"Öldürüp çıkacaktım ve rahatlayacaktık"
Birinci Ergenekon davasının 117. duruşmasında çapraz sorgusu yapılan Alparslan Aslan, hedefinin o dönemde Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Birden olduğunu belirterek "Öldürüp çıkacaktım ve rahatlayacaktık. Direkt Mustafa Birden'e gittim. Birden'i gördüm. Kalabalıktı. Sonra mermileri yağdırdım"dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi Kampusu yanındaki duruşma salonunda görülen Birinci Ergenekon davası, Alparslan Arslan’ın avukatının beklenmesi nedeniyle saat 11.00’de başladı.
Başkan Köksal Şengün’ün oturumu açmasının ardından üye hâkim Hasan Hüseyin Özese, Arslan’a sorular yöneltti. Arslan, hukuk fakültesi’nde okuduğu yıllarda nerede kaldığı, geçimini nasıl temin ettiği sorusunu “Nur cemaatinin evlerinde kalmıştım. Nizami Âlemcilerin yurtlarında kaldım. Daha sonra ayrılıp üniversiteden arkadaşlarla ev tuttum. Ülkü ocakları mensubu kişilerden burs aldım” diye yanıtladı. Özese’nin soruları üzerine Danıştay dosyası sanığı ve tahliye edilen Süleyman Esen’in sınıf arkadaşı olduğunu ve 1994 yılından beri tanıdığını anlatan Arslan, Cumhuriyet bomba ve Danıştay baskınlarından Esen’e bahsetmediğini söyledi. 6 ay avukatlık stajı yaptığı Hakkı Kurtuluş’u, Üsküdar’daki ülkücülerin işlettiği çay bahçesinden tanıdığını belirten Arslan, askerlikten döndükten sonra avukat Burhan Gür ile Yeditepe Avukatlık Bürosu’nu açtıklarını belirtti. Gelir düzeyinin sorulması üzerine Arslan “500 milyon kazanıyordum ama şükür, kimseye muhtaç olmuyordum. Rahat geçiniyordum” dedi. Bazı sorulara yanıt vermeyen Arslan, “Bir mecradan başka bir mecraya çıkış için vesile olmak lazım, hayat bu, melekler cinler gelir burada ‘Cumhuriyet’i bombalamakta haklıdır’ diyebilir. Ama edeple, huzurdayım ben diyemem” diye konuştu.
Tavır yapalım
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği ve Kuvayi Milliye 1919 Derneği Başkanı Fikri Karadağ ile birkaç kez yemek yediğini anlatan ve Hüseyin Görüm’ü tanıdığını söyleyen Arslan “VKGB ile ilgili Muzaffer Tekin’in ofisinde devlet politikaları, Türkiye’nin geleceği, tarih, coğrafya, kültür, medyayı nasıl yönlendirebiliriz konularıyla ilgili insanlar vardı” dedi.
Deniz Gezmiş sevilir ama hudutta
Sanık Osman Yıldırım için “Akıllı bir insan” diyen Arslan “Osman Yıldırım’ı VKGB’ye üye yapmam. ‘Irak'a gidelim’ derim, ‘Başörtülülere yanlış yapanlara tavır yapalım’ derim” diye konuştu. Kuvayı Milliye 919 Derneği Başkanı Hüseyin Görüm’ün insani değerler için fedakârlıklarda bulunmuş bir kişi olduğunu ifade eden Arslan özetle şunları söyledi: “Deniz Gezmiş de sevilir ama hudutta bırakmak lazım. Ben Müslümana giderim. Türklük, laiklik, Atatürkçülük tamam da manası ne?” Danıştay dosyasının tutuksuz sanığı dergâh şeyhi olarak tanınan Salih Kurter’i haftada 2-3 kez ziyaret ettiğini anlatan Arslan, “Süleyman Esen ile mi Kurter’e giderdiniz” sorusunu şöyle yanıtladı: “Hale göre. Yalnız gitmek istemiyordum. Teoman Ekşioğlu, bütün arkadaşları çağırırdım. Esen genelde susardı. Namaz kılarız, sohbet ederiz. Mutfak işlerini yaparız. Devlet, siyaset, din, Diyanet işlerini konuşuruz. Salih Kurter kendi yörüngesinde yaşayan bir adam. Benim verdiğim konumu hak ediyor mu? Hak etmiyor; cezaevinde böyle düşündüm. Allah ile kitap ile 60 sene uğraşan adamın hali bu değildir.” Özese’nin, “Salih Kurter’in Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan türbanlı domuz karikatüründen haberi var mıydı” sorusu üzerine Arslan, “O havada değildi. 80 yaşında olduğunu hatırlamak lazım. Yaşlı adam, bir arkadaşımın sırtına alıp evine çıkardığını gördüm” diye yanıt verdi. Arslan, Kurter’e doğrudan para vermediğini, halının altına, tencerenin dibine para bıraktığını, zaman zaman alışveriş de etttiğini söyledi.
Cihat çağrısı
Hâkim Özese’nin “Salih Kurter’in kendisine Cumhuriyet ve Danıştay eylemleri için telkinde bulunup bulunmadığı” sorusu üzerine Arslan, “Müslüman, Müslümana ‘cihat et’ demezse edepsizliktir. Tokat at demezse edipsizliktir” diye konuştu.
Cumhuriyet yazarlarıyla konuşuruz
“Salih Kurter ‘cihat et’ mi dedi” sorusuna Arslan, “Böyle bir şey yok. Hal olması lazım. Cumhuriyet’e karşı cihat ederler de etmezler. Salih Kurter’in derviş kılığındaki müritleri gider Cumhuriyet yazarlarını eve götürür. Cumhuriyet yazarıymış bilmiyordum Erol Manisalı’yı, İlhan Selçuk’u alır, götürür. Konuşur, anlatır.. Cumhuriyet İslam çizgisinde olmaz ama en azından düzgün bir çizgiye getirir. Burada Müslüman maya var” diye konuştu. Arslan, Süleyman Esen’e planlarından söz edip etmediği sorusunu “Yok, sadece paylaşmak istedim ama paylaşmadım” diye yanıtladı. İlgili soru üzerine babası İdris Arslan’ın Salih Kurter’i tanımadığını söyleyen Arslan, Salih Kurter’in evinden İdris Arslan adını yazılmış alışveriş fişi bulunduğunun anımsatılması üzerine başka konulara geçti. Osman Yıldırım ile 2001 ya da 2002 yılında tanıştıklarını belirten Arslan “Birlikte 3-5 para tahsiline gittik. Kavga ettik” dedi. Erhan Timuroğlu ile Osman Yıldırım aracılığıyla tanıştığını anlatan Arslan şöyle konuştu: “Ben sokakta yaşarım, yaşayış tarzım budur. Bankalar var, alacak sahibi Müslüman. Silahla gidiyorum, mesele çözülmüş. Ben Erhan’ın bir yere çekmek istiyordum. Kopup gitmek, Irak’a gitmek..”
“Erhan Timuroğlu’na Danıştay Daire Başkanı’na suikast yapmaya gittiğini söylediniz mi” sorusunu “Demiş olabilirim” diye yanıtlayan Arslan, daha sonra söylemediğini ifade etti.
3 Mayıs 2006’da silahlar ve el bombalarının hazır olduğunu, başörtüsünü yasaklayan kararı çıkaran ve saldırısında yaralanan Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Birden’i hedef aldığını ifade ederek “Mustafa Birden ile Turhan Selçuk’u ayırmak lazım. Turhan Selçuk’a paranteze koymak lazım. Allah Selçuk’un hakkını versin. Birden’in de hakkı vardır ama Selçuk, kötülüğü örttü.”
Devleti değiştirmek
Osman Yıldırım’a devleti değiştirmek isteğini söylediğini belirten Arslan “Ben devleti değiştireceğime inanmıştım. Kimse dalga geçmesin benimle. Ben 27-28 yaşında Bostancı sahilinde dolaşıyorum. Devleti değiştirme noktasına gelmişim. Karadeniz’den Lazları toplayacağım. Atatürk’ü sevmez onlar. Batağa batmış Kürt gençlerini toplayacaksın. Yemin ediyorum, Allah şahit vesileler var. Ordu kuruyorum, silah lazım. Batakhanedeki adamı gidip çıkarmam lazım. Yukarıdan verilen görev bu, orduyu kuracağım, silahı vereceğim. Siz burada bunları vurun, ben burada bunları vuracağım. Sonra cezaevlerini ortadan kaldıracaktım. Benim kafamdaki buydu.”
İnfilak ettim
Danıştay’ın türbana ilişkin kararının 2005 yılının son aylarında çıktığında haberdar olup olmadığı sorusunu Arslan şöyle yanıtladı: “Yaradılış denen bir şey var. Kulağıma geldi. Bana öyle bir yerde söylendi ki infilak ettim. Allah’ın örtüsünü kimse yasaklayamaz. Ankara’ya nasıl gideceğim, Mustafa Birden’i evinde bulacağım, Tarkan Toper’den mi silah alsam, diye düşündüm.” Vakit gazetesinde 13 Şubat 2006’da yayımlanan “İşte o üyeler” başlıklı haberin ne zaman ve kimin tarafından gösterildiğine ilişkin sorular üzerine Arslan, “Kemallettin Gülen gösterdi. Kemalettin ülkücü bir çocuk. Bildiğim kadarıyla Fethullah Gülen’in yeğeni. Cumhuriyet gazetesine telefon açıp küfür etmiş. Hoşuma gitti. Sorumluluk sahibi bir Müslüman tavrı. Ofisine gittim, Mustafa Birden’in adresini ve telefonunu istedim, verdi. Birden’in vuracağım, takdir bu.” Vakit gazetesinin haberini Danıştay baskınından bir hafta önce öğrendiğini anlatan Arslan, haberi internetten indirdiğini söyledi. Arslan soruları şöyle yanıtladı: “İnfilak ettim. Mustafa Birden’in arabasına taş atarım. Bu adamın kesin öldürülmesi lazım. Roket, tank, nerede, nasıl mutlaka bu mesele bitmeli yani.”
Hasan Hüseyin Özese’nin “Sizin için Danıştay kararı mı önemli, Cumhuriyet’e yayımlanan domuza başörtüsü giydiren karikatür mü” sorusu üzerine Arslan, “Takdire boyun eğmek lazım. Turhan Selçuk’un elini öpüp alnıma koyarım. Adam kötülüğü örtüyor” diye konuştu. Özese’nin sorusuna yanıt almadığını belirterek, “Sizin için Danıştay kararı mı önemli, Cumhuriyet’te yayımlanan domuza başörtüsü giydiren karikatür mü” sorusunu tekrarlaması üzerine Arslan, “Böyle karar çıkabilir mi. Böyle bir alçaklığın olmadığı bir yere Fas’a, Tunus’a, Müslüman olmayan kaçarım” dedi. Özese’nin sorusunu yinelemesi üzerine Doğu Perinçek itiraz ederek “Bir yargıç böyle soru soramaz” diye tepki gösterdi. Ancak Özese sorusunu bir kez daha yönelmesi üzerine avukat Oğuz Kayıran da itiraz etti. Özese ise burada, “Adaletin tecellisi için çalışıyoruz” diyerek sorusunu yineledi.
Alparslan Arslan şöyle konuştu: “Böyle bir karar çıktığı için Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne lanet okurum. Danıştay yok edilmesi gereken bir yerdir. ‘Burada Müslüman var mı’ diye sormak lazımdı. Gidip hedef noktayı tespit etmek lazımdı. Ben sadece Mustafa Birden’i tespit etim. ‘Bayanlar da var’ dedim. Yağdırıp gittim.” Özese’nin, “Siz hukukçusunuz. Bu eylemi yapmanızın yasak kararına bir etkisi olacak mıydı” sorusu üzerine Arslan, “Bir insan Danıştay’a dava açabilirdi. Bayanlar da dava açabilirdi. Planlı değildi. Öldürülmesi lazımdı. Tepki konulması ve bu işin Allah rızası için çözülmesi lazımdı. Alparslan Arslan avukat ise dava da açabilirdi. Ne zaman planladığımı hatırlamıyorum. İmandan çıkamam. İman etmişim. Bu işin iman edilerek çözülmesi lazım. Bütün mesele bu” dedi. Hasan Hüseyin Özese’nin, “Sadece ikinci daire başkanına mı suikast yapmayı düşünüyordun” sorusunu ise Alparslan Arslan, “Kafamdaki yüzde 70 hedef Mustafa Birden’di. Yalnız ise öldürüp çıkacaktım ve rahatlayacaktık. Direkt Mustafa Birden’e gittim. Birden’i gördüm. Kalabalıktı. Sonra mermileri yağdırdım. 3-4 el ateş ettim. Mustafa Birden orada olmasaydı. Ateş etmeden dönüp gelecektim” diye konuştu.
En Çok Okunan Haberler
- Rusya'dan ilk açıklama!
- Cihatçılar Şam'ı ele geçirdi
- Suriye Başbakanı konutundan böyle çıkarıldı
- 'İsrailcilerin sevinci yarım kalacak'
- 'Esad ve ailesi Moskova'ya vardı'
- Esad'ın uçağı düşürüldü mü?
- 'Direnişle karşılaşmadan...'
- İsrailli bakandan 'Kürtler, Dürziler ve ittifak' mesajı
- Ankara'dan ilk Suriye açıklaması
- 'Suriyelilerin dönmesi ekonomiyi nasıl etkiler?'