Josephine Tey'den “Zamanın Kızı”
“Zamanın Kızı”, tarih ve gerçeklik ilişkisini sorgulayan hatta bizzat tarihyazımıyla alay eden bir roman. Josephine Tey'in eserini, polisiye edebiyat tarihi açısından önemli kılan unsurlardan bir diğeri ise Tüm Zamanların En İyi Yüz Polisiye Romanı arasında ilk sırayı alması. Seval Şahin yazdı.
Josephine Tey'den “Zamanın Kızı”
'Tarih Palavradır!'
Zamanın Kızı, ilk baskısını 1951 yılında yapmış ve yazarı Josephine Tey’in dedektif kahramanı Alan Grant’ın maceralarını anlattığı beşinci kitabı.
Josephine Tey’in asıl ismi Elizabeth Mackintosh, 1896 -bazı kaynaklara göre 1897- yılında doğmuş, roman ve oyun yazarı. Çoğunlukla romanlarında Josephine Tey oyunlarında ise Gordon Daviot takma adını kullanıyor. Tey, gazeteciler, fotoğrafçılar ve söyleşilerden kaçınan biri olduğundan hakkında bilinenler daha çok arkadaş çevresinden öğrenilenlerle sınırlı.
Zamanın Kızı’nın kahramanın Alan Grant adlı bir Scotland Yard dedektifi. Grant ilk defa 1929 yılında Kuyruktaki Adam (The Man in the Queue) romanında ortaya çıkıyor. Bu ilk kitap, polisiye kurgu açısından da ilginç çünkü cinayet bir tiyatro kuyruğunda, yani herkesin gözü önünde işleniyor. Zamanın Kızı, yukarıda da belirttiğim gibi Tey’in, Alan Grant’in maceralarını anlattığı serinin beşinci kitabı. Serinin diğer kitapları ise şunlar: 1936’da A Shilling for Candles (Bir Şilinlik Mumlar- bu eser aynı zamanda Alfred Hitchcock’un Yound and Innocent (Genç ve Masum) filmi için de esin kaynağı oluyor.) 1950’de Aşka ve Bilgeliğe Dair (To Love and Be Wise) ve 1952’de Şarkı Söyleyen Kumlar (The Singing Sands).
Zamanın Kızı’nı polisiye edebiyat tarihi açısından önemli kılan unsurlardan biri Tüm Zamanların En İyi Yüz Polisiye Romanı arasında ilk sırayı alması. Bu seçimi yapanlar ise İngiltere merkezli Polisiye Yazarları Birliği. Birlik 1953'te John Creasey tarafından kurulmuş ve şu anda yaklaşık yedi yüz üyesi bulunmakta. Birlik yazarları bu seçimi 1990'da yapıyor. Benzer bir girişim beş yıl sonra Amerikan Polisiye Yazarlar Birliği tarafından yapılıyor ve oranın birincisi Sir Arthur Conan Doyle ve Sherlock Holmes. Her halükârda kazanan İngilizler.
TARİH VE GERÇEKLİK İLİŞKİSİNİN SORGULANIŞI
Zamanın Kızı, tarih ve gerçeklik ilişkisini sorgulayan hatta bizzat tarihyazımıyla alay eden bir roman. Dedektifimiz Alan Grant, serinin bu beşinci kitabında son macerasındaki bir takip olayı sırasında yüksekten düşmüş ve yatalak haldedir. Hastanedeki odasında günlerini çoğunlukla tavandaki şekillerden anlamlar çıkarmaya çalışarak geçirir. İşte tam bu sırada yakın arkadaşı aktris Marta onun yüzlere olan ilgisini bildiğinden Grant’a çeşitli portrelerden oluşan bir resim serisi getirir. Bu yüzler arasında özellikle III. Richard’a ait olanı Grant’ın çok ilgisini çeker. Richard hakkında bildiği kardeşinin iki küçük çocuğunu acımasızca öldürttüğü, saltanat sürdüğü dönemdeki despotluğu gibi söylemler, Grant’ın gördüğü yüz ve bu yüzün onda uyandırdığı etki ile oldukça zıtlıklar teşkil etmektedir. Bunun üzerine yüzün gizemini araştırmaya girişir. Önceleri yüzü başkalarına gösterip, ki bunlar öncelikle onun bakımıyla ilgilenen Amazon ve Cüce olarak adlandırdığı hemşirelerle başlayıp giderek odasına girip çıkan herkes halini alır, fikirlerini alır. Sonrasında ise British Museum’da çiftçi ayaklanmaları üzerine çalışan Amerikalı bir araştırmacıyla birlikte yoluna devam eder.
Basit tarih kitaplarından Amerikalı araştırmacı Carradine’ın III. Richard dönemine dair bulduğu daha bilimsel (!) tarih kitaplarından, günlüklere, mektuplara, şehir kayıtlarına, saray mensuplarının alışveriş ve atama notlarına kadar her şey yavaş yavaş Grant’ın önünde belirir. Grant ve Carradine tek tek bütün ayrıntılar üzerine durur, düşünür ve tartışırlar. Bu araştırmaları sırasında sık sık “Tonnypaddy”ler ile karşılaşırlar.
TARİHYAZIMI MESELESİ
Tonnypaddy nedir?
Tarihin nasıl bilerek, istenerek çarpıtıldığının bir kanıtı. Örneğin İskoçya’da bir ayaklanma sırasında azizlerin katledilmesine dair bir tarihyazımı araştırıldığında aslında hiç de öyle olmadığı, azizlerin affedilip hayatlarına devam etmiş olmalarına rağmen onlar ulusal bilincin gururu ve şehitleri olarak kabul edilmişlerdir. İşte bu, bir Tonnypaddy örneğidir. Nitekim III. Richard ve gaddarlığına dair söylemler ve işlediği iddia edilen cinayet de araştırılmaya devam ettikçe bir Tonnypaddy vakası ile daha karşı karşıya olunup olunmadığı sorusu gündeme gelir.
Burada tarihyazımı meselesinin bizzat polisiye bir romanda gündeme gelmesi oldukça dikkate değer. Çünkü polisiye edebiyat eleştirilerinde dedektifin bir tarihyazıcı gibi hareket ettiği konusu sık sık gündeme getirilir. Dedektif, suçu aydınlatıp bize aslında okuduğumuz hikâyenin göründüğü gibi olmadığını söyleyerek o zamana kadar olanları yeniden anlatır. Bu yeniden anlatımda o zamanda kadar okuduğumuz anlatının aslında gerçekmiş gibi izlenimi yaratan bir hikâyeden ibaret olduğunu, asıl gerçekliğin şimdi anlatılmaya başlandığını görürüz. Dedektif bunu yaparken zaman dizgesini önce bozar, sonra bir araya getirir. Dedektifin olayı çözmesi ve bu çözümü nasıl gerçekleştirdiğine dair olan anlatısında, o âna kadar okuduklarımız, bu sefer dedektifin gözünden yeniden anlatılır. Böylece her şey yerli yerine oturur. İşte bu yeniden anlatı, dedektifi aynı zamanda bir tarihyazıcı haline getirir. Çünkü zaman dizgesi onun tarafından yeniden kurulurken bildiğimizi zannettiklerimiz de gün ışığına çıkarılmış olur. Tam da bu yüzden Zamanın Kızı’nda kahramanımız Alan Grant’ın tarihyazımına yönelik araştırması ve tarihin saçmalıklarını bulup çıkarması dedektife biçilen rolün iki taraflı bir şekilde algılanmasını sağlıyor bence. İlki dedektif var olan olayları açığa kavuşturup onu yeniden anlattığında bir tarihyazıcı oluyor; ikincisinde ise eser bize bunu bizzat yazılmış tarihî eserler üzerinden bir dedektife yaptırarak dedektifin tarihyazıcılığını hem pekiştirip hem de bunun içini boşaltıyor.
İYİ BİR POLİSİYE
Burada gözardı edilmemesi gereken zaman faktörü: Dedektifimiz yazılan tarihi bir başka zaman diliminden, şimdiden geçmişe doğru incelemektedir. Alan Grant’ın okuduğu tarih kitapları yani dolayısıyla tarihyazıcıları da aynı şeyi yapıyorlar. Fakat burada önemli olan vurgu tarihyazımındaki kurgu meselesi. Tarihî belgelere rağmen tarihçiler bu işi bir kurguya dönüştürme konusunda en az romancılar kadar iyiler. Bunun Zamanın Kızı’ndaki en büyük örneği ise İngiltere tarihinde dürüstlüğüyle nam salmış Thomas More’un, III. Richard ile ilgili yazdığı eser. Grant’ın araştırmaları sonucunda More’un o dönemde daha beş yaşında olduğu, üstelik kendisine atfedilen kitabın da Richard’ın bir düşmanı tarafından yazılan bir eserin kopya edilmesinden meydana geldiği ortaya çıkıyor.
Kitabın bir başka özelliği ise Jo Walton’ın da dikkati çektiği gibi eserde, bizzat yazarın kendisine gönderme yapması. Romanda Grant’ın arkadaşı Marta Halland, kadın bir oyun yazarını kendisi için bir oyun yazmaya ikna etmeye çalışır, fakat yazar o aralar bir polisiye yazmakla meşguldür. Burada Josephine Tey’in bir oyun yazarı olduğunu ve şu anda okuduğumuzun da bir polisiye olduğunu unutmamak gerek. Yine kitapta bahsi geçen ve Grant’ın izlediğini söylediği Bourdeaux’nun Richard’ı da Tey’in yazdığı ilk oyundur. Böylece sadece tarihyazıcılığına değil kendi yazdığı eserlere de gönderme yapan bir yazarla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz ki bu oldukça önemli bence.
Zamanın Kızı, Josephine Tey’in Türkçede yayımlanan ilk eseri ve oldukça iyi bir polisiye. Yazar, özellikle karakter çiziminde son derece başarılı. Zamanın Kızı’nı okuyanlar, keşke serinin diğer kitapları da basılsa ve onları da okusak demekten alamıyor kendini.
sevals@gmail.com
Zamanın Kızı/ Josephine Tey/ Çeviren: Volkan Gürses/ April Yayınları/ 204 s.
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama
- ‘Hepinize test yapalım, bakalım kim ne kadar geçiyor!’
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt