Mırıldandıklarım…
Herkesin gidebileceği bir Turgut’u olmalı. Kalkıp ona gitmeli yağmur yağmadığında ve kendini evinde hissetmeli.
Aynadaki Minotauros
Herkes etrafında Minotauroslar görüyor. Hepimiz o labirentin içindeyiz ve bizi kurtaracak kahramanı bekliyoruz. Kurban olmak ve bir şey yapamamak büyük bir çaresizlik çünkü, ama… En korkuncu aynaya bakmak ve… o aynada Minotauros’u görmek…
Yalnızlık hapishanesi...
Yalnız olmak çoğu zaman bir seçimken, yalnızlık psikolojik bir fenomendir. Onlarca insanın ortasında ya da bir ilişki içindeyken de yalnız hissedebilir insan kendini.
Neden yalnız kalmalıyız?
Yalnızlığın ölümü çağrıştıran bir yanı var ve biz bunu bazen bilinçli, bazen bilinçdışı bir şekilde ilişkilerimiz sonlandığında, hastalanıp bize ıhlamur kaynatacak kimsemiz olmadığında derin bir keder olarak iliklerimizde hissediyoruz. Yalnızlık duygusunun bu kadar dehşet vermesi, neredeyse bütün ruhsal sıkıntılarımız gibi kökü çocuklukta olan bir durum mu acaba?
Son aşk yoktur yazısı – elbette şimdilik…
Günümüze yaklaştıkça sekülerleşen insana sadece, Tanrının unutulduğu, hatta Tanrının tamamen yok olduğu, eksik ve aciz bir insanın, eksik ve aciz bir diğer insana duyduğu aşk kaldı. Aşk acısı tam bu noktada başladı. Aşk kavramına yüklenen ve ancak bir Tanrının doyurabileceği ihtiyaçlar eksik ve aciz bir insanın karşılayamayacağı kadar çoktu...
Yorgun Bir Sözcük: Aşk
Bizim Türkçede aşk ve sevgi olarak iki ayrı kelimeyle karşıladığımız durum için İngilizce, Almanca ve Fransızcada tek bir kelime vardır. Oysa Platon’un düşüncelerini ifade ettiği dil olan eski Yunancada aşkı anlatmak için üç temel sözcük kullanılır. Bu sayıyı dörde, hatta altıya çıkaranlar da vardır.
Nörotik bir yaşantı olarak aşk…
Sanayi Devriminin ardından olması gereken 'tek aile biçimi' olarak sunulan evlilik kurumunun aşk üzerine kurulması gerektiği mutlak doğru olarak dayatılmaya başlandı ve böylece aşk da bu kurumsal yapının bir parçası haline getirildi. Peki aşkı niye bir kurum olarak adlandırmak gibi anti-romantik bir söylem içindeyim?
Aşk Şeysi…
Kim, Musa dışında kimsenin konuşma fırsatı bile bulamadığı yüce ve temas ettiği her şeyi yücelten kusursuz Tanrının yerini tutabilirdi ki?
Her türlü önyargıdan uzak
Fiziksel bir fenomende bu daha kolay anlaşılabilir bir durumken, psişik fenomenlerde işler biraz daha karışık gözüküyor.
Ben beynimden ibaret değilim!
Bir bilince, bir zihne sahibiz. Bu sayede düşünüyor, hissediyor ve buna uygun davranışlarda bulunuyoruz. Korkularımız, umutlarımız var.
Nasıl yaşamalıyım?
Heidegger Aristoteles derslerine başlarken öğrencilerine, kelimesi kelimesine olmasa da şöyle der: “Her filozofun hayatıyla felsefesi iç içe geçmiştir. Aristoteles doğdu, yaşadı ve öldü. Şimdi onun felsefesine geçebiliriz.”
Ötekini tanımanın önündeki engel: Yargılarımız
Psikoterapi, zaman zaman başvurmak zorunda kalsak da tavsiyelerde bulunmak değildir.
Beden ve vücûd
Benzer iki kelime arasında kavramsal bir farklılık tanımlamaya çalışacağım – tabii ki daha sonraki yazılarda tekrar tekrar bu konuya döneceğim. Bu kelimeler beden ve vücûd.
Değerlerin uyumsuzluğunun çatışmasından doğan: Trajik
Kuçuradi, ‘Sanata Felsefeyle Bakmak’ adlı eserinde Scheler ve Nietzsche’nin trajik kavramına bakışlarını anlattıktan sonra ikisi arasında şu çok önemli ayrımı vurgular.
Trajik olanı göze alanların olmadığı bir dünya kötü olmaya mahkumdur
Felsefi antropolojinin önemli isimlerinden Max Scheler trajiğin, “daha çok evrenin kendisinin temel bir öğesi,” olduğunu söyler.
Bilim neden kesinlik içermez?
Açıklayan değil anlayan bir psikiyatrinin, insana indirgemecilik tuzağına düşmeden yaklaşabilmesi için bilimin kesinlik takıntısından vazgeçmesi gerekir.
Terapi divanındaki erkek…
Terapiyi en zor kabullenen bu insanların, “Neden buradasınız?” soruma verdikleri yanıt çoğunlukla, “Sizinle tanışmak, biraz sohbet etmek istedim?” oluyor.
Unutulan değer: Erotizm
Hızlı insatram ilişkilerinin gölgesinde, yavaşlık ve emek isteyen erotizm unutulmaya yüz tuttu. Herkes bir ya da birkaç gecelik ilişkilerin porno yıldızı olmaya çalışıyor.
Dostoyevski neden iyi bir psikologtur?
Yıl 1849’du ve Dostoyevski henüz 28 yaşındaydı. Kurşuna dizilerek idam edileceklerdi, beyaz idam giysileri üzerlerine giydirildi ve o günlerde St. Petersburg’ta ölüm cezalarının uygulandığı meydana getirildiler.
Belirsizliğin felsefesi
Franz Kafka, yalnızca Milena’ya, evet yalnızca ona gerçekten âşık olmuştur hayatında, kim ne derse desin.
Foucault ve psikoloji
Foucault, felsefeyi Batı dünyasının en nevi şahsına münhasır ve en genel kültürel formu olarak değerlendirir.
Akıllı olmakla ne geçiyor elimize?
Deli gibi yaptığı tanımları değiştiren ve kendine deli gibi normal yaftasını yapıştıran biz kendini akıllı sananlar oldu deliliğin zamanla değiştiğini iddia edenler.
Fazîletli olmak iyi huylu olmak
Kendimizde olanın fazlasını yapmalıyız ki, iyi huylara sahip olan biri olalım.
Neden ahlaklı olmalıyız?
Diyebiliriz ki, gerçek haz ahlâkî olanla, faziletli olanla, kısacası iyi olanla ilişkilidir. Faziletli eylemler normal bir insana her koşulda haz verir ve iyidir.
Yeni insanın kulağına ruhunu üflemek
İnsanı diğer canlılardan ayıran özellik olarak ruh, tin vurgulanmıştır üstüne basa basa. İnsanı insan yapan şey.
İnsandan kişi yapmak
Karakter yapısının bir kişiliğe dönüşmesi belli huylar edinmesiyle olur, bunu da esas olarak anne-babasının onunla kurduğu ilişki sağlar.
Neden yalnızlık gerçekten Allah’a mahsustur?
‘Ben’ diye bir şeyin varolması ancak ‘Sen’ diye bir şeyin varolmasıyla mümkündür.