Merhamet yine unutuldu
Bayramın ilk günü Dünya Hayvan Hakları Günü ile çakıştı. Ama tanık olduğumuz manzara, Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 3. maddesini oluşturan "merhamet"i kağıt üzerinde bıraktı. Kendisini kesen kasaplar, sokak aralarında kesilen kurbanlıklar, tekme tokat saldırılan hayvanlar ve kırmızı boyanan Boğaz...
Kendisini kesen kasaplar, motosikletin önünde kurban taşımaya çalışanlar, kırmızıya boyanan Boğaz ve tekme tokat danalara saldıranlar yine bilindik bayram manzaralarını hafızalara kazıyorlar. “Alo boğam kaçtı” hattına bırakılan mesajlar ve aldıkları kurbanlık hayvan kesilirken “selfie” çektirenler memleketten insan manzaraları külliyatına yeni kareler ekliyorlar.
Kurban Bayramı’nın ilk gününün 4 Ekim Dünya Hayvan Hakları Günü’yle çakışması ironik bir durumu ortaya çıkarıyor. “Hiçbir hayvana kötü davranılmaz, acımasız ve zalimce eylem yapılmaz. Bir hayvanın öldürülmesi zorunlu olursa, bu bir anda, acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır.”
12 maddelik Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 3. maddesi olan “merhamet” başlığında yazılanlar, bayramın ilk gününde tanık olduklarımızla çelişiyor. Küçüksu’daki hayvan pazarında tam bir keşmekeşle karşılaşıyoruz. Dövülerek kamyonlara bindirilmeye çalışılan boğalar, kesim alanından taşıp etrafa yayılmış et parçaları, kaçmaya çalışan kurbanlık hayvanlar…
Yetiştiriciler dertli: Bizi bitirdiler
Seçtiğimiz pilot bölgede, satıcılara kulak verdiğimizde de bin ah işitiyoruz. Amasya, Ardahan, Çankırı ve Yozgat gibi illerden İstanbul’a kurbanlık getirip satmaya çalışanlar hayvanların ellerinde kalmasından şikâyetçiler. Konuştuğumuz hayvan yetiştiricileri, satışların her yıl biraz daha düştüğünü net ifadelerle aktarıyorlar: “İnsanlar artık bayramı şehir dışında karşılıyor. Kurban kesmek isteyenler de bunu ekonomik koşulları yüzünden yapamıyorlar. Elektriğe, doğalgaza büyük zam geldi. Asgari ücret 830 TL, kim nasıl kurban için bütçe ayırsın?”
‘Kârdan geçtik zarar etmesek’
Pazarda, 700-1200 TL arasında değişen küçükbaş ve 3500-4000 TL aralığında olan büyükbaş hayvan fiyatlarına bakıldığında anlatılanlar netlik kazanıyor. Pek çok yetiştirici ve satıcı, hayvanların ellerinde kalacak olmasından endişe ediyor. Durumun vahametini “kârdan geçtik, zarar etmemeye razıyız” ifadeleriyle anlatanlar, hükümetin “hayvancılığı destekliyoruz” sözlerinin de hiçbir biçimde gerçeği yansıtmadığına dair açık bir özet geçiyorlar: “Hayvanlarımızı satmak için kiraladığımız yerler ateş pahası. 100 metrekarelik alanlara 12 gün için 7 ile 9 bin TL arasında para alıyorlar. Boğazda villa tutsak daha ucuza gelir. Belediye, bu yerleri sahibinden kiralayıp sonra başka işletmecilere devrediyor. İhale nasıl veriliyor, kimler bu işten para kazanıyor, kimler kayrılıyor hiç bilmiyoruz. Kurşunkalemle kayıt tutup göstermelik bir makbuz kesiyorlar. Birileri bu işten büyük kâr sağlarken, biz de her yıl biraz daha yoksullaştırılıyoruz. Önceki dönemlerde angus ithalatçıları vardı. O iş bitti diye sevindik. Ancak gelecek yıldan itibaren ithal Arjantin danası getirecekler. Anlayacağınız bu iş bitti. Artık ne halk et, ne de biz ekmek yiyebiliriz!”
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği