Mavi Marmara'da 5. duruşma
Akdeniz'in uluslararası sularında düzenlenen saldırıya ilişkin dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi'nin yargılandığı davanın 5. duruşması yarına ertelendi.
İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, sanıklar katılmadı. Bazı mağdur ve müştekiler ile tarafların avukatlarının hazır bulunduğu duruşmada sanıkları, İstanbul Barosu tarafından atanan avukat temsil ediyor. Duruşmada, kimlik tespitinin ardından dinlenen müşteki Hüseyin Oruç, saldırı anını anlattı.
Hiçbir uyarı yapılmadığını, doğrudan İsrail askerlerinin saldırılarına maruz kaldıklarını kaydeden Oruç, telsizlerden Mehter Marşı ve "One Minute" sesleri eşliğinde Türkiye'yi aşağılayan ifadelerin duyulduğunu belirtti.
Oruç, "Saldırıda yaralananlar koridorlara sığmıyordu. Çok kötü bir ortam oluştu. Dışardan silah sesleri geliyordu. Ayrıca İsrailli yaralı askerlere birşey olmasın diye vakıftan arkadaşlarımızı hemen yanlarına gönderdik. Buna rağmen İsrail askerlerinin bize karşı sert bir tutumu vardı" diye konuştu.
Ceza İstemleri
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin, Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında "Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçuna azmettirmek" suçundan 9 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile "mala zarar vermeye azmettirmek", "yağma suçuna azmettirmek", "eziyet suçuna azmettirmek", "haberleşmenin engellenmesine azmettirmek", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçuna azmettirmek", "yaralama suçuna azmettirmek" ve "silahla yaralama suçuna azmettirmek"ten toplam 18 bin 32'şer yıla kadar hapis cezası isteniyor.
''İHH Başkanı:Bu davadan vazgeçileceğini düşünüyorlar''
Mavi Marmara gemisine saldırı davasına ilişkin konuşan İHH Başkanı Bülent Yıldırım, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplanan kalabalığa hitaben konuşan İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) Başkanı Bülent Yıldırım, Türkiye'de açılan ceza davasının 5. duruşmasına geldiklerini ve İsrail'deki en önemli konunun, bu davalardan vazgeçileceği hususunda yapılan tartışmalar olduğunu belirterek, "İsrail'de askerler, bu davadan vazgeçileceğini düşünüyorlar. Fakat bizim kararımız ne olursa olsun, bu süreci tamamlamak, İsrail askerlerine tutuklama kararı çıkartmak ve buna 'olur' diyen İsrailli yetkilileri de süreç içinde yargılamak" diye konuştu.
Geçtiğimiz günlerde 93 yaşında bir nazinin, sadece toplama kamplarına yardımcı olduğu gerekçesiyle tutuklandığı örneğini veren Yıldırım, kendilerine saldıranlar içinde, saldırıdan sonra tercümanlık yapan, kendilerine kötü davranan, Türkiye'de yaptıkları eylemleri, kendilerini sorgulayanlara aktaran Türkiye vatandaşı kişilerin de olduğunu ve bunların da yargı konusu yapılacağını ifade etti.
"Asla bu davalardan vazgeçmeyeceğiz"
Bülent Yıldırım, şöyle devam etti:
"Asla bu davalardan vazgeçmeyeceğiz. Hiç kimsenin bundan vazgeçme hakkı da yok. Bize saldırıldı ve işin peşindeyiz. İkili anlaşmalar yapılıyor. Bu anlaşmalar sonucunda ilişkiler düzelecek, normalleşecek, bu davalardan vazgeçilecek...Buna hiç kimsenin hakkı yok. Ve buna Türkiye halkı, dünya halkları izin vermeyecek. Buna bizler izin vermeyeceğiz. Bizler şunu çok iyi biliyoruz; ne tür bedeller ödeyeceğimizi, orada, sorgu anında dahi bize aynen şu söylendi: 'Buradan çıkacaksınız, görünen o. Fakat Türkiye'de sizi öldüreceğiz.' Bu kadar tehdit eden bir zihniyete karşı geri adım atmamız mümkün değil. Bu tehditlere karşı buradan bütün dünyaya duyuruyoruz. Asla geri adım olmayacak, asla korkmuyoruz ve siz nasıl Gazze'yi, bütün Filistin'i abluka altına aldıysanız, biz de siz işgalci siyonistleri ve İsraillileri abluka altına alacağız. Öyle davalar açacağız, öyle eylemler ortaya koyacağız ki, hiç biriniz o işgal ettiğiniz topraklardan dışarı çıkamayacaksınız."
"Mahkemelerden sonuçlar alacağız"
Şimdi bazı çevrelerin çok mutlu olduğunu ve bu davalardan, abluka şartından vazgeçeceklerini zannettiklerini aktaran Yıldırım, "Göreceksiniz, uluslararası ceza mahkemesi, Türkiye'deki bu mahkeme ve diğer ülkelerdeki mahkemelerle sonuçlar alacağız. Herkes kendi imtihanını verecek. Eğer dünyada bu kadar şahidi olan bir davada tutuklama kararı çıkmazsa, bu mahkemelerin bağımsızlığından şüphe ederiz. 6 milyar insan şahit oldu nasıl katledildiğimize canlı yayında. Bütün maddi deliller ortada" diye konuştu.
İsrail'in kendilerinden, "evet ben bunu yaptım" diyerek özür dilediğini de hatırlatan ve tam bi tiyatro olan komisyonda hazırlanan Palmel raporunun hiç bir bağlayıcılığı olmadığını savunan Yıldırım, şu ifadeleri kullandı: "Birleşmiş Milletler raporu, insan hakları raporu bağlayıcıdır. Gerçek hukukçuların komisyonu olan insan hakları raporu yüzde yüz bizi haklı gördü. Kasten adam öldürme, kasten yaralama ve bir çok suçu sıraladı. Şimdi bütün bunlara karşı isteyen mahkeme tutuklama kararı çıkarmasın. İsteyen uluslararası ceza mahkemesi, davayı sürüncemeye bıraksın. Biz zaten dünyadaki bu sahte tiyatronun ortaya çıkmasını istiyoruz. Hani uluslararası örgütler, uluslararası mahkemeler, 'savaş suçluları yargılanıyor' falan diyorlar ya. Ortaya çıksın bakalım. Bizim için siyonizmin hakim olduğu bütün alanlarla mücadele etmek birinci görevimizdir."
"İsrail'le normalleşme, Filistin davasına ihanettir"
Bu kadar şahidi olan bu davanın kendi lehlerine sonuçlanmaması durumunda Türkiye'deki dahil, bütün uluslararası mahkemelerdeki davaların hepsinin sorgulanacağını ve hiçbirinin geçerliliğinin olmayacağını savunan Yıldırım, "O nedenle, adalet istiyorsak, merhamet, onur, şeref, haysiyet istiyorsak, insanlık adına iyi olan ne istiyorsak, bize saldıran bu insanları katleden bu İsraillilere tutuklama kararının çıkması lazım. Eğer bunu gerçekleştiremezsek; ne büyük devlet, ne büyük büyük toplum, ne de büyük ülke oluruz" dedi.
Yıldırım, şunları söyledi: "İstediğimiz sonuç çıkmaz ve bunun karşılığında İsrailliler affedilirse, bu katliamı işleyen İsraillilere biraz göz kırpılırsa, o zaman da bu meydanları nasıl dolduracağımız görülecektir. Ne diyoruz? Asla davadan vazgeçmiyoruz. Bizim oraya gidiş sebebimiz, ablukaydı. Abluka kalkmadan asla ilişkilerin normalleşmesini istemiyoruz. Esasen İsraille kurulacak her şarttaki ilişkilerin normalleşmesi, Filistin davasına da ihanettir, bunda hiç tereddüt etmeyin. Daha yeni Batı Şeria'da genç çocuklara saldırdılar, 7 tane yaralı var. Hergün Mescid-i Aksa'ya saldırıyorlar. Her gün Gazze'ye saldırıyorlar. Kim kimle ilişki kuruyor? Katille aynı masaya nasıl oturabiliriz? Açık denizde saldıranlarla aynı masaya nasıl oturabiliriz? Asla bunu kabul etmiyoruz. Ve burada şunu da ilan ediyorum: Bu abluka kalkacak. İnşallah sayın başbakan Gazze'ye gittiğinde, bunun bir kaç tane emaresini de görürüz. Özür diledikleri gibi, bu Gazze'ye gidiş sürecinde de emarisini görürüz. Ama abluka kalkmazsa, hiç kimse Akdeniz'e akıttığımız 9 kardeşimiz ve yaralılarımızın kanının yerde kalacağını düşünmesin. Mavi Marmara ve benzeri gemilerle gitmeye tekrar hazırlık yaparız. Önümüzde bir kaç ay var. Hep beraber seyrediyoruz. Yoksa bütün dünyayı Akdeniz'e tekrar kilitleriz. Bu geminin buradan kalkmasına hiç kimse engel olamaz."
"Mavi Marmara, İsrail için sonun başlangıcı olacak"
İsrail'in ablukanın kalkacağı, söz konusu davaların görüleceği ve can yakıcı tazminat ödeyeceğini çok iyi bilmesi gerektiğini aktaran Bülent Yıldırım, "İsrail Mescid-i Aksa'ya saldırıyı durduracak ve Filistinlilere karşı yaptığı bütün haksızlığın cevabını verecek yalnızlaşacak. Yani kısaca Mavi Marmara, İsrail için sonun başlangıcı olacak. Kendisi istedi bunu. Biz de bu hediyeyi ona vereceğiz, hem de sevinerek" şeklinde konuştu.
Yıldırım'ın açıklamasının ardından konuşan Mavi Marmara davasının müdahil avukatlarından Ramazan Arıtürk de, Ceza Mukakemeleri Kanunu'na göre (CMK) sanıklara uluslararası tebligat yapıldığını hatırlatarak, "Adalet Bakanlığı tarafından, Dışişleri Bakanlığına iletilen, Dışişleri Bakanlığı tarafından da Telaviv'deki büyükelçilik aracılığıyla İsrail Dışişleri Bakanlığına tebligatın yapıldığına dair belge, mahkemeye ulaştı. Ceza yargılamasının yapılabilmesinin bir diğer şartı da, tebligat parçasının mahkemeye ulaşmasıyla gerçekleşmiş durumda" dedi.
Avukat Arıtürk, bu aşamadan sonra burada yargılanan sanıkların bu davadan ve iddianameden haberdar olmadıklarını söylemelerinin artık mümkün olmadığını da kaydederek, "Bundan sonraki aşama, bu mahkemeye bu sanıkların gelmemesi halinde, CMK çerçevesinde sanıklar hakkında yakalama kararı çıkarılması gerektiğidir" ifadesini kullandı.
İstanbul Adliyesi önünde Filistin bayrakları
İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, Mavi Marmara gemisine saldırı davasının bugün yapılacak 5. duruşması için Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önündeki meydanda toplanan İHH ve bazı sivil toplum kuruluşları üyesi bir grup, Filistin bayrakları açtı.
"İsrail yargılanıyor" yazılı balonların yükseltildiği ve 2 tane imza duvarının açıldığı meydanda, bayrak ve çeşitli dövizler taşıyan gruptakiler tarafından, "Ne özür ne tazminat siyonist çeteyle bütün ilişkiler kesilsin" yazılı bir pankart da açıldı.
Mavi Marmara gemisi saldırısı sonucunda hayatını kaybeden 9 kişinin özgeçmişleriyle beraber fotoğraflarının da panolar halinde açıldığı meydandaki grup, davaya ilişkin yapılan açıklamalarda sık sık İsrail aleyhine slogan attı ve tekbir getirdi.
'Gemideki yaralılara hep yardım ettik'
İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümünde müşteki ve mağdurların ifadesi alındı. Saldırıda hayatını kaybeden Çetin Topçuoğlu'nun eşi Çiğdem Topçuoğlu, verdiği ifadede, gemi İsrail askerleri tarafından teslim alındıktan sonra eşinin vurulduğunu belirterek, "Gemideki yaralılara hep yardım ettik, hatta eşimi kaybettikten sonra dahi yaralı İsrail askerlerine yardım ettim" dedi.
Topçuoğlu, eşinin üzerine bayrak örtüğünü, bu sırada İsrail askerinin bayrağa bastığını anlatarak, "Onu almak için çekince, dipçikle kafama vurdular. Limanda koluma girmek istediler müsaade etmedim. Eşimin katilleriyle kol kola girmem dedim" diye konuştu.
Gemide saatlerce yardım istediklerini ancak yardım çağrılarının karşılıksız kaldığını belirten Topçuoğlu, hakime hitaben, "Biz o gemiden inmedik aslında, şu an bu mahkeme Mavi Marmara, siz de bu geminin kaptasınız" ifadelerini kullandı.
Müştekilerden Zeki Kaya da gemide bulunma amaçlarının Filistinli mazlumlara yardım götürmek olduğunu anlatarak, "Askerliğimi komando olarak yaptım, eğer isteseydim askerlerden aldığım silahlarla onları vurabilir, helikopteri dahi düşürebilirdim. Ama yapmadım çünkü biz orada Gazze'ye yardım götürmek ve bebeklere mama ulaştırmak için bulunuyorduk" dedi.
Müştekilerden gazeteci Kemal Gümüş ise saldırıda İsrail askerlerinin hedef gözetmeksizin herkese ateş açtığını, teslim oldukları halde ateşe devam ettiklerini söyledi. Askerlerin sürekli hakaret içeren ifadeler kullandığını ifade eden Gümüş, dünyanın birçok yerinde görev yaptığını ancak bu kadar "barbar" ve "çapulcu" asker görmediğini belirtti.
Müştekilerden Mehmet Ali Zeybek de İsrail askerlerinin gemiye kendilerini öldürmeye geldiğini dile getirerek, rastgele yaylım ateşi açtıklarını bildirdi. Saldırıda vücudunun 9 farklı yerine kurşun isabet ettiğini aktaran Zeybek, "Vücudumdan canlı canlı kerpeten gibi bir aletle narkozsuz kurşun çıkarttılar. Beş gün hastanede kaldım. Ankara'ya geldiğimde, ağabeyim telefona kızımı verdiğinde kızımı hatırlayamadım" diye konuştu. Mahkeme heyeti ifadelerin alınmasına ara vererek, duruşmayı yarına ertelendi. Bugünkü duruşmada 25 müşteki ve mağdurun ifadesi alındı.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza