Özledim güzellerim!
Yalova’da iki evladını yitiren anneden yanıtı hiç gelmeyecek mektup
Sümbüle Ferah, 20 yıl önce depremde yitirdiği çocuklarına yazdığı mektupta, “O gece anneciğinizle vedalaşarak uyumaya gitmiştiniz!” diyor.
17 Ağustos 1999 depreminde üniversite öğrencileri 23 yaşındaki oğlu Dalyan, 20 yaşındaki kızı Derya ve sanatçı Şebnem Ferah’ın da babası olan kuzeni Ali Ferah’ı yitiren, yıkılan binanın enkazında 3 gün kaldıktan sonra kurtulan Sümbüle Ferah, aradan 20 yıl geçmesine karşın yakınlarının acısını yüreğinde taşıyor.
Okşar gibi...
Deprem anıtındaki sütunlarda çocuklarının isimlerinin bulunduğu mermer kaideleri çocuğu gibi okşayan Sümbüle Ferah, acısının 20 yıldır dinmediğini belirterek deprem anıtındaki yıkık evlerinin fotoğrafları önünde gözyaşlarına boğuluyor.
2 çocuğunun yanında depremde hayatını kaybeden amcasının oğlu ve sanatçı Şebnem Ferah’ın babası Ali Ferah’ın yanında çocuklarının cesetlerine ulaştığını belirten Sümbüle Ferah, “Babamın 1964 yılında yaptığı 4 katlı ev sağlam dururken 1990 yılında yapılan bina enkaz haline geldi. Bu binada onlarca kişi yaşamını yitirirken bizim aileden 3 kişi hayatını kaybetti” diyor.
Deprem anıtında bulunan taziye defterine çocuklarına olan özlemini 19 yıl önce yazdığı mektupla seslenen anne Sümbüle Ferah’ın yazdığı mektup şöyle:
Çeyizlerini çaldılar...
“Sizleri çok özledim güzellerim. Habersizce gidişiniz, o gittiğin yol senden çok beni yordu. Dedilerdi; simsiyah o uzun saçların toza tuğlaya karışmış. O bebek yüzleriniz tanınmaz olmuş. Yatağından bile kalkamamışsın, uyanamadın mı? Yoksa bir teslimiyetimiydi bu. O gece anneciğinizle vedalaşarak uyumaya gitmiştiniz! Niye? Biliyor muydun yavrum! Hissettin mi olacakları? 16 Ağustos’ta neler paylaşmıştık seninle.. Ne çok ağladık gidenlerimize..
Hani çocukluğunun geçtiği unutamadığın o ev var ya yıkılmadı canım. Hâlâ sapasağlam seni ve ağabeyini bekliyor. Size güzel haberlerim yok bebeğim. Çeyizlerini hep çaldılar. Geri kalanı da enkaza karıştı gitti. Adını bir mermer sütunda binlerce insanla kaynaşmış olarak görmek hoşuma gitmiyor. Bu sütunlar keşke bir iftihar listesi olsaydı.
Senin için bol bol dua ediyorum. O sevdiğin kremalı bisküviyi artık yiyemiyorum. Sizleri çok özledim bebeğim. Sen okumasan da ben yazmaya devam edeceğim. Bu sabah saat 04.30’da sana iki mum gönderdim, karanlıkta kaybolma diye!”
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- 'Seküler müdür kalmadı'