Medellin Şiir Festivali diye bir sihir

Dünya şiir çevresinde efsane olarak kabul edilen Medellin Uluslararası Şiir Festivali tüm kıtalardan çağrılı şairler, sanatçılar, bilim insanları, akademisyenler, “Alternatif Nobel Ödülü” sahipleri arasında canlandırıcı diyaloglar üreterek 30. yılını kutluyor.

Yayınlanma: 10.08.2020 - 06:00
Medellin Şiir Festivali diye bir sihir
Abone Ol google-news

“Haydi dünyanın önde gelen seslerini dinleyelim.” Bu yıl 30. yıl kutlamasıyla 1 Ağustos’ta açılışını yapan Medellin Uluslararası Şiir Festivali’nin öz sözü bu. 103 ülkeden çağrılı 200 konuk ile dünyanın şiiri, dili akşam vakitleri evlerimizi şenlendiriyor.

Her kıtadan güçlü şairleri izlediğimiz açılış törenine, ilk günlerdeki Afrika temalı oturumlara bakarak, 10 Ekim’e kadar bizi kıtadan kıtaya gezdirecek bir şenliğin beklediği görülüyor. Tam bir şiir bayramı ama iletilen bir dolu keder de var. Her bölgenin kendine özgü sorunu, tüm dünyanın da ortak meseleleriyle birlikte. Şiir çünkü tanıktır, değiştirme gücü olan bir gözcü.

PIRIL PIRIL, IŞIL IŞIL...

Medellin kentinin değil çehresini hücrelerini şiirle değiştirmeyi hedeflemiş, değiştirmiş bu festival, dünya şiir çevresinde şairler arasında da konuşulan bir efsanedir. “En az üç bin kişinin, ergeninden yaşlısına, kadınlı erkekli, pırıl pırıl, ışıl ışıl bir insan topluluğunun, açılışta beş saat, kapanışta daha da uzun süren bir şiir dinletisini, derin bir sessizlik içinde, sonra sadece alkışlarla değil, kimi kez çığlıklarla, övgü haykırışlarıyla duygularını belirterek izlemeleri kolay kolay inanılacak şey değil...” diyor kıymetli Ataol Behramoğlu 2011 tarihli bir yazısında amfi tiyatroda yapılan okumalar hakkında. Böyle bir buluşma şiirin insanlık üzerindeki gücü adına bir ispat.

Medellin’in ayrıca, festivalin kurucusu şair Fernando Rendon’un başını çektiği “Dünya Şiir Hareketi”nin (World Poetry Movement) de merkezi olması şaşırtıcı değil. Rendon ile dünya şiir hareketlerine ilişkin yazışmalarımızda sık sık vurguladığımız gibi “Biz şairler büyük bir aileyiz”, şiir ise daha çoğunu en çoğunu söyler, “İnsanlık büyük bir aile”. Bizler, hepimiz ama öncelikle sözcüğün sihrini taşımayı üstlenen şiir insanları bu ailenin karanlık günlerine ışık tutmaktan özellikle sorumludur.

Aydınlık günlerini de mümkün en uzun uzaklığa taşımaktan. Festival de bu yılki çağrısında “İnsan toplumunun çözümlenmemiş sorunları üzerine yeni yollar ışıklandırmak için” diyor, “ağır şartlar altında bulunan, korkuyla salgınla ölümle mücadele eden insanlar arasında şiiri yaygınlaştırma inisiyatifini keşfetmek ve şairler, sanatçılar, akademisyenler, bilim insanları, “Alternatif Nobel Ödülü”nün sahipleri arasında canlandırıcı bir diyalog yürütmek amacıyla” 30. yılını kutladığını ekliyor. Şimdiye değin konuk olan şairlere, şiirlerine, sorulan sorulara yanıtlara bakılırsa, bu yine efsane olacağı açık sanal buluşma amacına ulaşacak.

İlk konuk kıta Afrika ülkelerinden okunan şiirler, sorulara verilen yanıtlar, videoların altına yazılan yorumlara da bakılırsa izleyicilerin içinde nokta atış haykırışlar oluşturdu. Güney Afrikalı Katleho Kano, şiirlerinden yola çıkılarak sorulan, kadın ve şair olarak karşılaştığı sorunlara ilişkin soru üzerine çoklu özgürlük mücadelesi verdiğini söyledi.

Ülkesindeki kadınlar bir yandan ekonomik özgürlük kazanmaya çalışırken bir yandan da “Afrikalı siyahi kadın” olarak “tam bir insan” gibi kabul edilme özgürlüğünün savaşımında. Aynı zamanda erkek şiddetine karşı yaşama hakkı özgürlüğünü sağlamak için mücadele ediyorlar. Cinsel temelli şiddete ilişkin başka ülkelerle işbirliği yapmanın yolunu arıyorlar.

Güney Afrika’da yazılan şiirlerin çoğu korku duymadan hayatta kalmak isteyen kadınlar hakkında. Şair olarak ise işinin çok zor olduğunu belirten Kano’ya göre, rap müzikle kendilerini ifade eden gençler şiir sevmiyor, toplum da şiirden çok uzak. “Yine de yılmamak şart” dedi Kano, “harika işler üreterek hem istediğimiz hem de insan evladı olarak ihtiyaç duyduğumuz özgürlükleri kazanmak için devam etmek gerek”.

Liberyalı Patricia Jabbeh Wesley ise önceleri öykü de yazıyormuş, savaş gelip onu ve yakınlarını bulunca sadece şiir yazmaya karar vermiş. “Çünkü şiir benim gücümdü” diyor, “gördüklerimin tanığıdır şiir, ben gittiğimde bunca kitapta hepsi duracak, bu şiirler sayesinde olanlar bilinecek”.

Nijeryalı Ayo Ayoola-Amale da okumasına “Ben Afrika’yım! Ben Afrika’yım! Zengin örgülü kil renklerinin altında barınan süslenmemiş gerçek ve güzellik” diyerek başlıyor; sonlara doğru ise “Ben Afrika’yım! Ben Afrika’yım! Günahlardan alçak adamlarla haberim oldu erkek akrabalarımla değil!” diye haykırıyor.

ŞİİR DİNLEMEK...

Birkaç gündür Afrika şiirleri evlerimizin içine böyle girmekte işte, yüksek perde derin diyez, kalbimizi çarpa çırpa. Bakalım diğer kıtalar nasıl gelecek?.. Kalbi hızlandıran neşeli sihirler de çok elbette buluşmalarda, örneğin açılış gecesinde dünyanın dili arasında Azerbaycan’da konuşulan güzel Türkçemizi işitmek, Ramiz Rövşen’den şiirler dinlemek çok keyifli, heyecan vericiydi: “Gökyüzü Taş Saklamaz – Hele ki, başına gözüne kıymaz / Attığın taşları saklar gökyüzü / Attığın taşları tutup elinde / Seni yıllar boyu yoklar gökyüzü”... Festivalin geçmiş kayıtlarını da canlı oturumlar gibi https://www.facebook.com/festivalpoesiamed veya https://

www.youtube.com/user/revistaprometeo adresinden izleyebilirsiniz. Ayrıca Ataol Behramoğlu ile şahsımın da Avrupa kıtasından Türkiye konuğu olacağı oturumun 6 Eylül 2020, saat 18.00’deki canlı yayınına katılabilir, yayın sırasında yorumlarda bulunabilir, sorular sorabilirsiniz. Gelirseniz ne güzel olur, birlikte nasıl iyilikli.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler