Skandallar toplumun aynasıdır

Deniz Baykal'ın yer aldığı iddia edilen seks skandalı ülkenin siyasi gidişatında önemli rol oynadı, oynamaya devam ediyor. Öte yandan böylesi bir skandalın içinde yer almak toplum önünde olan kişileri psikolojik veya fiziksel bir linç ortamının içine sokuyor.

Skandallar toplumun aynasıdır
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 23.05.2010 - 15:17

Elbette varolan gerçekleri yorumlayacak şey kamu vicdanı. Ancak o vicdan ve ahlaki değerler bir yandan skandalın zanlılarını ve mağdurlarını yargılarken aynı zamanda kendi toplumsal değerlerini de sınıyor...

Politikacıların içinde bulundukları skandallar doğal olarak sanatçılara ya da toplum önünde bulunan başka bir zümrenin yaşadıklarına pek benzemiyor. Belki sanatçılar doğalarında taşıdıkları aykırılık yüzünden ne kadar ayıplansalar da günün birinde yaşananların unutulacağı umuduyla yaşayabilirler. Politikacılar öyle mi? Oylarını arttırmak için ister istemez toplumda her kesime biraz olsun hitap etmesi öngörülen bunun için de keskin uçları olan bir yaşam tarzını kaldıracak bir meslek asla değil. Deniz Baykal’ın fazlasıyla özel görüntülerini izleyenler ilk anda ne düşünmüşlerdir bilinmez ama “Adamın özel hayatı kardeşim, size ne” diyenler de vardır, değil mi? Fazlasıyla iyimser bulduysanız haklısınız çünkü toplumun gözü önünde bulunan kişilere yüklenen örnek olma görevi hiçbir zaman meydanlarla, sahnelerle sınırlı değil. Hatta yatak odasının bile kurtarılmış bölge olduğunu söyleyemeyiz.

O zaman bu noktada yatak odalarına kadar giren gizli kameralardan, mikrofonlardan ya da envai çeşit teknolojik aletten daha önemli bir gerçek var. Ünlülerin yatak odalarına giren şeyin aslında bizim vicdanımız ve ahlak anlayışımız olduğunu söylemek gerekir. İşte burada toplumdaki ayrışmaları, fikir ayrılıklarını ve aslında gerçek dediğimiz şeyin ne kadar kaygan bir zeminde durduğunu görebiliriz. Baykal’ın seks skandalını affedilemez bulanlarla o kadar da affedilmez bulmayanlar arasındaki fark ister istemez Türkiye’de son dönemde iyice belirginleşen ideolojik ayrılıkları birden tepetaklak etti. En muhafazakâr görünen insanla işi en demokrat yanından görmeye çalışan insanın mazur görme ve görmeme arasındaki çizgide kendilerinden hiç de beklenmeyecek yerlerde durduğuna şahit olduk. Burası işin ahlaki kısmıydı. Vicdan meselesine gelince bu kez taraf olmanın getirdiği hayal kırıklığı ve yine taraf olmanın getirdiği “zaaflara rağmen sevgi” çıktı karşımıza. Ne kadar muhafazakâr olsak da biz de eşimizi aldatmıştık, ne kadar demokrat olsak da bizim başımıza böyle bir şey gelse asla affedemezdik. Ortaya çıkan sonuç şu; gizli kameralar ünlülerin en mahrem alanlarına girerken aslında orada biz de vardık ve olayların kahramanlarını sorgularken aslında kendimizi de sorguluyorduk

Dünyada ünlülerin konu olduğu skandallar çeşit çeşit. Bir transseksüelle basılmaktan, uyuşturucu alıp komşunun evine dalmaya, üvey çocuğuyla evlenmekten, bir fahişenin şantajına maruz kalmaya kadar uzayıp giden bir liste. Tabii ki çok belirleyici bir ayrıntı var. Skandalın kişinin işiyle ilgili olup olmaması. Rüşvet görüntüleriyle, grup seks görüntülerinin internette yayılması aynı hızla olsa da yarattıkları etkinin aynı olduğunu söylemek güç ama öte yandan “özel hayatından bize ne. İşinde başarılı ya” demek de bir o kadar güç. Hangi işle uğraşırsa uğraşsın ünlü birinin ağzından bir kere çıkmıştır; “Beni özel hayatımla değil işimle değerlendirin.” Oysa kişiyi ünlü yapan ve kimilerine göre “hak ettiğinden fazla” ilgi ve sevgiyle çevrelenmesinin de sebebi bu merak değil mi? Toplumun gözü önünde olan kişileri berber, tesisatçı ya da marangoz gibi sadece işleriyle değerlendiriyor olsaydık, onlar hakkında ne kadar kafa yorardık? Mahalledeki tesisatçının işinde ne kadar iyi olduğunu düşündüğümüz zamandan fazlası değil herhalde. Bu da ünlüleri değerli kılan televizyon, gazete ya da herhangi bir medya aracılığıyla izlenme sürelerinde olumsuz farklar yaratırdı.

Peki, tüm bu söylediklerimiz Deniz Baykal’ın bu süreçte yaşadıklarını meşru kılıyor mu? Cevaplaması zor bir soru. Buna karar verecek olan da bizler değiliz. Gazeteci için haber kaynağının önemi yoktur belki ama insan ister istemez şunu da merak ediyor. Kendi halinde birileri durup dururken ünlü birinin evine düzenek kurup zaaflarının ortaya çıkmasını bekler mi? Tabii bu gerekçe yapılan hataların ortaya çıkmasını engellememeli ama işin ucunda başka bir tehlike daha var sanki. Çok yakında olmasa bile gizli kamera görüntüleriyle patlayan seks skandallarının artık o kadar da önemsenmediği “Aman ne var, herkes yapıyor işte” denilebildiği bir gelecek hayali kurmak o kadar zor mu?

 

Psikolog Süreyya Coşkuner: Skandallar gelişmişlik düzeyimizi ortaya koyar

- Toplumda göz önündeki kişilerin içinde olduğu skandallar toplum için de bir ahlakı sınama haline geliyor mu?

- Elbette geliyor. Göz önündeki kişileri toplumun etkilendiği kişilikler oluşturur. Onlar birçokları için özenilen insanlardır. Beğenilen insanlardır. Hatta bazıları için model alınan kişilerdir. Onlarla ilgili bir skandal oluştuğunda kendileri yaşıyormuşcasına bocalayabilirler. Hayal kırıklığı ve kızgınlık içinde kalırlar. Böyle bir durumda bazen onları savunmaya da çalışırlar. Skandallar toplumun genel düzeyi hakkında fikir verir tabii ki. Toplum için ahlaki bir gösterge olabilir.

- İnsanların kişi ve konu üzerindeki fikir birliktelikleri ve ayrılıkları toplumun ahlaki değerleri ve insanların değer yargıları hakkında bir fikir sunuyor mu?

- Bu da doğru bir önerme. Baskın bir fikir birliğinin, teorisi doğru bile olsa farklı düşünenler için korkutucu hale dönüşmesi çok kolaydır. Hele hele gelenekleri ve dini arkasına alan bir önerme, bir ahlaki yargı, önünde durulması zor, karşı konması neredeyse olanaksız bir durum yaratabilir. Gerekli hoşgörü azalabilir. Ayrık fikirlerin birbirine saygı göstermesi çok önemlidir. Tabii ki gelişmişlik düzeyimizi ortaya koyar.

- Skandalların insanların psikolojisi üzerinde olumsuz bir etkisi oluyor mu?

- Skandallar insan psikolojisini çok olumsuz etkiler. Olayın kahramanları kendilerini bir kuyunun içinde bulabilirler. Onlar için depremler yaşanıyordur.

Dünya güvenli bir yer değildir. Hayatın anlamı sorgulanmaya başlanır. Eğer kendileri böyle skandallar için dayanıklı ve hazırlıklı değillerse dayanılmaz acılar yaşanır.

Bugüne kadar getirdiği tüm olumlu değerlerin eridiğini, yerine utanç dolu bir durumun geldiğini düşünürler. İşte asıl o sırada kendisini seven yanının, nefret eden yanıyla baş etmeye çalışması gerekecektir. Ayrıca onu sevenlerinin desteğini hissetmeleri de bunu kolaylaştırır.

Siber suçlara karşı ortak hareket

Skandallarla ilgili çok da dikkat çekmeyen bir boyut işin teknik kısmı. Uzun süre Avrupa Siber Suçlar Sözleşmesi’ni imzalamamakta direnen Türkiye önümüzdeki aylarda bu sözleşmeyi Meclis’in onayına sunmayı kabul etti. Eğer bu sözleşme ülkemizde de yürürlükte olsaydı ünlülerin skandal görüntülerini kovalayanlar ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalabilecekti. Bu sözleşmeye imza atmak aynı zamanda internete sürülen görüntü ve ses kayıtlarının kaynağını bulmak için ülkeler arası ortak çalışmayı olanaklı hale getiriyor.

Ortak çalışma için 7 gün 24 saat boyunca faal durumda olan bir ağ kurulması öngörülüyor. Bu ağ sayesinde taraf ülkeler dijital verilerle ilgili cezai suçlar konusunda soruşturma ve davaların yürütülmesi ya da internet ortamında delil toplanabilmesi için en kısa sürede iletişim kurulması amacıyla hizmet verecek. Ancak böyle bir hattın taraf ülkelerdeki kullanıcıların internet ortamındaki mahremiyetini tehdit edip etmediği de belirsiz.

Avrupa Siber Suçlar Sözleşmesi’nde bilgisayar veri ve sistmelerine yönelik suçlar, “Yasadışı erişim, yasadışı müdahale, verilere müdahale, sistemlere müdahale, cihazların kötüye kullanımı” şeklinde tanımlanıyor. Ayrıca söz konusu sözleşme suçların işlenmesini ve işlenmesine yardım edilmesini ülkelerin ceza yasaların kapsamı içine almasını şart koşuyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler