Zana: Oslo görüşmeleri yeniden başlamalı
Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile dün yaptığı 1,5 saatlik görüşmede "Oslo görüşmelerinin milat olduğunu ve bu görüşmelerin yeniden başlaması gerektiğini ifade ettim" dedi.
TBMM'de ilk defa bir basın toplantısı düzenlediğini belirten Zana, "Bunun genel bir barışa katkı sağlaması dileklerimle" sözlerine başladı. Başbakan Erdoğan ile dün yaptıkları 1,5 saatlik görüşmeye ilişkin satır başlarını ve aldığı kısa notları gazeteciler ile paylaşan Zana, şöyle devam etti:
"Biz 2004 yılında cezaevinden çıktığımızda bir dizi görüşme talebinde bulunmuştuk. Bunun önemli bir kısmını da gerçekleştirdik. Sivil toplum kuruluşlarından iş çevrelerine, başbakandan meclis başkanına, ana muhalefet partisinden sendikalara kadar herkesle görüşme talep etmiştik. Bu süreç unutulmuş olabilir. Bunu hatırlatmak isterim. Sayın Başbakan'la dün gerçekleşen görüşmenin böyle bir miladı var.
Ayrıca 24.Dönem başladığından bu yana, yani meclise girdiğimizden beri, basın ve bazı milletvekilleri aracılığıyla gelen, görüşmenin gerçekleşmesine yönelik talepler vardı. Bu talepler, Başbakanla görüşmenin tıkanan sürecin açılması için pozitif bir etki yaratacağına ilişkindi. Başbakanla görüşmemizin başında, 21 yıl önce, bu parlamentoda, halkların kardeşliği üzerine yemin etmiş bir milletvekili olarak, Türk ve Kürt halkları için verilmiş bir sözüm olduğunu söyledim.
Öncelikle Kürtlerin halk olmaktan kaynaklı haklarından söz ettim. Türkiye'nin sürdürülebilir bir barışa ve diyaloga ihtiyacı olduğunu, bunun en temel koşulunun güven ortamı olduğuna tekrar ve tekrar dikkat çektim. Korkularıyla yüzleşme çabalarına rağmen, süregelen tutuklamalar ve davalarla tedirgin olan toplumun küçük adımlarla değil ileri ve samimi adımlara ihtiyacı olduğunu dile getirdim. Bu adımları da, tüm bileşenlerin sürece dâhil edilmesiyle atılabileceğini, kesintisiz barış ortamı için herkesin katkı sağlaması gerektiğini ifade ettim."
Açıklamasında Başbakan Erdoğan'a, "Roboski katliamı, cezaevlerinde yaşananlar ve süregelen polis şiddeti açık yaralarımızı kanatıyor" dediğini ifade eden Zana, "Yaşananların ve yaşanmakta olanların tüm çıplaklığıyla ortaya konmasına ve çözüm aranmasına ihtiyaç var. Kendilerine de ilettiğim gibi, halklarımıza artık söylem ve söz yetmiyor" diyerek bu aşamanın geride kaldığını kaydetti. Zana açıklamasına şöyle devam etti:
"Türkiye'de onlarca yıldır denenen güvenlikçi politikaların sonuç vermediğini gördük. Denenmeyen tek yol sürdürülebilir müzakeredir. Bu anlamda Oslo görüşmelerinin milat olduğunu ve bu görüşmelerin yeniden başlaması gerektiğini ifade ettim. Devletler kendi yurttaşlarından özür dilemeyi bir zafiyet olarak görmemeli. Özür dilenmesi talep edilen halk bir başka devlet değil, kendi yurttaşlarımız dedim. İdam gibi bir tabuyu yıkan bu ülkenin Sayın Öcalan'ın pekâlâ ev hapsine alabileceğini ve bunun hayati bir önem taşıdığını belirttim.
Seçmeli dersler arasında Kürtçenin olması olumlu bir gelişme. Ancak Kürtlerin anadilde eğitim taleplerini karşılamaktan uzak. Dünyada hiçbir halk ana dilini para ödeyerek öğrenmez dedim ve anadilde eğitim hakkı vurgusunu yaptım. Yaralarımız açık ve kanıyor. Bu nedenle de gerçekçi olmayan talepler karşılık bulamaz. 'Silahları bırakın operasyonlar durur' söylemi gerçekçi olmayan taleplerden. Bunun altını çizdim.
Bu görüşme, kesintiye uğramış olsa da, 2004'den bu yana ortaya konan çabaların ve kazanımların bir ürünü. Toplumsal beklentinin sonucunda gerçekleşti. Görüşme son derece nazik bir ortamda gerçekleşti. Başbakan tüm taleplerimizi büyük bir dikkat ve nezaketle dinledi. Bu görüşmenin kesintiye uğrayan sürecin açılmasına katkı sağlayacağına, halklar için umutvar bir sürecin yaratılmasına ve barışın gelmesine olumlu bir etki yapacağına inanıyorum. Sayın Başbakan hem görüşme sürecinde hem de sonrasında görüşmeyle ilgili yaptığı değerlendirmede, diyalog sürecini açık tutmak konusunda samimi tavrını göstermiştir. Bunun için teşekkür ediyorum.
"Olası sonuçlar önemli"
Bilinmesini isterim ki; aklım, vicdanım, yüreğim, politik deneyim ve öngörümle hareket ettim. Tarihsel olarak bu görüşmenin kimler arasında gerçekleştiğinin ötesinde, olası sonuçları çok önemli. Sormak isterim; tıkanan bu sürecin önünü açmak için, kaç kuşak, kaç ölüm daha bekleyeceğiz. HEP, DEP, HADEP, DEHAP, DTH, DTP, BDP ve diğer tüm bileşenlerin verdiği mücadele göstermiştir ki; bu topraklarda herkesin barışa ihtiyacı var.
Bunun için, ben, o, diğeri fark etmez. Herkes hem Türkiye halkları hem de Kürt halkı barış sürecinin oluşmasında yer almalı. Zira barışın ortak bir çabaya ihtiyacı var. Umutların günbegün büyümesi ve yeşermesi dileğiyle."
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü