Yenilik edebiyatı

Robbe-Grillet'nin, Cerisy'de Barthes'la karşıkarşıya konuşurken ortaya koyduğu 'yeni-lik' ölçülerine, kendi yeni-oluşlarını izleyecek yenilikle ilgili yaptığı tanım çerçevesine bakarak, başlangıçtan bugüne yeni bir edebiyat kurduğuma inanıyorum.

Yenilik edebiyatı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 11.02.2010 - 08:15

Burada yenilikten anlaşılan, ne hüdainabit, dolayısıyla benzersiz ve biricik olana ulaşılmasıdır, ne de önceki yenilerden hepten kopuş: Tam tersine, bir süreklilik zincirinin ilerletici halkalarından birini, pek çok çağdaşımızla tamamlamamızdır.

Bizi önceleyen yeniliklerin neredeyse bütünüyle tanışarak yetiştik. Onlardan devşirdiklerimiz, seçtiklerimiz, kendimize kattıklarımız ölçülemeyecek orandadır. Bunlara yalnızca şahsî, özel ve öznel mayamızı katmakla yetindiğimiz söylenemez, yeni bir halka eklendiği ortadadır.

Şiirde, denemede, sonra da nesirde yeni bir edebiyat kurduğuma inandığımı söylemem cüretkâr, ola ki ölçüsüz bulunabilir; suskun ve ikiyüzlü alçakgönüllüğe yeğlerim. 'Onaylanması gerekir' denilecektir, doğru. Şu var ama: Onaylanmasa da olur.

Bugün, Dünya üzerinde yazılan edebiyatın % 90'ı eskidir. Bizim edebiyatımızda bu oran biraz daha yüksek olabilir. Merkez-Periferi mesafesi yolaçıyor buna: Yeni bir edebiyat, genellikle yeni komşularıyla yanyana gerçekleşir: Sanatlar, Felsefe, Bilim, Mimarî bir ortamda hepten eskiyse, yeni Edebiyat ancak bir avuç ayrıkotuyla varolma şansı bulabilir. Ondandır, bizim ortamımıza kapanmadım hiç.

Sizden önceki yeniliklerin toplam mayasıyla gecikmeden tanışmış, işin özünü kavramış olmanız zorunlu. Hayır, herşeyi hemen öğrenmekten sözetmiyorum, olanaksız bir şey o, anlamaktan ve yerliyerine oturtma güdüsünün, yetisinin öneminden sözediyorum.

İki tür yenilik formu olduğunu unutmamalıyız. Devrimci, kopuş noktasını simgeleyen, dönüştürücü yapıtlar ortaya koyanlar ilk kümede yeralıyor: Joyce, Pound, Duchamp, Schönberg, Mayakovski ve benzerleri. İkinci kümedeki yenilikçiler evrimci, ileri taşıyıcı, hamleci yapıtlar kurmuşlardır: Faulkner, Beckett, Webern, Pessoa, Calvino, Rilke ya da Char gibi. İkinciler olmasaydı, birincilerle duvara dayanılır, iş bitirilirdi: Öyle ya, Finnegans Wake'den ya da Maleviç'in Siyah Kare'sinden sonra ne yapılabilirdi? Dada'dan sonra?

Zaman ilerlerken, yeni bir edebiyatın varolma, taşıma şansını ikinci kümede konumlayacağımız yazarlar yaratır. Yazmaya başladığım yıllarda, bir kez daha 'son'dan alem vuruluyordu: Blanchot Yapıt'ın, Foucault Yazar'ın 'ölüm'ü üzerinde konaklayalı çok olmamıştı. Bir dönemin geride kaldığını gördüğümüzde, yenisinin başladığından emin olamaz, gene de yollara, kendi yolunuza düşersiniz. Koyu sisin içindeyken yazdığımı unutamam Nil'i, İblise Göre İncil'i, Ayna ve Tahta Troya'yı, Bu Kalem Bukalemun'un ilk parçalarını, Eleştirel Alıştırmalar'ı: 1973-79 arası. Yeni bir edebiyat kurulacağına inancım olmasa girişemezdim herhalde, bugün bu inancı sağlamlaştırmış olmasam, açılarak sürdüremezdim. Şimdi, bu inancı dile getirebilecek gözüpekliği göstermemi, otuzyedi yıldır inşa etmemi, işimi hayli kısırlaştırıcı ortamlarda yapmaktan geri durmamam sağlıyor.

Başkaları tersini düşünmekte özgür şüphesiz. Gelgelelim, onların düşüncelerinin daha üstün bir yanı olduğunu, doğruyu temsil ettiğini kim, neye dayanarak ileri sürebilir ki?

Yeni Edebiyat, yakın geçmişe kadar birkaç merkezî dilin, birkaç ülkenin tekelindeydi. Son yarım yüzyıl, bu koşulun kırıldığına tanık olduk, onca engele karşın: Borges'ti Cortazar'dı, Pessoa'ydı Gombrowicz'di, Asyalısı Afrikalısı setleri usul usul devirmeye koyuldular. Bir başlangıç henüz, aslında; pek çok ürün keşfedilsin, bekliyor. Olacaktır.

Yeni edebiyatın temel zorluğu, öteden beri, karşılaştığı genel dirençten doğuyor. Çoğunluğun alışkanlıklarına, eski parametrelere, klâsik ve oturmuş değerlere yakın durması, yenilik karşısında kirpileşilmesiyle sonuçlanıyor her yerde, her çağda. Bugün, evrensel düzeyde hakkı teslim edilen Joyce'u, sağlığında iki avuç tutkulu baştâcı etmişti topu topu. Hangi yaşamöyküsüne gözatılsa, zamansal kayma belirgindir. Yerinin, has yerinin sağlandığı harcındaki inatta yatar. Ya sağırlıkla, ya öfkeli tepkiyle karşılaşır kişi. Ayakta kalma gücü alkışlandığında, çoktan gömülmüştür, ses kulağına erişemez.

Bu çerçevenin içeriği de değişiyor nicedir. Merkezî dillerde daha hızlı, periferide daha ağır bir ritmle. Kurban statüsünden yavaş yavaş çıkıyor yenilikçi. Belki, bizden sonraki kuşakların yenilikçileri daha az bedel öder, yolda kayıp verme oranları düşer. Şimdiden ucu görünen bir umut tabakası. Öteki kefede, karamsarlık doğurabilecek gelişmeler büyüyor oysa: Tecim çarkı, öğütücü dişlileriyle, ne tüketebilecekse onun üretilmesi için seferber oluyor gitgide. Tüketilesi ülküsel mal, yenilikçi olan değil ne yazık ki: Eski edebiyatın yeni figürleri revaçta artık.

Biri iyimserliği, öbürü karamsarlığı besleyen iki musluktan birini seçeceğiz sonuçta.

Bizde yenilik, formel düzleme indirgeniyor genellikle. Hiç mi hiç ilgisi yok bugün: Yapılacak, yapılası formel yenilik mi kaldı? XX. yüzyıl avant-garde'ları o alanı neredeyse tükettiler, son küçük kıpırtılar bilgisayarın kişisel kullanım yaygınlığı gerçekleştiğinde görüldü, o da bitti artık. Gerçi, eski yenilikleri yeniden pişirip ortaya sürmeye çalışanlar, özellikle periferide, görülmüyor değil; üzücü, hüzün verici girişimler. Ayrıca, aralarında, o 'yeni'liklerin 'eski'miş olduğunu bilmeyenlerin bulunduğunu biliyoruz. Son on yıl içinde, Türkiye'de kimi genç şairlerin somut şiiri, görselliği ya da sesselliği keşfettiklerine tanık olduk sözgelimi: Patetik ve patolojik boyutları var böylesi gelişmelerin, ne de olsa tedavülden kalkmış paralar için döviz bürosu açmayı çağrıştırıyor yapılan kimi işler.

Robbe-Grillet, perspektif kaymasıyla yeni'nin meydana geldiğini belirtiyor. Dörtdörtlük bulunmasa bile, ciddiye alınmayı gerektiren bir yaklaşım. Kayma, formel kaygılardan çok bakışaçısı değişimiyle bağlantılı. Ece Ayhan, amuda kalkarak genelgeçerliğin tersyüz edilemeyeceğine dikkat çekmişti. Yerinizde tepetaklak durmaya kalkışacağınıza, yerinizi değiştirin. Aslında, yeniliğin sahiciliğinde, yer ve açı değiştirmenin kendiliğindenliği, sahiciliği yatar. Ha, yer değiştirmeye kalkışmak, garanti bir ortamdan belirsiz bir ortama geçişin, dolayısıyla insanın tehlikenin bağrına adım atışının sorunlarını getirebilir, sözgelimi yitip gidebilir kişi, batağa saplanabilir, kör kuyuya düşebilir, ama böyle bu: Hamama girmişsiniz, terleyecek ya da çatlayacaksınız.

Ondandır, çoğu yazar, sanatçı eskinin sigortalı karakteristiğine bağlanmayı yeğler. Şan, şöhret, akçe kazananları az mıdır: Neden kaymak göze alınsın?


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler