasarıda, gerekli masrafların zamanında yatırılmamasından dolayı davaların gecikmesinin önüne geçmek amacıyla da düzenleme yapıldı.
Buna göre, davacı, yargılama harçları ile her türlü tebligat ücreti, keşif gideri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi yargılama giderlerini karşılayacak tutarı, dava açarken ''avans'' olarak mahkeme veznesine yatıracak.
Avans miktarı, davanın türü ve özelliklerine göre, her yıl Adalet Bakanlığınca ilan edilecek gider avansı tarifesine göre belirlenecek.
Ön inceleme
Mahkeme dışı çözüm yolları ile uzlaşmayı mümkün kılacak ve teşvik edecek bir alt yapının oluşturulmasını öngören tasarıyla yeni bir yargılama aşaması olarak, ön inceleme getiriliyor. Ön inceleme, esasa girilmeden mahkemece yapılacak ilk inceleme aşaması olacak.
Buna göre, mahkeme, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapacak. Mahkeme, ön incelemede, dava şartlarını ve ilk itirazları inceleyecek.
Mahkeme, incelemeyi tamamladıktan sonra, tarafların sulh olmalarını sağlamak, sulh olmayacaklarsa uyuşmazlık noktalarını tespit edebilmek amacıyla, ön inceleme için duruşma günü tespit ederek taraflara bildirecek.
Kayıt ve yayın yasağı
Ceza Muhakemeleri Kanunundaki hükme paralel düzenlemeye yer verilen tasarıya göre, duruşma sırasında fotoğraf çekilemeyecek ve hiçbir şekilde ses ve görüntü kaydı yapılamayacak. Ancak, dava dosyasında saklı kalmak kaydıyla yargılamanın zorunlu kıldığı hallerde, mahkemece çekim yapılabilecek ve kayıt alınabilecek. Bu çekim ve kayıtlar ile kişilik haklarını ilgilendiren konuları içeren dava dosyası içindeki her türlü belge ve tutanak, mahkemenin ve ilgili kişilerin açık izni olmadıkça hiçbir yerde yayımlanamayacak.
Kayıt ve yayın yasağına aykırı davranan kişi hakkında, TCK'nın 6 aya kadar hapis cezasını öngören 286. maddesi uyarınca işlem yapılacak.
Hukuka aykırı olarak elde edilen deliller, mahkeme tarafından olayın ispatında dikkate alınmayacak.
Tasarıya göre, belge ile senet kavramları birbirinden ayrılacak. Belge, senet kavramını da içine alacak şekilde bir üst kavram olacak. Buna göre, uyuşmazlık konusu olayları ispata elverişli, yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları belge olacak.
Senetle ispat zorunluluğu
Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri, 500 TL'yi geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekecek. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle 500 TL'den aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamayacak.
İnkar etmek isterse, sahte diyecek
Taraflardan biri, kendisi tarafından düzenlendiği iddia edilen belgedeki yazı veya imzayı inkar etmek isterse, sahtelik iddiasında bulunmak zorunda olacak. Aksi halde belge, aleyhine delil olarak kullanılacak.
Sahtelik iddiası sonunda haksız çıkan taraf kötü niyetliyse, ertelenen her bir duruşma için celse harcına ve 100 TL'den az olmamak üzere, sahteliği iddia edilen senetteki miktar veya değerin yüzde 10'u oranında tazminata mahkum edilecek.
Tanık duruşmaya davetiye ile çağrılacak. Ancak, davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenebilecek. Tanığa davetiye, gerektiğinde telefon, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilecek.
Mazeretsiz gelmeyen tanık zorla getirtilecek
Mazeret bildirmeksizin gelmeyen tanık, zorla getirtilecek ve gelmemesinin neden olduğu giderleri ödemeye ve 500 TL'ye kadar disiplin para cezasına hükmolunacak.
Tasarıyla, koruyucu aile ve çocukları ile koruma altına alınan çocuk arasında, evlatlık bağına benzer sıkı kişisel ilişkilerin varlığı kabul edilerek, bu kişilere tanıklıktan çekinme hakkı tanınacak.
Tanığın yapacağı yemin
Tasarıyla, tanığın yapacağı yeminin şekli de düzenleniyor.
Buna göre, tanık yemin ederken, hakim de dahil olmak üzere salonda bulunan herkes ayağa kalkacak.
Hakim, tanığa, ''Tanık sıfatıyla sorulacak sorulara vereceğiniz cevapların gerçeğe aykırı olmayacağına ve bilginizden hiç bir şey saklamayacağınıza, namusunuz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin ediyor musunuz?'' diye soracak.
Mevcut düzenlemeye göre, ''Allah'ım ve namusum üzerine yemin ediyorum'' diyen tanık da ''Sorulacak sorulara, hiç bir şey saklamadan doğru cevap vereceğime namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerler üzerine yemin ediyorum'' şeklinde yemin edecek.
Bilirkişiye başvurma
''Bilirkişi'' uygulamasını yeniden düzenleyen tasarıya göre, mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine veya kendiliğinden, bilirkişi görüşüne başvurulmasına karar verebilecek. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda ise bilirkişiye başvurulamayacak.
Bilirkişinin yemin etmesi
Tasarıda, bilirkişilerin nasıl yemin edeceğine de yer veriliyor.
Listelere kaydedilmiş kişiler arasından görevlendirilen bilirkişilere, il adli yargı adalet komisyonu huzurunda, ''Bilirkişilik görevimi sadakat ve özenle, bilim ve fenne uygun olarak, tarafsız ve objektif bir biçimde yerine getireceğime, namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ederim'' şeklindeki sözler, tekrarlattırılarak yemin ettirilecek.
Bilirkişi raporunun hazırlanması için verilecek süre 3 ayı geçemeyecek. Bilirkişinin talebi üzerine, kendisini görevlendiren mahkeme, gerekçesini göstererek süreyi, 3 ayı geçmemek üzere uzatabilecek.
Taraflara sulh olma imkanı sağlanıyor
Tasarıyla, görülen bir davada tarafların kısmen veya tamamen anlaşarak, ''sulh'' olmalarına olanak sağlanıyor. Sulh, ''görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşme'' şeklinde tanımlanıyor.
Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda olabilecek. Dava konusunun dışında kalan konular da sulhun kapsamına dahil edilebilecek. Sulh, şarta bağlı olarak ve hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilecek.
Tasarıyla, tahkim, nafaka, konkordato, haciz, tedbir ve benzeri davalar, ''basit yargılama'' usulüne tabi olacak.
Mahkeme, basit yargılama usulüne tabi davalarda, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verebilecek.
Kötü niyetli kişilere karşı hüküm
Tasarıda, kötü niyetli kişilere karşı caydırıcı bir hüküm de yer alıyor.
Buna göre, kötü niyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı halde dava açan taraf, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın avukatıyla aralarında kararlaştırılan vekalet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkum edilebilecek. Bu kişilere bundan başka, 500 liradan 5 bin liraya kadar disiplin para cezası verilebilecek. Bu hallere, avukat neden olmuşsa, disiplin para cezası onun hakkında da uygulanacak.
Adli yardım
Kamu yararına faaliyette bulunan dernek ve vakıflar ile kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, haklı oldukları yolunda kanaat uyandırmak kaydıyla, adli yardımdan yararlanabilecekler.
İstinaf yoluna başvurma
İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilecek.
İlk derece mahkemelerinin diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtaya başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin (istinaf mahkemeleri) görev alanına giren dava ve işlere ilişkin nihai kararlarına karşı, bölge adliye mahkemelerine gidebilecek.
İstinaf dilekçesini alan taraf, 15 gün içinde cevap dilekçesini mahkemeye sunacak.
İlk derece mahkemelerinin ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin kesin olarak verdikleri kararlarla, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş kararlara karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek, Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, kanun yararına temyiz yoluna başvurulabilecek.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!