Trajik olanı göze alanların olmadığı bir dünya kötü olmaya mahkumdur
Felsefi antropolojinin önemli isimlerinden Max Scheler trajiğin, “daha çok evrenin kendisinin temel bir öğesi,” olduğunu söyler.
Hayatın kendisinin trajik olduğunu söylemek çok mu karamsar bir iddia olur? Trajik kelimesini kötülükler, acılar, felaketlerle özdeş olarak kullanırsak; evet, çok karamsar bir giriş cümlesidir bu. Felsefi antropolojinin önemli isimlerinden Max Scheler trajiğin, “daha çok evrenin kendisinin temel bir öğesi,” olduğunu söyler.
Ne demek istemektedir bununla? Buna yanıt verebilmek için önce şunu göz önünde bulundurmamız gerekmektedir. Scheler evren derken fiziksel, biyolojik dünyamızdan değil, insanın belli değerlerle kurduğu ve / ya da yüklenmiş yaşamını, dünyasını kastetmektedir. Trajik deyince günümüzde insanların anlamaya meyilli olduğu şey, trajik bir yaşantının ya da durumun ortaya çıkardığı duygulardır. Üzüntü, keder, acı, umutsuzluk, dehşet, korku, öfke vb. duygular. Ve hatta biraz da rahatlama. “Bu korkunç olay benim değil başkasının başına geldi neyse ki,” diye özetleyebileceğimiz, bilinçdışı bir rahatlamadan bahsediyorum elbette.
Oysa bu duygular yalnızca trajik olanın doğurduğu sonuçlar değildir. Sevgiliniz tarafından aldatılarak terkedildiğinizde de üzüntü, keder, öfke hissedebilirsiniz. Ama yaşadığınız şey gerçekten de bu duygulara neden olabilecek bir şey olmasına rağmen trajik değildir. Bir olayın, bir yaşantının trajik olabilmesi için değer ve değer ilişkileri alanında gerçekleşmesi gerekir. Yani olayın kendisiyle değil insanla ilgilidir trajik olan.
Bunu biraz açıklamamız gerekiyor sanırım. Doğrudan Kuçuradi’nin Scheler’e dayanarak yaptığı açıklamayı buraya alarak başlayabiliriz trajik olanı anlama çabamıza: “Bir durumun trajik olabilmesi için bir değerin yok olması, bu değerin yok olmasına da başka bir değerin yol açması gerekir.” Ama bu da yeterli değildir. Çünkü bir durumun trajik olabilmesi için yok eden değerin de yok edilen değerin de yüksek ve olumlu olması gerekir. Scheler’in sözleriyle, “trajik, en başta, yüksek olumlu değer taşıyıcıları arasında hüküm süren bir çatışmadır.” Bu birbirinden farklı iki yüksek ve olumlu değerin bir kişide olması gerekir. Çatışma kişinin içinde gerçekleşir. Hangi değer üstün gelirse gelsin sonuç bellidir. Trajik ortaya çıkar ve kişi acı çeker. Ama bu, insanı insan yapan çekilmesi zorunlu bir acıdır. Trajik olanı somut olarak anlatabilmek için tarihten bir örnek verelim.
Brutus elbette Sezar’ı seviyordu. Ama Romalılar giderek Sezar’ı tanrılaştırıyor ve bu da Sezar’ı olumsuz etkiliyordu. Sezar’ın istediği Roma’nın özgür vatandaşları değil, kendisi önünde iki büklüm boyun eğen kölelerdi. Roma’yı seven bir Brutus Sezar’ın bu durumunu onaylayamazdı. Brutus Roma’yı da Sezar’ı da seviyordu ama yapılan yapılmak zorundaydı. İki önemli ve değer arasındaki çatışmada Brutus Roma’dan yana tavır aldı ve Sezar öldü.
Çizen: Özge Ekmekçioğlu
Hukuk önünde Brutus, yaptığını yapmakla suçludur. Ama yaptığını yapmasaydı da suçlu olacaktı. İşte Brutus’un içindeki önemli ve değerli iki değerin çatışması sonrasında ortaya çıkması zorunlu olan trajik budur.
Brutus yaptığının sorumluluğunu aldı ve hayatını trajik kıldı. Trajik olanı göze alanların olmadığı bir dünya kötü bir dünya olmaya mahkumdur.
*Sevgili Hocam İoanna Kuçuradi’nin ‘Sanata Felsefeyle Bakmak’ kitabını okurken aldığım notlardan bazıları.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza