‘İlk iş AKM’yi onaracağız’

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, kültür-sanat politikaları üzerinden sorularımızı yanıtladı.

Yayınlanma: 03.06.2015 - 05:23
Abone Ol google-news

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na seçim öncesi kültür-sanat politikaları üzerinden sorularımızı yönelttik. Kılıçdaroğlu, CHP iktidarının kültür- sanat alanında yapacağı ilk işin Atatürk Kültür Merkezi’ni (AKM) onarmak olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, sanat politikalarının mottosunu da “özgür, özerk ve özgün sanat” olarak açıkladı.

‘Sanat lüks bir tüketim değildir’

- Atatürk Kültür Merkezi’nin onarılması ve açılması için somut olarak yakında atacağınız bir adım var mı? Yeniden onarımı için hangi mimarı düşünüyorsunuz?

Atatürk Kültür Merkezi’nin onarımının tamamlanarak hizmete sunulması, CHP iktidarının ilk yapacağı işler arasındadır. Binanın asıl mimarı Hayati Tabanlıoğlu’nun oğlu Murat Tabanlıoğlu’nun sürecin son aşamasında yaptığı onarım projesi hazır beklemekte olup, bu projenin uygulamaya konulması en gerçekçi çözüm olacaktır.

- Kültür ve sanat dünyasının da belli başlı sorunları var. Örneğin, sansür, mekân sıkıntısı gibi. Kültür politikalarınızın anahtar kelimesi ne? Ve neden?

Kültür-sanat dünyamızın temel sorunları arasında, ifade özgürlüğünün tehdit altında olmasını, kültür mirasımızın ranta kurban edilmesini, sanat alanına verilen desteklerin objektif kriterlerden uzak biçimde verilmesini ve sanat dünyamızı tam anlamıyla siyasi iktidarın denetimi altına sokacak TÜSAK yasasının gündemde olmasını sayabiliriz.

Sanat politikamızın mottosunu “özgür, özerk ve özgün sanat” olarak açıklayabiliriz. Sanatçının özgün yapıtlar verebilmesi için özgürlük önemlidir. Özgürlük ise özerklikle güvence altına alınabilir. Yani, sanatçılara sağlanacak desteklerin özerk bir kurumca yönlendirilmesi, devletin sanat kurumlarının gerçek bir özerkliğe kavuşturulması gerekir. İfade özgürlüğünün ve kültürel çoğulculuğun güvencesi sanat kurumlarının özerkliğidir.

Kültür ve sanata ulaşmanın bir insan hakkı olduğu gerçeğinden hareketle, herkesin kültür-sanat etkinliklerinden yararlanabilmesi, bu etkinliklere aktif biçimde katılabilmesi için önlemler almak gerektiğine inanıyorum. Sanatın, yalnızca yüksek gelir gruplarındaki insanların yaralanabileceği lüks bir tüketim aracı olmasından, sanatçıların ‘pazar mekanizmalarına’ teslim edilmesinden yana değiliz.

- Sanatçıların sosyal sendikal haklarıyla ilgili olarak çalışmalarınız var mı?

Ülkemizde, sanatçıların sosyal haklar açısından Avrupa Birliği ölçülerine kavuşturulması gerekir. Sendikalaşmanın özendirilmesi, sanatçılar için özel işsizlik sigortası yasası çıkartılması, kültür-sanat emekçilerinin emeklilik koşullarının yeniden düzenlenmesi, yaşamlarının ileri evrelerini sağlıklı ve güvence içinde tamamlamalarının sağlanması hedeflerimiz arasındadır. Sanat emekçilerinin sigorta primlerinin Kültür Bakanlığı tarafından ödenmesini sağlayacağız. Kültür-sanatın, tıpkı sağlık gibi, eğitim gibi kamusal bir hizmet olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle, kültür-sanat alanına genel bütçeden ayrılan payın yükseltilmesini hedefliyoruz. İlk aşamada, Kültür’ü Turizm Bakanlığı’ndan ayırarak bağımsız bir bakanlık haline getireceğiz.

- Gezi direnişi sonrası Gezi sanatı adı altında sanatsal çalışmalar yapıldı. Gezi sanatını tetikleyecek çalışmalarınız olacak mı?

‘Gezi Direnişi’, sanat alanında yepyeni açılımlara, büyük bir heyecana kaynaklık etti. Bu dinamizmin sürmesi, gençlerimizin özgür ifade biçimlerinin geliştirilmesi için özgür bir yaratı ortamı temeldir. Bunu sağlamak için, özgür yaratının önündeki tüm engelleri kaldıracağız. Sansür, çağımızda utanılacak bir şeydir. ‘Tetikleme’ sözcüğünden öncelikle bu ortamın yaratılmasını ve tüm sanat dalları için destekleme yöntemleri geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu desteklerin, siyasal yönlendirmeden uzak olması için, destek kurullarının bağımsızlığını güvence altına alacağız.

- Son günlerde sanatçılar iktidar tarafından hedef haline getirilmeye başlandı. Sizin sanatçılarla nasıl bir diyaloğunuz olacak?

İktidarın sanatçıları hedef almasını, korkularının bir göstergesi olarak yorumluyorum. Çünkü sanatçı toplumu aydınlatan kişidir. Çağdışı anlayışa teslim olmamak temel karakteridir. Sanatçıları sindirmek için uygulanan ekonomik baskılar, iktidarın aczini gösterir. Kapıkulu sanatçı, iktidar borazanı sanatçı olmaz, olmamalıdır. Kamu sanat kurumlarında çalışan sanatçılara da aynı özgürlük tanınmalıdır; siyasetin yanlışlarına işaret eden eleştirel yaklaşımlardan korkmamak gerekir. Biz, kültür- sanat politikamızın ana hatlarını, bu alanın aktörleriyle birlikte planlayacağız.

'Madımak Hoşgörü Müzesi olacak’

- Türkiye’deki müzelerle ilgili olarak çalışmalarınız olacak mı?

Müzelerimizin özerk biçimde çalışmalarını sağlayacağız. Tıpkı sanat alanı gibi, müzelerin de kamusal bir ihtiyaç olduğu bilinciyle davranacağız. Kültürel mirasımızın talan edilmesini önleyeceğiz. Özel müzelerle, kamu müzelerinin işbölümü içinde görevlerini sürdürmelerinden yanayız. Kamu müzelerinin özel sektöre devrine karşıyız. Yaşanmış acı olayların unutulmaması için Madımak Oteli’ni Hoşgörü Müzesi’ne, Diyarbakır Cezaevi’ni Barış Müzesi’ne dönüştüreceğiz.

Müzelerimizin özerk biçimde çalışmalarını sağlayacağız. Tıpkı sanat alanı gibi, müzelerin de kamusal bir ihtiyaç olduğu bilinciyle davranacağız. Kültürel mirasımızın talan edilmesini önleyeceğiz. Özel müzelerle, kamu müzelerinin işbölümü içinde görevlerini sürdürmelerinden yanayız. Kamu müzelerinin özel sektöre devrine karşıyız. Yaşanmış acı olayların unutulmaması için Madımak Oteli’ni Hoşgörü Müzesi’ne, Diyarbakır Cezaevi’ni Barış Müzesi’ne dönüştüreceğiz.

Devletin kitle iletişim araçlarının görevi, ticari yayın organlarıyla yarışmak değil, ticari kuruluşların yapamadığı türden yayınlar yapmak olmalıdır. Objektif yayıncılık, kültürsanata özel bir önem vermek, kadın ve çocuk haklarını vurgulayan programlar yapmak gibi... Tabii, öncelikle RTÜK, TRT gibi kurumların özerkliklerin yasal güvence altına alınması gerekiyor. Özel sektörün sahip olduğu kitle iletişim araçlarının (özel televizyonlar, gazeteler), bu alanlarda pozitif ayrımcılık yapmalarını sağlayacak destekler planlıyoruz.

‘Sanat özgür, kurumları özerk olmalıdır’

- Sanatçılar yurt dışındaki etkinliklere katılım konusunda zorlanıyorlar, vize problem oluyor. Bunun için çalışmalarınız olacak mı?

Sanatçılarımızın evrensel kültür değerleriyle buluşmasını sağlamamız gerekiyor. Sanatçıların, kendi kültürümüzün yanısıra, batı ve doğu kültürlerini, sanatlarını yakından tanımaları gerekir. Bunu için her türlü kolaylığı sağlamak istiyoruz. Yurt dışından çağrı alan sanatçılarımızın, festivallere katılan sinema, tiyatro yapıtlarımızın katılımlarını kolaylaştıracak destekleri, sanatımızın evrensel boyutlara ulaşması ve ülkemizin değerlerinin dünyada tanıtılması açısından zorunlu görüyoruz. Şimdilerde, siyasal iktidarın yurt dışı tanıtım ajansı gibi çalışan ‘Yunus Emre Enstitüsü’ ve yurtdışındaki Kültür Merkezlerinin kültür-sanat insanlarımızın yönetime katıldığı özerk bir yapılanmaya kavuşturulması gerekir. Özetle, “Sanat özgür, kurumları özerk olmalıdır” anlayışını savunuyoruz.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler