Siste bir şehir kaybettim...
Sabah uyandığımda sis vardı Dubai’de. Uyandığımda şehri bulamadım. Birbiriyle yarışırcasına uzayıp giden gökdelenler kaybolmuştu. Denizi göremedim, limanı da. Büyüleyici bir boşluğun içindeydim. Ne metro hattı vardı, ne otoyol ne de o yolun trafiği. Kentin kiri, pası, tozu kaybolmuş; insanlar, kuşlar, ağaçlar görünmez olmuştu. Güneşe baktım, o da her zamanki yerinde değildi. Sanki kalın bir beyaz örtü üstümüze çökmüş, şehri sarıp sarmalamıştı. Doğanın şaşırtıcı şölenlerinden biri daha başlarken çölde yükselen kent bir anda yeryüzünden silinip gitmişti.
Sisin Dubai’ye yakışacağını anlatsalar inanmazdım. Bunu anlamak için görmek gerekiyormuş. Kendimi sokağa attım. Bir yandan da uyku mahmurluğumu üstümden atmaya çalışıyordum. Gökyüzündeki bulutlar yere mi inmişti yoksa ben mi bulutlara yükselmiştim, sabahın o saatlerinde bunu anlamak biraz zaman aldı ama kaldırımların boş, caddelerin ıssız olduğunu görebiliyordum. Kaybolmayı göze alıp siste kaybettiğim kenti aramaya koyuldum. Marinaya geldiğimde birkaç kişiyle karşılaştım. Bir kafeye uğrayıp bol kavrulmuş, sütsüz, şekersiz kahvemi alıp ayılmaya çalıştım. Denize yaklaştıkça alışık olmadığım bir serinlik hissettim. Sıcak ve nemden hiçbir zaman tamamlayamadığım yolun sonuna gelmiştim ama nereden geldiğini anlayamadığım bir ses sanki devam etmemi istiyor, denizden gelen esinti sisin görünmeyen ucuna davet ediyordu. Sabah sersemliğimi üstümden atmıştım ve davete uymayıp geri döndüm.
Normal günlerde tam bu noktadan gökyüzüne baktığımda tepemde dikilen gökdelenleri göremediğim için sevindim. Binaları kuşatan beyaz bulutlar hareket etmiyordu. “Sis güneş doğunca kaybolur” derler. Saatime baktım, güneş çoktan doğmuş olmalı ama yoğun sisin kaybolacağı yok. Metroyla şehrin diğer ucuna gittim. Doğanın muhteşem gösterisi bitmeden farklı noktalardan değişik manzaraları izlemek istedim. Gittiğim yerlerde durum aynıydı. Yaz boyunca bazen koyu sarı, bazen açık sarı olan ama bu rengin elli tonunu göstermekten hiçbir zaman çekinmeyen Dubai’ye beyaz yakışmıştı. Uzun ve sıcak geçen bir dönemin ardından beyaza bürünen kentte ilk defa bugün zorlanmadan yürüyebildiğimi, rahat nefes alabildiğimi fark ettim. Ender rastlanan doğa olayı ne yazık ki fazla uzun sürmedi. Kenti kaplayan beyaz örtü güneşin yükselmesiyle üstümüzden kalktı.
Yüzde 90’lara ulaşan nem
Az önce tanık olduğum yoğun sisin nedenini kentin tecrübeli sakinlerine sordum, birkaç profesyonel fotoğrafçıyla konuştum. Dubai’ye yolunuz düşer de aniden sis altında kalırsanız şaşırmayın, hatta sevinin çünkü bu yoğunlukta sis şehri sadece yılın son aylarında ziyaret ediyor. Yani denizden gelen serin rüzgârların çöl sıcağıyla karşılaştığı ender günlerde Dubai beyaza bürünüyor. Sisin nedeni çöl kumları üstünde yoğunlaşan sıcak havanın akşam saatlerinde gökyüzüne yükselip denizden gelen serin havayla karşılaşması. Buraya kadar her şey normal. Buradaki sisi diğer bölgelerden ayıran özellik, çöl zemininden ısıyla birlikte yükselen ince kum tanecikleri. Sisin yoğunlaşmasına neden olan bu duruma, yüzde 90’lara ulaşan nem de eklendiğinde ortaya bugünküne benzer manzaralar çıkıyor. Güneş doğmadan yoğunlaşan sis günün ilk ışıklarıyla kayboluyor, bazen de etkisi saatlerce sürebiliyor. Benzer bir durumla tekrar karşılaşır mıyım bilmem ama planlarımı şimdiden yaptım. Eğer sis Dubai’yi tekrar örterse manzarayı yerden değil gökten izlemeye kararlıyım.
remgok@gmail.com
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!