Polis, 'Yanlış zamanda yanlış yerdesin' diyerek gözaltına aldı
Gezi Parkı direnişine ilişkin davanın görülmesine devam ediyor. Davada savunmasını yapan sanıklardan Furkan Bülent Ongan, "Sivil polisler de vardı etrafta, toplu gözaltı yapıyorlardı. Beni de aldılar. Suçum yok neden beni alıyorsunuz? diye sorduğumda ise polis bana, 'Yanlış zamanda yanlış yerdesin' dedi" diye konuştu.
Gezi Parkı direnişine ilişkin sanıkların bazılarının 1-2 Haziran 2013 tarihinde Dolmabahçe Bezmialem Valide Sultan Camii'ne sığınanların da bulunduğu 7'si yabancı uyruklu 255 tutuksuz sanığın yargılanmasına devam edildi. İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi'nce Mayıs ayı boyunca Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri görülecek davanın 3. duruşmasında 14 sanık savunma yaptı.
"YARARLI OLMAMI SÖYLEMEME RAĞMEN POLİSİN TEPKİSİ BANA TOKAT ATMAK OLDU"
Üniversite öğrencisi Mahmut Mert Baygüz, "Olayların meydana geldiği sırada ben yaralandığım için polise sığındım Polise sığınmadan önce Gümüşsuyu Taşkışla'nın yanında bir diklik vardı. Polis gazla müdahale edince kaçmak için oraya tırmanırken suya düştüm, su da gazlıydı. Polise sığındım. Onlar da beni bu halde gözaltına aldılar. Otobüsün içerisindeki memura yararlı olmamı söylememe rağmen polisin tepkisi bana tokat atmak oldu. Bunun etkisiyle kafamı cama vurdum. Travma da geçirmiş olabilirim. Çünkü yüzümü yere çarpmıştım. Yaklaşık 3 saat otobüsün içinde bekletildik. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum" dedi.
"GAZ FİŞEĞİ KASKIMA GELDİ. KASKIM ÇATLADI"
Diğer sanık işçi Levent Erden ise, "Olay günü Gezi Parkı'ndaki ağaçlar için bekleyen arkadaşlara destek için oraya tek başıma gittim. Önce İstiklal Caddesi'ne gittim. Motosikletimi park ettiğim sırada kaskım başımda iken gaz fişeği kaskıma geldi. Kaskım çatladı bende düştüm. Kendime gelmeye çalıştığım sırada bir grup polis gördüm. Polislerin amiri olduğunu düşündüğüm kişi beni yanlarına çağırdı. 4-5 polis üzerime atladı ve kelepçeledi. Ekip otosuna konuldum. Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
"YANLIŞ ZAMANDA YANLIŞ YERDESİN"
Üniversite öğrencisi Furkan Bülent Ongan ise, "Ben karakolda avukat huzurunda ifade vermiştim. Bu ifadem aynen geçerlidir. Ancak şunu ekleme istiyorum ki, Olay günü Taksim Meydanı'nda otobüs durağında bekliyordum. Gazdan etkilenmiştim. Polise sığındım limon sıkıp yardımcı oldular. Sivil polisler de vardı etrafta, toplu gözaltı yapıyorlardı. Beni de aldılar. Suçum yok neden beni alıyorsunuz? diye sorduğumda ise polis bana, 'Yanlış zamanda yanlış yerdesin' dedi. O sırada elimde telefonum vardı, telefonumu zorla elimden alarak hiçbir şekilde çekmememe rağmen içerisindeki bütün fotoğraf galerisini temizlediler. Özel resimlerimin hepsi silindi. Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
"28 SAAT KADAR BİR SÜRE YEMEK,SU VE DİĞER İHTİYAÇLARIMIZ GİDERİLMEDİ"
Üniversite öğrenicisi Çağatay Karakuş ise, karakolda susma hakkımı kullandığını belirterek, "Çünkü kendimin baskı altına alındığımı düşüncesindeydim. Gözaltı süresi bir gün olmasına rağmen 3,5 gün bekletildik. 28 saat kadar bir süre yemek, su ve diğer ihtiyaçlarımız giderilmedi. Sonradan savcılığa getirdiler ve ben savcılıkta avukat huzurunda ifade verdim. O ifadem aynen geçerlidir. Olay yerinde bulunan insanlara yasalara uygun herhangi bir ihtar yapılmadı, 'dağılın' uyarısında bulunulmadı. Bir anda herkesi aldılar. Benim üzerimde suç teşkil eden herhangi bir şey olmamasına rağmen ters kelepçe yapıldım. Bizi tam 3.5 saat yeni yapılan köprünün içinde beklettiler. Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi. Karakuş'un avukatı Rüya Beril Çetintaş ise, "Müvekkilim dahil diğer bütün sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi gerekir. Sanıkların değil polislerin suç işlediğini düşünüyorum. Burada yargılanan insanlar gelecekte çocuklarına bu yaşadıklarını gururla anlatacaklardır" diye konuştu.
"KÖFTE EKMEK YEMEYE ÇIKTIM GÖZALTINA ALINDIM"
Turizimci Can Özhan da savunmasında, "Taksim Meydanı'nda eşimle birlikte faturasını sunduğum otelde müşteri olarak kalmaktaydım ve dışarıya köfte ekmek yemeye çıkmıştım. Eşim otelde kalmıştı. Sonrasında ifademde belirttiğim şekilde oldu. Ben olay mahallinde görevlilerin 'dağılın' tarzında herhangi bir uyarısını duymadım ve yapılmadığını düşünüyorum. Salonda sanık olarak Mahmut Mert Baygüz'ün yaralı halini gördüm ama nasıl yaralandığını görmedim. Olay sırasında ben de polisler tarafından darp edildim ancak kimin darp ettiğini bilmiyorum. Muayene için götürüldüğüm Haseki Hastanesi'nde hekimle yalnız kalamadık, bu hakkımız bize kullandırılmadı" diye konuştu. Hakim Yener Yıldırım hazırdaki sanıkların savunmalarının alınmasının tamamlandığını belirterek duruşmayı 13 Mayıs Salı günü saat 09.00'a erteledi.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu