'Teknoloji, çağdaş sanatı besledi'
Ahmet Özol imzalı "Sanat Eğitimi ve Tasarımda Temel Değerler" çağdaş tasarım ilkeleriyle yaratılan değerlerden yararlanmak isteyenler için çok örnekli bir başvuru kaynağı niteliğinde tasarlanmış.
Sanat eğitiminde, sanata ait değerlerin irdelenmesi ve analiz edilmesiyle elemanların ve ilkelerin öğretim esasları da belirlenmiş oldu. Nokta, çizgi, doku, renk gibi elemanların sanat eğitiminin temel ve alt değerleri olarak, anlatım olanaklarının yaratıcı çalışmalarla ele alınması, çağdaş sanat eğitimine yeni bir boyut getirdi. Sanat eğitiminin yapılanmasındaki başlangıç güçlüklerinin aşılmasında ve görsel zenginliğin yaratıcı nitelikler gözetilerek geliştirilmesinde, sanatın içsel bileşkesinden gelen çıkarımlardan yararlanmak gerektiği tartışılmaz. Bu noktadan hareketle bireyi güven duygusu içinde ve sanatın temel verilerini değerlendirerek geliştiren bir sistemin içi doldurulmakta. Bundan hareketle içeriğinin tasarlanmasında; sanatın temel eğitimi aşamasında, iki boyuttan üç boyuta kadar yorumlanan değerlerin önemli noktalarının bilgi ve eleştirisi gözetilerek düzenlemeye gidilmiş bir kitap söz konusu: Ahmet Özol imzalı Sanat Eğitimi ve Tasarımda Temel Değerler. Sanatın diğer alanlarına ve grafit tasarımcılarına da temel altyapı oluşturmada katkı sağlayacak yönde içeriklenen kitap, çağdaş tasarım ilkeleriyle yaratılan değerlerden yararlanmak isteyenler için de çok örnekli bir başvuru kaynağı niteliğinde tasarlanmış. Özol'la Sanat Eğitimi ve Tasarımda Temel Değerler adlı kitabını konuştuk.
'Doğa yaratık, sanat insan yaratır.'
Schiller
-Sanatta görsel değerlerin ayrıştırılarak ve bütünleştirilerek incelendiği alan; sanatın başlangıç eğitimi, yani temel sanat eğitimi. Kitapta da bu yöntem gözetiliyor. Bu izleği anlatır mısınız?
- 'Temel Tasarım' ya da 'Temel Sanat Eğitimi', sanat alanına adım atan bireylere sanatın temel değerlerini kavratmak, yorumlama gücü kazandırmak ve yaratıcı kimlik oluşturmak için programlanmış bir eğitimdir. Bu kitabımda, sanatın temel elemanları ve ilkeleri gözetilerek bir düzenleme yapılmıştır. Noktayla başlayıp çizgi ve dokuyla devam eden süreçte, iki boyutun yanı sıra üç boyutun da temel yapılanması irdelenmiştir. Her bireyin sanat alanındaki değerler konusunda bilinçlenmesi için başvuru kitabı olarak düşünülmüş, her örneğin açıklanmasına özen gösterilmiştir. Öğreticiler ve eğitimciler için de kaynak ve ders kitabı niteliği kazandırılmıştır.
- Sanatın insan yaratmada ne denli yeri olduğunu ve bu noktadaki ehil yöntemi yani doğru sanat eğitiminin tartışmasız önemini değerlendirir misiniz?
- 'Doğa, Bilim, Sanat' üçlüsü, insanın bireysel ve toplumsal gelişiminde temel kaynak niteliği taşır. İnsan, doğanın bir parçası olarak doğayla sürekli alışveriş içinde olmak durumunda. Maddi ve manevi kazanımlar için ise bilim ve sanatın verilerinden yararlanmak hedeflenmelidir. Bilimde sabitleşen değerler olmasına karşın, araştırmacı ve buluşçu anlayış her ikisinde de ortaktır. Ancak, sanat, yaratıcılık ve yenilikçilik özelliklerine ayrıca, duygu ve estetik unsur katmayı amaçlamaktadır. İnsanın bireysel mutluluğu, kişisel güven duygusu, estetik duyarlık gibi kazanımları insana özgü olgular olarak sanat eğitimi yoluyla geliştirilebilir. Temel sanat eğitimi ise, temel basamaklarla, yaparak, yaşayarak, beceri yetilerini geliştirerek, bilgilendirerek, bilinçlendirerek, yaratıcı, duyarlı insan yaratmaya önemli katkı sağlamaktadır.
'Başlangıçta bireyin kendine güveni yoktur'
- Bilimin verilerini aktarmada görsel sanatların yanı sıra el uğraşısının da büyük yeri olduğunu vurguluyorsunuz kitapta.
- Nesne ve olaylardan, göz ve beyne ulaşan etkileşim, insanın çevresini tanıma ve yorumlamasında ana belirleyicidir. Ancak, sanatsal uygulamalar yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi gerektirdiği için eylemi belirleyen ve ürüne dönüştüren el becerisidir. Paul Valery'ye göre 'sanat ne denli kavramlarla zengin olursa olsun, işçilik ve beceri gücü noksan olursa, söyleyeceklerinin yarısını başaramaz'. Beceri gücünü geliştirmedeki deneysellikler, temel sanat eğitiminin de önemsediği ve ruh sağlığına katkı sağlayan etkinlik süreçleridir. Araç-gereç ve teknik yenilikler ise, yaratma zenginliğine ayrı katkı sağlayan unsurlardır.
- Görsel sanatların yirminci yüzyılda edindiği pratiğin yoğunluğunu değerlendirir misiniz? Ve bu pratik, öğrencilere eğitim potasında nasıl yansımıştır?
- On dokuzuncu yüzyılda başlayan sanat eğitiminde bilimsel ve kuramsal bilgi girişimleri yirminci yüzyılın başında, daha etkinlik kazanmaya başlamış ve 1919'da, Almanya'da Bauhaus Enstitüsü'nün kurulmasıyla önemli bir aşamaya varmıştır. Bu enstitünün, tanınmış sanatçılar ve sanat eğitimcileri tarafından yaparak, yaşayarak gerçekleştirilen sanat eğitimi biçimi, bizim ülkemiz tarafından da örnek alınmıştır. Çağdaş teknolojilerin ve gereçlerin gelişmesi ve çeşitlenmesi, sanat eğitimine de geniş olanaklar sağlamıştır. Çağdaş sanat olarak gelişen etkinlikler, bu yeni olanaklardan beslenmektedir.
- Salt sanatsal, bilimsel ve eğitimsel değil her biri için ayrı ayrı psikolojik ve sosyolojik etkenleri de göz önünde bulunduran bir yaklaşım sergiliyorsunuz kitapta. Özellikle görsel eğitimde gerek birey gerek öğrenci olarak kaydedecekleri aşamalar hakkında ayrıntılı irdelemeler mevcut.
- Diğer disiplinler içinde sanatın, öznel yapısıyla ayrı tutulan bir alan olduğunun gerçeği herkes tarafından bilinmektedir. Bu öznellikte, sanattaki duygu, düşünce, imgelem ve sanat ürününe dönüştürme eylemlerinde, yetkin olabilme gücü öne çıkmaktadır. Yeteneği ve yaratıcılığı geliştirme sürecinin başlangıcında bireyin kendine güveni yoktur. Sanat eğitimcisinin rehberliğinde, yaparak, yaşayarak, deneyleyerek, tartışarak, yorumsal özgürlüğe yelken açarak, birey kendine güvenmeye başlar. Özgüven, sanat eğitimi sürecinde başarıya açılan penceredir.
- Görsel sanatlarda 'nokta'nın yerini sormamak olmaz. Her şey onunla başlıyor adeta diyebilir miyiz?
- Konuşmalarda 'başlangıç noktası' söylemi sıkça kullanılır. Bu kavram eylemsizlikten eyleme geçilen yerin belirtilmesini sağlar. Sanat alanında ise nokta, gözle ayrımsadığımız en küçük birim olarak tanımlanır. Kalemin ya da fırçanın ilk değdiği anla, sanat heyecanı başlar. Noktalar, bitişik dizgeyle çizgiselliği, alanı kaplayarak da lekeselliği oluştururlar. Birçok baskı tekniğinde noktasal birleşim çıkış noktasıdır. Op-Art gibi sanat dönemlerinde, salt noktalarla değişik anlatımlar yaratılmıştır. Victor Vasarely, Brigide Riley gibi sanatçılar çok değerli yapıtlar üretmişlerdir. Çağdaş sanat etkinliklerinde de değişik tekniklerle nokta öğesi birçok sanatçı tarafından halen kullanılmaktadır.
'Öncelik çizgide!'
- 'Nokta'-'leke' ve daha geniş perdede 'görsel sanatlar'-'matematik' etkileşimi konuları kitapta nasıl ele alınıyor?
- Nokta birimi en küçük bir görsel leke olarak düşünülürse, sıklık ve seyreklik ilişkileri kullanılırsa, alanların üç boyut etkisine dönüşümünü ortaya çıkartan yöntem geliştirilmiş olur. Küçük değer olan nokta birimiyle, daire, çeyrek ya da yarım daire ve oval gibi geometrik biçimsellikler simgeleştirilirse ve bunlarla geometrik kurgular oluşturulursa oldukça karmaşık çözümlemelerle karşılaşılır. Mekân anlayışı içinde bu çözümlemeleri estetik bir sonuca götürmek, matematiksel düşünebilme yetisi gerektirir. Görsel ve psikolojik yanılsamalar da buna eklenirse daha etkili sonuçlar karşımıza çıkar. Burada yine Victor Vasarely yapıtlarının incelenmesi önerilebilir. Lekesel anlatımlarda ise Koyu-Orta-Açık değer ilişkileri öne çıkmaya başlar. Ayrıca denge oluşumları da irdelenen sorunlardandır.
- 'Çizgi'nin görsel sanatlardaki işlevi, sanatçı için vazgeçilmezliği ve algısal bütünlükteki önemi nasıl özetlenebilir?
- Çizgi, ilk başta, biçimin karakterini tanımlatan kontursal özellikle karşımıza çıkar. Bir bardağın resimleme yoluyla kısa tanımı yapılırsa; onu fondan ayıran kontursal özelliği çizgiyle belirtilir. Öncelik çizgidedir. Renk ve doku sonradan katılır. Çizgi, ayrıca sanatın önemli bir estetik elemanıdır. Salt çizgi değişkenlikleriyle değişik anlatımlara varılabilir. Optik yorumlamalarda da çizgisel değerler kullanılmaktadır. Optik gücü arttırmak için hareketli disklerden yararlanılmıştır. Bugünün lazer gibi teknolojik uygulamaları ilginç sonuçlar ortaya çıkartmaktadır.
- 'Doku', en katmanlı elemanlardan biri midir, özellikle estetikle kavilleşme anlamında daha kapsamlı ve imece bir algı mı söz konusudur 'doku' konusunda?
- Her sanatçının yapıtlarında öne çıkarttığı özellik farklıdır. Çizgici, lekeci, dokucu, renkçi, valörcü (Koyu-açık), ışık-gölgeci gibi tanımlamalardan hangisine önem verilmektedir? Birden fazla özellik bir arada mı kullanılmaktadır? Bu seçim sanatçıların özgür iradelerine bağlıdır. Doku, gerek resimde gerekse heykelde anlatıma katkı sağlayan önemli unsurlardan biridir. Renklendirmelerde, fırça kullanılmasıyla boyaların oluşturdukları dokulardan, doku yapılanmasına katkı sağlayan araçlara kadar, çok değişken tekniklerle doku etkileri yaratılmaktadır. Doku, birçok sanatçının yeğlediği etkili bir anlatım öğesidir. Sanat eğitimi yoluyla insanlarda estetik doku bilincinin yaratılması, doğayı özümseyerek yaşamaya olanak sağlar.
'Sanat biçimlendirme ve renklendirme güdüsüyle ortaya çıktı'
- Renk... İlgili bölümde renklendirme güdüsüyle insanlığın kaydettiği zincirleme aşamalara vurgu yapılıyor en önce. Bu bağlamda 'renk ve insan'ı değerlendirir misiniz?
- Çevremizdeki tüm canlı ve cansız varlıkları renkleriyle izlediğimiz ve tanımladığımız için renk, insanların duygusal yapılarında kökleşmiş, bütünleşmiş bir öğedir. Sanat da zaten biçimlendirme ve renklendirme güdüsüyle ortaya çıkmıştır. Çok gerilere giden tarihsel süreçte, mağara duvarlarına yapılan resimlerde, bu içten dışavurum güdüsünü kolayca anlayabiliriz. Yine tarihsel süreç içinde, renklere simgesel anlamlar yüklenmiş, sanatçılara ve dönemlere göre renk anlayışları da değişmiştir. Bazen renkler ışık-gölge anlatımıyla kullanılırken bazen de salt kendi özelliklerini yansıtacak niteliklerde kullanılmışlardır. Barok dönemi sanatçısı Rembrandt'ın renk anlayışı ile Neo-Empresyonist bir sanatçı olan George Seurat'nın renk anlayışı tamamen farklıdır. Biri koyu-açık değerleri, ışık-gölge anlayışıyla verirken, diğeri salt renkleri noktalar halinde tuvale aktarmaktadır ve tamamen renkçi bir anlayış benimsemektedir. Renkler ayrıca ruhsal tedavilerde de çare olmuştur. Bugün de işlevlerine göre binalarda kullanılan renkler bilinçli seçilmektedir. Eğlence, oyun ve dinlenme alanları, işyerleri, okullar ve hastaneler gibi toplumu doğrudan etkileyen yerlerde renk kullanımları daha da önem taşımaktadır.
- Son soruda iki boyut ve üç boyut kavramlarına burada da açıklık getirir misiniz, ne iki boyutlu, ne üç boyutlu nitelik taşır ve neden? Ayrıca kitapta bu konuya getirdiğiniz yaklaşımda neler öncelenmiştir?
- Yüzey ve düzlemsellik iki boyutu simgeler. Üç boyut ise, üç ayrı yöne uzanan hacimsel anlatımdır. Kâğıt ya da tuval üzerine yapılan resim iki boyut kavramıyla açıklanır. Ancak resim yapmak yerine, kâğıdı buruşturursak, düzlemsellik bozulur ve üç boyut oluşur. Buruşturmayla kâğıtta ortaya çıkan yükselişler üçüncü boyutu verir. Rölyef (kabartma) ve heykel sanatı, üç boyut karakterli sanat olarak tanımlanır. Rölyef sanatında 180 derece bakma olanağı vardır. Heykel sanatında ise 360 derece olarak etrafında dolaşılabilir. Heykel sanatında yontma, yığma, montaj olmak üzere üç temel yapı vardır. Temel sanat eğitimi ya da temel tasarım, üç boyut sorunlarını da irdeler. Bu nedenle kitabımda bu alanın temel değerlerine de değinilmiş ve aydınlatılmıştır.
gamzeakdemircumhuriyet.com.tr
Sanat Eğitimi ve Tasarımda Temel Değerler/ Ahmet Özol/ Pastel Yayıncılık/ 268 s.
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi