Naipaul'un varoluşsal yolculuğu
Yarım Hayat ve Büyülü Tohumlar, Trinidad’da doğan, Oxford’da eğitim gören, Afrika’da uzun yıllar yaşayan V.S. Naipaul’un da şüphesiz yakından tanıdığı, kendi kaderini çizmek, önyargıların baskısından kurtulmak için çıkılan uzun bir varoluşsal yolculuğu dürüstlükle anlatıyor.
Yarım
Hayat ve Büyülü Tohumlar, Trinidad’da doğan, Oxford’da eğitim gören, Afrika’da
uzun yıllar yaşayan 2001 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi V.S. Naipaul’un da
şüphesiz yakından tanıdığı, kendi kaderini çizmek, önyargıların baskısından
kurtulmak için çıkılan uzun bir varoluşsal yolculuğu dürüstlükle anlatıyor.
YARIM
HAYAT
Yarım
Hayat, Hindistan’da “yanlış” bir evlilikten doğan Willie Chandran’ın kendi
kaderini çizmek, önyargıların baskısından kurtulmak için çıktığı yolculuğun
hikâyesi.
Birbirleriyle
konuşmaları bile kabul edilemeyecek iki farklı kasta mensup bir anne babanın
çocuğu olan Willie Chandran ülkesinde kendisini hep dışlanmış, farklı biri
olarak görür. Ne annesini gerçekten tanır ne babasını. Onlara başka insanların
gözünden bakar.
Ne
olacağını, hayatın kendisini nereye sürükleyeceğini bir türlü kestiremez.
Sonunda çıkışı (okuduğu misyoner okulunun da etkisiyle) farklı bir ülkeye “kapağı
atmak”ta bulur.
BÜYÜLÜ
TOHUMLAR
Büyülü
Tohumlar bir devam kitabı değil, Yarım Hayat kitabındaki Willie’nin hikâyesinin
diğer yarısı.
V. S.
Naipaul, 2001 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü akademi yetkilisinin şu
açıklamasıyla almıştı: “Ortak amaçlı, zekice kurgulanmış anlatıları ve sağlam
gözlemciliğiyle bizleri bastırılmış tarihlerin varlığını görmeye mecbur ettiği
için.”
Diğer yandan, 1932 doğumlu Naipaul, romanları ve özellikle gezi yazılarında
üçüncü dünya ülkelerini sevimsiz, hatta yıkıcı bir biçimde betimlediği için
sertçe eleştiriliyor.
Örneğin
Edward Said, onun “bilerek ve isteyerek Batılı savcılar için Doğu aleyhinde
şahitlik” ettiğini söylemişti.
KASTÇILIK
VE IRKÇILIKLA SUÇLANDI
Karayip
Denizi’nin en büyük adası Trinidad’da doğan Hint asıllı İngiliz yazar Naipaul,
üçüncü dünya ülkeleri hakkındaki görüşleri yüzünden kastçılık ve ırkçılıkla da
suçlanıyor.
Destekçileriyse
onun üçüncü dünyanın kalkınmasını amaçlayan daha gerçekçi görüşleri
savunduğunu, tek güdüsünün kitaplarında anlattığı ülkelerin gelişmesi için
duyduğu tutkulu arzu olduğunu söylüyorlar.
Bir
yandan da, kendisini hiçbir kültüre ait hissetmeyen ve hissetmek istemeyen
köksüz bir göçmen gezgin kimliğiyle, gittiği gördüğü her yer hakkındaki
idealleştirilmiş görüşleri daha sert ve muhalif düşüncelere yer açmak için çekinmeden,
acımasız ve kırıcı olmak pahasına yıkmaya çalışıyor.
Fakat
Naipaul’u sevenler de sevmeyenler de yazarın İngiliz dilini büyük bir yetkinlik
ve ekonomiyle kullanan büyük bir romancı, özgün bir ses olduğu konusunda
hemfikir.
VAROLUŞSAL
YOLCULUK
Yarım
Hayat ve Büyülü Tohumlar, Trinidad’da doğan, Oxford’da eğitim gören, Afrika’da
uzun yıllar yaşayan Naipaul’un da şüphesiz yakından tanıdığı uzun bir
varoluşsal yolculuğu şaşırtıcı bir dürüstlük ve açıklıkla anlatıyor.
Willie
Chandran, belki de Naipaul’un silik bir gölgesi; onun gibi karmaşık bir göçmen
kimliğiyla doğuyor ama ataları rahipler kastına ait olan Naipaul’un aksine
Willie’nin annesi dokunulmazlardan biri.
Naipaul
gibi Willie de bursla İngiltere’ye gidiyor ama yazar gibi Oxford’da değil,
kimsenin adını bilmediği küçük bir kolejde eğitim görüyor. Willie de bir hikâye
kitabı yazıyor ama kitabının edebi bir zafer olduğunu söylemek zor.
Yine
de Willie ile Naipaul arasındaki belki de en derin ve dokunaklı benzerlik
birinin ufak, diğerinin muazzam edebi başarısı: hikâye kitapçığı olmasa Willie
erkenden yok olup gidecekti; “Ben kitaplarımın toplamıyım,” diyen Naipaul için
de aynısını söylemek mümkün.
SIR VIDIADHAR SURAJPRASAD - V.S. NAIPAUL: 1932’de Trinidad’da doğdu. Britanya İmparatorluğu sömürgeciliğini irdeleyen romanlarıyla tanınan yazar, 1950’de burslu olarak İngiltere’ye gitti. Oxford Üniversitesi’nde geçirdiği dört yılın ardından yazmaya başladı ve o günden sonra başka bir işle uğraşmadı. Naipaul’un Mistik Masör, Nehrin Dönemeci, Taklitçiler, Yarım Hayat, A House for Mr. Biswas (Mr. Biswas’a Bir Ev) gibi romanları ve An Area of Darkness (Karanlık Alan), The Loss of El Dorado (El Dorado’nun Yitimi), India: A Wounded Civilization (Hindistan: Yaralı Bir Uygarlık) gibi belgesel kitapları da var. J.M. Coetzee’nin “modern İngiliz edebiyatının ustası” diye tanımladığı Naipaul, Booker, Kudüs ve David Cohen gibi ödüllerin yanı sıra 2001 Nobel Edebiyat Ödülü’nü de kazandı.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza