Mehmet Akif'in torunundan İsmail Kahraman'a ittihatçı tepkisi
Mehmet Âkif Ersoy'un torunu Selma Argon Ersoy TBMM eski başkanı İsmail Kahraman'a yaptıkları ziyarette dile getirilen kimi sözlere Sebilürreşad Dergisi'nde yanıt verdi. Ersoy, "İttihatçılar’ın vatan sevdaları veya tecrübesizliklerinin meydana getirdiği sorunları bugün tarafsızca değerlendirmek icap eder"
Mehmet Âkif için dile getirilen İttihatçı olduğu iddiasını değerlendiren Selma Ersoy, İttihatçılık hakkında dile getirilen kimi olumsuz görüşlere "Biz bugün ittihatçı komutanın Kut’ul Amare zaferini kutlayarak ne yapıyoruz o halde?" diye tepki gösterdi.
"Sayın İsmail Kahraman’ı ziyaretimiz esnasında biraz da şaşırdığım, üzüldüğüm sözler konuşuldu" diyen Ersoy, "İttihatçılar’ın vatan sevdaları veya tecrübesizliklerinin meydana getirdiği sorunları bugün tarafsızca değerlendirmek icap eder" dedi.
İşte Odatv'de yer alan Selma Argon Ersoy'un kaleme aldığı o yazı:
"Dedem Mehmet Âkif için bazı çevrelerde dillendirilen hususlardan birisi onun İttihatçılığıdır. Aslında mevzuyu uzmanına bırakmak icap eder. Ancak bendeniz ailemizin bu konuya yaklaşımını ortaya koymak adına bazı hatırlatmalarda bulunacağım.
Zira gördüm ki en son TBMM Başkanımız Sayın İsmail Kahraman’ı ziyaretimiz esnasında biraz da şaşırdığım, üzüldüğüm sözler konuşuldu.
Ancak mesele işin başından şu başlıklarla gelişiyor. “Ülkeyi ittihatçılar mahvetmiştir...”,“İttihatçılar’ın hayalciliği yüzünden dağıldık...”, “İttihatçılar hem hayalci hem tecrübesizdi ve imparatorluğu mahvettiler..” bu eleştirilerin devamı şöyle geliyor; “İttihatçılar bir devrimle Abdulhamid’i hal ettiler...”, “İttihatçılar İngilizlerle işbirliğine girdiler ve devleti dağıttılar...” son cümle de tahmin edildiği üzere; bu perişanlığın müsebbibi görünen ittihatçılar için “ittihatçılar haindir, dolayısıyla onlara destek verenler de... cahildir...” diye devam ediyor.
Üzerinden yüzyıl geçmiş tarihi bir hadiseden bugün kalkıp yeni düşman üretmek doğru değildir. Yüzyıl bir hadiseye bakış açısının olgunlaşması ve sağlıklı bir bakış açısı geliştirmemiz için de yeterli bir süredir. Dolayısıyla ittihatçılar’ın vatan sevdaları veya tecrübesizliklerinin meydana getirdiği sorunları bugün tarafsızca değerlendirmek icap eder. Devletin makamında temsil kabiliyeti olan isimlerin, tarihi hadiselere yaklaşırken daha titiz ve olgun tavır geliştirmeleri de bu yüzden elzemdir. İttihatçılar bir mevzi anlayışıyla içerden ve dışardan çevrelenmiş Osmanlı’nın yıkım sürecini durdurmak niyetiyle işe koyulmuşlardı. Sonuçta bu işe liderlik edenler Osmanlı’nın öncü devlet bürokrasisi, askeriyesi ve ilmiyesiydi.
Bunların tümünün bir yanlışta ittifak ettiğini söylemek, bir araştırmayı, bir çalışmayı ve sonuçta bu kanaate vardırıcı somut bilgilere ve delilleri gerektirir.
Bu ittifak’ın, Osmanlı’da yeni bir devir başlattığı doğrudur. Başlayan yeni devir 33 yıllık Abdulhamid’in taht-ı saltanatının değişimini getirdiği için mühimdir. Zaten içerden destek bulması da bu nedenledir. Dedem 3 yaşındayken tahta çıkan Sultan Abdulhamid’in onun 33 yaşına geldiğinde tahttan indirilmesi meselesine bakış açısında içinde bulunduğu ilmiye, şuara ve ulema ile ilgisi vardır.
Nitekim İttihatçılar’a işin başında verdiği desteğin nedeni de en yakın arkadaşı Fatin Gökmen’in tesiri vardır ancak Mahir İz’in de anlattığı gibi bu destek bir kaç ayı geçmemiştir.
Peki o destek sürse ne olurdu? Dedem Mehmet Âkif için “ittihatçıydı” denilmesi ne anlam ifade ederdi? Biz bugün ittihatçı komutanın Kut’ul Amare zaferini kutlayarak ne yapıyoruz o halde?
Dedem eğer ittihatçılar’a destek içinde olsaydı; Sıratımüstakim dergisi kapatılmazdı. Sonra binbir ricayla Sebilürreşad diye devam etmezdi. Kaldı ki Sebilürreşad’da ittihatçıların hışmına uğramış defaatle kapatılmıştı. Dedemin memuriyetten istifa nedeni yine İttihatçılar ve onların adaletsiz uygulamalarıdır. Enver Paşa’nın ısrarına rağmen Ziya Gökalp’le milliyetçilik mevzusunda sert atışmaları biliniyor.
Tarihi vakalar bu kadar açıkken dedem’in dün İttihatçı olmadığı için gördüğü yalnızlık yetmezmiş gibi yüzyıl sonra bu seferde İttihatçı diye suçlanması ancak garabettir. Dedem sadece hakikatin peşinden koşmuştur. Güç ve kudret sahiplerinin değil. Öyle olmadığını onu seven herkes gibi siyaset ve fikir tarihimizde bilmektedir.
Bu vesileyle ülkemizde gerçekleşen seçimler hakkında da bir kaç kelam edeyim: Yemen’den Somali’ye, Bosna’dan Gazze’ye, Buhara’dan Kazan’a bir dua halkası içinde gözler seçimlere odaklanmıştı. Bizim de gözlerimiz oradaydı. Hamdolsun ki bu ülkenin tarihi akışının içinde nasıl siyasi mülahazalar kendisinden fazla kendisine umut besleyenleri etkilediyse bugünde öyle olmuştur. Ülkemize hayırlar getirsin. İslam coğrafyasının umudu diri dursun, insnalığa barışın müjdecisi olsun!"
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi