Ozan Tufan: Fenerbahçe önüme bir plan koyuyor

Fenerbahçe'nin parlayan yıldızı Ozan Tufan, Fenerbahçe'nin durumu ve geleceği hakkında özel açıklamalarda bulundu.

Ozan Tufan: Fenerbahçe önüme bir plan koyuyor
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 23.11.2020 - 15:35

"Biz futbolcular olarak denetlenmeyi, yaptığımız işin görülmesini, gözlemlenmesini isteriz" diyen Ozan Tufan, Bulut'un bu sezon kendisine verdiği farklı rollerden memnun. Hatta performansındaki artışı, çeşitli pozisyonlarda ve görevlerde kullanılmasına da bağlıyor.

Salgın dönemi sporcuları zorladı. Sen bu dönemi nasıl geçirdin, özel çalışmalar gerçekleştirebildin mi?

Ortalama 100 yılda bir dünyanın başına gelen küresel salgın, bu kez bizim oynadığımız döneme denk geldi. Tabii ki bizim profesyonel futbolcular olarak her şarta uyum sağlamak gibi bir misyonumuz da bulunuyor. Bu duruma da özellikle kulüp profesyonellerimiz ve hocalarımız sayesinde adapte olduk. Ben şahsi olarak bireysel disiplinimi üst düzey tutmaya hatta artırmaya çalıştım. Pandemi, tüm insanlığa önemli dersler verdi, tüm dünyanın hayatı çok keskin filtreler içerisinde aktı bir süre. Burada önemli olan nokta, önceliklerinizi sıralamak ve bunları kırmızı çizgilerle çizilmiş bir disiplin yönergesi içerisinde uygulamak. Ben de şahsen bunları yapmaya çalıştım. Dikkatli beslendim, idmanlarımı aksatmadım, her şeyden önemlisi sosyal mesafe ve karantina kurallarına uyarak sağlığımı korumaya çalıştım. Umarım bundan sonra da bunu sürdürebilirim. Bunun meyvelerini sahada, özellikle takımıma katkıda bulunabilme anlamında toplayabildiğim için mutluyum.

Fenerbahçe yapılan transferlerden sonra medyada şampiyonluğun en büyük favorisi olarak gösteriliyor. Sence bu sezon kadro yapılanması dışında farklı olan neler var? Kimi kendinize rakip olarak görüyorsunuz?

Taraftarların bizleri bu şekilde konumlandırması tabii ki güzel ancak bu durumun çok fazla abartılmaması gerekiyor. Bu durum hem gerçekçi ölçüler dışında bir beklentiye yol açabilir, hem de rakiplerimize saygısızlık olabilir. Elbette herkes istediğini düşünmek konusunda özgür ancak en azından ben bu konuda bu kadar cüretkâr bir yorum yapmak istemiyorum. Lig çok uzun, şartlar normal değil. Tabii ki kendimize çok güveniyoruz, tabii ki en iyisi olmak için çalışıyoruz ancak ‘favori’ kelimesini sevmiyorum.

Bu sezon farklı olarak biraz daha takım ruhunu oluşturabildiğimizi düşünüyorum. Takımdaki arkadaşlık ve samimiyet hiç olmadığı kadar üst düzey. En büyük rakibimiz ise kendimiz. Biz hep kendimizle yarışmalı, kendi performansımızın üzerine çıkmalıyız.

Erol Bulut, Galatasaray derbisinde sana stratejik bir rol verdi. Forvet arkasında kullanıldın ve Marcao'nun geriden oyun kurmasına engel oldun. Sonraki iki maçta da bu rolde kullanıldın ve oldukça başarılı performanslar gösterdin. Bu yeni rolün hakkında ne düşünüyorsun?

Hocamızın beni farklı rollerde kullanması hoşuma gidiyor. Ben Fenerbahçe’de ve tüm kariyerim boyunca birçok mevkide görev aldım. Sağ bek bile oynadım. Takımın ihtiyaçları doğrultusunda neresi gerekiyorsa orada görev yapmaya hazır olmak bizim görevimiz. Nerede oynadığın değil, sana verilen görevi ne kadar tamamladığın önemli. Sonuç olarak biz bireysel olarak değil, takım başarılı olduğunda anlamlıyız. Takım kaybettikten sonra bireysel performanslarımızın çok da bir önemi yok.

Bulut'un sana özel bir rol vermesi, kendini daha iyi hissettiriyor mu? Performansının yükselmesi için ihtiyacın olan şeylerden biri bu muydu?

Kesinlikle. Biz futbolcular olarak denetlenmeyi, yaptığımız işin görülmesini, gözlemlenmesini isteriz. Bu anlamda hocamın benim farklı alanlarda da performans gösterebileceğimi düşünmesi benim açımdan çok değerli bir durum. Ben de buna uygun olarak bana verilen direktifleri maç saatine kadar kafamda oynamış oluyorum. Konsantrasyonumun dağılmasına asla izin vermemeye çalışıyorum. Bir nevi transa geçmek gibi. Performansımın yükselmesinde tabii ki hocamın bu tip yönlendirmelerinin etkisi çok büyük.

Milli Takım'da ise daha alışık olduğun bir pozisyonda, 8 numarada kullanılıyorsun. Farklı rollerde kullanılmak oyun çeşitliliğini artırıyor mu?

Kesinlikle artırıyor. Tabii her iki takımın kadro yapısı, oyuncu dağılımı ve oyun sistemi farklı. Dolayısıyla roller de değişiyor. Değişmeyen tek şey, kazanma hırsı. (Gülerek)

Bursaspor'daki ilk büyük çıkışını yaptığın 2014-15 sezonunda 10 gole doğrudan etkin vardı. Geçtiğimiz sezon da 12 gole katkı sundun. Bu sezon milli arada ise Almanya ve Sırbistan karşısında goller buldun. Buna karşın kamuoyunda genel olarak defansif bir orta saha oyuncusu olarak görülüyorsun. Sence bunun sebebi ne olabilir? Sen kendini nasıl tanımlıyorsun?

Defansif orta saha olarak görenlerin sayısı gerçekten az değil. Bunun sebebi, birinci bölge ile üçüncü bölge arasında bir köprü görevi görerek topu ileriye taşıyabilme özelliğim olabilir. Özellikle hızlı atağa çıkarken topun oyunda hızlı akması gerektiği zamanlarda bunu en hızlı şekilde yapmaya çalışıyorum. Rakibin en hazırlıksız olduğu anda, topu birden alıp boşluğa doğru yönelmek ve en iyi pas opsiyonunu kullanabilmek, bazen de çerçeveyi gördüğünüzde şut çekebilmek. Bunu saniyeler içinde yaptığınızda, daha doğrusu rakibinizin yerleşiminden önce yapabildiğinizde skoru bulma ihtimaliniz çok yüksek.

Alışık olmadığımız bir Türk futbolcusu profiline sahip olduğunu söylesek katılır mısın? Yalnızca iki ceza sahası arasında tempolu oynama özelliğin sebebiyle değil, patlayıcılığı ve fizik gücüyle de fark yaratan bir oyuncusun. Bu açıdan Türk oyuncularında genelde bulunmayan özelliklere sahip olduğunu düşünüyor musun?

Katılır mıyım? Bilemiyorum neye alışık olduğunuzu. (Gülerek) Şaka bir yana, futbolda veya hayatın birçok alanında başarılı olan insanların ortak özelliği, çok çalışmak. Ben sadece bunu yapıyorum. Hem fiziksel hem mental olarak kendimi hazır tutmaya çalışıyorum. Tabii ki herkesi gibi geçmişte benim de hatalarım, eksiklerim oldu. Önemli olan, bunları minimal seviyede tutup bunun farkında olmak ve üzerine koymak. Tam olarak bunu yapmaya çalışıyorum. Benim kendi performansım üzerine çok yorum yapmam doğru olmaz, bunun takdiri kamuoyunun. Zaten hep söylediğim gibi, takım kazandıkça bizim performanslarımızın anlamı var. Arjantin Milli Takımı kaybettiğinde kimse Messi’yi konuşmaz. Messi Barcelona'nın kazandığı süre içerisinde bugünkü anlamına sahip olabilir.

Son 5 yılda Türk oyuncuların görünürlüğü Avrupa liglerinde oldukça arttı. Sen de hem oyun tarzı hem de yaş itibarıyla pek çok takımın radarındasındır. Kariyer planında Avrupa var mı? Özellikle son iki seneki performansın ile teklif aldın mı?

Yaşım 25, aslında bir futbolcu için genç diyemeyiz. Ancak şunu söyleyebiliriz, 25 yıla birçok pozitif istatistik sığdırabildim çok şükür. 55’e yakın milli formayı giydim, yaşadığım birçok düşüş dönemlerinden pes etmeden güçlenerek çıktım, asistler yaptım, goller attım. Şu anda da kendimi çok iyi hissediyorum.

Her Türk oyuncunun kariyer planında Avrupa vardır ancak doğru şartlarda gitmek istedim hep. Benim amacım Avrupa’da bir gözüküp geri gelmekten ziyade, oralarda uzunca süreler kalabilmekti. Bu bağlamda bundan birkaç yıl önce Crystal Palace benimle çok ciddi bir şekilde ilgilendi ve imza aşamasına geldik. Uçak biletlerimize kadar gönderildi, tam gideceğimiz günün öncesindeki bir maçta Crystal Palace’ta Sako sakatlandı. Kulüp, acil olarak o bölgeye takviye yapma kararı aldı ve benim transferim gerçekleşmedi. Benim yerime Sörloth’u aldılar. Bu konunun detayları çok bilinmez ancak başımıza böyle bir şey gelmişti

Onun dışında yine Fenerbahçe’yle sözleşme yenilemeden önce Bayer Leverkusen ile konuşmalar oldu. Birçok kulüp durumunuzu soruyor ancak sizin öncelikleriniz önemli burada. Transfer meselesi, üzerine atlanacak, acil karar verilecek bir konu değil bana göre. Benim kulübüm Fenerbahçe, burada önüme bir plan konuluyor ve bu plan beni tatmin ediyor, sonra da burayla sözleşme yeniliyorum. Bu transfer döneminde de ilgilenenler oldu, Rus kulüpleri özellikle. Ancak Fenerbahçe’de şu an çok mutluyum ve tek bir konuya kanalize olmuş durumdayız: Şampiyonluk.


Kaynak: Goal Türkiye