Savcı kayıp silahların peşinde
Eski özel harekatçı Ayhan Çarkın’ın Ankara’da işlenen dört “faili meçhul” cinayete ilişkin yaptığı itirafların ardından Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği, bu cinayetlerin Emniyet Genel Müdürlüğü’ne (EGM) hibe edilen ancak daha sonra kaybolduğu ortaya çıkan silahlarla işlenip işlenmediğini araştırmaya başladı.
Susurluk hükümlüsü Ayhan Çarkın, mahkemeki sorgusunda, 4 faili meçhul cinayetin, dönemin Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin’in “organizsonu”, Mehmet Ağar’ın ise “bilgisi” dahilinde işlendiğini iddia ederek, olayların içindeki 10 özel harekat polisinin isimlerini saymıştı.
Avukat Yusuf Ekinci’nin Ayhan Akça tarafından öldürüldüğünü öne süren Çarkın, Akça’nın kendisine “Bacanak seni göreyim. Al bir siftahın olsun, sen de milli ol” diyerek Uzi marka silah verdiğini söylemişti. Ekinci’nin ne amaçla öldürüldüğünü bilmediğini dile getiren Çarkın, “Bazen sorduğumda Milli Güvenlik Kurulu ve devletin bilgisi tahilinde oluyor diye bir şeyler söyleniyordu. Korkut Eken danışman olarak görev yapıyordu” ifadelerini kullanmıştı.
Çarkın’ın bu ifadelerinin ardından harekete geçen soruşturma savcıları, öncelikle MGK’ye yazı yazarak, o dönem “ölüm listesi” olup olmadığını sormuş, gelen yanıtta ise böyle bir listenin bulunmadığı bildirilmişti. İkinci olarak MİT’ten bu cinayetlere ilişkin rapor istenmişti. Tanık olarak dinlenen Susurluk raporunu yazan eski Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş da savcıya “Kayıp Silahlar”la ilişkin bilgi vermişti. Tanıklık yapan bir diğer isim olan dönemin TBMM Araştırma Komisyonu üyesi Fikri Sağlar ise, komisyonda, Ekinci’nin sadece özel harekâtın kullandığı Uzi marka silahla öldürüldüğünün belirlendiğini söylediklerinde, İbrahim Şahin’in buna şaşırarak, “Anladım, Uzi marka silah ile öldürülmüş olabilir, ama şey, yok, yani” diye paniklediğini anlatmıştı.
Cumhuriyet’in edindiği bilgiye göre, faili meçhul cinayetlerin söz konusu kayıp silahlarla işlenip işlenmediğini araştırma kararı alındı. Özel yetkili savcılık, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bir yazı göndererek, İsrailli Hospro firması tarafından Emniyet’e hibe edilen silahların kriminal kayıtların olup olmadığını, varsa bunların raporlarının gönderilmesini talep etti. Emniyetten gelen yazıda ise belirtilen silahların kayıtlarının olmadığı savunuldu. Diğer yandan TBMM’den istenen Meclis Susurluk Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı rapor savcılığa ulaştı.
Kayıp silahlar vakası
“Kayıp silahlar” olayı, 3 Kasım 1996’da Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı’nın bulunduğu Mercedes’ten 1 adet Beretta marka silahla, bunu ait susturucu ele geçirilmesiyle ortaya çıkmıştı. Bu silahın, İsrailli Hospro firması tarafından Emniyet’e hibe edilen silahlar arasında yer aldığı tespit edilmişti. Bu silahlar, Mehmet Ağar’ın Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı Susurluk davasında da gündeme gelmişti. Cumhuriyet savcısı, Çatlı’ın aracında bulunan silahın İsrailli Hospro firması temsilcsi Erkaç Tınar tarafından EGM’ye hibe edilen 10 adet tabanca arasında bulunduğuna dikkat çekmişti. Silahların 21 Nisan 1994’te gümrükten çekilip EGM ana deposuna oradan da Özel Harekat Daire Başkanlığı’na teslim edildiğini anlatan savcı, “Ancak kuvve kayıtlarında tabanca ile birlikte diğer tabancalar ve Hospro tarafından hibe edilen çok sayıda otomatik tüfek ve malzemenin kayıtlarına rastlanılmadığı belirlenmiştir” demişti. Savcı, silahların kaybolmasında Ağar ve Şahin’i şu sözlerle suçlamıştı:
“....Özel Harekat Daire Başkanlığı’na teslim edilen bu silah ve malzemenin kaydının tutulmadığı, kasten eksik, hatalı ve sonradan tutulduğu, çok büyük bir kısmının kaybolup, akıbetlerinin belirsiz olduğu, bu konuda Mehmet Ağar ile İbrahim Şahin’in bilgi sahibi olup onların talimatları ile gerçekleştirildiği, müfettiş raporları ve Başbakanlık Teftiş Kurulu raporu ile de belirlenmiş olup, bu şekilde hibe edilen silahlardan bir tanesi Susurluk’ta kaza yapan araçta bulunduğu anlaşılmıştır.”
Mehmet Ağar ise bu suçlamaya karşı mahkemeye gönderdiği savunmada, Emniyet Genel Müdürü’nün silah alma, demirbaşa kaydetme, depolama ve silah ve mühimmatları teslim etme gibi görevi olmadığını iddia edererk, “Genel Müdürün bu husustaki görevleri denetim ve gözetim görevidir” dedi. Ağar, bu konuda herhangi bir ihmal veya bağlantısının olmadığını ileri sürdü.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Colani’nin arabası
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!