MİNYATÜR DİLİYLE ŞİİR DİLİNİN İÇ İÇE GEÇTİĞİ ŞİİRLER!
Hakan Cem’den iki kitap bir arada: Papa Scala ve Tendeki Huy (Pikaresk Yayınları). Papa Scala, “Nemli Fırçada Girizgâh”la başlıyor Smyrna’nın tarihinde iz sürmeye şiirlere ilişkin ipuçları vererek. (Papa Scala, İzmir Karşıyaka’nın devamı olan Bostanlı bölgesinin eski adı. Papa Scala / Papas köyü).
Hakan Cem’in şiir diliyle çizdiği minyatürlerin hayali ustası, kahramanı “Pagur” (aslında bir Ermeni çocuğun adı) çalışmaya şöyle hazırlanıyor: “aharlı kâğıdı mermere yatırdı suya dokunur gibi yavru kedinin ensesinden incecik birkaç tüy aldı, ibrişimle bağlayıp fırçası için güvercin kanadından çıkardığı kaleme özenle yerleştirdi.”
Sanatçı, sonra “kök ve toprak boyalarını tek tek gözden” geçirir, “ve yumurta sarısı yerine tutkal kullanmaya karar” verir. “Çizdiklerine parlaklık versin diye yanından ayırmadığı saf pekmezle üzüm suyunu da göz ucuyla konrol” eder. Sonra “Deniz Kulağı adlı yumuşakçanın sert parlak kabuğuyla, aharlı kâğıdı mühürledikten sonra nemli fırçasını kiremit rengi boyaya daldırıp, deniz yönünden kuş uçuşu önceden çizdiği ters U’yu kâğıda” çizer.
Sonrası da şöyle: “Bir an, kâsedeki altın tozunu eliyle” ovuşturur “ve kâğıda hayran hayran” bakar. “Ona” da “Smyrna adını” verir.
Böylece, ortaya minyatür diliyle şiir dilinin iç içe geçtiği şiirler yaşama gözlerini açarlar. Yani, Smyrna şiir minyatürleri. Bu şiirler, ressam Ayla Aksoyoğlu’nun kapak ve desenleriyle görsel bütünlük kazanır: Şu bilgiler de önemli kentin geçmişinden günümüze doğru yol alınırken: Kadim zamanlardan gelen kadırgaların, Fokia eliyle Karaburun arasından geçerek Smyrna girizgâhından başlayan ve 1800 sonları 1900 başları Kokaryalı, Karataş, Sarıkışla, Kâtipzadelerin Konak’ı, Punta, Kordelya, Papa Scala ve daha başka yerleri belleğimize anımsatan şiirler...
YENİ BİR SÖYLEMİN GÜZEL ÖRNEKLERİ
Yeni bir oluşumun minyatürler üzerinden tarihle donatılması, üstelik bilgi satmadan sunulması ve yine üstelik yeni bir şiir dili oluşturarak okura ulaşmış Papa Scala. Zorlanmadan okunan, merak uyandıran bir anlatım. Düz bir anlatım değil. Öykü hiç değil. Yeni bir söylemin güzel mi güzel örnekleri bu şiirler: “Pagur: Fırçanın dokunuşuyla kırmızı kök bayalı çığlığı çizdi ve Çığlık! dedi.” Şair, bu “Altın tozuyla parlatılmış çığlık!”tır.
Tarihsel sürecin aynasında adım adım semtlerin oluşumuna tanık olur imgeler, şiirler. Yeni oluşan kentin semtlerinin oluşumuna gönderme yapar şair minyatürler üzerinden. Smyrna olarak doğan kent, ilerde İzmir adını alacak, Ege kıyılarında yayılır, gelişir, genişler kültürel, mimari olarak. Ortaya çok kültürlü bir kent çıkar. Kozmopolit bir kent olur tarihe damgasını kalıcı bir biçimde vuran:
“Tahta bavullar zamanına uyanıyorum; taş sokakta evler bahçeli,/ kediler köpekler evin hanesine kayıtlı; ince telli üç yanı tel dolap/ balkondan el ediyor, imbatla gelen karanfil kokusu ah, bizim Smyrna!” (s. 23)
Papa Scala’yı okumaya, desenlere bakmaya doyamadım. Ama diğer kitap, ikinci kitap, ikiz kitap, Tendeki Huy’daki şiirleri merak ediyorum. Birbirini bütünlemeseler de, farklı anlatım ve biçimde doğmuş olmalarına karşın, benim gözümde yapışık ikiz sayılırlar.

SEVGİ/ ZAMAN/ ÖLÜM VE ‘TENDEKİ HUY’! BİR KARE ŞİİR ÇALIŞMASI...
Tendeki Huy, Papa Scala’yla aynı kitabı, aynı yazgıyı değil, bambaşka bir kitap kimliğiyle paylaşan kitap. “Sevgi / Zaman / Ölüm” üzerine dizelerle örülü olan kitap, aynı zamanda, Soldan sağa, yukarıdan aşağıya ve “Sevgi / Zaman / Ölüm”den birer koyu dizeyle, müzik sanatının kontrpuan anlayışını taşıyan şiir içinde şiirleri olan bir “kare şiir” çalışması.
Yani “ten”in “haz”ları, huysuzlukları, heyecanları, duyguları, yaşadıkları, yaşattıkları, algıladıkları, anımsattıkları, yaraları, yasları, kanamaları, gözyaşları, hüzünleri, çığlıkları, serzenişleri, kırılmaları.
Hem mesafeli yan yana “Sevgi / Zaman / Ölüm” hem de bu sözcüklerin al alta algılanması. Böylece bir anlama kilitlenip kalmıyor dizelerin dile getirmek istediği, anlamlar çoğalıyor, genişliyor. Düşündürücü. “Sevgi” için, “Zaman” için ve “Ölüm” için ne çok düşünce, imge, gönderme, izlenim üretilmiş, ne çok! “Sevgi” için birkaç örnek:
“Sevgi/ çocuk sesi/ apansız fırlıyor/ yaydaki ok/ uçurtma kuş ki!/çiçek bahçesi” (s. 12)
“Sevgi/ ana eli -/ sıçrayan kahkaha/ suları,/ ayaz izleri/ bir türküde gizlidir/ çiçeği kurumuş/ saklambaç” (s. 15)
“Sevgi/ uğur böceği/ yalnızı paylaşıyor/ sen gülünce/ yüzünde kelebekler” (s. 18)
“Sevgi/ uçurum!/ ilk yolculuk/ gülen çocuğun/ düşleri-/ gülen çocuğun/ düşleri” (s. 20)
“Zaman” da “sevgi” gibi düşündürücü, anımsatıcı, sezdirici, ufuk açıcı, yaşamın içinden imgelerle yüklü. Birkaç örnek:
“Zaman/ unutulmuş yorgunluk/ bir akşam üstü,/ sessizin rüzgârı/ çölde bir an” (s. 12)
“Zaman/ dağılıp yere düşen/ nar taneleri-/ uçurtmanın kuyruğunda/ savrulan-mavi alev/ uçuşan-sesler” (s. 19)
“Zaman/ uzağın yakını/ gözde kalan tenha-/ taşa tutunan yosun,/ çınarın/ alıp veremediği” (s. 30)
“Ölüm” de “sevgi” ve “zaman” gibi hep kapımızın önünde, evimizin içinde, yolda, günlük yaşamımızda, hayatımızda, dünyamızda, anılarımızda, geçmişimizde, geleceğimizde, hep bizimle birlikte...
“Ölüm/ toprağın beline/ sarılmış/ çığlık-gözlerin/gitmek adında/ yoksun” (s. 15)
“Ölüm/ göğsümde bıçak!/ sırtüstü/ babamın bavulu-/ eşikte gölgeler” (s. 17)
“Ölüm/ nereye gidiyor/ olabiliriz?/ gölgesiz/ usulca yanaşıyor/ çat kapı gelen” (s. 25)

YAN YANA OKUMADA ORTAYA ÇIKAN ANLAMLAR, DÜŞÜNCELER, DUYGULAR, İZLEKLER, ANIMSAMALAR!
Bu alt alta anlamların ve biçimin dışında bir de yan yana okumada ortaya başka anlamlar, düşünceler, duygular, izlekler, anımsamalar çıkıyor. “Sevgi / Zaman / Ölüm” üçgeninde yaşamın kendisi, yüreği, geçmişi, geleceği izleği ele alınıyor. İşte birkaç anlamlı örnek:
“Toprağın gizli suyu .... tendeki huy.... taşın ve toprağın” (s. 16)
“Gözleri dolunay......aynada gördüğüm.... geceye düşen yaprak” (s. 22)
“Gözlere düşen ağrı.....kör çığlık kulağa üflenen” (s. 27)
“Kuğunun yaklaşan/ gözleri..... nakışın akıp/ gittiği...karanlığın renkleri” (s. 31)
Hakan Cem, özgün şiirlerden, biçimden, imgelerden, dizelerden oluşan farklı formatta bir ikiz kitap Papa Scala ve Tendeki Huy sunuyor şiirseverlere. Uzun süre elimden bırakamadığım, orasından burasından okuyup durduğum bir kitap oldu. Gel de huyun tendeki, tenin huydaki çağrışımlarına, düşündürttüklerine kapılıp gitme!
(Papa Scala’nın başka bir duygulandırıcı anlamı var: Hakan Cem, kitabı, çekirdek ailesinin son üyesi, tiyatro sanatçısı, “karındaşı” ablası Işın Cem’e ithaf etmiş.)