MİT ve Çocuk
Sivil toplum kuruluşları çocuklar için her zaman devletten daha duyarlı ve etkin; toplumu bu yönde duyarlı kılmak için her biri yüklendikleri görevler doğrultusunda olanca çabalarıyla çalışıyorlar: Çocukların eğitim sorunlarında, hastalıklarında, şiddete ve istismara maruz kalmaları hallerinde bizleri duyarlı kılmayı sürdürüyorlar. Çocuk yaşta anne olmalarını dillendirenler, polise taş atanlara sahip çıkanlar, başı yasayla derde girenleri görenler de devletten önce hep onlar oluyorlar; Çocukları, sorunlarını, gereksinimlerini önce onlar duyuyorlar; devlet hep daha uzak!..
Bir ay olmadı, MİT nedense kendisini tanıtmak için bir çocuk sitesi düzenletmekle kalmadı, nasıl bir yöntem içersinde çalıştıklarını gösterir bir oyunu da bu siteye yerleştirdi.
Oyunun adı, Ahmet’in Maceraları: Adada yerli kabile ile karşılaşan Ahmet, onların davranışlarını ve diğer canlılara olan yaklaşımlarını anlamak için sizce ne yapmalıdır? Yanıtlar: a) Kendini tanıtmak. b) Kaçmak c) 2-3 gün onları gizlice izlemek. MİT’e göre doğru yanıt c şıkkıydı.
Konudan Çocuk Vakfı’nın itirazı ile bilgi sahibi oldum. MİT ve ÇOCUK! Bu ikisinin bile yan yana gelmesi beni müthiş bir korkuya sevk etti. Çocuğun bulunduğu ortam suça elverişli ise çocuk ceza hukukunda buna “tehlikelilik hali” denmektedir. Gerçekten de Ahmet’in Maceraları oyununda Ahmet’e, kendine bakan ve gülümseyen insanlar hakkında bilgi edinmenin yolu olarak gizlice gözlem yapmasının önerilmesi ne kadar sağlıklı olabilirdi?
Çocuk Vakfı itirazında, “ ‘İstihbarat’ yetişkinlerin gizlilik mesleğidir, tehlikelilik içerir. Çocuğun erken yaşta istihbarat mesleğine özendirilmesi, gelişimini olumsuz yönde etkileyebileceğinden yaralı bir kişilik edinmesine neden olabilir” diyerek çocukların incinirliğini anımsatmaktaydı.
Pedagoji Derneği de, Milli İstihbarat Teşkilatı yetkililerine bir mektup yazarak, Ahmet’in kendine bakan ve gülümseyen insanlar hakkında bilgi edinmesinin yolu olarak gizlice gözlem yapmasının lanse edilmesinin yanlış olduğunu, bu yanıt kabul edilirse çocukların iletişim yöntemlerinin zarar görebileceğini anlatıyordu. Sonuçta çocukları toplum içersinde görünür kılmayı görev edinmiş her iki STK de paranoyak bir toplum gidişatının altını çizmekteydiler.
Ortam toz duman bir ortam
Bir gazetenin köşe yazarı da MİT’in siteye koyduğu oyunun sonunda Ahmet’in üç farklı davranış modelinden hangisinin doğru olduğu sorusuna verilecek “doğru yanıtın” yerindeliğini savunuyor, bunun aksini dile getiren STK’nin çocuk ruhundan anlamadığını, kendi küçüklüklerini hatırlasalar, böyle gülünç hassasiyetler göstermeyeceklerini yazıyor. Ona göre anaokullarında, Atatürk köşeleri, savaştan, düşmandan, kandan, öldürmekten, denize dökmekten söz ettiğinden çocuklara MİT’in sitesinden daha fazla zarar vermekteymiş. Dört beş yaşındaki çocuğa bunların öğretilmesine ses çıkarmayanların MİT’in gerçekçi ve yumuşak propagandasına laf etme hakkı olamazmış! Küçükken casus olmak isteyen bu yazar bugün bakın köşe yazarı olmuş!
Gözetmemiz gereken husus çocukların değer duygularını geliştirecek ve başka insanların haklarına ve temel özgürlüklerine saygı duymasını sağlayacak ortamı yaratmak olmalıdır.
Devletin, Çocuk Mahkemelerinde yargılanan çocukların kim oldukları konusunda hiçbir fikrinin olmadığını saptadığım yıllarda, mahkemeye gelen çoğu çocuğun, o gün için de olsa türlü gereksinimleri için yaptığım çağrıyı duyup bunun için adliyede bu gereksinime yanıt vermeye çalışan yine bir STK olmuştu.
Onlar çocukları duyuyor ve toplum içersindeki görünürlüklerini sağlamaya çalışıyorlar.
Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin üçüncü maddesi ülkemizde ve tüm dünyada devlet makamlarının çocuklarla ilgili alacakları her türlü kararlarda en önce çocuğun yararının göz önüne alınacağını yazar. Buna da çocuğun yüksek yararı denilir.
Sitesinde yer verdiği oyunun üçüncü sorusunun yanıtı ile MİT, istemeden çocuğun Yüksek Yararı ilkesini ihlal etmiştir. Her devlet kuruluşu çocuklarla ilgili bir çalışma başlatırken uluslararası ÇHS’nin üçüncü maddesi uyarınca davranmayı gözetecek olursa bu yanlışlıklar da olmayacaktır.
Daha önce de yazdığım gibi, çalışmaları ile kadınlarımıza ve çocuklarımıza umut olan Aile ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Fatma Şahin, uluslararası ÇHS’ye taraf Türk devletinin en yüksek temsilcisi olarak tüm kurumlara, adı geçen sözleşmenin üçüncü madde içeriğini tekrar anımsattığı takdirde, hiç şüphe yok ki, bu tür yanlışlıklar da azalacaktır.
Umran Sölez Tan E. İstanbul Çocuk Mahkemeleri Yargıcı
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması