Yargıtay Başkanı Rüştü Cirit'ten FETÖ davaları için uyarı
Yargıtay Başkanı ismail Rüştü Cirit, Adli Yıl Açılışı konuşmasında FETÖ davalarına önyargı ile yaklaşılmaması gerektiğinin altını çizerek, "Bizim görevimiz, insan haklarına ilişkin standartlardan taviz vermeden, objektif değerlere göre karar vermektir" dedi.
Yeni adli yıl, OHAL koşulları altında, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı tartışmaları ve muhalefetin adalet talebi ile başlıyor. Tutuklu milletvekilleri, gazeteciler ile binlerce ‘OHAL’zede’ yüksek yargı başkanlarının Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile çay toplamaya gittiği, Erdoğan’ın önünde eğildiği bir görüntü veren yargının önünde adalet bekliyor.
Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, 2017-2018 Adli Yılı Açılış Töreni'nde konuştu. Yargıtay konferans salonunda düzenlenen törene Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan ve Danıştay Başkanı Zerrin Güngör katıldı.
Hakimler için vicdan kavramının son derece önemli olduğunu belirten Yargıtay Başkanı Cirit, "Devam eden bazı yapısal sorunlara, 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan hain darbe girişiminden kaynaklanan zorluklara rağmen daha iyi işleyen bir adalet sistemine doğru güvenle umutla ve emin adımlarla ilerlediğimizi belirtmek isterim. Halkın yargıya duyduğu güvenin ve memnuniyetin artması için kişisel ve kurumsal olarak her türlü fedakarlığa hazır olduğumuzu beyan ederim. Hakimler bakımından vicdan, hüküm verirken dikkate alınması gereken son derece önemli bir kavramdır. Anayasa'mıza göre, hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasa'ya, kanuna, hukuka ve vicdanlarına göre hüküm verirler. Bu nedenle hakimin anayasayı, kanunu ne derece iyi bilmesi gerekiyorsa vicdani süreçleri de o ölçüde iyi bilmesi ve en önemlisi de vicdan sahibi olması gerekir. Bir yargı mensubunu üstün kılan, onu kendi istek ve hırslarından kurtararak, sadece hukuku uygulamasını emreden vicdanıdır" dedi.
"ÖNLEMLERİ ALMAMAK, TERÖRE AÇIKÇA DESTEK VERMEKLE EŞ DEĞER"
Demokrasinin önündeki engellerden birinin terör olduğunu vurgulayan Cirit, "Terör, öncelikle insanların en temel hakkı olan yaşam hakkını tehdit etmektedir. Ülkemizde ve dünyada sürmekte olan terör, insan hakları ve demokrasiler için tehdit oluşturmaktadır. Bir insanlık suçu olan teröre karşı bireylerin, kurumların ve tüm devletlerin birlikte mücadele etmeleri zorunluluktur. Bugün bazı devletlerin, çıkarları için doğrudan veya dolaylı olarak teröre destek verdikleri bilinen bir olgudur. Terör örgütlerinin kullandıkları araç, gereç, silah ve mühimmat devletlerin tekel ve denetiminde olduğu saklanamaz bir gerçektir. Devletler, özellikle silah ve mühimmatın terör örgütlerinin eline geçmesini önleyici tedbirler almak zorundadır. Bu önlemleri almamak, teröre açıkça destek vermekle eş değerdir. Ülkemiz bugün PKK, YPG, PYD, FETÖ/PDY, DHKP-C, DEAŞ gibi terör örgütleriyle mücadele etmektedir. Ülkemizde terör dış destekli olarak varlığını sürdürmekte olup, teröre karşı mücadele ülkemizin en doğal ve meşru hakkıdır. Devletimiz, hukuk kurallarından vazgeçmeden terörle mücadeleyi sürdürecektir" diye konuştu.
"ŞÜPHELİLERİ İADE ETMEYEREK, HUKUK NUTUKLARI ATANLARIN SAMİMİYETLERİ SORUNLU"
Yargıtay Başkanı Cirit, şöyle devam etti: "Tarihsel süreç içerisinde baktığımızda demokrasimiz, darbelerle kan kaybetmiştir. Üzülerek, ifade etmem gerekir ki bu süreçlerde yargı teşkilatımız da iyi bir sınav verememiştir. Özellikle HSYK yetkisini elinde bulunduran yüksek yargı mensuplarımız, sanki ceza kanununda anayasal düzene karşı işlenen suçları yasaklayan hükümler yokmuş gibi gayrimeşru fiillere sessiz kalmış. Sessiz kalmak bir yana gayrimeşru fiilleri desteklemiş adeta kutsamış ve onlara meşruiyet kazandırmıştır. Bugün hain örgütün elebaşlarının yurt dışına kaçmaları ve bulundukları devletlerin bu örgütün üyelerinin, suçluların iadesine ilişkin kuralları hiçe sayarak, iade etmemeleri meselenin oldukça farklı ve derin boyutlarını ortaya koymaktadır. Firari FETÖ mensuplarının iade edilmemesi, soruşturmalarda gerçeğin ortaya çıkması konusunda bazı engeller oluşturmaktadır. Bir yandan şüphelileri iade etmeyerek, adil yargılamaya engel olurken diğer yandan adalet ve hukuk nutukları atanların samimiyetleri son derece sorunludur. Kanun kaçaklarını iade etmeyen aksine onları himaye eden devletlerin, öncelikle kendilerinin hukuka saygı duyması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Bizim görevimiz, duyguyla, coşkuyla, ön yargıyla davranmak değil, Türk hukuk sisteminin son yıllarda büyük bir başarı ile yükselttiği insan haklarına ilişkin standartlardan taviz vermeden objektif delillere göre karar vermektir."
"YARGIYA OLAN GÜVENİ SARSACAK BİR DURUM"
Toplumun yargıya güven duymadığı bir hukuk sisteminde, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanamayacağına dikkat çeken Yargıtay Başkanı Cirit, "Emanete ihanet ederek, kamu görevini ve özellikle yargı yetkisini belli bir örgütün amaçları doğrultusunda kullananlara adaletten başka bir borcumuz bulunmamaktadır. Terör örgütüne üye olan hakim ve savcıların meslekten uzaklaştırılmaları son derece önemli bir başarı olmasına karşın tamamen bir güven mesleği olan hakimlik ve savcılık mesleğini icra edenlerin yaklaşık üçte birinin terörist faaliyetlerinin odağında yer alması, halkın gözünde yargıya olan güveni elbette sarsacak bir durumdur. Toplumun yargıya güven duymadığı bir hukuk sisteminde yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanamaz" dedi.
"İYİ HUKUKÇULAR YETİŞTİREMEZSEK..."
Genel eğitim ve hukuk eğitimindeki yetersizliklerin, adli hizmetlerin kalitesini olumsuz etkilediğini dile getiren Cirit, "Bir hukukçunun insan hakları, insan sevgisi, demokrasi ve hukukun üstünlüğü değerlerine sıkı sıkıya bağlı kalarak, objektif olması, analitik düşünmesi, sorgulama yeteneğinin bulunması, olayları kuşkuyla süzebilmesi gerekir. Bu niteliklerin, temel eğitim aşamasında bireylere kazandırılması zorunluluktur. Aksi halde hukuk eğitimi ne kadar iyi verilirse verilsin arzulanan ölçüde, kaliteli ve iyi hukukçuların yetişmesi mümkün olmayacaktır. Düşünmeyen, sorgulamayan, araştırmayan, ezbere dayalı bir temel eğitim üzerine iyi bir hukuk yönetimi inşa etmemiz mümkün değildir. Kaliteli hukuk sistemi için iyi uygulamacılara ihtiyacımız olduğunu unutmamalıyız. İyi hukukçular yetiştiremezsek hangi sistemi getirirsek getirelim, başarılı sonuçlar elde edemeyeceğimizin farkında olmamız gerekir" diye konuştu.
"RİSKLERİN EN BÜYÜĞÜ, YETERSİZ EĞİTİM ALAN KİŞİLERİN HAKİM VE CUMHURİYET SAVCISI OLMASI"
Hukuk fakültelerinin sayısındaki artışa da değinen Yargıtay Başkanı Cirit, şöyle devam etti: "Adli hizmetlerin kalitesinin sağlanması bakımından önemli bir faktör de etkili bir hukuk eğitimidir. Lisans, lisansüstü, doktora eğitimlerinin yanında meslek öncesi, meslek içi eğitimin belli bir standardın ve kalitenin üzerinde olması gerekir. Hukuk fakültelerinin sayısında, son yıllarda yaşanan olağanüstü artış, kanaatimce 85 hukuk fakültesi ve bir kısmı da beklemekte, hukuk sistemimiz bakımından önemli riskler doğurmuştur. Bu risklerin en büyüğü, yetersiz hukuk eğitimi alan kişilerin hakim ve cumhuriyet savcısı olmasıdır. Temel hukuk eğitiminin yetersiz olması, meslek öncesi ve meslek içi eğitimlerin verimini de düşürmektedir. Bu durum, hatalı karar sayısını artırarak, adli hizmetlerin kalitesinin düşmesine neden olmaktadır. Önerimiz olarak, hukuk fakültelerinin lisans eğitiminin 5 yıl olması, birinci sınıflarda hukuk sosyolojisi, hukuk tarihi, hukuk felsefesi, Türkçe dil bilgisi derslerinin zorunlu olarak okutulmasının hukuk eğitiminin kalitesini artırması bakımından yararlı olacağını düşünmekteyiz"
Hakimler için vicdan kavramının son derece önemli olduğunu belirten Yargıtay Başkanı Cirit, "Devam eden bazı yapısal sorunlara, 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan hain darbe girişiminden kaynaklanan zorluklara rağmen daha iyi işleyen bir adalet sistemine doğru güvenle umutla ve emin adımlarla ilerlediğimizi belirtmek isterim. Halkın yargıya duyduğu güvenin ve memnuniyetin artması için kişisel ve kurumsal olarak her türlü fedakarlığa hazır olduğumuzu beyan ederim. Hakimler bakımından vicdan, hüküm verirken dikkate alınması gereken son derece önemli bir kavramdır. Anayasa'mıza göre, hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasa'ya, kanuna, hukuka ve vicdanlarına göre hüküm verirler. Bu nedenle hakimin anayasayı, kanunu ne derece iyi bilmesi gerekiyorsa vicdani süreçleri de o ölçüde iyi bilmesi ve en önemlisi de vicdan sahibi olması gerekir. Bir yargı mensubunu üstün kılan, onu kendi istek ve hırslarından kurtararak, sadece hukuku uygulamasını emreden vicdanıdır" dedi.
"ÖNLEMLERİ ALMAMAK, TERÖRE AÇIKÇA DESTEK VERMEKLE EŞ DEĞER"
Demokrasinin önündeki engellerden birinin terör olduğunu vurgulayan Cirit, "Terör, öncelikle insanların en temel hakkı olan yaşam hakkını tehdit etmektedir. Ülkemizde ve dünyada sürmekte olan terör, insan hakları ve demokrasiler için tehdit oluşturmaktadır. Bir insanlık suçu olan teröre karşı bireylerin, kurumların ve tüm devletlerin birlikte mücadele etmeleri zorunluluktur. Bugün bazı devletlerin, çıkarları için doğrudan veya dolaylı olarak teröre destek verdikleri bilinen bir olgudur. Terör örgütlerinin kullandıkları araç, gereç, silah ve mühimmat devletlerin tekel ve denetiminde olduğu saklanamaz bir gerçektir. Devletler, özellikle silah ve mühimmatın terör örgütlerinin eline geçmesini önleyici tedbirler almak zorundadır. Bu önlemleri almamak, teröre açıkça destek vermekle eş değerdir. Ülkemiz bugün PKK, YPG, PYD, FETÖ/PDY, DHKP-C, DEAŞ gibi terör örgütleriyle mücadele etmektedir. Ülkemizde terör dış destekli olarak varlığını sürdürmekte olup, teröre karşı mücadele ülkemizin en doğal ve meşru hakkıdır. Devletimiz, hukuk kurallarından vazgeçmeden terörle mücadeleyi sürdürecektir" diye konuştu.
"ŞÜPHELİLERİ İADE ETMEYEREK, HUKUK NUTUKLARI ATANLARIN SAMİMİYETLERİ SORUNLU"
Yargıtay Başkanı Cirit, şöyle devam etti: "Tarihsel süreç içerisinde baktığımızda demokrasimiz, darbelerle kan kaybetmiştir. Üzülerek, ifade etmem gerekir ki bu süreçlerde yargı teşkilatımız da iyi bir sınav verememiştir. Özellikle HSYK yetkisini elinde bulunduran yüksek yargı mensuplarımız, sanki ceza kanununda anayasal düzene karşı işlenen suçları yasaklayan hükümler yokmuş gibi gayrimeşru fiillere sessiz kalmış. Sessiz kalmak bir yana gayrimeşru fiilleri desteklemiş adeta kutsamış ve onlara meşruiyet kazandırmıştır. Bugün hain örgütün elebaşlarının yurt dışına kaçmaları ve bulundukları devletlerin bu örgütün üyelerinin, suçluların iadesine ilişkin kuralları hiçe sayarak, iade etmemeleri meselenin oldukça farklı ve derin boyutlarını ortaya koymaktadır. Firari FETÖ mensuplarının iade edilmemesi, soruşturmalarda gerçeğin ortaya çıkması konusunda bazı engeller oluşturmaktadır. Bir yandan şüphelileri iade etmeyerek, adil yargılamaya engel olurken diğer yandan adalet ve hukuk nutukları atanların samimiyetleri son derece sorunludur. Kanun kaçaklarını iade etmeyen aksine onları himaye eden devletlerin, öncelikle kendilerinin hukuka saygı duyması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Bizim görevimiz, duyguyla, coşkuyla, ön yargıyla davranmak değil, Türk hukuk sisteminin son yıllarda büyük bir başarı ile yükselttiği insan haklarına ilişkin standartlardan taviz vermeden objektif delillere göre karar vermektir."
"YARGIYA OLAN GÜVENİ SARSACAK BİR DURUM"
Toplumun yargıya güven duymadığı bir hukuk sisteminde, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanamayacağına dikkat çeken Yargıtay Başkanı Cirit, "Emanete ihanet ederek, kamu görevini ve özellikle yargı yetkisini belli bir örgütün amaçları doğrultusunda kullananlara adaletten başka bir borcumuz bulunmamaktadır. Terör örgütüne üye olan hakim ve savcıların meslekten uzaklaştırılmaları son derece önemli bir başarı olmasına karşın tamamen bir güven mesleği olan hakimlik ve savcılık mesleğini icra edenlerin yaklaşık üçte birinin terörist faaliyetlerinin odağında yer alması, halkın gözünde yargıya olan güveni elbette sarsacak bir durumdur. Toplumun yargıya güven duymadığı bir hukuk sisteminde yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanamaz" dedi.
"İYİ HUKUKÇULAR YETİŞTİREMEZSEK..."
Genel eğitim ve hukuk eğitimindeki yetersizliklerin, adli hizmetlerin kalitesini olumsuz etkilediğini dile getiren Cirit, "Bir hukukçunun insan hakları, insan sevgisi, demokrasi ve hukukun üstünlüğü değerlerine sıkı sıkıya bağlı kalarak, objektif olması, analitik düşünmesi, sorgulama yeteneğinin bulunması, olayları kuşkuyla süzebilmesi gerekir. Bu niteliklerin, temel eğitim aşamasında bireylere kazandırılması zorunluluktur. Aksi halde hukuk eğitimi ne kadar iyi verilirse verilsin arzulanan ölçüde, kaliteli ve iyi hukukçuların yetişmesi mümkün olmayacaktır. Düşünmeyen, sorgulamayan, araştırmayan, ezbere dayalı bir temel eğitim üzerine iyi bir hukuk yönetimi inşa etmemiz mümkün değildir. Kaliteli hukuk sistemi için iyi uygulamacılara ihtiyacımız olduğunu unutmamalıyız. İyi hukukçular yetiştiremezsek hangi sistemi getirirsek getirelim, başarılı sonuçlar elde edemeyeceğimizin farkında olmamız gerekir" diye konuştu.
"RİSKLERİN EN BÜYÜĞÜ, YETERSİZ EĞİTİM ALAN KİŞİLERİN HAKİM VE CUMHURİYET SAVCISI OLMASI"
Hukuk fakültelerinin sayısındaki artışa da değinen Yargıtay Başkanı Cirit, şöyle devam etti: "Adli hizmetlerin kalitesinin sağlanması bakımından önemli bir faktör de etkili bir hukuk eğitimidir. Lisans, lisansüstü, doktora eğitimlerinin yanında meslek öncesi, meslek içi eğitimin belli bir standardın ve kalitenin üzerinde olması gerekir. Hukuk fakültelerinin sayısında, son yıllarda yaşanan olağanüstü artış, kanaatimce 85 hukuk fakültesi ve bir kısmı da beklemekte, hukuk sistemimiz bakımından önemli riskler doğurmuştur. Bu risklerin en büyüğü, yetersiz hukuk eğitimi alan kişilerin hakim ve cumhuriyet savcısı olmasıdır. Temel hukuk eğitiminin yetersiz olması, meslek öncesi ve meslek içi eğitimlerin verimini de düşürmektedir. Bu durum, hatalı karar sayısını artırarak, adli hizmetlerin kalitesinin düşmesine neden olmaktadır. Önerimiz olarak, hukuk fakültelerinin lisans eğitiminin 5 yıl olması, birinci sınıflarda hukuk sosyolojisi, hukuk tarihi, hukuk felsefesi, Türkçe dil bilgisi derslerinin zorunlu olarak okutulmasının hukuk eğitiminin kalitesini artırması bakımından yararlı olacağını düşünmekteyiz"
Törenden kareler
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza