Ümit Sayın'ın çapraz sorgusu tamamlandı
Ergenekon davası sanığı İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Ümit Sayın, Avrupa Türkiyeli İşçiler Federasyonu ve Adli Tıp Uzmanları Derneği ile ilgili topladığı bilgileri ilgili askeri birimlere gönderdiğini söyleyerek, iki kuruluşun Türkiye aleyhine çalışmalarının olduğunu ileri sürdü. Davanın diğer tutuklu sanıklarından biri olan Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emin Gürses ise savunmasında, ''Ben ihtilalciyim. Kuvvetim olsa ihtilal yaparım'' dedi.
Ergenekon davasının 36. oturumunda tutuklu sanık Ümit Sayın'ın çapraz sorgusu tamamlandı. Sayın, kendisinde bulunan "Üzeyir Garih cinayetine ilişkin dosyalar ve otopsi raporlarına" ilişkin, "Cumhuriyet Gazetesi'nden bir muhabir benim fikrimi sormak için getirdi. Kitap yazacakmış. Ama dosyaya bakmadım, çünkü Adli Tıp benim konum değil. Muhabirin kim olduğunu hatırlamıyorum. Aradan iki buçuk yıl geçti" dedi.
Tutuklu sanık Halil Behiç Gürcihan'ın kendisi aleyhinde verdiği ek ifadeyi sorması üzerine Sayın, "O zamanki ruh halimle o anki kanatlarımdı. İddianameyi okuduktan sonra Ergenekon örgütü olmadığına karar verdim. Olmayan örgütün kilit noktasında olamazdınız. Sizinle ilgili kanaatlerim değişti" diye konuştu. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'ün "Ne değişti, kötü adamdı da iyi adam mı oldu?" sorusuna da Sayın, "Birçok insanı tanıyacağını düşünürdüm. Hepsi kanattır" dedi.
Darbe konuşmaları...
Üye hakim Hasan Hüseyin Özese, Sayın'a "Darbe ve ordunun görevini yapmadığına ilişkin çok değişik kişilerle hep aynı doğrultuda telefon görüşmelerinin olduğunu" anımsattı. Sayın ise "Anlık heyecanlı duygusal ifadeler. 4-5 kişi arasında geçiyor. O anki genel durum ile ilgili kaygılanıyordum. Şimdi aynı şekilde düşünmüyorum" açıklamasında bulundu.
Yermez ile karşılaşmadım
Üzeyir Garih
cinayeti sanığı Yener Yermez ile hiç karşılaşmadığını söyleyen Sayın, "Sağcı basının yalan ve iftirası. Ben Adli Tip Enstitüsü'nde çalıştım, Adli Tıp Kurumu farklıdır" dedi. Atatürkçü Düşünce Derneği'ne üye olmakla birlikte hiçbir toplantıya katılmadığını ifade ederek, "kürşadhareketi.org" adresli site ile de hiçbir ilişkisinin olmadığını sö'ledi. Sayın "Yaşar Büyükanıt'a saldırmak için yapılmış bir siteydi. Boston'dan yayın yaptığını saptadım. Yaşar Büyükanıt'ın Sabetayist, İsrail yanlısı olduğunu anlatan bir siteydi" diye konuştu.
Koğuşta kavga
Sayın, mahkemeye gönderdiği ve savcıları ağır bir dille suçladığı dilekçeyi kendisinin yazmadığını söyleyerek, "Dilekçeyi kendisini koğuş ağası ilan eden Hayrettin Ertekin'in tehdit ile dikte ettirdiği" iddiasını tekrarladı. Bu konuda Emin Gürses'in kendisine şahitlik edebileceğini söyleyen Sayın, koğuşta, o dönemde, Emin Gürses, Orhan Tunç, Vedat Yenerer ve Hayrettin Ertekin ile kaldıklarını anlattı. Sayın şöyle devam etti:
"Savcılara karşı nefret duyuyorlardı. Kendilerinin de yazdığını, ne kadar çok sayıda dilekçe verilirse o kadar etkili olacağını söylediler. Olayın bu kadar büyüyeceğini, mahkemeye geleceğini düşünemedim. Bana zorla yazdırıldı. Vedat Yenerer, Emin Gürses'i tekmeledi. Tekmesi yüzüne geldi."
"Yalan söylüyor"
diye müdahale eden Hayrettin Ertekin ise Silivri Cezaevi'ne en son kendisinin geldiğini, kullandığı ilaçlar nedeniyle üç gün uyuduğunu, kendisi gelmeden önce Sayın'ın dilekçesinin internet sitelerinde yayınlandığını anlattı. Vedat Yenerer da Sayın'ın iddialarını yalanladı.
Derneklerle ilgili çalışma
Avukatı Mehmet Aytekin'in Avrupa Türkiyeli İşçiler Federasyonu'na ilişkin sorusu üzerine Sayın, "Türkiye aleyhtarı bir federasyondur. Son toplantılarına Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da katılmıştı. İnternet sitelerinde Fincancı'nın heyecan verici bir konuşma yaptığından bahsediliyordu. Rum Pontus, Ermeni ve Kürt soykırımının tanınmasından yana çalışmaları vardı. Sitelerini takip ediyordum. Türkiye, paranoyak ve hezeyan içinde bir devlet olarak tanıtılmak isteniyordu" diye konuştu. Adli Tıp Uzmanları Derneği ile federasyon üyelerinin birbirleriyle ilişkili olduğunu söyleyen Sayın, derneğin AB'den para alarak TSK aleyhine raporlar düzenlemeyi amaçladığını ifade etti. Sayın bu konudaki duyumlarını askeriyeden ilgili kişilere aktardığını söyledi.
Garih cinayetine ilişkin iddialar...
Ümit Sayın'ın avukatı Mehmet Aytekin, "Ergenekon operasyonunun bir yönüyle Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yönelik bir tertip girişiminin parçası olduğunu" belirtti. Aytekin, Sayın'ın Mayıs ayında savcılığa verdiği ek ifadede, Üzeyir Garih cinayetiyle ilgili dosyayı kendisine Cumhuriyet Gazetesi'nde çalışan, soyadı Karabacak adı Metin olan bir kişinin getirmiş olabileceğini söylediğini ifade etti. Üzeyir Garih cinayetine ilişkin hüküm giyen Yener Yermez'in cezaevinden avukatı aracılığıyla açıklama gönderip basına dağıttığını anlatan Aytekin şöyle devam etti:
"Basına"
Ben Adli Tıp Kurumu'na gönderildiğimde Ümit Sayın bana şunları bunları teklif etti' diyor. Bana göre sonra ipucu veriyor. 'O gün Galatasaray-Barcelona maçı vardı' diyor. Sizi bilmiyorum yeğenlerimden sordum. 2001 yılında böyle bir maç varmış. Barcelona'ya 'ölüm grubu' derlermiş. Galatasaray grup sonuncusu olmuş. 5 Aralık 2001'de ve 19 Mart 2002'de maç yapılmış. Ama müvekkilim 2001 yılı haziran ayında geçici olarak Türkiye'ye geliyor. Aralık ayında tekrar ABD'deki görevine dönüyor. 25 Ağustos 2001'de Yener Yermez, Üzeyir Garih'i öldürüyor. 4 Eylül 2001'de yakalanıyor, 10 ya da 11 Eylül'de tutuklanıyor. Galatasaray-Barcelona maçının olduğu 5 Aralık günü Adli Tip Kurumu'na getirilmiş olması pek çok açıdan mümkün değil."
Farklı kurumlar
Adli Tıp Kurumu'nun Adalet Bakanlığı'na, Adli Tıp Enstitüsü'nün ise İstanbul Üniversitesi'ne bağlı farklı kurumlar olduğunun altını çizen avukat Aytekin, bazı kişiler iki kurumda görevli olabildiklerini anlattı. Müvekkilinin Mart 2007'de darbe olacağını, bilgiye, tahmine ve temenniye dayalı olarak söylemiş olabileceğini, darbe olmadığı içinde bunun yanlış olduğunun ortaya çıktığını anlatan Aytekin, "Bu konuşmalar 4-5 ayrı kişi arasında yapılmıştır. Mart 2007'de darbe olacak dense ne olur, 2023'te İstanbul'da deprem olacak dense ne olur" dedi. Ümit Sayın'ın Prof.Dr. Kemal Alemdaroğlu ile ilişkisinin ağabey kardeş gibi olduğunu belirten Aytekin, böyle bir konumda olan iki kişinin konuşmalarının talimat olarak iddianamede yer almasının kabul edilemez olduğunu kaydetti.
Aytekin, geçtiğimiz yaz askeri lise sınavlarına giren oğlunun kazandığını da belirterek, "20 yıl sonra sen ergenekonun avukatlığını yaptın, o dönemde de oğlunu asker yaptın" şeklindeki bir şeyle karşılaşmamak için oğlunu kazanmasına rağmen askeri okula göndermediğini vurguladı.
Öğleden sonra kürsüye çağrılan tutuklu sanık, Sakarya Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Emin Gürses'in Karadeniz şivesiyle yer yer espriler kattığı savunması saatler sürdü. Gürses savunmasına başlarken “İlk defa mahkemeye çıkıyorum. Biz mahkemelere genelde bilirkişi olarak giderdik. Hakim ve savcılar çay ve simit ısmarlarlardı. Burda simit ve çay da yok” dedi. Gürses, gözaltında savcı Zekeriya Öz ile sekiz saat sohbet ettiğini ancak ifadesinin üç sayfa olarak tutanağa geçirildiğini ifade ederek, bazı açıklamalarının eksik yazıldığını, ifade tutanağının yanlışlarla dolu olduğunu söyledi. Gözaltına alınışı sırasındaki uygulamayı eleştiren Gürses, “Polis kamerasına, 'hiçbir Cumhuriyet Savcısı Emin Gürses'in evine kasklı, çelik yelekli, tüfekli 20 tane adam gönderemez. Bunu yapan savcı ABD Büyükelçiliği görevlendirmiştir' dedim. Bu açıklamam iddianameye konulmuş. Ben küfür etmem söverim” diye konuştu.
“Biz Müslüman değil miyiz?”
Fehmi Koru, Nazlı Ilıcak gibi isimlerin Ergenekon operasyonunun arkasında Amerika ve CIA'nın olduğunu söylediklerine dikkat çekerek, “Ben de bunları söyledim. Biz müslüman değil miyiz? Bizim konuşma hakkımız yok mu?” diye sordu. MOSSAD'ın peşinde olduğu gerekçesiyle, talebi olmadığı halde, İstanbul Valiliği'nin kendisine koruma tahsis ettiğini söyleyen Gürses, dilekçe vermesi üzerine korumaların geri çekildiğini anlattı. Savcı Öz'ün kendisi için 'her şeyi biliyor' dediğine dikkat çeken Gürses, şöyle devam etti: “Evet her şeyi biliyorum. Benim 15 yıl yüksek tahsilim var. 20 yıldır da etnik terör çalışıyorum. Bildiğim şeyleri kimi zaman hakim ve savcı arkadaşlarımla da konuşuyordum. Bana çay ve simit ısmarlıyorlardı. Burada tutuklanmış DGM savcısı görmüyorum. Evimden Türk Dünyası Müzikleri de alınmış. Emekli tümgeneral bana bir yazı göndermiş. Gönderen gavur mudur? Onu da buraya koymuşlar. Şansıma evde temizlik yapmıştım. Bir şey bulamamışlar üzülüyorlar. Rize Kültür Vakfı'ndaki görüntülerim de bu iddianamede. Faşist devlet midir burası? Yasak mı oldu bunlar? Sanat müziği MP3'ü çıkmış. Ben okurken Bach, Dede Efendi, yazarken de Ruhi Su, İsmail Hakkı'yı dinlerim.”
“Kitap yazıyorum şikayetim yok”
Tutukluluğunun 10 ayı bulduğunu söyleyen Gürses, bu süre içerisinde iki tane kitap yazdığını, tashihlerinin kaldığını anlattı. Mahkeme başkanı Köksal Şengün, “Tashih ne kadar sürer?” diye sorunca, Gürses, “Tashihim bir iki ay daha sürer. Bir iki ay daha şikayetim yok” dedi. Cezaevi yerine hapishane terimini kullandığını söyleyen Gürses, “Hapishane zorla getirilenlerin yeridir. Ama şikayetim yok. Üst katta çocuklar gürültü yapıyordu, ders çalışamıyordum, iyi oldu” diye konuştu.
“İhtilalciyim”
Gürses, kardeşinin cenazesinde çekilen ve Veli Küçük ile Sevgi Erenerol'un bulunduğu fotoğrafların dosyaya konulduğunu ancak Başbakan'ın katıldığı zengin bir yakının cenaze görüntülerinin ise dosyada bulunmadığına dikkat çekti. Halkı isyana tahrikle suçlandığını anımsatan Gürses, “Benim için 'ihtilalci, parantez içinde terörist' yazmışlar. Emniyette de Öz'e de anlattım anlamamışlar” dedi. Atatürk ihtilalinin arkasında olduğunu, Soros'un işine geldiği için 'devrimci' sözcüğünden uzak durduğunu söyleyen Gürses, Mahmut Esat Bozkurt'un 'Atatürk İhtilali' adlı kitabını heyete gösterdi.
“Binlerce kişiyi tanıyorum”
Kendisini Türkiye'de binlerce kişinin aradığını, binlerce konferans verdiğini söyleyen Gürses, “Geçenlerde Maçka Belediye Başkanı aramış. Tanımadım. Bana küsmüş. Konuşmaya Maçkaya gittim. Bizim insanlarımıza tanımadığını belli etmeyeceksin, telefonda tanıyormuş gibi konuşacaksın. Yoksa küsüyorlar. Mesela Fuat Turgut aramış, tanımadım. Gece ikide bile arıyorlar. Memleketin işi ne olacak diye. Geçenlerde yolda annesiyle yürüyen 12 yaşlarında bir çocuk bana 'hocam yanındayız' dedi. Bana ilk defa birisi yanındayız dedi. Hep arkandayız diyorlardı. Aslında uyardı beni” diye konuştu.
“Terörden sınıfta bırakırım”
İddianame savcılarının terör tanımını bile bilmediklerini söyleyen Gürses şöyle konuştu: “Benim öğrencim olsalar okuldan atarım bunları. Terör dersleri veriyorum, tanımları bile bilmiyorlar. Şimdi beni terör örgütü üyesi diye yargılıyorlar. Telefon konuşmalarımı da yanlış tutanağa yanlış geçirmişler. Sordum, 'hocam çok hızlı konuşuyorsun, anlamadık' dediler. Telefon konuşmasıyla adam tutuklanır mı? Bu kanunu kim yaptı. Acil meclise girmem lazım bu kanunu değiştirmek için.Teşkilattan beni aradılar diyorum. Teşkilat, emniyet. Ben emniyette, harp akademilerinde güvenlik dersleri veriyorum. Bunu da sordular. Gavurun yeri mi burası? Öğrencilerim, seni kayda alıyoruz dikkat et hocam diye uyarıyorlardı. ” Gürses, kırk yıllık çocukluk arkadaşları ile mahalle ağzıyla yaptığı cinsel içerikli konuşmalarının da toplumun gözünden düşürülmesi amacıyla dosyaya konulduğunu söyledi. Basından duyduğu şeyleri dedikodu mahiyetinde telefonda konuştuklarını söyleyen Gürses, Cumhuriyet Gazetesi'nde Aydınlık Dergisi'nde yayımlanan yüzlerce makale ve röportajının dosyaya konulmadığına dikkat çekti. MİT Müsteşarının 5 Ocak 2007'de ulus devletin tehdit altında olduğunu söylediğine dikkat çeken Gürses, “Müsteşar terör örgütü üyesi mi? Burada görmüyorum. Benim her tarafı tahrik ettiğim söyleniyor. 10 aydır içerdeyim bir tane ayaklanma olmadı” dedi.
“Tutuklanmamı Amerika istedi”
50 yaşından sonra fazla bir şey bilmenin zararlı olduğunu öğrendiğini söyleyen Gürses, şöyle devam etti: “Tutuklanmam rica üzerine yapıldı. Rica eden Amerika Büyükelçiliği Basın Ateşeliğidir. Listeye Emniyet İstihbarat Daire Başkanı koydu. Önemli bir siyasi liderin araya girmesi sonucu listeden çıkardılar. Tekrar şikayetler oldu yeniden listeye girdim. Sky Türk'te 'çocuklar dağlarda şehit oluyor, arkasında da İsrail ve Amerikalı ekipler, paramiliter güçler var' dediğim için tutuklandım. İngiltere'de avukatlık bürosunda çalıştığım arkadaşım, şimdi yargıç, bana haber gönderdi. İngiltere İçişleri Bakanı'nın en sevindiği şeyin Veli Paşa'nın not defterinin masasına gelmesi olduğunu söyledi. Alman İçişleri Bakanı da Talatpaşa Komitesi'nin çökertilmesine Doğu Perinçek'in içeri alınmasına sevinmiş.”
Gazze konusunda haklı çıktım
Ergenekon operasyonunun TSK'yı kışkırtma operasyonu olduğunu söyleyen Gürses, “TSK'ye darbe yapsın diye baskı yapıyorlar. Teğmenleri aldım, orgeneralleri de aldım diyorlar. TSK galeyana gelmiyor. Bir yönüyle de TSK'yı toplumda küçük düşürmek istiyorlar” diye konuştu. İsrail'in Gazze'yi işgal edeceğini önceden söylediğini belirten Gürses, “Ben dedim diye suç oldu. Şimdi millet dışarda yürüyor. Kimse İsrail'e bir şey yapamıyor. Ben zaman zaman Tayyip beye de adam gönderdim, aman dikkat etsin diye. Dediklerimin hepsi çıkıyor” dedi.
Ergenekon'u duymadım
CHP Gençlik Kolları sonrasında İşçi Partisi Gençlik Kolları üyesi ve Londra Üniversitesi öğrenci gençlik örgütü üyesi olduğunu belirten Gürses, dünyada bir sürü terör örgütünü araştırdığını ancak Ergenekon diye bir örgütü duymadığını kaydetti. Bu yargılamanın sonunda gladyoya gidileceğini ifade eden Gürses, davanın tutuksuz sanıklarından Semih Tufan Gülaltay'ın açıklamalarının mahkemece dikkate alınması gerektiğini söyledi. Gladyonun ortaya çıkarılması açısından Semih Tufan Gülaltay'ın açıkladığını konuların üzerine gidilmesi gerektiğini ifade eden Emin Gürses “Bu uşağın bilgilerini kullanın. Gladyoya gidişi çözersiniz. Yaparsanız hem dünyalığınızı hem ahiretinizi kurtaracaksınız” dedi.
TSK'ya alternatif
Emineyet'te gladyo tipi örgütlenmeye Mesut Yılmaz ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın dikkat çektiğini anlatan Gürses, ABD'nin TSK'ya alternatif bir yapılanmayı planladığını öne sürdürdü. Jandarme teşkilatının karalandığını, İP, ADD gibi örgütlenmeler içine girenlerin hedef olarak belirlendiğini anlattı. Gürses “Gerçekten millicileri sindirme operasyonu sürdürülmektedir. Yeni bir darbe biçimidir. İhtilal sosyal, siyasal boyutu olan önemli bir ilerleme kaydeden süreçti. Darbede ise bir hırsız gider başka bir hırsız gelir. Bizde darbeleri Amerika yapar. Türk ihtilali adaletlidir. Atatürk'ün 'Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir' sözleri kadar derin anlamlı bir sözcük duymadım.”
Danıştay saldırısı
Geçmişte darbelerin antiemparyalist solu sindirmeye amaçladığını şimdi antiemperyalist asker, sivil, milli mücadelenin hedeflendiğini anlatan Gürses “Bu kişilerin yargılanmasını meşrulaştırmak için kriminal olayları, Danıştay saldırısını bu davaya yamadılar. Danıştay saldırısında adres bellidir. Danıştay olayından sonra bu adamların Bulgaristan'da kimlerle görüştüğünü söyledim. Kimse beni dinlemedi. Danıştay'ın 10 milyarlık ihaleleri iptal kararının bu saldırının nedeni olduğunu söyledim.
Dink cinayeti devlete saldırı
Hrant Dink cinayetini bir kahvede duyduğunu anlatan Gürses şöyle devam etti: “Trabzon Emniyet Müdürü biliyordu. Hrant Dink'i devlet korumamamıştır. Devlet büyük darbe almıştır, aslında devlete saldırılmıştır. Çay ocaklarında konuşuluyordu.”
Hrant Dink'in Paris'teki konuşmasında Taşnaklar tarafından üzerinin çizildiğini, Diyarbakır'daki konuşmasında da Dink'in “Taşnak hareketinin Ermenilere zarar verdiğini. PKK'nin de aynı şeyi Kürtlere yaptığını” söylediğini anımsatan Gürses “Türk-Ermeni ilişkilerini diyasporanın elinden kurtarmak gerektiğini söylemişim. Suç mu? Barthelemos'un gemisi Trabzon Limanı'na sokulmadığından beri Trabzon kurtulamadı. Amerika Kafkas operasyonunda merkez olarak kullanacaktı, Tiflis'te askeri üs kuruldu bile” dedi.
Gürses, halkın limana yürümesi üzerine Barthelemous'u karaya çıkarmayan 44 yaşındaki Trabzon Valisi Civelek'in görevden alındığını ve kısa bir süre sonra da yaşamını yitirdiğini anlattı. Gürses “O gün 'Trabzon dikkat etsin. Başına büyük işler gelecek' demiştim” diye konuştu.
Washington Brüksel hattı
Erdoğan'ı göklere çıkaranların, Erdoğan'ın İlker Başbuğ'a destek veren bir açıklamasına tahammül edemediklerini, amacın “TSK'yı sıkıştırmak” olduğunu söyleyen Gürses “Erdoğan'dan beklenen Washington-Brüksel hattında kayıtsız şartsız hareket etmesidir. Hatta Erdoğan'ın tasfiyesi bile gündeme gelmişti. Ergenekon operasyonunda düğmeye Washington'dan basıldığını söyleyenler de faturanın Erdoğan'a çıkacağını gördü” dedi. AKP milletvekili akrabaları olduğunu anlatan Gürses “Tayyip Bey'i uyardım” diye konuştu.
Ergenekon dosyasının emniyette hazırlanarak savcıların önüne konulduğunu söyleyen Gürses şöyle devam ett: “Zekeriya Öz'e bunun bir perdeleme operasyonu olduğunu söyledim. Bana 'Hocam çıkınca tazminat davası açarsın' dedi. İlhan Selçuk'un bahsettiği 'uygar görünümlü' sakallı uzun boylu olan polis 'daha yukarısını alacağız' diyordu.Beni hakimler tutuklamadı. Talimat Amerika'dan gelmiş. Başbakan'a sorun bakalım. ”
Uğur Mumcu, Necip Hablemitoğlu, Eşref Bitlis cinayetlerlerinden haberleri olanların ABD ve İsrail Büyükelçiliklerinde olduğunu söyleyen Gürses “Emperyalizim önce kendi adamını harcar” dedi.
Orgenerale soruşturma yanlış
Emniyet'te öğrencisi olan polislerde Şener Eruygur hakkında dosya hazırlandığını duyduğunu anlatan Gürses şöyle konuştu: “Bir orgeneral hakkında dosya hazırlamak yanlıştır. 'Memleket çöker' dedim. Zekeriya Öz'ü uyardım. 'Beni Şemdinli Savcısı'yla karıştırma' dedi. Sarıkaya köyünde 2 eşek buldu, Öz onu da bulamayacak”
Türk Ortodoks Kilisesi Basın Sözcüsü tutuklu sanık Sevgi Erenerol'un Atatürk'ün emaneti bir aileden geldiğini, her davetine gittiğini anlatan Gürses “Atatürk'ün talimatı var. Onun emirleri yasaların üzerindedir. Üstelik Akçaabat kadar olmasa da çok güzel köfteleri var” diye konuştu.
Feyman'dan ders
Hızlı konuşması nedeniyle tutanakların yanlış tutulmaması konusunda uyarıda bulunan ve ders almak istediği ünlü haber spikeri Gülgün Feyman'ın “kendisini umutsuz vaka” olarak değerlendirdiğini söyledi.
Bu arada mahkemenin Tuncay Güney’in (Tuncay Güney İpek, Tuncay Bubey, Tolga İpek, Daniel Güney, Alpaslan Ernenosoğlu, Kemal Kosbağ) isimleriyle 2007 Aralık ayı başından 2008 yılı Şubat ayı sonuna kadar Türkiye’ye giriş-çıkış yapıp yapmadığına ilişkin yazısına Emniyet Genel Müdürlüğü yanıt verdi. Genel Müdür adına Yabancılar Hudut İltica Dairesi Başkanı Mehmet Terzioğlu tarafından gönderilen yazıda, belirtilen tarihler arasında baba adları ve doğum tarihleri farklı olan Tuncay Güney ismiyle 3 kez, Tuncay İpek ismiyle bir kez, baba adları ve doğum tarihleri farklı Daniel Levi ismiyle 3 kez, Alpaslan Ernenosoğlu kimliğiyle 3 kez giriş-çıkış yapıldığı ancak şahısların açık kimlik bilgilerinin bulunmadığı için aynı şahıslar olup olmadığının anlaşılamadığı kaydedildi.
Gelen yazı üzerine söz alan Doğu Perinçek’in avukatı Avukat Mehmet Cengiz, 2007 yılında İzmir Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılarak üzerinde Tuncay Güney’in fotoğrafı bulunan Alpaslan Evrenosoğlu adına düzenlenen pasaport çıkarıldığını ve Güney’in bu pasaportla Türkiye’ye 5 kez giriş-çıkış yaptığını öne sürerek, İzmir emniyetinden pasaportun bir örneğinin istenmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, Cengiz’in talebi doğrultusunda İzmir emniyetinden varsa pasapart örneğinin istenmesine, Alpaslan Evrenosoğlu adıyla Atatürk Havalimanı’ndan giriş-çıkış yapılan tarihlerin güvenlik kemarası kayıtlarının istenmesine karar verdi. Duruşmaya bugün devam edilecek.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza