Koronavirüs: İngiltere hükümetinin salgınla mücadele politikası neden eleştiriliyor, bilimsel veriler ne diyor?

Boris johnson liderliğindeki Muhafazakar hükümeti koronavirüsle mücadelede yeni önlemlerine kamuoyunun desteğine sahip mi? Bilimsel veriler ve istatistikler neye işaret ediyor?

BBC Türkçe
Yayınlanma: 12.10.2020 - 17:16
Abone Ol google-news
İngiltere Başbakanı Boris Johnson
Reuters

İngiltere'de koronavirüs vakaları Eylül ayı başından bu yana istikrarlı bir şekilde artıyor, hükümet de salgınla mücadeleye ilişkin politikaları nedeniyle sert şekilde eleştiriliyor. Vaka sayılarının ülkenin diğer bölgelerine göre çok daha hızlı arttığı Liverpool, Manchester, Newcastle gibi kentlere ve İngiltere'nin kuzeyindeki başka bazı şehilere yönelik bazı önlemler açıklandı.

Hükümetteki Muhafazakar Parti'den bazı siyasetçiler ve milletvekilleri, eski bakanlardan Esther McVey'in dile getirdiği gibi sokağa çıkmanın yeniden sıkı şekilde kısıtlanmasına "bir işe yaramadıkları, daha fazla ekonomik yıkım getirip yoksulluğa neden olduğu" gerekçesiyle karşı çıkıyor.

Ana muhalefetteki İşçi Partisi, iktidarı, salgınla mücadelede kontrolü yitirmekle suçluyor. İşçi Partisi lideri Keir Starmer, "Hükümet krizi yönetmek yerine krizin peşinden koşuyor" dedi. Ana muhalefet partisi, farklı bölgelerde farklı önlemler almaya gerekçe oluşturacak sağlam bilimsel kriterler sunulması gerektiğini vurguluyor.

Sokağa çıkma kısıtlamalarına yönelik kararların Londra'dan kendilerine danışılmadan ve yaratacağı ekonomik etkilere karşı önlem alınmadan belirlendiğinden şikayet eden yerel yönetimlerden de hükümete sert eleştiriler geliyor.

Salgının hızla yayıldığı Manchester'da Belediye Başkanı Andy Burnham "Böyle devam ederlerse insanlar işlerinden olacak, şirketler batacak ve zaten zor durumdaki Kuzey ekonomileri mahvolacak" dedi.

Hükümetin okullar ve üniversitelere yönelik politikalarını değiştirmeyip; publar, barları ve restoranları kısıtlamaya yönelmesi de kamuoyunda ve sektör çalışanlarınca sık sık sorgulanıyor.

Birleşik Krallık'ta İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda yönetimleri büyük ölçüde kendi koronavirüsle mücadele planlarını izlerken; İngiltere'nin farklı bölgeleri için farklı politikaların gündeme gelmesi, izlenen politikaya itirazları artırmış görünüyor.

Salgınla mücadelede hükümetin kritik bir nokta diye nitelediği bu hafta başında, kamuoyu gündemindeki sorulara ve son bir haftalık veriler ve değerlendirmelerin salgınla mücadele açısından hangi ipuçlarını verdiğine baktık.

Farklı bölgeler için farklı önlemler itirazları büyüttü
Getty Images
Farklı bölgeler için farklı önlemler itirazları büyüttü

Gazetelere yansıyan hava

Hükümetin açıklamaları öncesi İngiltere gazetelerinin manşetleri ve yorumlarına da bu konu egemen olmuş görünüyor.

Times gazetesi, koronavirüsün ikinci dalgasının Başbakan Boris Johnson ile kendi partisinin milletvekilleri, merkezi hükümet ile yerel yönetimler, İngiltere'nin kuzey ve güneyi, İskoçya ile İngiltere, yaşlı ve genç kuşaklar arasındaki yaklaşım farklılıklarını iyice büyüttüğünü yazıyor.

Financial Times ise salgının ilk yükseliş dönemiyle karşılaştırıldığında bugünle arasındaki en büyük farkın "güven kaybı" olduğunu yazmış. Gazete, yorumunda, hastalık yenilgiye uğratılacaksa öncelikle bu güvenin yeniden inşa edilmesi gerektiğini kaydediyor.

Daily Express de salgının ilk dönemindeki ulusal uzlaşı havasının yok olduğu görüşünde. Gazete, ülkede bölgesel ve sınıfsal uçurumların giderek derinleştiğini yazıyor.

Gazetelerin bir çoğu publar ve restoranların kapatılması gibi önlemlerin bilimsel temeli olup olmadığını sorguluyor.

Daily Mail ve Daily Telegraph gazeteleri, yerel önlemlerin salgını önlemekte etkili olmadığını, risk gruplarındaki insanların korumaya alınıp, hayatın devam etmesi gerektiğini savunuyorlar.

Muhafazakar Daily Telegraph gazetesi Başbakan Johnson'a, "Mevcut strateji başarılı olmazsa B planı var mı?" diye soruyor.

Hükümetin, salgın nüfusa oranla yayılma hızına göre ülkeyi önlemler bakımından üçe ayırdığı yeni planının açıklanması öncesinde yapılan kamuoyu yoklamaları da Başbakan Johnson'un krizi yönetme biçiminin kendisine puan kaybettirdiğine işaret ediyor.

Publar, barlar ve restoranlar mı okullar ve üniversiteler mi daha tehlikeli?
Getty Images
Publar, barlar ve restoranlar mı okullar ve üniversiteler mi daha tehlikeli?

Kamuoyu araştırmalarına göre İşçi Partisi Muhafazakar Parti'yi yakaladı

Observer gazetesi tarafından yaptırılan kamuoyu araştırmasına katılanların yüzde 42'si Başbakan Boris Johnson'un koronavirüsle mücadelede kontrolü kaybettiğini düşünüyor, yüzde 47'si bu krizdeki politikalarını onaylamıyor.

Aynı araştırmaya göre hükümetin evden çalışma, bar, restoran, dükkan çalışanlarına maske zorunluluğu gibi önlemlere kamuoyu yüzde 70'lerin üzerinde destek verse de pub, bar ve restoranların 22.00 de kapanmasına destek yüzde 50'nin altında ve düşme eğiliminde.

Araştırmayı yapan Opinium şirketinden Adam Drummond, "Hükümetin salgına yönelik ekonomik adımları çok daha başarılı bulunurken, bilhassa test-temas-takip konusunun idaresi ve sağlık çalışanlarına koruyucu malzeme sağlanması konularında çok daha fazla eleştiri aldığı görülüyor" diyor.

Araştırma aynı zamanda iktidardaki Muhafazakar Parti'nin Aralık ayında yapılan seçimlerin üzerinden bir yıl geçmeden İşçi Partisi'ne attığı 11 puanı aşkın farkın eridiğini, her iki partiye desteğin de yüzde 40'larda seyrettiğini gösteriyor.

Sol eğişimli Daily Mirror gazetesi tarafından yaptırılan kamuoyu yoklamasında ise işçilerin yüzde 85'inin, yeni önlemler nedeniyle işten çıkarmalar olacağından korktuğu kaydediliyor.

lockdown threat
Getty Images

Vaka ve ölümlerde artış

Veriler, bilim insanlarının ve sağlık yetkililerinin açıklamaları salgının yaz sonundan itibaren istikrarlı bir şekilde yeniden hız kazandığı yönünde.

İngiltere'de koronavirüs konusundaki son bir haftalık gelişmeleri değerlendiren hükümetin sağlık yetkililerinden Profesör Jonathan Van-Tam, bugün salgının tepe noktasına ulaştığı dönemle bugünleri karşılaştırmanın, yapılan test sayısının iki dönemde çok farklı olmasından dolayı "elmalar ile armutları karşılaştırmak" olduğunu söyledi.

Ülkede salgının ilk aylarında test sayısı 10 binin altındaydı, şu anda günlük test sayıları 300 bine ulaşmış görünüyor.

Buna karşılık Profesör Van-Tam istikrarlı geçen yaz aylarından sonra vaka sayısının Eylül ayının başından beri yükselmeye başladığına da dikkat çekti.

Son 14 günlük veriler de hem günlük vaka sayısı hem de ölümlerde düzenli bir artışa işaret ediyor.

Ayrıca veriler şu anda Covid-19 teşhisiyle hastanelere yatırılmış olan hasta sayısının Mart ayında ilk sokağa çıkma yasakları ilan edilmeden hemen önceki düzeyi geçtiğini gösteriyor.

İngiltere, Kuzey İrlanda, İskoçya ve Galler'den oluşan Birleşik Krallık içinde, Eylül ayından itibaren düzenli olarak tırmanan günlük vaka sayıları Ekim başından itibaren 10-15 bin bandında seyrediyor.

Günlük can kaybı da Ekim ayı başından beri Temmuz ayı sonlarından beri en yüksek düzeyi olan 50'nin üzerine çıkmış görünüyor.

pair walk past sign
Getty Images

Kuzey-güney farkı

Ancak salgın ülkenin her yerinde aynı hızla yayılmıyor.

Son rakamlar, hastalığın yayılma hızının İngiltere'nin (İskoçya'nın güneyinde kalan kısım) kuzey-doğu ve kuzey- batısındaki kent ve yerleşimlerde dikkat çekecek ölçüde yüksek olduğunu gösteriyor.

Manchester Üniversitesi Vakfı'ndan Dr Jane Eddleston İngiltere'deki Covid vakalarının yüzde 40'ının şu anda kuzey batıda olduğunu söyledi.

Hükümet de ülkeyi salgının yayılma hızına bağlı olarak üçe ayıran planını buna dayandırıyor.

Ama Profesör Van-Tam bugünkü brifingde, bunun bir kuzey-güney meselesi değil ulusal bir kriz olduğunu, kuzeydeki bazı bölgeler şu anda başı çekiyor olsa da, salgının her yerde hız kazandığını kaydetti ve bu hızın gün gün güneydeki bölgeleri de içine alarak artmasından kaygı duyduğunu söyledi.

Önlemlerin bölgesel değil ulusal düzeyde belirlenmesi gerektiğini savunanlar da salgının yayılma hızının çok çabuk değişebilme eğilimine dikkat çekiyorlar.

Liverpool hastalığın hızlı yayıldığı kentlerden
Getty Images
Liverpool hastalığın hızlı yayıldığı kentlerden

Yaş grupları arasında yayılma hızı

Hükümet hastalığın ilkbaharda en hızlı yayıldığı ve en çok can kaybına yol açtığı dönemde, virüsün çok daha ölümcül etki yaptığı ileri yaş gruplarının korunması konusunda yeterli önlemi almamakla suçlanmıştı.

Salgın yeniden hızlanırken ölümlerin bu düzeyde olmamasına bir sebep olarak, virüsün şu anda daha genç yaş grupları arasında daha fazla yayılıyor olması gösteriliyor.

Yine son veriler sağlık yetkilisi Profesör Van-Tam'ın da ifade ettiği gibi, salgının artmaya başlarken en hızlı 20-29 yaş grubu içinde yayıldığını gösteriyor.

Ama Van-Tam yine gün bazında daha ileri yaş grupları, bilhassa 60 yaş üzeri vakaların oranının artmakta olduğuna da işaret etti.

İngiltere Sağlık Hizmetleri sorumlusu Profesör Steve Powis de hastaneye kaldırılanlar arasında 65 ve özellikle de 85 yaş üzerindekilerin sayısında hızlı bir artış olduğuna dikkat çekti.

Hükümetin okulları ve üniversiteleri açık tutup hastalığın hızlı yayıldığı yerleşimlerde barlar, restoranlar ve eğlence sektörüne ait mekanları kapatmaya yönelmesi de, salgınla mücadelede isabeti açısından tartışılan noktalardan.

Bugün Profesör Van-Tam 16 yaşın altındaki nüfus içinde hastalığın yayılma hızının çok düşük, 16-18 yaş grubunda da görece düşük, buna karşılık 20-29 yaş grubunda çok yüksek olduğuna ilişkin verilere dayanarak hükümetin okulları açık tutma politikasını destekleyen verileri vurgulamış oldu.

Van-Tam, "Toplum içinde virüsü çocukların yaymadığını artık biliyoruz" diye konuştu.

İskoçya'da kapatılan bir pub
Getty Images

Barlar ve restoranların kapatılması etkili mi?

Hükümetin eğlence sektörü ile bar, restoran, pub gibi işyerlerine yönelik önlemleri sıkılaştırmasının hastalığın yayılmasını ne derece engellediği konusunda da soru işaretleri ortaya konuyor.

Bugün sağlık yetkilisi Johathan Van-tam bu kararların bilimsel bir temeli olup olmadığı sorusunu yanıtlarken, bütün bu tür kapalı alanların, kalabalık mekanların ve yakın temasın, virüsün yayılmasını hızlandırdığını söyledi.

Van-Tam ayrıca gürültü düzeyinin de önemli bir faktör olduğunu söyledi ve bağırmak ve şarkı söylemenin virüslü zerreciklerin daha geniş alanlara yayılmasına sebep olduğu konusunda "giderek artan kuvvetli kanıtlar" olduğunu da ekledi.

İngiltere'de bir hastane
Getty Images

Hastaneler yeterli mi?

Şu anda Birleşik Krallık'ta hastanelerde Mart ayında sokağa çıkma önlemlerinin alınmasından hemen önceki dönemden daha fazla hasta yattığı açıklandı.

Bu kaygı verici olsa da aynı zamanda Ulusal Sağlık Sistemi'nin şu anda o döneme göre çok daha hazırlıklı ve salgına karşı her bakımdan daha donanımlı olduğu söylenebilir.

Verilere göre hastanelere yatan hasta sayısı şu sırada iki haftada bir ikiye katlanıyor. Oysa salgının ilk yükselişinde beş günde bir iki misline çıkıyordu.

Bir de boş yatak kapasitesi farkı var.

Şu anda sağlık yetkilileri ülkedeki bütün hastane yatak kapasitesinin yüzde 3'ünün Covid hastaları tarafından kullanıldığını söylüyorlar.

Fakat hastalığın yayılma hızının 100 binde 500'lere yaklaştığı ve ülkedeki toplam hastaların üçte birinden fazlasının tedavi edildiği Kuzey İngiltere'deki kent ve yerleşimlerdeki hastanelerde çalışan tecrübeli doktorlar, bu tırmanışın Covid olmayan hastaların tedavilerini etkileyebileceği yolunda uyarılar yapmaya başladılar.

Bugün hükümetin sağlık ve bilim danışmanları salgının hızındaki artışla paralel olarak İngiltere'nin kuzeyinde, Manchester, Sunderland ve Harrogate'te ilkbaharda oluşturulan ek yatak kapasiteli ve donanımlı Nightingale hastanelerinin hasta kabulüne hazır olması için talimat verildiğini söylediler.

Londra da dahil bir çok büyük kentte, salgının birinci dalgası sırasında, varolan hastanelerin yetersiz kalması ihtimaline karşı binlerce yatak kapasiteli Nightingale hasteneleri oluşturulmuş, ancak çok az vaka dışında kullanılmalarına gerek kalmamıştı.

Hükümetin sağlık yetkilileri bugün, verilere bakıldığında, salgının ilk dönemlerde görülen, hastanelerdeki bulaşının önüne geçildiğini ama virüsün şimdi toplum içinde hızlı yayıldığını söylediler.

İngiltere'deki temas takip uygulaması
Reuters

Test-temas-takip kontrolden çıktı mı?

İngiltere hükümeti günlük test sayısını 300 bine yaklaştığını söylüyor. Bu salgının ilk dönemindeki birkaç bin teste göre çok yüksek bir kapasite.

Fakat test sayısının tek başına bir şey ifade etmediğini, bu testlerle ne yapıldığının önemli olduğunu söyleyenler de var.

Lancaster Üniversitesi'nin yürüttüğü bir araştırmaya başkanlık eden Max Eyre, salgının bu yayılma hızıyla Aralık ayı itibarıyla günde 45-50 bin vakaya ulaşabileceğini, bu durumda test kapasitesinin 500 bine yakın olması gerektiğini çünkü koronavirüs dışındaki griplere yakalanan ve benzer belirtiler gösteren çok sayıda kişinin de test başvurusu yapacağını söylüyor.

Bu durumda testlerin hangi daha yüksek risk gruplarına yapılmasının önceleneceği önem kazanıyor.

Çok önemli bir başka soru da pozitif çıkan testlerin temaslarının belirlenmesi ve takip edilmesi işinin düzenli ve hızlı bir şekilde yapılıp yapılmadığı.

Önceki hafta İngiltere'de hükümet, bir haftalık vaka sayılarına 16 bin kişinin eksik yazıldığını kabul ettiğinde test-temas-takip politikasının ne derece sağlıklı yürütüldüğü konusunda ciddi soru işaretleri gündeme getirilmişti.

İngiltere Kamu Sağlığı Kurumu tarafından yayınlanan günlük koronavirüs vaka sayılarında, 25 Eylül ile 2 Ekim tarihleri arasındaki bir hafta içinde 16 bin vakanın kayda geçmediği ve verilerin eksik bildirildiği açıklanmıştı.

Sağlık Bakanlığı daha sonra bilgisayar hatasından kaynaklandığını kaydettiği teknik sorunun çözüldüğünü ve tüm vakaların sisteme girildiğini kaydettiyse de, muhalefet, gecikme nedeniyle temasın izinin sürülmesi bakımından kritik olan ilk günlerde muhtemelen 50 bin civarında kişiye karşı karşıya bulundukları riskin bildirilemediğini kaydetmişti.



BBC Türkçe
Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler