Sincabın hakları

Quebec Eyaleti yüksek mahkemesi, bir süre evvel, hayvanların da tıpkı insanlar gibi hakları olduğunu savunan bir karar çıkarttı. Bu yerel mahkeme kararının, Kanada Federal Yüksek Hâkimleri tarafından onanması bekleniyor; onaylanırsa, Kanada’da kutup ayısından solucanına kadar tüm hayvanlar hak sahibi olacak.

Yoruma açık olan bu karar, belli ki, insanların hayvanlara karşı egemenlik kurmak üzere işlediği zulme dayanıyordu.

Yoksa tavşanı kovalayan çakal, kargadan peyniri kapan tilki, kartalın pençesine düşen tarla faresi, karnı acıkmış ve doyurmak için önüne geleni yemek azminde bulunan kırmızı şapkalı kurt ve hatta Moby Dick mahkeme kararına girmiyordu; onlar bu katliamları işlemekte serbest kalıyordu.

İnsanlar hayvanları öldürünce kabahat, ama ayı yahut kaplan birini parçalarsa suç sayılmıyordu.

Delil La Fontaine masalları

Antik çağların masalcısı olan Bandırmalı hemşerimiz Ezop’un Masalları yahut La Fontain’in fabıl hikâyeleri, mahkemeye delil olarak sunulabilirdi; masallarda hayvanlar birbirini yiyordu.

Herhalde geyiği kovalayan arslan, ceylan peşindeki sırtlan duruşmaya çıkmayacaktı.

Bu durumda, mesela, et üreticisi firmalar suç işliyordu; katliam yapıyordu.

Evinizde biftek kızartınca siz de katil oluyordunuz, anneniz cızbız köfte yaparsa tamamen suçluydu ve roka salatası yanına yakışan lüfer balığını tavada kızartınca denizde soykırım yapıyordunuz.

Duruma açıklık getirmek üzere, denildi ki, endüstriyel anlamda hayvan yetiştirip sonra onları kesip yemek hayvan hakları kısmına girmiyor; kafalar iyice karıştı.

Hayvan kime denir, kime denmez tartışması başladı. O halde hayvanların bir endüstriyel olanı vardı ve bir de insan gibi haklara sahip olanı... O vakit Kanada’da birine hayvan demek onu insan yerine koyduğunuz anlamına gelir miydi? Karışık iş, vesselam!

Avcılığın tamamen yasaklanması gerektiğini söyleyen hayvan hakları savunucuları da ortaya çıkıp Quebec Mahkemesi kararına destek verdi.

Şimdi hem ABD’de, hem Kanada’da hayvan kimdir, kime hayvan denirŞimdi hem ABD’de, hem Kanada’da hayvan kimdir, kime hayvan denirse gücenmez ve darılmaz, hatta “Evet, bana seslendiğiniz gibi ben bir hayvanım ve tıpkı sizin gibi haklarım da var!” diye karşılık verir biçimindeki sakızlaşan iddialar, karşıt görüşler, suçlamalar, akademik- hukuki yayınlar ve açıklamalar ardı ardına geliyor.

Bütün her şey 2011 yılında Macaque Maymunu diye bilinen, neredeyse uzaktan amcazâdemize, eğer amca tarafını kayırıyorsanız teyze oğluna benzeyen bir maymunun, üstelik cep telefonuyla selfie-öz/çekim fotoğraf çekmesiyle başladı.

Pek meşhur hayvan hakları derneği PETA’nın “Bu Macaque maymununun selfie’sini orada burada yayımlayanları uyarması da bardağı taşıran damla oldu. Elbette hayvanlara karşı şiddet uygulamak, zulümde bulunmak tüm ülkelerin yasalarında şöyle böyle yasaklanmıştı ama bu yetmiyor, sincaba ormanda mülkiyet hakkı, hem dişi ve hem erkek olup tek-eşeyli üreme yapan solucana da LGBT listesinde yer ayrılmaya çalışılıyordu.

Polis memuru köpek

Bir süre evvel, Toronto kentinde, polis kadrosuna yazılı, koklamayı seven ve bundan ekmeğini çıkaran köpek bir kokain kaçakçısı tarafından öldürülünce cinayet sayıldı ve tıpkı bir polis memuru katledilmiş zannıyla sanık mahkemeye sevk edildi; bunu da hatırlatmak gerekiyor.

Tavukların yumurtasını alıyoruz, diye omlet ve rafadan sevenleri hırsızlıkla suçlamaya kadar Kanada’da bu işin cılkını çıkaranlara rast gelince, Kurban Bayramı’nda kesilen koç, deve, dana ve diğerlerinden söz etmeden lafı kapatmayı uygun buluyorum; yoksa Kanadalı hayvan hakları savunucuları işi gücü bırakıp, bizi, güzelim memleketimizi topa tutar...