Namusum için
İtalyan sinemasının önde gelen yönetmenlerinden Pietro Germi’nin ilk dramatik komedisi Divorzio all’italiana (İtalyan Usulü Boşanma/1961) uluslararası büyük bir başarı kazandı. Filmin en büyük hayranı Martin Scorsese, Goodfellas’ı (1990) çekerken Germi’den çok etkilendiğini açıkladı. Komedi, İtalya’nın güneyi ve kuzeyi arasındaki büyük ikilemi eğlenceli, mizah dolu, eleştirel bir anlatımla aktarıyor.
“Agramonte’nin nüfusu 18 bin kişidir, 4.300’ü okuma yazma bilmez, 1700 kişi işsizdir. Cinayet oranı % 2.1’dir, bu da iyi bir orandır” sözleriyle başlar Divorzio all’italiana (İtalyan Usulü Boşanma/1961). Öyküyü hiç çalışmayan, tembel, uyuşuk, sürekli sıkılan, kendini akıllı, zeki, zarif bulan, üniversite mezunu, aristokrat 37 yaşındaki Don Ferdinando Cefalu’nun (Fefe) anlatımıyla izleriz. Fefe’nin babası ahlaksız, çapkın, kumarbaz Don Gaetano (Odoardo Spadaro) kumar tutkusu yüzünden erkek kardeşi Don Calogero’ya (Ugo Torrente) en kıymetli topraklarının bir kısmını vermek zorunda kalmıştır. Cefalu malikanesinin bir kısmında Gaetone’ler bir kısmında da Calogero’lar yaşamaktadır.
Ferdinando/Fefe, Rosaria’yla (Daniela Rocca) oniki yıldır evlidir, karısının çenesinden, aşırı ilgisinden son derece rahatsızdır, mutsuz evliliğinden bunalmıştır. Fefe, Don Calogero ile Zia Fiffida’nın (Laura Tomiselli) rahibe okuluna giden 16 yaşındaki kızları, kuzeni Angela’ya (Stefania Sandrelli) aşıktır. Rosalia’dan kurtulup Angela’ya kavuşma planları yapan Fefe karısının ruhuna sanatla ulaşabilecek birini aramaya başlar. Sonunda Rosaria’nın gençlik aşkı, yaşlı rahibin vaftiz oğlu ressam Carmelo Patane’yi (Leopoldo Trieste) bulur. Rosaria ile Carmelo’yu biraraya getirmek için türlü yollar dener. Niyeti onları suçüstü yakalamak sonra da boynuzlanmış bir koca olarak Rosaria’yı öldürerek namusunu temizlemektir.
1914’te 1.Dünya Savaşı’nın içine doğan, orta sınıf bir aileden gelen Pietro Germi, içedönük, az konuşan biriydi, ailesi onu hiç anlamadı. Sinemaya oyuncu olarak girdi. Roma’daki ünlü sinema okulu Centro Sperimentale di Cinematografia’yı bitirdi. 1945’te ilk filmi Il testimone’yi (Tanık) çekti. Germi’nin kariyeri iki bölümden oluştu: 1946’dan 1958’e dek sosyal eleştiri içeren, savaş sonrası İtalya’nın sosyal, ekonomik, politik durumunu içeren filmler yaptı. 70’lere’e dek özellikle Sicilya’da geçen töre komedileri çekti: İtalyan Usulü Boşanma, Sedotta e abbandonata (Aldatılmış ve Terkedilmiş/ 1964), Signore e signori (Bayanlar ve Baylar/1966) gibi insanların sıradanlığını, küçük tutkularını anlatan filmlerdi bunlar.
Pietro Germi, yaratıcı, seçici bir sinemacıydı, engin bir sinema bilgisine sahipti. Karmaşık, bol oyunculu kalabalık sahneleri başarıyla düzenlerdi, çok sayıda oyuncuyu başarıyla yönetirdi. İtalyan Usulü Boşanma’yı Giovanni Arpino’nun Un delitto d’onore (Namus Cinayeti) adlı öyküsünden uyarlayan Germi, Sicilya’nın yoksulluğunu, halkın cehaletini, yozlaşmayı, suç, namus, onur anlayışını, adaletsizliği özellikle Sicilyalı erkeğin çifte standartını, iki yüzlülüğünü, ölümcül töreleri gülünç, yaratıcı, zeki, eleştirel bir anlatımla irdeledi. Komik karakterler, Commedia dell’Arte geleneğinden kalma el, kol, beden hareketleriyle abartılı bir şekilde rollerini yorumladılar.
Germi, İtalya’daki boşanamama yasasına, eşlerden kurtulmak için uygulanan çifte standarta, ahlaki ikiyüzlülüğe dikkat çekti. Tutku, suç, cinayet, namus, onur, bedel, derin acı içeren dramatik temalar bu filmde birdenbire komediye dönüştü. Güney İtalya ile Kuzey İtalya’daki karşıtlığı, törelerin, geleneklerin, göreneklerin koyu, güçlü farkılığı ile altmışların oransız zenginliğini, bolluğunu karşılaştırdı. İtalyan kültürünün kökleşmiş arkaizmiyle altmışların modern liberalizmi arasındaki tezatı, çatışmayı irdeledi. Anlatıcı ses, geriye dönüşler, düş sahneleri, uç fanteziler kullanan yönetmen, erkeğin onuru, namusu için herşeyi, cinayeti bile göze aldığını betimledi.
İtalyan Usulü Boşanma’nın en büyük hayranı, annesi babası Sicilyalı olan Martin Scorsese “Sicilya benliğimin bir parçası: diyalekti, davranış biçimleri, gelenekler, inançlar, hurafeler. Briyantinli siyah saçlarıyla, düşük göz kapaklarıyla, ince biyığıyla, zarif sigara ağızlığıyla mükemmel bir Don Ferdinando karakteri yaratan Marcello Mastroianni gençliğimin idolüydü. Filmi 19 yaşındayken izledim, Beni çok etkiledi” demişti.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı