Tayin istemedi, Eskişehir'e atandı
Balyoz soruşturmasındaki tahliye kararlarıyla gündeme gelen İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi yargıç Oktay Kuban, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) '2010 yılı Adli Yargı Sanbahar Kararnamesi Prensip Kararları'na aykırı olarak Eskişehir'e atandı. Tayin istemeyen Kuban'ın, görev değişikliğini ise televizyondan öğrendiği belirtildi.
HSYK, 2010 yılı Adli Yargı Sonbahar Kararnamesi’nde uygulanacak prensipleri 10 Kasım 2010’da açıkladı. Açıklamanın sonuna düşülen notta, bu kararnameye girmek isteyenlerin, daha önce talepte bulunmuş olsalar dahi 24 Kasım 2010 tarihine kadar taleplerini yenilemeleri gerektiği belirtildi. Taleplerini yenilemeyenlerin, daha önceki taleplerinin dikkate alınmayacağı duyuruldu. Bu karara karşın, Sonbahar döneminde atama talep etmeyen yargıç Oktay Kuban’ın görev yeri değiştirildi.
Çiftçi bir ailenin 8 çocuğundan biri olan yargıç Oktay Kuban, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ‘kara para aklama suçu’ üzerine yüksel lisans yaptı. Mesleğine, 1995 yılı Ocak ayında, Hatay’ın Erzin ilçesinde başladı. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olarak görev yaptığı dönemde, Hizbullah ve PKK davalarında önemli kararlara imza attı. Kuban’ın da yer aldığı Diyarbakır 6.Ağır Ceza Mahkemesi, Hizbullah terör örgütünün, Batman-Adana eylemleri ve 32 kişinin ölümüne ilişkin davayının gerekçeli kararını 12 Mayıs 2009’da açıkladı. Yargıtay’ca onaylanan 670 sayfalık kararda, örgütün amacı stratejisi, cami yapılanması ve camileri kullanması, Hizbullah ve PKK terör örgütleri arasındaki çatışmaya ilişkin ayrıntılı tespitler yapıldı. Kararda, “Hizbullah terör örgütü din duygularını kullanarak toplumda cemaatleşme (örgütlenme) yoluyla kendi yaşam tarzı ve ideolojisini kabul ettirmek için toplumu, inananlar (Müslümanlar) ve geri kalanlar (kafirler) diye kesin bir çizgi çizerek biz ve onlar olarak ayırmıştır. Kendilerinden olmayanları öldürülmesi gereken kafirler, adil hedefler olarak görmüştür. İlk aşamada Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ve daha sonra Türkiye’nin tamamında Anayasal düzen olan demokratik laik, hukuk devleti düzenini yıkarak İslam dini esaslarına göre yönetilen bir devleti kurmayı amaçlamaktadır. Kurulduğu günden itibaren dini değerleri korumak adı altında, yüzlerce insanı insanlık dışı işkencelerle sorgulayıp öldürmüş ve o değerleri acımasızca tahrip etmiştir” denildi.
Mart 2009’daki yerel seçimlerde Diyarbakır’da Seçim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. Diyarbakır’da Başbakan Repecep Tayyip Erdoğan’ın seçim afişlerinin toplatılması yönünde karar verdi. Seçim sandıklarına AKP’ye yakın olan memurların atanmasına karşı çıktı. Kuban, 23 Ekim 2009’da İstanbul özel yetkili İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne atandı. “İrticayla Mücadele Eylem Planı” adlı belgede ıslak imzası bulunduğu gerekçesiyle tutuklanan Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek hakkındaki 13 Kasım 2009’da verilen tahliye kararında imzası yer aldı. Kuban, Çiçek’i tahliye eden İstanbul Nöbetçi 9. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinde, yedek üye eksikliği bulunduğu için görev almıştı.
Muhalefeti dikkat çekti
Kuban, Mart 2010’da gayrimüslimleri hedef alan ‘Kafes Eylem Planı’ iddialarına ilişkin emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü, Güney Saha Komutanı Koramiral Kadir Sağdıç’ın da aralarında bulunduğu 33 sanık hakkındaki iddianamenin kabul kararına muhalefet etti. Dosyanın askeri mahkemeye gönderilmesi gerektiğini belirten Kuban, şüpheliler hakkındaki suçlamaya delil olarak gösterilen ihbar mektubu ve elektronik posta ihbarlarının nereden, kim tarafından gönderildiğinin araştırılmamış olduğuna dikkat çekti.
Kadir Sağdıç’a ait olduğu söylenen internette yer alan ses kaydının, şüpheliye ait olup olmadığı konusunda kriminal inceleme yapılmadan delil olarak gösterilmiş olduğunu belirtti. Şüpheliler hakkında delil olarak gösterilen belgelerin, iddia edilen örgütsel faaliyetlerle ilgisinin ilişkilendirilerek açıklanmamış olduğunu kaydeden Kuban, deniz ve yol kenarlarına bırakılan mühimmatların, şüphelilerle ilişkisini gösterir delillerinin neler olduğunun da araştırılmadığını kaydetti.
Tahliyelerle hedef oldu
Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın da aralarında bulunduğu tutuklu 19 kişinin tahliyesine karar verince, medyanın gündemine oturdu. Kuban, tahliyelerin gerekçesini ise şöyle açıkladı: “Haklarında kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunmaması, bir kısım şüphelilerin mahkemeye sevk edilmeden doğrudan serbest bırakılması, bir kısım şüphelilerin mahkemece serbest bırakılması, bir kısım şüphelilerin avukatların itirazı üzerine mahkeme heyetlerince serbest bırakılması, tutuksuz yargılamanın yargının amacına ulaşmasına engel teşkil etmemesi, yüklenen suçun hukuki vasfının değişmesi ihtimali.” Kuban, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu gerekçesiyle Balyoz soruşturmasındaki gizlilik kararının da kaldırılmasına hükmetti.
Ergenekon davası sanığı Ümit Sayın’ın, aynı zamanda gizli tanık ‘Anadolu’ olduğunu haber yaptıkları gerekçesiyle yargılanan Habertürk Gazetesi ve Tempo Dergisi çalışanı 4 sanık hakkındaki dava İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Kuban’ın da yer aldığı mahkeme heyeti, Tanık Koruma Kanunu’nda, gizli tanıkların kimliklerinin, Tanık Koruma Kanunu kapsamında görevli olanlar dışındakiler tarafından açıklanmasının suç olarak sayılmadığı belirtildi.
Kuban, ikinci Ergenekon davası tutuklu sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın 17 Nisan 2009’dan bu yana tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’ndeki aramaya izin vermedi. Haberal’ın doktorları hakkında soruşturma yürüten Savcı, Kuban’ın kararına itiraz etti ve İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, hastanedeki aramaya izin verdi. Kuban’ın, savcılığın bir çok istihbari dinleme taleplerini de reddettiği belirtildi. Kuban’ın tahliye gerekçeleri de diğer hakimler aleyhinde açılan tazminat davalarına dayanak oluşturdu.
Gazetelere dava açtı
Kuban, birilerinin hoşuna gitmeyen kararlar verdikçe, bazı yayın organlarında hedef tahtası oldu. Kuban’ın İstanbul’a gelmesini ‘Ergenekon soruşturmasını yürüten mahkemelere kritik atamalar’ olarak değerlendiren haberler yapıldı. Hükümete yakınlığı ile bilinen gazeteler, HSYK’nin 2010 Yaz Kararnamesi sürecindeki krizi “Ergenekon’a yeni ‘Kuban’ atamaları” ifadesiyle okurlarına duyurdular. Bazı gazeteler Kuban için “Nerede duracak” diye başlıklar kullandılar. Kuban ise hedef gösterildiğini, hakarete uğradığını belirterek bir çok habere ilişkin yargı süreci başlattı. Kuban’ın 2009'da İstanbul’a atanmasının Adalet Bakanlığı çevresinde rahatsızlık yarattığı ileri sürülürken, kararlarıyla Ergenekon soruşturması sürecine zarar verdiğinin düşünüldüğü iddia edildi. Görev yeri değişikliğini televizyondan öğrenen Kuban’ın ise yakın çevresine “Hukuk bekleyenler adına üzülüyorum” dediği öğrenildi.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- 3 zincir market şubesi mühürlendi