"Köstebek Beşir Atalay"

CHP lideri Kılıçdaroğlu'ndan beklenen açıklama geldi. Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri e.V. soruşturması kapsamında 2009'da Kanal 7'de yapılan aramanın önceden haber verildiğini ve bunun dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay tarafından yapıldığını söyledi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 11.10.2011 - 07:01

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri'ndeki köstebeğin Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay olduğunu açıkladı. Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı, "Köstebek Beşir Atalay" dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Deniz Feneri köstebeğini açıklayacağım. İnternet sitesine girdim, herkes köstebeğin ismini söylüyor, öyle gizli kapaklı değil ama birinin çıkıp açıkça söylemesi lazım. Arkadaş sen köstebeksin demesi lazım. Ben de onu söyleyeceğim" dedi.

"Ama önce Deniz Feneriyle ilgili biraz geçmişe bakmamızda fayda var" diyen CHP Genel Başkanı, şöyle dedi:

"Köstebek olmanın nerelere dayandığını toplumun çok iyi görmesi gerekir. Türkiye'deki Deniz Feneri Derneğine kamu yararına çalışan dernek statüsü verilmek istendi. Danıştay itiraz etti. Hükümet, Dernekler Yasası'nı değiştirdi ve Bakanlar Kurulu kararıyla 'Deniz Feneri'ne kamu yararına çalışan dernek statüsü veriyorum' dedi ve dediğini yaptı. İzin almadan bağış toplama yetkisini Deniz Feneri'ne verdi. TBMM'de Deniz Feneri'ne TBMM Üstün Hizmet ödülü verdiler."
 

"Almanya'da bir yılda tamamlandı"

Almanya'da Deniz Feneri soruşturmasının bir yılda tamamlandığını belirten Kılıçdaroğlu, "Bu arada hükümet RTÜK üyelerinin dokunulmazlığı yoktu. Yasal düzenleme yaptılar. RTÜK üyelerinin savcı tarafından sorgulanabilmesi için Başbakan'dan izin alma koşulu getirdiler ve böylece zırh içine aldılar. Diyoruz ya Allah büyüktür, ileride sorun çıktı" dedi.
 

"Deniz Feneri'nin arkasında Başbakan vardı"

21 Eylül 2008'de bir basın toplantısı yaptığını ifade eden CHP Genel Başkanı, "O basın toplantısında Mehmet Gürhan'ın, Zekeriya Karaman'ın verdiği vekaletnameyi açıkladık. Mehmet Gürhan, Almanya'da hapiste ama Türkiye'deki notere vekaletname veriyor. Biz bunu gündeme getirdik, soruşturma açılmasını istedik. O noterin hiçbir kabahati yok dediler ve beraat etti. Bu adam Almanya'da hapiste yatıyor, ey noter sen nasıl oluyorsun yurtdışında hapis yatan adamın imza verdiğini kabul ediyorsun dedik ama olmadı. Çünkü burası Türkiye. Çünkü Deniz Feneri'nin arkasında Başbakan vardı" dedi.

Almanya'da 1 yıl 5 ayda her şeyin bittiğini belirten CHP Genel Başkanı, "Biz de dava 19 Eylül 2008'de açıldı. 11 Ekim 2011 hala davadan sonuç yok" dedi. CHP Genel Başkanı şöyle dedi:

"Ağustos'ta Deniz Feneri'nin 3 savcısı görevden alındı. Görevden alınma gerekçesi siz mahkemenin vermiş olduğu kararın belli bölümlerini kapattınız, siz mahkeme kararında tahribat yaptınız. Şu Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesine ait karar, şu bölüm kapatılmış ve öyle servis edilmiş. Adalet Bakanlığı Erzurum'a müfettiş gönderiyor, o savcılar görevden alındı mı, hayır, çünkü bu zaten normal bir şey. Erzurum'da hiçbir şey olmuyor. Ankara Deniz Fenerinde 3 savcı görevden alınıyor.

Bu ne demek Deniz Feneri olayı örtülmek isteniyor. Yüzyılın soygunun üstüne yüzyılın örtüsü örtülmek isteniyor."
 

3 yıl önce verdiği soru önergesini hatırlattı

Grup başkanvekilliği döneminde bunu sorguladığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bir sürü iftira atıldı. Alnımız temiz. Yüreğimiz temiz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumaya devam edeceğiz, bu bizim namus borcumuz. Basın toplantıları yapıyoruz, olayları açıyoruz ama karşımızda bir duvar var, AKP duvarı var" dedi.

21 Ekim 2008'de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdiğini hatırlatan CHP Genel Başkanı, "Ben bir soru önergesi hazırladım, soru önergesini okumak istiyorum, çünkü köstebeğin kimliği açısından çok önemli" dedi.

Kılıçdaroğlu, o dönemde sorduğu soruları okuyarak, şöyle dedi:

"İçişleri Bakanı Sayı Beşir Atalay, İstanbul Ticaret Odası kayıtlarına göre, RTÜK Başkanı Sayın Zahid Akman ve Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Zekeriya Karaman'la birlikte 5 Ocak 1999 tarihinde 'Nehir Medya Yayıncılık Filmcilik Tanıtım Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'ni kurmuş ve ticari faaliyetlerini birlikte sürdürmüşlerdir. Almanya'daki Deniz Feneri davasında, mahkeme yargıcı gerek Sayın Zekeriya Karaman gerek Sayın Aykut Zahid Akman'ı Deniz Feneri e.V. yolsuzluğuna karışmakla suçlamış ve yolsuzluğun Türkiye'deki asıl failleri olarak göstermiştir. İçişleri Bakanınız Sayın Beşir Atalay'ın geçmişteki bu ticari ortaklığı dikkate alındığında, bu şahıslarla ilgili olarak Emniyet Genel Müdürlüğü'nün yürüteceği soruşturmalarda gerekli objektifliği gösterebileceğine inanıyor musunuz?

Almanya'da görülen dava sırasında Alman güvenlik makamları yolsuzluk iddialarıyla bağlantılı olarak Sayın Zahid Akman hakkında Türk interpolünün işbirliğine yanaşmadığını belirtmişlerdir. Bu gelişme Sayın Beşir Atalay'ın Sayın Akman ve Sayın Karaman'la geçmişteki ortaklığı nedeniyle tarafsızlığını artık koruyamayacağına göstermez mi?

Deniz Feneri'nin İçişleri Bakanlığı'nın hazırladığı Dernekler mevzuatı başlıklı bir kitabın 10 bin adet basımını üstlendiği gazetelerde yazılmıştır. Bu durumda İçişleri Bakanlığı bu dernek karşısında tarafsızlığını koruyabilir mi?

Sayın Beşir Atalay bu görevde olduğu süre içinde bu soruşturmanın kamuoyu vicdanını tatmin edecek boyutta yürütülmesinin mümkün olmadığını siz de düşünüyor musunuz?

Sayın Beşir Atalay milletvekili olmadan önce Sayın Zekeriya Karaman'ın Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Kanal 7'ye herhangi bir danışmanlık hizmeti vermiş midir?

Vermişse bu hizmeti karşılığında nasıl ve ne kadarlık bir ücret almıştır? Böyle bir ilişki varsa Sayın Beşir Atalay'ın Sayın Karaman ve Sayın Akman karşısında tarafsızlığını koruyabileceğine inanıyor musunuz?

Soruşturmanın selameti ve kamuoyu vicdanını tatmin için çağdaş demokrasilerde bu gibi durumlarda başvurulması gereken istifa müessesesini Sayın Beşir Atalay için düşünüyor musunuz?"

Sorularına yanıt alamadığını belirten CHP Genel Başkanı, "Bu soru önergesine yanıt yok. 3 yıl geçmiş yanıt yok. Haklılar tabi nasıl yanıt versinler. Hepsine evet diyecekler, evet dediklerinde bütün filmleri ortaya çıkmış olacak" dedi.
 

"Bu köstebeğin dosyası"

Grup toplantı salonunda elindeki dosyası gösteren ve, "Bu köstebeğin dosyası arkadaşlar" diyen CHP Genel Başkanı'nın sözleri salondan büyük alkış aldı.

"Dosyadaki bilgileri çok özet olarak size sunacağım" diyen CHP Genel Başkanı, şöyle dedi:

"14.10.2009 saat 22.19.33, İçişleri Bakanlığı'nın özel kaleminden Bakanın Koruma Müdürü Kırıkkale Belediye Başkanı'nı arıyor, Veli Korkmaz. Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz kimdir diye sorarsanız, Almanya'da İslami holdingler vardı ya milleti dolandıran, İslam gibi kutsal bir ismi verip milleti dolandıran vardı ya, onun raporu var, orada Veli Korkmaz adına baksınlar nasıl hortumlama yaptıklarını orada görürler. Bu görüşme 134 saniye sürdü arkadaşlar.

Aynı akşam Saat 22.22.35 Kırıkkale Belediye Başkanı, Mustafa Çelik'i arıyor. 44 saniye sürüyor. Veli Korkmaz, Çelik'e üstadım diyor. İkisi mal götürme konusunda ciddi bir işbirliği yapıyor. Veli Korkmaz, acele bana sabit telefon ver diyor. Sabit telefondan aynı gece arıyor. 113 saniye sürüyor. Mustafa Çelik, Deniz Feneri ile ilgili öğrendi arama kararını İsmail Karahan'a bildiriyor. Soruyorlar savcılıkta işyerlerinde yapılan aramalarda önceden haberdar olduğunuz anlaşılmıştır. Bu bilgiyi kimden aldınız? İsmail Karahan, İstanbul'daki işyerimizde yapılan aramadan önce Mustafa Çelik beni arayarak, yüz yüze görüşme gelmemiz gerektiğini söylüyor, yüz yüze geldiğimizde bana işyerlerine arama yapılacağını duyduğunu söyledi.

Mustafa Çelik arama yapılacağını söyledikten sonra Zekeriya Bey'e de aynı bilgiyi vermiş. İçişleri Bakanı'nın koruma müdürü gecenin o saatinde İçişleri Bakanlığının özel bürosunda başlayıp İstanbul'da sonlanan saniyelerle, tarihlerle açıkladığımız telefon trafiği ve elde edilen ifadeler. Bu yapı demokrasiye yakışan yapı değil. Bu yapı tüyü bitmemiş yetimin cüzdanına tüy dikmek demektir."
 

"Başbakan, Deniz Feneri'nin bütün adamlarını koruyor"

CHP Genel Başkanı, Başbakan ve Adalet Bakanı'nı da eleştirerek, "Tapeler önümüze geliyor diyordu ya Başbakan. Bir başbakan düşünün Deniz Feneri'nin bütün adamlarını koruyor. Zahit Akman için özel yasa çıkarıyor. Adalet Bakanını düşünün 3 savcıyı görevden alıyor" dedi.
 

"Köstebek Beşir Atalay'dır"

"Köstebek Beşir Atalay'dır" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

"Bir dava düşünün; Adalet Bakanı'nın görevi savcıları görevden almak, İçişleri Bakanı'nın görevi de arama yapılacağını önceden duyurmak. İnsanda biraz utanma olur. İnsan da biraz ahlak olur. Bu ahlakı sorgulamamız gerekir. Herkesin sorumlusu gerekir. Ben sadece CHP'lilere söylemiyorum. Bu ülkede alın teriyle ekmek kazanan herkese söylüyorum. Kendisi İçişleri Bakanlığı koltuğunda otururken kendi Dernekler Masası'nın verdiği 34 sayfalık raporu n gereğini bugüne kadar niye yapmadı? Kim tuttu elinden? Kim müdahale etti? Bir karanlık dosyayı araladık. Bundan sonra bütün karanlık dosyaları açıklamak için çaba harcayacağız. Gücümüzü halktan alıyoruz. Bizim arkamızda büyük güçler yok. Bir içişleri leri Bakanı arama yapılacağını kimden öğrendi, herhalde Emniyet Genel Müdürlüğünde çalışan polislerden. Kendi özel koruma müdürü bakanlıktan ayrıldı ama koruma müdürü hala yanında, onu ayırmıyor, olur ya başı belaya girerse ya konuşursa. Bütün gerçekleri sizlerle paylaştım."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon