Kurşunlar Hepimize / 3

Sandalyeden düştü denilen Evrensel Muhabiri Metin Göktepe'nin statta ölü bulunduğu ortaya çıktı... Tanıkların anlattıkları tüyler ürpertiyor.

Kurşunlar Hepimize / 3
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.02.2009 - 08:14

Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe, 8 Ocak 1996 günü, Ümraniye E Tipi Cezaevinde meydana gelen olaylarda yaşamını yitiren Orhan Özen ile Rıza Boybaşın Alibeyköyde yapılan cenaze törenine, Mutlaka ben izlemeliyim arkadaşlardiyerek gitti. Ancak, Sarı Basın Kartıolmadığı gerekçesiyle ilçeye sokulmadı. Haberi izlemekte ısrarcı davranınca da, gözaltına alındı ve yüzlerce insanla birlikte Eyüp Kapalı Spor Salonuna götürüldü. Burada polislerin şiddetli cop darbeleriyle dövülerek öldürüldü.

‘Sandalyeden düştü’

Ertesi sabah, Eyüp Nöbetçi Savcısı Erol Canözkan Metin Göktepenin öldüğünü ve cesedinin Adli Tıpta olduğunu söyledi. Savcı Canözkan, Metin Göktepenin gözaltına alındığını ancak, akşamüzeri serbest bırakıldıktan sonra Eyüpte bir çay bahçesinde otururken fenalaşarak sandalyeden düşüp öldüğünü iddia etti. Ancak kısa bir süre sonra açıklanan geçici otopsi raporunda, Göktepenin ölüm nedeni kafa travmasına bağlı beyin kanaması ve doku içi kanamaolarak belirlendi. Daha sonra da Metinin çay bahçesinde değil, stadyumda ölü bulunduğu ortaya çıktı.

Evrensel gazetesi, 10 Ocak Çarşamba günü, Metin katledildi, susmayacağız!manşetiyle çıktı. Arka sayfada ise Bu yürek susmayacakdenildi. Gazetede yer alan bütün haberlere Metin Göktepe imzası atıldı. Gerçeği yazmaya devam edeceğiz. Ve asla susmayacağızdenilen başyazıda şu görüşler öne sürüldü:

Muhabirimiz Metin Göktepe, polis tarafından dövülerek öldürüldü. Son 5 yıl içinde Metin, öldürülen 25inci gazeteci. Bu 25 gazetecinin ortak özelliği, ülkeyi yönetenlerin hoşuna gitmeyen gerçekleri yazmak ve faili meçhulbir biçimde öldürülmek. Savcılık ve yetkililer, Metin Göktepenin gözaltındayken gerçekleştirilen öldürülmesini de bir faili meçhuledönüştürmek istiyor. Oysa olay ne faili meçhuldür ne de sıradan polisler tarafından işlenen bir cinayettir. Olayın gelişim seyrinden de anlaşılacağı gibi Göktepe, diğer gazeteciler arasından seçilerek alınmış ve öldürülmüştür. Bu tutum açıkça; kurulduğu günden beri işçilerden, emekçilerden, devrimcilerden, demokratlardan yana saf tutan ve gerçekleri yazmakta ısrar eden Evrensele ve gerçek peşinde koşan gazetecilere verilen bir gözdağıdır.

Tanıklar konuşuyor…

Alibeyköy girişinde gözaltına alınan Deniz Özcan, 17-25 yaş arasındaki hemen herkesin gözaltına alındığını ve onar kişilik gruplar halinde Eyüp Kapalı Spor Salonuna götürüldüklerini söylüyor veiçerdeolanları şöyle anlatıyordu:

İşkencehane dedikleri bir yere indirildim. Yaklaşık 20-25 dakika dövüldüm. O sırada Metin getirildi. Amirlerden biri, İşte bu gazeteci, buna özel muamelededi. On kişi Metinin üzerine çullandı. Metine, coplarla ve kazma sapına benzer sopalarla vuruyorlardı. Metin yaklaşık on dakika sonra bayıldı. Su döküp ayıltılar. Biraz bekleyip tekrar dövmeye başladılar. Kafasında yarıklar oluşmuştu. Burnu falan kanıyordu. O ara Metin çok kan kaybettiği için ben kalkıp polislere saldırdım. Polisler beni tuttukları gibi kafamı duvara vurdular. Ben yarı baygın şekilde, montumun aralığından Metini görüyordum. Polisler benim baktığımı fark etmemişti. Metin çok kan kaybediyordu. Tuttular tuvalete götürdüler. Tuvalette lavabo kandan tıkanmıştı. Getirdiler, yine dövdüler. Metinin orada öldüğünden eminim. Polislerden biri, Bu ölecek. Bunu hastaneye götürelimdedi. Ama diğerleri Ölürse ölsün sana nediyerek onu dışarı çıkardılar ve dövmeye devam ettiler. Birbirlerine Haydar, Abdullah, Ali diye sesleniyorlardı...”

Tüm tanıklar aynı noktada birleşiyordu, Metin Göktepe, gözaltında dövülerek öldürülmüştü. Göktepenin, Ben gazeteciyim, beni niye dövüyorsunuz?demesi üzerine, polislerin daha fazla dövmeye başladıklarını ve Metinin özel bir muameleye tabi tutulduğunu, gözaltındaki pek çok kişi duymuş ve görmüştü.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon