Ölüm hep bize mi düşer Refik Usta
Şair Refik Durbaş, 74 yaşında hayatını kaybetti. Bir dönem gazetemizde de görev yapan usta, bugün son yolculuğuna uğurlanacak.
Usta şair Refik Durbaş, önceki akşam tedavi gördüğü hastanede 74 yaşında hayatını kaybetti. Sanatçı, bir süredir diyalize giriyor ve akciğer tedavisi görüyordu. Refik Durbaş’ın cenazesi, bugün Erenköy Galip Paşa Camisi’nde kılınacak öğle namazının ardından Ümraniye Hekimbaşı Mezarlığı’na defnedilecek. Refik Durbaş, 10 Şubat 1944’te Erzurum’un Pasinler ilçesinde doğdu. Liseyi İzmir’de bitirdi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ndeki öğrenimini bitirmeden ayrıldı. 1965-1968 arasında çeşitli işlerde çalıştı. Yeni İstanbul’da ve gazetemizde düzeltmenlik yaptı.
İlk şiiri İzmir’de Ege Ekspres gazetesinin sanat sayfalarında yayımlandı. Devinim, Gösteri, Sanat Olayı, Soyut, Papirüs gibi dergilerdeki şiirleriyle dikkat çekti. Arkadaşlarıyla birlikte 1962-1964 arasında Evrim dergisini, 1967’de de Alan 67 dergisini yayımladı. 1971’de ilk şiirlerini “Kuş Tufanı” adlı şiir kitabında topladı. 1972-1974 yıllarında Yeni A dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Gazetelerde sanat sayfaları hazırladı. 1992 yılında gazetemizden emekli oldu. Köşe yazarı olarak değişik gazetelerde çalışmalarını sürdürdü. En son BirGün gazetesinde yazılar kaleme aldı.
İkinci Yeni esintisi ile başladığı şiir yaşamı, zamanla toplumcu yönelim kazandı. Kendine özgü dili ve benzetmeleriyle, baştan beri tavrını ve varlığını keskinleştiren, anlam kadar biçime de önem veren şiirler yazdı. Çarşıların, işçi kadınların, pazaryerlerinin, çayevlerinin dünyasını yansıtan şair olarak tanındı. Şiirinde günlük konuşma dili içine ustaca serpiştirilmiş eski sözcükler de kullandı.
‘Hakkı yenilenlerin her daim sesi oldu’
-Gazetemiz yazarı Zeynep Oral: Refik Durbaş, dizeleriyle, emekçiler için, devrimciler için eşsiz anıtlar kurdu. Sözcükleriyle “Sokaktaki insanın”; sesini duyuramayanların, hakkı her daim yenilenlerin sesi oldu. Umut oldu, yaraları saran oldu, âşıkların dili oldu, gezginlerin yol göstericisi oldu. Sadece dizelerle değil, düz yazılarıyla da “şiir” yazdı. Sevgili arkadaşım, ışık içinde uyusun.
-Gazetemiz Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay: Refik Durbaş, Türk şiirinin çok önemli isimlerinden biriydi. Çok eski bir dostum olarak üzüntüm sonsuz. Elden bir şey gelemedi. Bıraktığı eserlerle aramızda yüzyıllar boyu yaşayacaktır.
-PEN Türkiye Yazarlar Derneği: “Refik abi sen beni niye ağlattın?” Ahmet Erhan böyle yazmıştı. Refik abi bugün bizi ağlattı. Şiirimizin ustalarından, ama her zaman ‘çırak’ gibi davranan Refik Durbaş. Şiiri yurdu gibi, yurdunu şiir gibi sevdi. Bu yüzden en çok yurtsuzların, kimsesizlerin, gurbetçilerin şiirini yazdı. Şiirimize her dilde rahatça söylenebilecek yerel tatlar kattı. Kendi dili de öyle tatlıydı. Açık ve Erzurum yaylası gibi geniş bir yürekle sevdi insanları, şairleri, yazarları. Biz de onu, şiirini, dilini, kişiliğini çok sevdik. O hepimizin Refik Abi’siydi, bugün bizi ağlattı. Üyemiz, canımız, değerli arkadaşımız Refik Durbaş, eserleriyle yaşayanlar arasına katıldı. Önünde sevgiyle saygıyla eğiliyoruz.
‘Acılı insanı yüceltti’
-Şair Turgay Fişekçi: Refik Durbaş, bütün büyük şairler gibi, hayatı boyunca şiir sanatının namusu, insanlığın onuru olmayı bilen bir şairdi. Anadolu’da ayak basmadığı köşe, dertleşmediği insan kalmamıştı. Hepsi şiirine girdi: Kimsesiz çoban, direnişteki işçi, cezaevindeki hükümlü, sömürülen çıraklar, kadın işçiler onun şiir dünyasının kozalarını ördüler yıllar boyu. Refik Durbaş, bütün büyük şairler gibi, ülkesinin şiirlerden oluşan bir haritasını çizdi; tarihini, coğrafyasını yeniden yazdı, acılar içindeki insanını öpe koklaya yüceltti, derdine ortak olmayı, onlardan biri gibi yaşamayı bildi. Refik Durbaş, bütün büyük şairler gibi dili Türkçede, ülkesi Türkiye’de, şiirleri kadar insanca gülümseyişinin ışıkları içinde yaşayacak...
-Şair, yazar Cevat Çapan: Kendisini yakından tanıyan arkadaşlarının sevgili bir kardeşiydi. Onu kaybetmek, en yakınları için olduğu gibi, arkadaşlarını da derinden sarsan bir acı. Yaşarken onu üzmemek için üzerine titreyen sevgili eşi Bilge ve oğlu Alican gibi, yakın arkadaşları da onu en güzel yanlarıyla hatırlayacaklar ve anısını unutulmaz şiirleriyle birlikte yaşatacaklar.
-Şair Haydar Ergülen: Refik Ağabey, bizim şiirimizin ağabeyiydi. Cemal Ağabey (Süreya) hayattayken biz genç şairlerdik. Öldükten sonra da “ağabey” kaldı. Refik Ağabey de öyleydi. Her zaman Cemal Süreya gibi kuşaklar arasında bir köprü oldu, bağlantı oldu. Alçakgönüllülüğünü herkes biliyordur, benim söylememe gerek yok. Şiiri de büyük bir şiirdi ama hep alçakgönüllü davrandı. Türk şiirine olmayan şeyleri kattı. Yani, işçi sınıfının, köylünün ötesinde bir anlamda yurtsuzların, kimsesizlerin şiirlerini yazdı. Yazdığı şeyler onun politik görüşü sayılır. Yerel bir şiirdi ama yerel bir şiirin ne kadar evrensel olabileceğini biz Refik Durbaş’ın şiirinde görürüz. Uzun yol şöförleri, uykusuzlar, çocuk işçiler, çıraklar, matbaacılar, eli yüzü kirli ve paslı olanlar, ihmal edilmiş demeyeyim ama bugüne kadar yazılmamış bir dünyayı Refik Ağabey yazdı, çok Türkçe yazdı, çok dünya diliyle yazdı, çok şiirce yazdı, çok ağabeyce yazdı, çok kardeşçe yazdı ve çok tatlı yazdı. Dünya tatlısı bir insandı. O yüzden ikinci ağabeyimizi kaybettik.
-Türkiye Gazeteciler Cemiyeti: Refik Durbaş’ı kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Şiir ve yazı dünyasına uzun yıllardır başarıyla hizmet eden Refik Durbaş’ın ailesine ve basın topluluğumuza başsağlığı diliyoruz.
‘1960 kuşağının en özgün şairi’
Gazetemiz yazarı, şair Ataol Behramoğlu: Refik 1960 kuşağının en iyi, en özgün bir şairiydi.
Gerçek anlamda bir halk çocuğu, halkın çocuğuydu. Bir önceki dönemin şiiri de içinde olmak üzere çağdaş şiirimizin bütün inceliklerini bilen ve kendi şiir tezgâhında işleyen bir şiir sevdalısı ve ustasıydı.
Onun mizahını, çalışkanlığını, dürüstlüğünü yaşadığımız sürece hep anımsayacağız. Şiirleri ise çağdaş şiirimizdeki özgün ve sağlam yerini hep koruyacak.
Durbaş’ın en ünlü şiirlerinden ‘Çırak Aranıyor’:
Elim sanata düşer usta
Dilim küfre, yüreğim acıya
Ölüm hep bana
Bana mı düşer usta?
Sevda ne yana düşer usta
Hicran ne yana
Yalnızlık hep bana
Bana mı düşer usta?
Gurbet ne yana düşer usta
Sıla ne yana
Hasret hep bana
Bana mı düşer usta?
ESERLERİ
-ŞİİR: Kuş Tufanı (1971), Hücremde Ayışığı (1974), Çırak Aranıyor (1978), İkinci Baskı (1979), Çaylar Şirketten (1980), Denizler Sincabı (çocuklar için şiirler, 1982), Kırmızı Kanatlı Kartal (çocuklar için şiirler, 1982), Nereye Uçar Gökyüzü (1983), Siyah Bir Acıda (1984), Bir Umuttan Bir Sevinçten (1984, toplu şiirler 1), Yeni Bir Defter-Şiirler-Meçhul Bir Aşk (1985), Adresi Uçurum (1986, toplu şiirler 2), Geçti mi Geçen Günler (1989), Menzil (1992), Kimse Hatırlamıyor (1994, toplu şiirler 1), Nereye Uçar Gökyüzü (1994, toplu şiirler 2), İki Sevda Arasında Karasevda (1994), Tilki Tilki Saat Kaç (1995), Düşler Şairi (1997), İstanbul Hatırası (1998).
-RÖPORTAJ: Ahmed Arif Anlatıyor: Kalbim Dinamit Kuyusu (1990).
-İNCELEME: Şair Cezaevi Kapısında (1992), Galata Köprüsü (1995), İlhami Bekir’den Mektup Var (1997), Anılarımın Kardeşi İzmir (2001).
-DENEME: Yazılmaz Bir İstanbul (1988), İki Sevda Arasında Karasevda (1994), Yasemin ve Martı (1997).
-ANTOLOJİ: Türk Yazınında Cezaevi Şiirleri (1993), Öykülerle İstanbul (1995).
-YENİLEŞTİRME: Yedi İklim Dört Bucak (1977, Evliya Çelebi’den çocuklar için), Şakaname (1983, Evliya Çelebi’den çocuklar için), Mavi Alacalı Baston (1983, Muallim Naci’den çocuklar için).
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?