Sağlıksız dönüşüm çöküyor
Sağlıkta Dönüşüm Programı ile 2002’den beri sağlık politikalarıyla övünüp oy toplayan AKP, son KHK ile 15 yıl boyunca sürdürdüğü uygulamalarda başa dönüş sinyali verdi.
Türkiye’nin sağlığı, AKP’nin 2003 yılından itibaren “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adını verdiği ‘reform’ ile yeniden yapılandırıldı. 15 yılda kurumlar, yöneticiler, aile hekimliği, hastaneler ve Genel Sağlık Sigortası dönüşümden nasibini alırken muayene ücreti, ilaç farkı gibi terimler de litaratüre girdi. Sağlık hizmetlerinin özelleştirildiği ve hastaların müşteri olarak görüldüğü Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın faturası ağır oldu.
2003 yılında AKP Hükümeti’nin “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adı altında sunduğu reform paketi sonrasında sağlık alanında özelleştirmelerin ilk adımı atıldı. Bu paketle başlayan dönüşüm, birinci basamakta topluma yönelik sağlık hizmeti yerine başvurana hizmet verme anlayışını egemen kıldı.
Hastane hizmetlerinin özelleştirilmeye başlanmasıyla kamu hastane birlikleri oluşturuldu. Döner sermaye ve performansa dayalı ödeme sistemi ile sağlık çalışanları kamu kurumları içinde rekabete dayalı bir ücretlendirme mekanizması içine çekildi. Hastaların da ödedikleri vergilere ek olarak katkı payı ödemesi zorunlu kılındı.
İflas sinyali
Parası olmayana sağlık güvencesi denilerek oluşturulan Genel Sağlık Sigortası kapsamında faydalanılacak hizmetler, SGK tarafından yeniden belirlendi. Ancak yıllar içinde çok daha fazla sağlık hizmeti Genel Sağlık Sigortası temel teminat paketi dışında kaldı. Sigorta yalnızca “temel teminat paketi” kapsamındaki sağlık giderlerini karşılarken pakete dahil olmayan sağlık giderleri “özel sağlık sigortası” ya da “kişisel ek ödeme” ile karşılanmaya başlanması AKP politikalarının özelleştirme vurgusunu ve halka sağlık götürme propagandasının da iflas etmeye başladığını gözler önüne serdi.
Yıl 2004: Dönüşüm başladı
Sağlık hizmetinin özelleştirilmesindeki en önemli adım olan ‘Aile Hekimliği’ için AKP hükümeti 2004 yılında 40 milyon Avro kredi aldı. Aşılama, gebe ve bebek takiplerini yürüten, salgın hastalıklarla mücadele yürüten sağlık ocaklarının Aile Hekimlikleri modeliyle kapatılması amacıyla 2005 yılında Düzce’de başlatılan pilot uygulama 2006 yılında 10 ile yayıldı ve çok sayıda olumsuzluk yaşandı ancak görmezden gelindi. Herkese parası kadar sağlık hizmeti sunan Aile Hekimliği uygulamasında iş güvencesi içermeyen sözleşmeli çalışma şekline dönüştürüldü.
Yıl 2006: Sağlıkta ihale ile satım
SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devri ile hastanelerde verilen sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi ve hastanelerin işletmeleştirilmesinin yolu açıldı. SSK’nin ilaç ve sağlık hizmetlerini artık üretmeyip satın alma yoluna gitmesi ile masraflar giderek ağırlaştı. Hastaneler ve İl Sağlık Müdürlükleri’nin tamamında temizlik ve bakım-onarım hizmetleri, büyük olan hastanelerde yemek ve güvenlik hizmetleri ihale ile satıldı.
Yıl 2007: Borçlar yetmedi
Özlük hakları elinden alınan sağlık çalışanları sözleşmeli statüye geçirilerek ekip hizmeti anlayışı terk edildi. Sağlık Bakanlığı, birinci basamak sağlık hizmetlerini özelleştirmek amacıyla Dünya Bankası’ndan kredi aldı. Hastanelerin radyoloji, görüntüleme merkezleri, labaratuvar, yoğun bakım hizmet birimleri özel sektöre ihale edildi. TBMM komisyonlarında görüşülen “Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı”na sağlık emekçilerinin iş güvencelerinin ortadan kaldırılması, hastanelerin kendi kendine yeten işletmeler olması, daha az personelle daha çok iş yaptırılması, genel bütçeden hastanelere ödenek verilmemesi, herkesin ihtiyacı kadar değil ancak parası kadar sağlık hizmeti alması, hastanelerin zaman içinde kârlılık ve verimlilik ilkesi uyarınca özel sektöre devredilmesi hedeflendi. 2005 yılına kadar haftalık 40 saat çalışma süresi torba yasa ve genelgelerle 45 saate çıkarıldı. Radyoloji çalışanlarının haftalık 25 saatlik çalışma süreleri de 45 saate çıkarıldı. 2007 yılında genel seçimlerin de etkisiyle personel alımı yapan Sağlık Bakanlığı tercihini sözleşmeli istihdamdan yana kullandı.
Yıl 2008: Sağlık cepten yedi
Yeni bir vergi yükü getiren Genel Sağlık Sigortası 2008 yılında uygulamaya kondu. Bu uygulamada, sağlıkta özelleştirmelerin devam edeceği, bunun hükümetin temel başlıklarından biri olduğu belirtildi. Kamu ve özel sağlık sigortalarına rağmen ihtiyaç duyulan sağlık hizmetine ulaşmadaki engellerden biri olan katkı payı ile devletin belirlemiş olduğu fiyatların üzerinde kalan kısmını kişinin doğrudan kendi cebinden finanse etmesi gerekti.
Yıl 2009: ‘Katılana’ pay
Ekim 2009 tarihinden itibaren devlet hastanesine başvuranlardan 8 TL, özel hastaneye başvuranlardan ise 12 TL katılım payı alınmasına başlandı. Muayene sonrasında doktor reçete yazmış ise 3 TL katılım payı da eczaneler tarafından alınmaya başlandı. Muayene parası en düşük özel hastanede 100 TL civarına, kamuda ise son tebliğ ile 15 TL’den 30 TL’ye çıktı.
Yıl 2011: Şirketleşen bölünme
KHK ile “Sağlık Bakanlığı Teşkilat Yapısı” düzenlendi. İcracı olmaktan çıkan Bakanlık, denetleyici, düzenleyici konuma geldi. Sağlık Bakanlığı’nın temel görevi olan sağlık hizmeti sunumu, bağlı kuruluşları olan Halk Sağlığı ve Kamu Hastane Kurumu’na devredildi. Devlet hastaneleri “şirket hastanelerine” dönüştürülürken sisteme sahip çıkıp yönetecek CEO olarak nitelendirilen ‘genel sekreter’ler göreve getirildi. Hazine arazileri üstüne “şehir hastanelerinin” kurulmasıyla Kamu - Özel Ortaklığı hayata geçirildi. Özel hastane veya sağlık kurumlarının lisanslarının açık arttırmayla satılması düzenlendi. Muayene açma ruhsatının ihaleyle satılabileceği düzenlemelerin önü açıldı. Sağlık Bakanlığı’na, sağlık çalışanlarını meslekten men etme yetkisi verilirken diğer yandan mevcut klinik şef ve şef yardımcılarının unvanları ile başhemşirelik unvanı iptal edildi. Gönüllü Sağlık Denetmeni kavramıyla hasta ile sağlık çalışanı arasına üçüncü kişilerin girmesine izin verildi.
Yıl 2012: Tepkiler büyüdü
Temmuz 2012’de yayımlanan torba yasayla ‘Aile Hekimliği Kanunu’nda değişiklik yapılarak Aile Sağlığı Merkezi’nde çalışan hekim ve diğer sağlık çalışanlarına başta kamu hastane acil birimleri ve 112 ambulans birimlerinin normal mesaisine ek olarak acil nöbet tutulmasının önü açıldı. Sağlık emekçilerinin tepkisi üzerine daha sonra yürürlüğe giren Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği ile nöbet uygulaması yumuşatılarak uygulanamadı.
Yıl 2013: Çalışanlar çok yönlü
Yıl 2013’e geldiğinde hükümet, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı sürdürmeye devam etti. Acil birimlerinin önü hastalarla dolup taştı ve sağlık çalışanlarına şiddetin en sık yaşandığı yerlere dönüşen acillerde çalışmak oldukça zorlu hale geldi. Hükümet, bu problemleri gidermenin yolunu Aile Sağlığı Merkezleri’nde sözleşmeli çalışan sağlık çalışanlarını bu birimlerde çok yönlü çalıştırmayı öngörerek buldu. Bu sözleşme Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği’ne, Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği’ne, anayasanın çalışanın dinlenme hakkı maddesine ve Avrupa Birliği mevzuatlarına aykırı olması yayınlanmasına engel olmadı.
Yıl 2014: Niteliklere göre ayrıştırma yok
Fazla çalışma ve nöbetler konusu 2014’te yasalaştı. Aile Hekimliği Kanunu’na getirilen düzenleme sonucu aile hekimlerine ve aile sağlığı çalışanlarına haftalık çalışma süresi ve mesai saatleri dışında ayda asgari 8 saat nöbet görevi verileceği düzenlendi. Zorunlu nöbetin öncelikle hastane acil servislerinde tutulması ile ilgili genelge çıkarıldı. Hekim dışındaki farklı meslekleri yani hemşire, ebe, acil tıp teknisyenini bir meslek olarak kabul edip onlara topluca eleman deyip, hepsine niteliği çok zayıf olan aynı görevleri verdi. Aile Hekimliği düzeni, çalışanları normal mesai saatlerinin dışında daha fazla sürelerle çalışmayı ve acil nöbetleri tutmayı zorunlu kıldı. Bu yeni düzen ile koruyucu sağlık hizmetleri değil muayenehanecilik ön plana çıktı.
Yıl 2015: Devir bitmedi
2015 yılının başında SSK sağlık kurumları Sağlık Bakanlığı’na devredildi. Özelleştirmek için devredilen SSK sağlık kurumları ile dönüşüm devam etti.
Yıl 2017: GATA tarih oldu
Darbe girişiminin ardından OHAL ile yönetilen Türkiye’de çıkan KHK ile GATA ve askeri hastaneler Sağlık Bakanlığı’na devredildi. Hükümet, yayımladığı KHK’de GATA’ya bağlı yükseköğretim birimlerinin Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ne; Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ne bağlı eğitim hastaneleri, TSK Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi ile asker hastaneleri, dispanser ve benzeri sağlık birimleri ile Jandarma Genel Komutanlığı’na ait sağlık kuruluşlarının Sağlık Bakanlığı’na devrine ve personelin geçişine ilişkin usul ve esaslar düzenlendi.
Yıl 2017: Eskiye dönüşüm
Tüm bu yaşanılanların ardından 2003 yılından beri hükümet kanadı tarafından övülerek anlatılan Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın başarısızlığı, yayımlanan son KHK ile ilan edildi. Yap boz tahtasına dönen sağlık sisteminde artan bürokrasi ve kadrolaşma gerekçe gösterilerek tekrardan tek çatı haline dönülmeye çalışılıyor. İllerde sağlıkla ilgili üç başlı yönetimde koordinasyon sorunu yaşandı ve yetki karmaşası ortaya çıktı. Yaratılan bürokrasi, sağlık hizmetlerinde gecikme oluşturdu. Ayrıca, yeni oluşturulan kadroların, Menzil Cemaati tarafından kadrolaştığı söylendi. Yaşanan bu sorunların ardından eskisine benzer bir yapıya dönüştürmek üzere durum Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a iletildi ve Erdoğan’ın talimatı ile yeni düzenleme geldi. KHK ile Sağlık Bakanlığı’ndaki üst düzey yöneticilerin görevleri sona erdirildi. İl ve ilçe sağlık müdürlükleri yeniden yapılandırıldı, 9 bin 831 adet yeni kadro ihdas eden bakanlıkta bir gecede boş bırakılan makamlara yeniden kadrolaşmanın önü açıldı.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'