İhsanoğlu: Herkes hesap versin

Yolsuzluk iddialarının Türkiye’nin itibarına gölge düşürdüğünü söyleyen İhsanoğlu: Herkes hesap versin.

Yayınlanma: 04.07.2014 - 21:30
Abone Ol google-news

CHP ve MHP’nin ortak cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, 4 bakanın istifa etmek zorunda kaldığı 17 Aralık operasyonuyla ortaya çıkan yolsuzluk ve rüşvet iddialarının uluslararası camiada Türkiye’nin itibarına “gölge  düşürdüğünü” belirterek, “Milletimizin ahlaki yapısı ve değerlerine uygun olmayan eylemler içerisinde bulunan herkesin makamına bakılmaksızın yargı karşısında hesap vermesi gerektiği inancındayım” görüşünü dile getirdi. İhsanoğlu’nun, 17 Aralık operasyonu, Ortadoğu’da yaşananlar, cemaatler ve “paralel yapı” iddiaları, anadilde eğitim, Gezi olayları konusundaki
sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

17 Aralık gölgesi

17 Aralık döneminde yaşananlar din, ahlak ve etik çerçevesinde incelediğimizde son derece üzücüdür. Bu dönemde yaşananlar devletin millet nazarında, ülkemizin de uluslararası camiada itibarına gölge düşürmüştür. Konu hakkında hukuki süreç devam etmektedir. Milletimizin ahlaki yapısı ve değerlerine uygun olmayan eylemler içerisinde bulunan herkesin makamına bakılmaksızın yargı karşısında hesap vermesi gerektiği inancındayım.

Anadili hak ama...

Anadolu tarihinin din, mezhep ve etnik köken yönünde zenginliğinin tabii bir neticesi olarak ülkemizde pek çok etnik grup iç içe yaşamaktadır. Bu grupların yerel dillerini özgürce kullanmaları en tabii haklarıdır. Hatta ülkemizde konuşulabilen tüm diller için talep halinde üniversitelerin Fen-Edebiyat Fakültelerinde kürsüler kurulabilmeli ve bu sahalarda çalışmalar yapılabilmelidir. Ancak asla unutulmamalıdır ki ortak dil, hepimizin birbirini anlayabilmesi, birbiriyle anlaşabilmesi, doğru iletişim ve sistemin kesintiye uğramaması adına fevkalade gereklidir. Ortak dil “millet” olmanın vazgeçilmez bir unsurudur. Özellikle zorunlu eğitim süresi içerisinde milletin bağdaştırıcı ve birleştirici en önemli elemanı olan dilde tekvücut olmak zaruridir.

Ortadoğu’da taraf olunmamalı

Bizim yapmamız gereken bu mezhepçiliğe karşı durmaktır. Şimdi Irak’ta Kürdistan bölgesi liderleri ciddi bir biçimde bağımsızlık ilan etme noktasına geldiler. Referandum yapacaklar ve buna göre karar verecekler. Irak parçalanırsa, bağımsız bir devlet kurulursa o zaman bizim ciddi düşünmemiz lazım. Suriye’de bu hadise olduğu zaman ki bu bir zincirleme reaksiyon şeklini alabilir. Burada Türkiye’nin yapabileceği şeylerden birisi, taraflar arasında taraf tutmamak olmalı. Bütün taraflara karşı vakur, büyük, herkesi kucaklayan, arabulucu ve ateşleri söndürmeye dönük bir tavır sergilenmeli.

Cemaatler realite

Hiçbir cemaate mensup değilim, hiçbir cemaatle de organik bağım olmadı. Çok partili demokrasiye geçilmesinden itibaren, bunların Meclis’te hep temsilcileri, mensupları olmuştur. Hükümetler, partiler bunlarla birtakım temaslar kurmuş, aday göstermişlerdir. Bu bir realite. Ben bunların içinde taraf değilim ama içlerinde tanıdıklarım oldu, bana gelen gidenler oldu. Gayrimüslim cemaatlerle tanışmalarım oldu. Ben o nedenle bunlara bir realite, bir zenginlik olarak bakıyorum. Onun dışındaki meseleler (Gülen cemaatiyle ilgili paralel yapı iddiaları) hukuki zemine taşındığı için artık yargı kararı
verinceye kadar buna girmek istemiyorum.

Gezi’deki meşru talepler

Gezi olayı devlet olarak davranışımızın bir röntgenidir. Gezi olayı, genç insanların çevre duyarlılığıyla, ağaçların kesilmesine karşı başladı. Devletin ilk geceden itibaren, ağır bir sopayla kafalarını ezmeleri, çadırlarını yıkmaları, savunulacak bir şey değil, orantısız güç kullanma var. Burada yapılması gereken şuydu. Bu meşru taleplere karşı anlayışla davranmak sopayla değil, diyalogla anlaşmak ve bunları dinlemek.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler