Müzikli serbest sözlük
Türkiye’nin 60’lardaki toplumsal dönüşümüne müzikle bakış sunan sergide gazete kupürleri, plaklar, fotoğraflardan çok daha fazlası var. Bengi, sergi için ‘Kronolojik değil ama başı ve sonu birer darbe, o darbelerin müzikte de karşılığı var. 60’lardan küçük öykücüklerin aktarıldığı sergi, ‘bir tür serbest sözlük’ gibi...
Bugünden baktığımızda 60’lar nasıl görünüyor? Müziği, yaşantısı, ruhu, kılık kıyafetiyle hâlâ çok güzel ve etkileyici değil mi? Jim Morrison yaklaşık 40 yıl önce bir kâhin gibi söylemiş zaten: “Gelecekte insanlara çok güzel görüneceğimizi sanıyorum.”
Erkin Koray da bir röportajında “Galiba o sıralar uzayda bir elektrik hasıl oldu” diyerek durumu kendince bir mantığa oturtmuş.
Şu sıralar 60’ların ruhunu, o günlerden bakarak kavramak için, üzerine çok kafa yorulmuş bir sergi yer alıyor Tütün Deposu’nda. Roll, Express ve Bir+Bir’in yayın ekibinden Derya Bengi’nin küratörlüğünde açılan “Uzayda Bir Elektrik Hasıl Oldu: 1960’larda Müzikli Türkiye” sergisi bir yıllık bir çalışmayla ortaya çıkmış. 60’lardaki Türkiye’nin toplumsal dönüşümüne müzikle bir bakış sunan sergide gazete kupürleri, plaklar, fotoğraflar ve Ümit Kıvanç’ın dönemin Yeşilçam filmlerinden derlediği bir filmden çok daha fazlası var.
Ayrıca 24 Ekim’e kadar sürecek sergi kapsamında bir dizi söyleşi de düzenleniyor. Bugün saat 18.30’da gerçekleşecek ilk konuşmada Mehmet Ö. Alkan “27 Mayıs’tan 12 Mart’a darbeler parantezinde demokrasinin sesli tarihi” ve Ömer Madra “60’larda genç olmak” üzerine konuşacak.
- Sergi, Roll ve Bir+Bir için arşivlerden hazırladığınız sayfanızın birikimiyle mi oluştu yoksa planlı mıydı?
60’ları bir sanat disiplini üzerinden anlatmaya odaklı uluslararası bir projenin ürünü bu sergi. 3 ülkeden biri Türkiye. Avusturya ve Hırvatistan ise mimari ve modern sanat üzerinden anlatmayı seçmiş. Depo’daki bu sergi de bunun Türkiye ayağı. 60’lardaki toplumsal dönüşümü müzik üzerinden anlatmaya karar verince müzik gazeteciliği yapan birinin sergiyi yapmasının fena olmayacağını düşünmüşler. Ekip olarak Hürriyet, Cumhuriyet, Millliyet, Akşam, Bugün ve Son Havadis gazetelerini, Hayat ve Ses dergilerini taradık. O yıllar içinde kalmaya ve o dile vakıf olmaya çalıştım. 68 ile ilgili epey kitap okumuşluğum, müziğini dinlemişliğim var. Pink Floyd’un nasıl ortaya çıktığını biliyoruz fakat asıl damar o gün Fikret Kızılok hakkında gazeteler neler yazıyor?
İki ayrı dünya...
- Sergide Tülay German, Zeki Müren, Orhan Gencebay ve Ajda Pekkan öne çıkıyor. Bu isimleri bir dönüm noktası gibi mi aldınız?
Tam o değişimin motorları ve bir araya gelişleri simgeleyen insanlar. Birbirinden çok farklı, iki ayrı kültür olduğu zannedilen bir apartmandaki iki komşu, iki ayrı dünya bir şekilde birbirine misafirliğe gitmeye başlıyor. Batı müziğiyle Türkçe söz arasındaki, Türkiye’deki Batılılaşma arzusuyla Türkiye’nin gerçeği arasındaki denge, Ajda Pekkan’la kuruluyor ilk.
- Sergiyi belli bir kronolojiye oturtmamayı özellikle mi tercih ettiniz?
Öyle olsa biraz tatsız olurdu, ama başı ve sonu belli. Başı ve sonu birer darbe ve o darbelerin müzikte karşılığı var. Bir tanesi 27 Mayıs ihtilali esnasında bütün ülkede hit şarkı olan “Olur mu böyle olur mu” marşı diğeri de 12 Mart’ta “Hair” müzikali. Dergicilikten gelen alışkanlıkla “Bir tür dergi yapalım, ama uzun yazılar değil de sadece spotlar olsun” istedik. 60’lardan küçük öykücükler. Bir arkadaşın deyimiyle, “bir tür serbest sözlük” gibi...
TİP Meclis’te
- Kronoloji sadece “Tatlı 60’lar” bölümünde dikkat çekiyor...
O bir zaman çizelgesi. Filmler, plaklar ve kitaptan oluşan bir liste. Genel seçimlerin olduğu 1965 çok önemli bir dönüm noktası. Adalet Partisi ciddi çoğunlukla seçimi kazanıyor ama asıl değişim yaratan şey Türkiye İşçi Partisi’nin Meclis’e 15 milletvekili sokması ve CHP’yi de çaktırmadan değişime zorlaması. Türkiye gerçek bir tartışma ortamına 65’ten sonra giriyor.
Seçim sürecinde sanatçıların parti oylamalarının olduğu bir tablo da var bu bölümde. Zeki Müren bile cevap vermiş. Tülay German TİP için yüzde 30 diyor mesela...
- Serginin ismi de olan en güzel cümlelerden birini Erkin Koray kurmuş. Siz 60’ları nasıl tanımlarsınız?
60’lar devrim, değişim hareketleriyle meşhur bir 10 yıl. Sanki bir evde uzun süre tıkılı kalmış, sıkılmışsın, sonra bir şekilde evin pencereleri olduğunu fark edip havalandırıyorsun.
Güzel bir rüzgâr doluyor içeri ve evdeki eşyaları başka bir gözle görmeye başlıyorsun. “Evin duvarını boyasam ya da şu eşyayı şuraya çeksem” gibi düşünmeye başlıyorsun. İnsanları böyle bir hava etkilemiş. Kendilerini tanımadıkları insanlara, müziklere açmışlar. Uzaydaki elektrik dediğimiz şey bence bu.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- ‘Hepinize test yapalım, bakalım kim ne kadar geçiyor!’
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt