Müziğe, şiire ve memlekete dair... "Her şey 'Aysel' ile başladı"

Gittikçe şehir efsanesi olma yolunda ilerleyen Rakılı Live ekibinden, vokal Ozbi&Gülce Duru ve baterist İlke Kızmaz ile rakı masalarına, müziğe, şiire ve memlekete dair…

Müziğe, şiire ve memlekete dair...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 31.03.2018 - 15:39

Röportaj: Alev Doğan

“Müzik gerçekten de, Tanrı'nın karanlıkta amaçsızca gezinen insanlığa sunduğu tüm hediyeler arasında en güzel olanıdır” demiş Çaykovski. Biraz da bu önermenin doğruluğunu test etmek için Moda Kayıkhane’nin kulisindeyiz. Birazdan sahne alacak Rakılı Live ekibi ile röportaj yapacağız. Ben heyecanlıyım, nereden başlayacağım, ne soracağım? Ama ekip benden de heyecanlı. Daha ilk dakikada frekans tutuyor. Yaptıkları işe tutku ile bağlı güzel insanlar var karşımda. Röportaj gibi değil de sanki kırk yıldır tanışıyor muşuz gibi sohbet havasında geçiyor, rahatlıyorum…

Grubun bateristi İlke Kızmaz, arkadaşım aynı zamanda röportaja aracı olan da o. Belki İlke’nin de orada olmasının verdiği bir avantaj var ama ses kayıt cihazını açtığım anda İlke de artık ekibin bir parçası.

Ben onları çok sevdim…

Yaptıkları işe saygılı, tutkulu, aydınlık, zeki, memlekete dair kafa yoran dert edinen insanlar. Daha ne olsun…

O yüzden bu röportaj yalnızca müziğe dair değil, memlekette var içinde, rakı da, geleceğimiz de…

Geçenlerde bir dizi ekibi gittikleri meyhanede, rakı bardaklarını saklayarak poz verdi. Bunun nedeni ne? Korku mu, sahip olduklarını kaybetme endişesi mi, kendini güvenceye almak mı?

Gülce Duru: İşimiz bozulur endişesi. Korku.

Ozbi: Bulundukları konumu korumaya çalışıyorlar. Çünkü bireysel hayatlarına çok önem veriyorlar. Benciller, şöhretleri bozulmasın, dağılmasın diye her şeyi yapacak tipler. Şirin gözükmeye çalışıyorlar.

İlke Kızmaz: Kendi gündelik hayatlarında muhalif tipler de aslında. İçen, rakı masalarında Nazım şiirleri okuyan insanlar. Ama profesyonel hayatlarında eriştikleri konumu kaybetmek istemiyorlar. Şöhret tatlı geliyor.

Ozbi: Adam rakıyı gösterse o fotoğrafta, o fotoğrafı gören devlet yetkilisi, belki yapımcıya baskı kuracak “sen bunları nasıl oynatıyorsun projende” diye. Yapımcı da onların kullağını çekecek. Yaratılan korku imparatorluğunun bir ürünü kısaca.

İlke Kızmaz: Ortada bir de şöyle bir çelişki var o pozu veren ekip bir mafya dizisi çekiyor. Prime Time’de en çok izlenen, patır kütür insan öldürüldüğü, karakterin iki karısının olduğu bir diziden bahsediyoruz. Bunların hepsini göstermek serbest ama rakı sakıncalı.

Gülce Duru: Devre çabuk uyum sağlayan tipler sanırım. Siyasi atmosfer değişince başka bir role bürünecekler demek ki.

Projeye geçelim…Nasıl ortaya çıktı? Ne vesile oldu da insanlar rakı içerken şarkı söyleyen insanları dinlemek için konserlerinize geliyor?

Ozbi: Bir dönem geldi geçti, hali hazırda rap yazıyordum ama bir şey oldu ve 3 sene önce ben serbest ölçü şiir yazmaya başladım.

Her şey Aysel ile başladı. Gülce ile beraber bir proje yapma fikri kafamda vardı zaten. Gülce’ye Aysel’i dinlettim ilkin. Station programlarının çok tuttuğu bir dönemdi. İnsanları kafasındaki müziği rahatça yapıp bu programlarda kitle ile buluşturuyordu. Gülce ile katılmak istedik ama olmadı, katılamadık.

Ben de kendi yolumu açarak, Can Göreli diye sesçi bir arkadaşım var mahallede. Ona söyledim yapabilir miyiz diye. Sonra Gülce’ye anlattım durumu, 'bir seri yapalım ve ismi Rakılı Live olsun' diye… Rakı içerken şarkı söyleyeceğiz, bunu kayda alacağız ve insanlara sunacağız, var mısın diye… O da 'varım' dedi.

Ben her içkinin müzikal anlamda bir mezesi olduğunu düşünenlerdenim. Şarap içerken dinlediğim bir müzik rakı içerken kulağımı tırmalayabiliyor örneğin. Bu anlamda filtremin olmadığı tek isim Ahmet Kaya, masaya hangi müzikle oturursam oturayım kalkarken Kum Gibi çalmaya başlıyor. Siz buna katılır mısınız ya da rakının bir müziği var mı?

Ozbi: Açıkçası ben bunu tasarlarken müzik bazlı değil de şiir bazlı düşündüm. Rakının aslında şiiri vardır. Rakı masasının temel mezesi şiirdir. Rakı bizim ülkemizde şiir yazdıran bir içkidir. Rakı masasında şiir okunur, edebiyat konuşulur. Aslen rakı ile özdeşleşen şiirdir. Biz yalnızca buna içimizden gelen müziği ekledik.

İlke Kızmaz: Rakı müziği ülkemizde klasik Türk müziği ile özdeşleşmiş bir şey. Sanat müziği diye tabir edilen bir müzik ile dinlenmiş ama bizim ona yaklaşımımız biraz farklı oldu. Kendi dönemimizin ruhuna uygun bir şey yaptığımızı düşünüyorum.

Gülce Duru: Bizim jenerasyonun da o kalıplaşmış ikiliden biraz dışarı çıktığını düşünüyorum. Sanat müziği dediğimiz de aslında o dönemin popüler müziği. Ya da türkü de öyle. Ama şimdi insanlar çok farklı türde müziği dinleyebiliyor. Çok katı sınırları yok insanların. Rakı ile farklı müzikler dinliyorlar.

Ozbi: Etrafımızdaki çoğu müzisyenin cazcı olmasına özellikle özen gösterdim. Enver caz okuyor, Barış çok iyi bir cazcı, o dönemki klavyecimiz de çok iyi bir cazcıydı. Cazda müzisyen de konuşur, o yüzden müzisyenin kendi ruhunu katabilmesi için özellikle dikkat ettim. Şiirin içinde herkes konuşsun istedim.

Gülce’yi tercih etmenin nedeni caz vokal olması mı peki?

Ozbi: Evet. Bu noktaya evrilmesine de aslında Gülce vesile oldu. Projenin müzikal yapısını ona uydurmak istedim. Ona göre dizayn etmek istedim. Ben daha ziyade Doğu vokalim.

Moğollar’ın basçısı Taner Öngür ile geçtiğimiz yıl bir röportaj yapmıştık. Taner abi teknolojinin gelişmesi ile beraber ulaşım kanallarının artmasının, müzisyenin hareket kabiliyetini kısıtladığını, giderek albüm konseptinden single müzisyenliğe evrildiğini söylemişti. Sizce?

Ozbi: Bunun bence endüstriyel müzik ile ilgisi var. Yapımcılar zorluyor bunu.

Gülce Duru: Hala albümler yapılıyor. Popüler müzik alanında olmasa dahi albüm yapma konusunda ısrarcı olan müzisyenler var. Rakılı Live da bir konsept albüm örneğin.

İlke Kızmaz: Çünkü yapımcıyı ilgilendiren tek şey minimum maliyet maksimum kazanç. Yapımcının müzik üretimi gibi bir derdi yok ki. Müzisyen olarak da onlara mahkum oluyorsun, o zincirin bir süre sonra parçası haline geliyorsun.

Ozbi: Taner abi doğru bir şey söylemiş. Sanatçının direnmesi lazım. O yapımcıya mahkum olmaması lazım. Alternatif müzik şuan piyasayı yavaş yavaş ele geçirmiş durumda. Bizim örneğin ne sponsorumuz var ne pr’ımız var…Bağımlı değiliz onlara.

Peki alternatif müzik piyasalaşırsa?

İlke Kızmaz: Piyasa bunu zaten yapıyor. İyi para getireceğini düşündüğü projeleri satın almaya çalıyor. Ozbi’nin söylediği şu anlamda kritik; sen o zaman nasıl direneceksin, kendi değerlerini nasıl koruyacaksın. Dünyada hem popüler olup hem de değerlerinden ödün vermeyen bir sürü müzisyen var. Bu projeyi bir yapımcı satın aldığında sen o rakıyı saklayacak mısın, saklamayacak mısın? İş sana kalıyor.

İlke sen KHK ile çok emek verdiğin akademiden uzaklaştırılarak, belki de bu toplamın mağduriyet anlamında ne yakın tanığısın. En çok rakı sofrasında kurtarılır ya, memleketin ahvalini konuşalım biraz da…

İlke Kızmaz: Birinci Cumhuriyet’i tasfiye ettiler, İkinci Cumhuriyet’i inşaa etmek için çabalıyorlar. AKP bir FETÖ projesiydi, bunu herkes biliyor. 40 yıllık koalisyonu dağıldı, bunu da Gezi Direnişi sağladı biz sağladık. 15 Temmuz darbe girişimini de fırsata çevirdi AKP. Cemaat ile mücadele bahanesi ile akademide, kamuda kendilerini ne kadar rahatsız edecek ilerici, yurtsever, çağdaş insan varsa tasfiye ettiler. Bizim KHK ile ihraç edilmemiz işin detayı sadece. Yeni bir rejimin inşası için hareket ediyorlar.

Ozbi: AKP ve Cemaat arasında yaşanan bir rant kavgası idi.

Gezi’de ölen çocuklarımız için yaptığın parça, aslında kamuoyu seni Asi ile tanıdı? Biraz anlatsana o şarkının öyküsünü…

Ozbi: Ben duygusal bir adamım. Teorileri, fikirleri gözlemleyip direk eyleme geçen bir yapım var. İlk ölüm haberini aldığımda ki alanda idim, gidip şarkıyı bitirmem gerektiğini düşündüm. Böyle bir şarkıyı tasarlıyordum. Şarkıyı gittim bitirdim, o süreçte Gezi Parkı’nda da söylemek istedim.

Ben Gezi’deki ruhun insanların içine işlediğini düşünüyorum. Bir gün bu ruhun tekrar çıkabileceğine inanarak yaşıyorum. Tek sıkıntı toplumsal baskı nedeni ile bunu yapamayacağımıza inandırıldık.

Son olarak klasik bir kapanış yapalım insanlar sizi niye dinlesin?

Gülce Duru: Farklı bir müzik yaptığımızı düşünüyorum. İçerik olarak da estetik olarak da çok iyi çalışılmış bir proje.

İlke Kızmaz: Ozbi’nin şarkılarında umut var. Karanlık bir tablo çizip bırakmıyor. O yüzden umut…Buna ihtiyacımız var.

Ozbi: Şarkıları dinlerken kendilerini değerli hissediyorlarsa gelsinler. Benim insanların hissetmesini istediğim şey, kendilerini güçlü hissetmeleri, geleceğe karşı umut beslemeleri. Bu yaşadığımız gerçekliğin bana hissettirdiği bu çünkü. Umut çok önemli şey, yalnızca bizim insanlarımız için değil benim için de öyle. 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler