'Takdir şüphesiz ki kendilerine aittir'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bizim Türkçe Olimpiyatları'nın finalinde yaptığımız konuşmada ben bu ifadeyi kullandım. Bu benim ilk defa kullandığım ifade değil aslında" dedi.

'Takdir şüphesiz ki kendilerine aittir'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 17.06.2012 - 11:03

Meksika'ya hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen'e yönelik yaptığı çağrı ve bununla ilgili CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarını değerlendirmesi istenmesi üzerine, şunları söyledi: ''Bizim Türkçe Olimpiyatları'nın finalinde yaptığımız konuşmada ben bu ifadeyi kullandım. Bu benim ilk defa kullandığım ifade değil aslında. Daha önce, farklı zamanlarda Amerika'ya gidip gelen ortak dost dediğimiz arkadaşlarımıza bunu söyledik. Yani ne zaman isterlerse biz bize düşeni yapmaya hazırız dedik. Gurbette yaşamasını doğru bulmayız dedik. Bu konudaki takdir şüphesiz ki kendilerine aittir. Biz ise burada üzerimize düşeni yapmaya hazırız dedik. Bunu söyledik ve Türkçe Olimpiyatları öncesinde özellikle böyle bir beklentinin olduğunu bildiğim için bunu finale gelmiş olan gönüldaşlarıyla paylaşalım istedim. Çünkü dışarıda da tabii bazı dedikodular oldu. 'Acaba gelmek istiyor da burada olumsuz yaklaşım mı var' diye. Bunu ortadan kaldırmak istedik. Biliyoruz ki zaten yasal bir manisi söz konusu değil. Bize düşen, hiçbir manisi olmadıktan sonra kaldı ki vatandaşlığı alınmış olanların bile vatandaşlıklarını iade etmiş iktidarız. Ama Hoca Efendi'nin zaten böyle bir sıkıntısı yok, manisi de yok. Öyleyse hasret niye? Bu gurbet niye? Bunu özellikle orada ifade edelim dedik. Ama yine de takdir kendilerinindir ama yaptıkları açıklamaya göre herhalde şimdilik böyle bir şey düşünmüyorlar . Allah sağlık sıhhat afiyetler versin. Ben Kılıçdaroğlu'nun değerlendirmesini değerlendirecek değilim.''

Başbakan Erdoğan, cumhurbaşkanının görev süresine ilişkin de ''Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu karar üzerinde yorum yapmayı kendi açısından gereksiz bulduğunu'' belirtti. ''Çünkü olay bizim üzerimizde döndürülüyor. Buna gerek yok'' diyen Erdoğan, ''Şu anda Türkiye'nin Cumhurbaşkanının olduğunu, 2014'e kadar bu cumhurbaşkanlığı sürecinin devam edeceğini'' söyledi. Erdoğan, ''2014 olsun, ülkemiz için hayır olsun. Değerlendirmeleri de o zaman yaparız'' ifadesini kullandı.

'Yargının yaklaşımı değil'

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, terör örgütü elebaşı Öcalan'la ilgili açıklaması ile Leyla Zana'nın sözlerini değerlendirmesinin istenmesi üzerine de Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bülent Arınç'ın yaklaşımı yargının ortaya koyduğu bir yaklaşım değil. Yargının vermiş olduğu bir karar var ve yargı ağırlaştırılmış müebbet hapis kararı vermiş. Yürütme de ülkede herhangi bir sıkıntıya vesile olmasın diye tutmuş İmralı'yı seçmiş. İmralı değil de ülkenin herhangi bir şehrinde bir cezaevi de olabilirdi. Ama böyle bir cezaevinin olmasının getireceği neticelerin neler olacağını da yürütme düşündü. Bu birçok olumsuzluklara neden olur diye İmralı'yı uygun gördüler. Biz de zaman zaman bunun üzerinde duruyoruz, değerlendirmesini yapıyoruz. Bazıları 'Şu kadara mal oluyor' gibi speküle etmeye çalışıyor. Ülkenizin huzuru için bazı bedeller ödeyeceksin. Biz de bu bedelleri ödüyoruz. Ben Sayın Bülent Bey'in yaptığı açıklama üzerine, 'Silah bıraksınlar, ondan sonra ev hapsi düşünülür' ifadesi, aramızda görüştüğümüz bir konu değil, kendi şahsi kanaatidir. Sayın Zana'nın, benimle görüşme noktasında gelen hiçbir talebi yoktur. Ama bir milletvekili olarak öyle bir talebi bana geldiği anda kendisiyle görüşmekten de kaçmam. Bunu da açıkça söyleyeyim. Temennim odur ki Sayın Zana'nın yapmış olduğu açıklamalar herhalde uzun yılların tecrübesinin de ortaya koyduğu neticedir ve keşke BDP, silahı unutup terör örgütünü unutup, parlamento çatısı altında siyasi mücadelesini sürdürse. Şu anda arkadaşlarımızın birbiriyle yaptığı görüşmeler, Genel Kurul'a (Meclis) girildiği zaman gerçekten ağza alınmayacak hakaretlere dönüşmesin. Genel Kurul içindeki tablo kulislerde öyle değil. Kulislerde tablo çok farklı. Birbirleriyle ikramlaşıyorlar. Ama Genel Kurul'a girildiği zaman başka bir dünya var. Biz de bunu anlamakta zorlanıyoruz."
 

'Terör örgütü silahı bırakmak durumdadır'

''Taraflar samimi olsa sorun çözülür'' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Benim Başbakan olarak, AK Parti Genel Başkanı olarak söylediğim; bölücü terör örgütü silahı bırakmak durumdadır. Silahı bırakmadığı müddetçe devletin güvenlik güçleri operasyonu bırakamaz. Devletin güvenlik güçleri, görevi bu. Operasyonu kime yapıyor? Bölücü terör örgütü. Kime yapıyor? Halkın huzurunu tehdit edenlere, eli silahlı şehir eşkıyasına yapıyor. Yapmak zorunda. Ne diyorlar. Asker polis silah bırakacak olur mu ya? O, o silahı taşıdığı için zaten polis, o silah taşıdığı için asker. Bundan dolayı görevli, bunun için de bu millet askerine, polisine bedel ödüyor. Bunları birbirinden ayıralım deriz. Temennimiz odur ki inşallah bunu artık parlamento içerisine girmiş olan BDP milletvekilleri anlar, onlara gönül vermiş vatandaşlarım da anlar ve bu süreci başarılı şekilde atlatırız. Bu terör belasından da ülkemizi kurtarırız. Ülkemizin kurtulmasıyla birlikte de bu milli birliğimizi, kardeşliğimizi pekiştirecek sürecin başlamasına vesile olur.''

G-20 Zirvesi

Başbakan Erdoğan, ziyaret öncesi Esenboğa Havalimanı'nda yaptığı basın toplantısında, zirvenin bir kısmına katılacağını ve burada Ticaret Yatırım Paneli'nde dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen üstyöneticilere (CEO) hitaben konuşma yapacağını belirtti.

Erdoğan, ziyaretin Meksika bölümünde kendisine Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in, Brezilya kısmında ise Babacan ve Şimşek'in yanı sıra Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ile Orman ve Su işleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun eşlik edeceğini bildirdi.

G20'nin son küresel ve ekonomik krizin ortaya çıktığı 2008 yılından itibaren liderler seviyesinde toplanan bir platform konumuna geldiğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi: ''Biz de Türkiye olarak bu platforma yani G20'ye aktif katılım ve destek sağlıyoruz. G-20 küresel ekonomik sistemin sürdürülebilir bir yapıya kavuşmasını ve büyüme trendine girmesini sağlama amacıyla ortak politika önerileri geliştiriyor, ortak politikalar uyguluyor. G-20 Los Cabos zirvesinin gündeminden de anlaşılacağı gibi küresel ekonomiyle yakından bağlantılı istihdam, kalkınma, gıda güvenliği, yeşil büyüme ve ticaret gibi pek çok alanda küresel büyümeye, küresel refaha hizmet edecek ortak ve pratik çözüm arayışını sürdürüyor. Bizler, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin birlikte yer aldığı G-20'yi, bu sorunların ele alınması için en uygun platform olarak değerlendiriyoruz. Gelişmekte olan ekonomilerin artan ekonomik ağırlıklarıyla orantılı olarak küresel ekonomik yönetim içindeki ağırlıklarının da artması gerektiğine inanıyoruz. Bu çerçevede G20'nin etkiniliğinin korunmasına önem atfediyoruz.''
 

Rio 20 Zirvesi

Türkiye olarak G-20'nin, uluslararası ekonomik ve mali sistemin güçlendirilmesine ve reformuna yönelik çalışmalarına da destek verdiklerini ve aktif katılım sağladıklarını ifade eden Erdoğan, ''Meksika'nın ardından Brezilya'ya geçeceğim. Orada Rio 20 zirvesi olarak da adlandırılan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı'na katılacağım. Rio de Janeiro'daki bu zirveye 150'ye yakın ülkenin devlet ve hükümet başkanı düzeyinde iştirak etmesi, toplam katılımcı sayısının 60 bin civarında olması bekleniyor'' diye konuştu.

1992 yılında yine aynı şehirde Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı'nın düzenlendiğini hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''O konferans, ülkelerin ekonomik kalkınma ve çevreye duyarlı yönetim sağlamalarına, çevreyi koruma faaliyetlerine yönelik bir dizi ilkenin benimsenmesi açısından önemli adım niteliğindeydi. Rio 20 Zirvesi'ni esas itibarıyla o ilk konferansla bağlantılı olarak değerlendirmek gerekiyor. Zira 1992'deki konferanstan bugüne kadar sürdürülebilir kalkınma alanında kaydedilen gelişmeleri elde edilen sonuçları, ayrıca henüz karşılanmamış taahhütleri ele almayı hedefliyor. Ayrıca önümüzdeki yıllar içinde yeni hedefler belirlenmesi amaçlanıyor. Yoksullukla mücadele ve sürdürülebilir kalkınmaya odaklı bu konferansın iki ana teması olacak; bunlardan biri yeşil ekonomi, diğeri ise sürdürülebilir kalkınma için kurumsal çerçeve başlığını taşıyor.''

'Konferansa Türkiye'nin katkısı büyük olacak'

''Bu noktada bir parantez açarak birkaç hususu hatırlatmak istiyorum'' diye konuşan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Türkiye özellikle son 9,5 yılda gerçekleştirdiği ekonomik ilerlemeyle dikkat çekiyor. Ülkemiz bu süreçte hızlı bir sosyoekonomik kalkınma süreci yaşadı, yaşamaya da devam ediyor. Ha keza yoksullukla mücadelede nüfusunun tamamına yakın bölümüne eğitim, sağlık, enerji, su, ulaştırma gibi temel hizmetlerin sağlanmasında ciddi mesafeler katettik ve katetmeyi sürdürüyoruz. Dolayısıyla kalkınma, sürdürülebilir büyüme, çevrenin korunması, küresel krize karşı alınabilecek önlemler gibi konuların ele alınacağı bu konferansa Türkiye'nin büyük katkısı olacağına inanıyorum. Burada da yine bir konuşmam olacak. Katılımcalara ülkemiz sürdürülebilir kalkınmaya ilişkin yaklaşımını, bilhassa insani kalkınma bakımından kaydettiğimiz ilerlemeyi anlatacağım. Türkiye olarak 21. yüzyıla yönelik insan odaklı yeni bir kalkınma anlayışının hayata geçirilmesine büyük bir önem verdiğimizi de burada vurgulayacağım.''
 

'Türkiye'nin başarılı performansını ortaya koyacağız'

Zirvede ''insani kalkınma'' ve ''en az gelişmiş ülkeler'' konulu yüksek düzeyli iki yan etkinliğin de düzenleneceğini kaydeden Erdoğan, ''Ulusal standımızda Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınma alanında sergilediği başarılı performansı somut uygulamalarla ortaya koyacağız. Uluslararası toplumun sürdürülebilir kalkınma için yeni bir siyasi sorumluluk üstlenmesi hakkaniyet temelinde kuvvetli bir siyasi irade sergilemesini savunacağız. Türkiye olarak Rio 20 Konferansı'nda içinde somut hedefler barındıran bir mutabakata varılmasına önem veriyoruz'' dedi.

Konferansın sonuç belgesinin, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tutumları arasında hassasiyetle kurulmuş bir dengeyi yansıtması, stratejik, özlü ve odaklı bir belge olması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, tüm tarafların da aynı yaklaşımı göstermeleri halinde konferansın 21. yüzyıla yönelik adil ve paylaşımcı bir kalkınma vizyonuyla sonuçlanacağına inandıklarını belirtti. Erdoğan, konferans vesilesiyle Brezilya Cumhurbaşkanı Dilma Vana Rousseff ile de bir araya gelerek, ikili ilişkileri ve iki ülkeyi ilgilendiren bölgesel konuları gözden geçireceklerini kaydetti. Başbakan Erdoğan, yurttaşların Miraç Kandili'ni de kutladı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler