
Banka memuru Mark Chapman, 8 Aralık 1980 sabahı yanında getirdiği "Double Fantasy"yi John Lennon evinden çıkarken, imzalattı. Akşama kadar üstünde bulunan "The Catcher in The Rye" kitabının okuyarak Lennon'ın dönmesini bekledi. John Lennon eve geri döndüğünde apartmana girmek için kapıya doğru yürürken arkasından seslenip beş el ateş etti ve öldürdü.
Ölümünden bir ay önce son albümü olan 'Double Fantasy' yayınlanmış ve Lennon, eski politik çizgisinden uzaklaşmış hayatı ve yaşamayı kucaklayan bir çalışma hazırlamıştı.
Eşi Yoko Ono ile birlikte büyük bir aktivist olan John Lennon uzun yıllar boyunca hem şarkılarıyla hem de düşünceleriyle barışı savundu. Vietnam Savaşı’na dikkat çekmek için kampanyalar düzenleyen, şarkılarıyla insanlığı barışa davet eden ve birçok insanı katıldığı televizyon programlarında yaptığı açıklamalar ve şarkılarıyla barışa çağıran John Lennon milyonları peşinden sürüklemeyi başarmış bir müzisyendi.
Lennon mevcut dünya düzenini ve özgürlüğü şu cümlelerle ifade etti: “Hayır dünyayı özgürlük kurtarmayacak, Herkes tek bir dine inanırsa dünya kurtulmayacak, Teknolojiden çıldıracak hale gelirsek dünya kurtulmayacak, Eğer şimdi toplanıp dünyanın en zarar verici patlayıcısı üstünde çalışıp beyaz sarayı havaya uçurursak dünyada hiç bir şey değişmeyecek. Çünkü dünyada eksik olan tek bir şey var, aşk.."
John Lennon, Vietnam Savaşı başladıktan sonra, savaşa karşı olan hareketlerden etkilenmeye başladı. Tarık Ali, Lennon'ın politikleşmesini “Dünya ile ilgilenmeye başladı ve dünya onu değiştiriyordu” ifadeleriyle anlattı. 1966’nın sonunda John Lennon Japon sanatçı Yoko Ono ile karşılaştı. 1970’de Beatles dağıldı. Lennon’un ilk solo albümleri 'daha önce ifade edemediklerini dillendirdiğini' söylediği şarkılarla çıktı. 1972’de çıkardığı albümünde politikleşme süreci devam etti. Albümdeki her şarkı bir politik konuya değiniyordu. Örneğin 'Attica State' 1971 hapishane ayaklanmasını, 'Sunday Bloody Sunday' Kuzey İrlanda’daki katliamı anlatıyordu.
Amerika Birleşik Devlet'lerinin iç istihbarat örgütü FBI, 1960'ların başından itibaren rejime karşı çıkan herkesi tehdit olarak saptıyordu. Kara Panterler, Martin Luther King, sosyalistler, Vietnam Savaşı karşıtları FBI’ın takibi altındaydılar 1970’lerin başında FBI’ın düşmanlar listesine John Lennon da eklendi. FBI 1971’de ABD’ye göç eden Lennon’u ülkeden çıkarmaya çalışıyordu. John Lennon’la ABD arasındaki bu mücadele 'ABD John Lennon’a karşı' adlı bir belgesele konu oldu.
İngiliz hukukçu ve gazeteci Fenton Bressler uzun yıllar süren araştırmalardan sonra 'John Lennon'u kim öldürdü?' isimli kitabı yazdı. Tanıklıklara ve belgelere dayanarak Bressler “Katil Mark David Chapman, hayalkırıklığına uğramış eski bir fanatik hayran değil; beynine kumanda edilen bir tetikçidir. 'Imagine'den itibaren, Beatles sonrası Lennon, siyasi angajmanlarıyla derin ABD'yi ürkütmüş, aşırı sağın hedefi olmuş, 1980 öncesi dört yıllık Demokrat Carter döneminde devletin onu kuşatması zayıflamış, ama Reagan’ın seçimleri kazanmasıyla yeniden tahtaya konmuştu. Ve Beyrut gibi özel bir yerde, belli bir süre geçirmiş katilin, askeri eğitimli silah tutuşuyla ardı ardına çektiği tetiğinin arkasında, 'sağın rövanşı' ve onların kadim 'Lennon problemi' vardı” iddiasında bulundu.
Vurulmadan önce, aynı gün, Lennon’un son sözlerinden biri şu olmuştu: “Ölmediğim sürece devam edeceğim”.