Trabzon'da 'hırsız katil AKP' pankartına 6 gözaltı
BAŞBAKAN Erdoğan, Trabzon’da Gülen, CHP ve MHP’ye ağır eleştiriler yöneltti. Erdoğan, “Düşünebiliyor musunuz, ülkeyi yönetenlerin haremine giriyorlar” dedi. Bu arada, miting yapılan alanın 50 metre uzağındaki bir binaya asılan "Hırsız katil AKP defol" pankartı nedeniyle 6 kişi gözaltına alındı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Trabzon mitingini yaptığı Atatürk Alanı’na 50 metre uzaklıktaki Gazipaşa Caddesi’ndeki bir binaya asılan, "Hırsız katil AKP defol" pankartı gerginliğe neden oldu. Gençlik Muhalefeti imzasıyla asılan pankartı polisler indirmek isteyince taraflar arasında gerginlik yaşandı. Tartışmalar sonunda pankart indirilerek polis otosuna konuldu, pankartı asan 6 kişi ise gözaltına alındı.
Bu arada miting öncesinde Başbakanlık koruma polisleri ile alanın yanında park halinde olan Saadet Partisi’ne ait seçim minibüsünün sürücüsü arasında tartışma yaşandı. Araçtan müzik yayını yapılmasına bazı AKP'liler de de tepki gösterince minibüs olay yerinden uzaklaştırıldı.
“ALİ ŞÜKRÜ BEY VE MENDERES’E YAPILAN BİZE DE YAPILMAK İSTENİYOR”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye üzerine oynanan bir oyunu Trabzonlu bir kahraman, yiğit ve şehit olan Ali Şükrü Bey üzerinden anlatmak istediğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Trabzonlu bir kahraman, bir yiğit, bir şehit üzerinden Türkiye’de oynanan oyunu sizlere anlatmak istiyorum. Gençler de bunu öğrensinler. Ali Şükrü Bey, Trabzon’un meclisteki ilk mebusuydu. 23 Nisan 1920’de meclis açılırken Trabzon’un temsil etmek için oradaydı. Osmanlı’nın kahraman subayı olduğu kadar ilk meclisin de en yürekli vekillerinden biriydi. Her türlü haksızlığa karşı çıkıyordu. Esarete, korkaklığa, geri adım atmaya tahammülü yoktu. Kürsüye çıkıyor, kalbinde olan neyse onu söylüyordu. Bu kahraman Trabzonlu’yu bir gece, tam 91 yıl önce 27 Mart gecesi Ankara’da alçakça şehit ettiler. Ali Şükrü Bey’in katlinin önemli bir manası vardı. Katiller suikast düzenlerken her vekile korku salıyor, ‘doğru durmazsanız, ayağınızı denk almazsanız sonunun böyle olur’ diyorlardı. 1950’li yıllara kadar, demokrasiye kadar, hemen her vekilin üzerinde Trabzonlu Ali Şükrü Bey’in akıbeti tehdit olarak sallanmıştır. Merhum Menderes bu korkuya karşı geldi. Korkmadı, çekinmedi, sinmedi, cesaretle ortaya çıktı. Milletin sevgisini kazandı ve tek başına iktidara geldi. Ancak 27 Mayıs’la birlikte Menderes’i milletinden koparmak istediler. Sonra iki bakanıyla maalesef idam ettiler. Onlar şehit oldular. Orada da mesaj var. Sonraki tüm vekillere ve bakanlara, başbakanlara mesaj veriyorlardı. ‘Bizim istikametimizde yürümezseniz sizin de sonunuz Menderes gibi olur’ diyorlardı. Siyasete ve hükümetlere korku salıyorlardı. Merhum Trabzonlu Ali Şükrü Bey’e, merhum Adnan Menderes’e yapılmak istenen neyse, bize de yapılmak istenen aynı.”
KILIÇDAROĞLU VE SARIGÜL’E: BUNLAR ANARŞİST
Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul adayı Mustafa Sarıgül’ü de eleştirerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Adam ana muhalefetin genel başkanı, bana küfrediyor. İstanbul’daki Büyükşehir belediye başkan adayı, Trabzonlu hemşehrime el kaldırıyor. Bunları gördünüz di mi? Bunlar anarşist. Bunların her yeri terörle ortaklaşa yürüyor. Sen nasıl olur da benim bir vatandaşıma yumruk sallarsın. Bunlarda edep, adap yok. Ben diyorum ki, gerçek yumruğu benim hemşehrilerim, Trabzonlu kardeşlerim sandıkta bunlara vursun. İstanbul vuracak ama Trabzon bir başka vursun. İnşallah Karadeniz’in dalgaları bunları bu defa çok daha farklı şekilde boğsun. Statüko istikametinde değil milletin istikametinde yürüdüğümüz için saldırıyorlar. Elitlerin, seçkinlerin, bir kısım medyanın, sermayenin çıkarı için değil, vatanın, milletin, bayrağın çıkarı için çalıştığımızdan bize yükleniyorlar. Ya Kılıçdaroğlu, kalkmış helal ve haramdan bahsediyor. Sen ne anlarsın helalden haramdan. SSK’nın genel müdürüyken helali, haramı bize gösterdin, soydun soğana çevirdin. O dönemlerde hastanelerde çektiğimiz çileleri biliyorsunuz değil mi?”
"ÜLKEYİ YÖNETENLERİN HAREMLERİNE GİRİYORLAR"
Başbakan Erdoğan, Pensilvanya’nın CHP, MHP ve BDP’yi de kiraladığını vurgulayarak şunları söyledi:
“Bir kısım medyayı da kiraladı. Onlarla birlikte bazı işveren çevrelerini de şantajlarla emir komutası altına aldı. Şimdi bizi yıpratmak için gayret içindeler. Fakat diyorum ki, bak benim abdestimden şüphem yok, namazımdan da şüphem yok. Sen abdestinden şüphesi olanlarla uğraş. Bizimle uğraşamazsın. Ama sen şu anda ülkenin milli güvenliğini tehdit eden çalışmalar içindesin. Başbakanı, Cumhurbaşkanını, Meclis Başkanını, Bakanları dinleyemezsin. Hiçbir hakim bununla ilgili karar veremez. Ama bunlar maalesef casusluk örgütü olduğu için bizi dinlemeye varıncaya kadar bu yollara başvurdular. Düşünebiliyor musunuz, ülkeyi yönetenlerin haremine giriyorlar. Bunu tehdit unsuru olarak kullanıyorlar. Ne yaparsanız yapın, elinizden ne gelirse gelsin, ininize gireceğiz, ininize. Er veya geç. Bunun şakası yok. Bu ülkeyi, devleti sokakta bulmadık. Gereği neyse onun hesabını soracağız. Biz Ali Şükrü Bey gibi dik duracağız. Merhum Menderes gibi milletin hizmetkarı olacağız.”
“TUZAKLARI BOZACAĞIZ”
Miting alanının yanındaki eski Belediye Binası’nda Menderes’in konuşma yaptığı balkonu da gösteren Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burası Menderes’in kürsüsüydü. Bunun için bu sahneyi çok anlamlı buluyorum. Zira Menderes’in Trabzon’a hitap ettiği kürsünün yanından size hitap ediyorum. 30 Mart inşallah Menderes’in Ali Şükrü Bey’in verdikleri mücadelenin devamı anlamında bize ayrı bir güç verecek. Ben size inanıyorum. İnanıyorum ki 30 Mart’ta CHP ve MHP’ye, Pensilvanya’ya en güzel dersi vereceksiniz. İnşallah milletimizin desteğiyle tuzakları bozacağız. Geleceğe tehdit ve şantaj değil, milletin zaferini emanet bırakacağız. Bunların tuzaklarına karşı bunların bilmediği bir şey var. Milletimin de tuzağı var. Ama hepsinden önce Rabbimin tuzağı var. Bu mücadeleden vazgeçersek, eğer boyun eğersek, geleceğin hükümetlerine, ‘Milletin değil bizim istikametimizde yürüyeceksiniz, bizim çıkarımız için çalışacaksınız. Türkiye’nin değil, belli bir zümrenin, medyanın kazancı için çalışacaksın’ derler. Eğer bu mücadeleden zaferle çıkmazsak, bu istiklal mücadelesini kazanmazsak, geleceğin hükümetlerine, ‘Sonunuz Ali Şükrü Bey gibi, Demokrat Parti gibi, Turgut Özal gibi, Ak Parti gibi olur’ diyecekler. Bizim mücadelemiz bu. Bu tehdit gelecekte siyasetlere, hükümetlere yapılmasın diye dik ve cesur duruyoruz. Bizden sonrakilere korkuyu miras olarak bırakmak istemiyoruz. Şantajı miras bırakmak istemiyoruz. Bizden sonrakilerin kasetlerle, montajlarla, dublajlarla yıpratılmasını istemiyoruz. Gelecek nesillerin vesayet altında kalmasını istemiyoruz. Çetelerle mafyayla biz mücadele ettik. Bu ülkede oyumuzu küfredenlere mi vereceğiz, hakaret edenlere, iftira atanlara, yalan söyleyenlere mi vereceğiz, yoksa bu milletin hizmetkarı olanlara mı vereceğiz?”
“KOVDUNUZ Mİ OLARİ?”
Seçimlere 5 gün kaldığını hatırlatan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, miting alanındaki kadın ve erkeklere ayrı ayrı seslenerek şunları söyledi:
“Bunların ablaları varmış. Geldiler mi size. Ne yaptınız? Kovdunuz mi olari? Bi daha kapiya gelmesunlar ha, tamam mi? Bunlara şunu söyleyin, ‘Kurun partinizi öyle çıkın meydana. Yalan dolan, iftira, talanla değil. ‘Siz ne biçim bayansınız ya’ deyin. ‘Benim kızımın başörtüsünü senin hocan açtı ya’ deyin. ‘Senin hocan, üniversiteye gidecek olan kızlara başınızı açın da öyle gidin’ dedi ya. ‘28 Şubatçılara ödül verdi senin hocan ya. Geçin artık bunları geçin. Kendinize çeki düzen verin. Aklınızı, iradenizi kiraya vermeyin’ deyin bunlara. Siz gereğini zaten yapıyorsunuz. Bizim ablalarımız burada. Ablalar kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Bildiklerimizi bilmeyenlere anlatacağız. Bunların bir de abileri varmış. Abiler size geldiler mi? Ne yaptınız? İşte bizim abilerimiz de burada. Abiler, 5 gün, kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Bunlarda yalan çok. Bazı yerlerde ne yapıyorlar biliyor musunuz? Bizim müşahitlerimizi arıyorlar. Ya bunlar sahtekar. ‘Ak Parti genel merkezinden arıyoruz. Sizin sandıklarınız değişti’ diye yalan yanlış şeyler söylüyorlar. Şeytanın aklına gelmeyen bunların aklına gelir. Çünkü bunlar müfteri. Her şeyi yaparlar. Sakın bunlara aldanmayın. Sakın bu oyunlara gelmeyin. Biz milletin, ülkemizin, bayrağımızın çıkarlarını kutsal emanet olarak omzumuzda taşıyor, yere düşürmemenin mücadelesini veriyoruz. Bu bir istikbal ve istiklal mücadelesidir. Türkiye’yi ya kasetler, tehditler, montajlar, şantajlar yönetecek ya da siz yöneteceksiniz. Çocuklarımız, millet yönetecek. Gelecekte Türkiye’yi ya şantaja boyun eğen, Pensilvanya’ya iradelerini kiralayan CHP ve MHP gibi partiler yönetecek ya da milletin partisi AK Parti yönetecek. Ya vesayet ya siyaset. Olay bu. 30 Mart’ta vesayet bir kez daha kaybedecek, siyaset kazanacak.”
“NAL TOPLAMAK İÇİN SİYASET YAPILMAZ”
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun öncesi seçimlerde Bursa’da bir televizyon kanalında yaptığı açıklamaya da değinen Başbakan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ey Kılıçdaroğlu, Bahçeli, dürüst müsünüz, samimi misiniz? Zerre kadar sizde dürüstlük varsa; çünkü siyaset önde olmak için yapılır, birinci olmak için yapılır, arkada nal toplamak için siyaset yapılmaz. Tayyip Erdoğan diyor ki, ‘bu seçimde eğer biz birinci parti olarak çıkmazsak, ben genel başkanlığı bırakacağım’. Ey Kılıçdaroğlu, sen birinci parti olamazsan genel başkanlığı bırakmaya var mısın? Bırakamaz, çünkü bunda yalan. Bursa’da geçen seçimde ‘yüzde 40’ın altında oy alırsam ben ve arkadaşlarım bırakacağız’ dedi. Yüzde 26 aldı. Hala bırakacak. Ya bunda yalan çok. Bunda dürüstlük yok. Utanmadan sıkılmadan şunu söylüyor; hırsızdan başbakan olmaz! E doğru, zaten tek doğru lafın o. 5 senedir CHP’nin başındasın, Başbakan olamıyorsun. 3 seçime girdin. Senin SSK’da hırsızlığını biliyor bu millet. Neler yaptığın biliyor bu millet. Ya CHP; Anayasa Mahkemesi tarafından bile bu milletin hazinesini dolandırdığı için trilyonlarca lira ödemeye mahkum edildin. CHP bu parti. Trabzon, öyle bir haykır ki bütün Karadeniz seni duysun. Öyle bir haykır ki bütün Türkiye seni duysun.”
“ULA BU BAYRAKTUR DA”
AKP'nin bayrak temalı reklamına da değinen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bayrak reklamını gördünüz değil mi? Nasıl buldunuz? Ya yargı taktı ona kafayı. Dedi ki; ‘olmaz, öyle reklam yapamazsınız’. Ula bu bayraktur da. Bayrak, bayrak. Yeter ki CHP de böyle reklam yapsın. MHP de böyle reklam yapsın. Ama olarin aklina gelmedi. Olarin aklina başka şey vardi. Biz de bu millet yenilmez bu millet eğilmez dedik” ifadesini kullandı.
“YAZIKLAR OLSUN”.
Erdoğan, Trabzon’un ve özellikle Of ilçesinin alimler, hocalar yetiştirdiğine de dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Trabzon alimler, hocalar yetiştirmiştir. Ama Pensilvanya’daki gibi değil ha. Onun kim olduğunu zaten anladınız, tanıdınız. Geçenlerde benimle ilgili söylediği ifade şu, yazıklar olsun, yazıklar olsun. ‘Bu uzun bize çok hainlik yaptı’ dedi. Nasıl hainlik yaptıysak. 17 üniversite kurmak için geldiler, hepsini onadım. Bu muydu hainlik? Bu ne vicdandır be. Okullar için yer istedi, verdik. Uluslararası camiada davet ettiler, devlet hükümet başkanlarına bunları refere ettik. Olimpiyat dediler, her türlü desteği verdik. Ne nankörlük bu ya? Ne istediniz de alamadınız? Ama dert başka. Hani dershaneleri reforme ettik ya. Bunları rahatsız etti. Bunların dershanelerinden yavrularınızı alın. Hiç çekinmeyin. Hafta sonlarında takviye kursları adı altında Milli Eğitim ücretsiz olarak yavrularımıza eğitim öğretim verecek. Bunlar söğüşlediler ya. Bunların okullarından da çocuklarınızı alın. Devletin okulları bize yeter babalar. Dünyanın parasını alıyorlar. Ondan sonra bir de kursa git. Yetti ya. Bunlar sülük gibi emdiler, sülük. Ama sülük faziletli. Sülük, zararlı kanı emiyor. Bunlar faydalı kanı emdiler. Bunlar böyle. 1998’de 28 Şubat’ın hemen ardından bu Pensilvanya’daki zat, Mehmet Ali Birand’a konuşuyor, 28 şubat darbesini var gücüyle destekliyor. 12 Eylül’ü de zaten desteklemişti. Ne diyor Birand’a, ‘ben şu andaki Türkiye’yi çok iyi görüyorum’ diyor. Neler olmuş, halden memnunum diyor. Başörtüsü yasaklanmış, imam hatiplerin orta kısımları kapatılmış. Milletin kutsal değerleri ayaklar altına alınmış. İnsanlar işten atılmış. Ama Pensilvanya hayatından memnun. O dönemin hükümetine ‘beceremediniz artık bırakın’ diyor. Oflu kardeşlerim, böyle hoca, alim olur mu? İnsanların telefonlarını dinleyen, kaydeden, bunları yayınlayıp şantaj yapardan alim olur mu?Her işe burnunu sokandan,yatak odalarına kadar girenden alim olur mu? İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendin bilmezsen, ya nice okumaktır’. Vaka bu.”
SENİN MÜFTÜNÜN NE OLDUĞUNU MİLLET BİLİYOR
Başbakan Erdoğan, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun ‘başörtüsü sorununu ben çözdüm’ dediğini de hatırlatarak şunları söyledi: “Nasıl çözdüyse. Her zaman bu işin karşısında olan sizsiniz. Artık devlet dairelerinde de başörtülü memurlarımız çalışabiliyor. Ey Kılıçdaroğlu, sen yat uyu be. Senden bir şey olmaz. Üsküdar’da oturuyorum, biliyorsunuz. Gelirken gördüm, CHP pankart asmış, ‘Üsküdar’a müftü yaraşır’ diye. Dini siyasete bu kadar alet etmek olur mu ya? Ne alakası var bu işin ya. Oraya müftü demekle sen neyi aldatacağını sanıyorsun. Senin müftünün de ne olduğunu bu millet biliyor, senin de ne olduğunu bu millet biliyor. Şair güzel söylüyor. ‘İdraki meali bu küçük akla gerekmez, zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez’. Bunların idraki bu.”
“CEKETİNİN ÜZERİNDEN TANSİYON ÖLÇÜYORLAR”
Başbakan Erdoğan, rekor katılımlarla mitingler yaptıklarını vurgulayarak, “Şehirlerimizde rekor katılımlarla miting yapıyoruz ya. İnanın bu mitingi Pensilvanya’daki zattan gizlemişlerdir. Çünkü tansiyonu fırlar. Ya da montaj demişlerdir. Bunu kandırmak kolay. Ceketinin üzerinden tansiyon ölçüyorlar. Hapları verişleri bile değişik. Ama dün İstanbul’u gördüyse dizlerinin bağı çözülmüştür. Tir tir titreyip ‘yanlış yaptık’ demiştir. CHP Genel müdürü de Bozkurt işareti yapıyor. Doğrudan Pensilvanya’nın avukatlığına da başladı. Ergenekon’un avukatıydı, şimdi de yeni Ergenekon’un avukatı oldu. Pensilvanya’nın müridi oldu. Zaten kendisine ‘Çark Kemal’ derler. Türkçe olimpiyatlarına katılacakmış, katılsın. Yanına Tunceli milletvekillerini alsın. Üniversitelerde ikna odalarının mucidi olan vekilini alsın öyle gitsin. Silivri’den çıkan vekillerini de alıp gitsin. Hep birlikte Türkçe olimpiyatlarına katılsınlar. ‘Pensilvanya’nın askerleriyiz, Hocam izindeyiz’ desinler, tezahürat yapsınlar. Çark Kemal’e bu yakışır. MHP de Pensilvanya’dan çok çekti. Milletvekili adaylarının kasetlerini onlar ortaya döktü, ahlaksızca saldırdılar. Ama MHP şimdi Pensilvanya’nın vagonu oldu. Ne yaparlarsa yapsınlar, demokrasi mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Onlar küfretsinler biz sabredeceğiz. Biz sizinle beraberiz. Siz yanımızda olduğunuz sürece Allah’ın izniyle, hele hele Kılıçdaroğlu gibi, Bahçeli gibi genel başkanlar olduğu sürece AK Parti yürüyüşüne devam edecektir. Kılıçdaroğlu öğrenmiş, Rabia işaretini yapıyor. Ama içeriğini farklı dolduruyor. Ama doğrusunu da öğrenecek. Çünkü bu taklitçidir taklitçi. Biz, Rabia işaretiyle ne yapıyoruz; tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diyoruz. Paralel devlet asla, devlet içinde devlet asla.”
Erdoğan mitingin ardından helikopterle Ordu’ya hareket etti.
En Çok Okunan Haberler
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!