…Ve Egemen Berköz şiirine döner! Eray Canberk’in yazısı...
Yakından tanıdığım, kuşakdaşım, arkadaşım, ”benim şairim” dediklerimden biri Egemen Berköz. 1959’dan başlayarak dönemin önde gelen dergilerinde şiirleri yayımlanan Berköz, ilk şiir kitabı olan Çin Askeri Ah Devran’ı 1966’da yayımladı. Bunu Yalnızlıklar! Yalnızlıklar! (1977) ve Bu Kitapta Sen Nerdesin? (1981) izledi. Berköz kırk yıl sonra yayımlanan yeni kitabı Yalnızlık Tanımları’nda (Ayrıntı Yayınları) 1968’den, bir zamanların Ereğli’sinden kalanları, artık olmayanları konuk ediyor şiirine. Geçmişteki yaşantısına, o zamanın anılarına vefalı Berköz’den şiirli bir yolculuk Yalnızlık Tanımları.
Fotoğraflar: KAAN SAĞANAK
“Düşler arasında dalgalana/ Dalgalana sözcük avında kalemim”…
“Gelemeyen” adlı şiirinden...
“Yürüdüm onca yol/ Kaldı mı izim// Kalsaydı izim”…
“Yaşam Öyküsü” adlı şiirinden...
YAŞAMDAN... ŞİİRDEN... EGEMEN BERKÖZ...
Egemen Berköz’ün yeni bir şiir kitabının çıktığı haberini alınca şairin “ve Egemen Berköz evine döner” dizesini hatırlayıp “ve Egemen Berköz şiirine döner” diye mırıldandım kendi kendime…
İlk kitabı Çin Askeri Ah Devran 1966’da yayımlanmıştı. Demek aradan 56 yıl geçmiş. Berköz ile tanışmamız, arkadaş olmamız ise neredeyse 60 yıla dayanıyor. Belleğim yanıltmıyorsa, bizi o sıralar şiirleri yayımlanmakta olan ortak arkadaşımız Babür Kuzucu tanıştırmıştı.
İkinci kitabı Yalnızlıklar Yalnızlıklar 1977’de, üçüncü kitabı Bu Kitapta Sen Nerdesin 1981’de çıkmış. 1985’te yayımlanan ve seçilmiş şiirlerden oluşan Yalnız ve Birlikte ile 2004’te yayımlanan Unutma (Toplu Şiirler, 1960-1979) dışta tutulursa bu dördüncü şiir kitabı: Yalnızlık Tanımları (Ayrıntı Yayınları, 2022).
Günümüzde geçerli ve yaygın anlayışlara göre eskimiş bir anlayış sayılsa da şairlerin yaşantısıyla şiiri arasında bir ilinti olduğunu, daha da ileri giderek şiirinde hayatından izler bulunduğunu düşünürüm. Bu nedenle, Berköz’ün şiire başladığı yıllardaki yaşamına ve elbette o yıllardaki toplumsal ve siyasal ortama, yetişme biçimine bir göz atmak gerekiyor.
YAKIN TARİHE TANIKLIKLAR
Berköz Karadeniz Ereğlisi’nde dünyaya gelmiş (1941). Zonguldak ve Bolu’da yaşadıktan sonra ailece İstanbul’a gelip yerleşmişler. Üniversiteyi Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi İtalyan Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okumuş. Demek ki “şehir çocuğu”…
10’lu yaşları, özellikle toplumsalcı düşüncelerin baskı altında tutan Demokrat Parti (DP) iktidarı döneminde geçmiş (1950-1960). Şiire ilgi duyduğu, ilk şiirlerinin yerel gazetelerde yayımlandığı bu dönemde şiirde İkinci Yeni anlayışının egemen olduğu, toplumcu gerçekçi şairlerin siyasal baskılar yüzünden seslerini duyuramadıkları biliniyor.
1960’ta DP iktidarına bir askeri müdahale ile son verildikten sonra oluşan görece özgürlük ortamında Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) ve Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın (TÖS) ve başka birçok sivil toplum örgütünün kuruluşuna tanık olmuş.
60 KUŞAĞI’NIN GENÇ ŞAİRİ
1960-1970 döneminde kültür ve edebiyat alanında da rahatlama dönemi yaşanıyor. Nâzım Hikmet’in ve toplumcu gerçekçi şairlerin şiir kitapları yayımlanmaya başlıyor. Böylece genç edebiyatçılar kuşağı Nâzım Hikmet’in ve toplumcu gerçekçilerin şiirini tanıyor.
Bu arada çeviri etkinlikleri artıyor ve günün Batı edebiyatından çeviriler yapılıyor. Yeni ve değişik anlayışta edebiyat dergileri yayımlanıyor. Berköz’ün de içinde bulunduğu genç şairler ki 60 Kuşağı diye anılacaklardır, işte bu ortamda şiire sardırıyorlar.
1959-1966.... EGEMEN BERKÖZ’ÜN ŞİİRE GİRİŞ DÖNEMİ
Berköz’ün şiirinin ilk kez bir edebiyat dergisinde (Yeditepe) yayımlandığı 1959 yılı ile Çin Askeri Ah Devran’nın yayımlandığı 1966 yılı arasındaki ve “şiire giriş” diyebileceğimiz dönemi şiir anlayışını erkenden belirginleştirdiği, sesini bulduğu dönemdir bence. Bu dönemi de ikiyi ayırmak gerekir: Askerlik görevine gitmeden önceki dönem ve askerlik görevi sırasındaki dönem.
ÖĞRETMENLİK DÖNEMİ ŞİİRLERİ
Berköz askerliğini “yedek subay öğretmen” olarak Doğu Anadolu’nun bir köyünün ilkokulunda öğretmen olarak yaptı. Bu uygulama şehirlerde doğup büyümüş olanlar, bir başka deyişle “şehir çocukları” için ülkenin köylerindeki durumu görüp yaşamalarını, ülke gerçeklerinin farkında olmalarını sağlayan bir uygulamaydı.
Berköz’ün öğretmenlik dönemindeki şiirlerinde köy yaşantısının, olanaksızlıklar içindeki köy çocuklarının, öğrencilerinin yansımaları görülür. Artık eskisi gibi tekil bir “şikâyetçi” değildir; başkalarına da “tercüman” olan biridir.
‘ÇİN ASKERİ AH DEVRAN’
İlk kitabının adı da bu deneyiminin sonucudur. Görev yaptığı yerde köylüler kısa boylu ve zayıf yapılı olanlara, Kore Savaşları’ndan gelen bir çağrışımla “Çin askeri” derlermiş. “Ah devran” ise Berköz’ün eklediği ve olup bitenden yakınmayı dile getiren bir halk deyişi.
Berköz ile aynı dönemlerde askerlik yaptık. Artık, Berköz bana, Bingöl’ün Solhan ilçesinin bir dağ köyünden, ben de ona Konya ovasının ortasında, Kulu ilçesinin bir köyünden mektup gönderir olduk. Mektuplarının içeriğini bu dönemdeki şiirlerinde kendine özgü anlatımıyla duyumsattığını biliyorum. Daha doğrusu bunun tanığıyım.
NECATİGİL’İN SEÇTİĞİ GENÇ ŞAİRİN ‘SIĞINAK’I!
Yıl 1966. Memet Fuat’ın çıkarmakta olduğu Yeni Dergi’de özel bir bölüme yer verilmekte. Usta bir şairin genç şairlerden seçtiği birer şiir bu bölümde yayımlanıyor.
“Behçet Necatigil’in Seçtikleri” arasında Egemen Berköz’den “Sığınak” başlıklı şiiri var. Necatigil’in koruyucu eli genç şairin üstündedir ve bu yüreklendiricidir genç şair için. (Merak edenler için; Necatigil’in seçtiği öteki genç şairler: Ataol Behramoğlu, Refik Durbaş, Güven Turan, Doğan Şadıllıoğlu, Cahit Zarifoğlu, Eray Canberk.)
“Sığınak”ta Berköz’ün köy yaşamından izler vardır: Çocuğun / öğrencinin öğretmene etkisi, öğretmenin bir başınalığı, gelecekten beklenen umut, köy yaşantısının garipliği ve tekdüzeliği, yaşanan yerin ve şehrin uzaklığının gerçekliği…
‘BASİT BİR YALNIZLIK DA YETERDİ’
Fakülte bitiyor, askerlik bitiyor, hayata atılma sırası geliyor genç şair için. “Basit bir yalnızlık da yeterdi” belki tek başınayken ama “yalnız ve birlikte” olmak daha iyi.
Necatigil ne diyor bir şiirinde: “İyidir beraber olmamız”… Bu demektir ki şair evleniyor. (Nikâh sonrası fotoğrafını anmadan geçemeyeceğim: Yeni evliler Tüzin-Egemen Berköz; Sennur Sezer-Adnan Özyalçıner, Babür Kuzucu, Derin-Ömür Candaş, Aydın Hatipoğlu, Fatma-Eray Canberk ve bizim çevrenin gizli şairi ve tek eleştirmeni Mustafa Öneş…)
Berköz’ün “Basit Bir Yalnızlık da Yeterdi” başlıklı şiiri hayatında yeni bir dönemi, evlilik ve hayatını kazanma dönemini yansıtan şiiridir. Şiirdeki “:.. ve Egemen Berköz evine döner” dizesi Berköz’ün “evci” bir şair olduğunun da simgesi gibidir.
MEMET FUAT: “BERKÖZ, BİÇİMSEL İNCELİKLERİ TOPLUMSALCI ŞİİRE ÖZGÜNCE TAŞIDI’
Üç şiir kitabından sonra Berköz’ün şiiri nasıl değerlendiriliyor?
Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi adlı seçkisinde Memet Fuat şöyle değerlendiriyor: “Şiire İkinci Yeni’nin etkisi altında başladı. 1960’ların ortalarında Nâzım Hikmet’in cezaevi şiirlerinin yayımlanmasıyla bir kez daha öne çıkan toplumsalcı şiire yönelirken, başlangıç döneminde edindiği iç biçimsel incelikleri toplumsalcı şiire taşıması ona tatlı bir özgünlük kazandırdı.”
ATAOL BEHRAMAOĞLU: “SİMGECİ VE İZLENİMCİ ŞİİRİYLE BİR AYDININ ARAYIŞLARINI
İÇTENLİKLE YANSITTI”
Şairin kuşakdaşı Ataol Behramoğlu Büyük Türk Şiiri Antolojisi (Cilt 2) adlı seçkisinde şu değerlendirmelerde bulunuyor:
“1960’lı yıllarda şiir yazan kuşağın İkinci Yeniye en yakın şairlerinden. Kırık ve kesik kesik vurgulu simgeci ve izlenimci özellikler taşıyan bir şiiri var. Bu söyleyiş onu, önceki kuşaklardan en çok Necatigil’le yakınlaştırıyor. Alçak sesli, kırık bir konuşma tonu… İlhan Berk ve Turgut Uyar etkilerinin de gözlemlendiği şiirinde, bir aydının bunalımlarını, arayışlarını içtenlikle yansıtmaya çaba göstermesi bu şiirlerin içeriksel bakıdan önemli bir özelliği.”
ORHAN KAHYAOĞLU: “EVİNDEN, İÇİNDEN ŞİİRLERİNDE KENDİ ‘YALNIZLIKLARI’ HER ŞEYİN ÖNÜNDEYDİ’
Sonraki kuşaktan Orhan Kâhyaoğlu’nun değerlendirmesi şöyle:
“1959’da yayınlamaya başladığı ilk dönem şiirlerinde imge ne denli belirleyici olsa da, görece daha yalın ve değişik bir lirizmi içinde barındıran bir şiirle dikkat çekmeye başlamıştı. Evinden, içinden, iç doğasından vazgeçmeyen; yaşanan kırılgan bir gözlemci olarak kendi ben’iyle dönüştürüp farklı bir şiirsel zemine sıçratan bir şiirle karşılaşılmıştı. Kendi ‘yalnızlıkları’ her şeyin önündeydi. ‘Çocukluğunun ezik türküsü’nü kendi odasında yeniden dillendiriyordu. Doğanın yalınlığı, müziği; Doğu’da yaşanan hayatın acımasızlığı onun şehir merkezli bireyselleşmesiyle çarpıştığı noktada beliren büyülü dizeler olacaktı.”
Daha sonra, genç kuşağın günümüz düşünce akımları ve dilbilimsel anlayışları doğrultusunda yaptıkları değerlendirmeler de var:
Yücel Kayıran’ın Kritiğin Toprağında / Türk Şiirine Felsefeyle Bakmak adlı kitabında “Egemen Berköz’ün Şiiri İçin Prologomena” başlıklı yazısı, Metin Cengiz’in Eleştirel Çağdaş Büyük Türk Şiiri Antolojisi’ndeki “Egemen Berköz Şiiri Üzerine” başlıklı değerlendirmesi gibi. (Yalnızlık Tanımları’nın sonunda bunlardan ve başka değerlendirmelerden alıntılar var.)
‘YALNIZLIK TANIMLARI’NIN GENEL ÖZELLİĞİ SÖYLEYİŞ BİÇİMİNDEKİ DEĞİŞİKLİK!
Yalnızlık Tanımları, özlenen ve uzun bir aradan sonra, üstelik beklenmedik bir anda karşılaşılan bir dost karşısındaki sevinç ve şaşkınlık gibi. “Nerelerdeydin? Neler yaptın?” sorusuna yanıt ise kitaptaki şiirler.
Şiirlerin genel özeliği ise Berköz’ün bildik şiirlerindeki söyleyiş biçimindeki değişiklik bence.
Berköz’ün bildik şiiri: Kısa, zaman zaman tek sözcüklü dizeler; bilinç akışını ya da kendi kendine konuşur gibilik, sanki doldurulması istenen ve sözcükler arasında kalan boşluklar; zaman zaman serbest nazmın olanaklarından yararlanan dize istifleri (örneğin “Beyaza Kaçan” başlıklı şiir)... Kitapta yer alan 1980’lerden sonra yazılmış şiirlerde bu özellikler yok denecek kadar az.
Berköz geçmişteki yaşantısına, o zamanın anılarına vefalı. Yalnızlık Tanımları’nın “68’den” başlığını taşıyan ilk bölümü bunun tanığı. Bu bölümde yer alan dört şiir “Alaturka Bir Şarkıyı Dinlerken Küçük Bir Şiir”, “Alaturka Bir Şarkı Dinledikten Sonra Küçük Bir Şiir”, “Askerlik Dönüşü Yazılmıştır”, “Köyü Özleyenin Yazdığı Şiirdir”…
Bu şiirler Berköz’ün 1980’lerden sonraki “anlatımcı” diyebileceğimiz şiirlerinin ilk örnekleri gibi. Ayrıca önemli bir deneyim (köy yaşantısı ve köy öğretmenliği) geçirmiş olan şairin artık dünyaya nasıl baktığının da tanığı.
Köyle ilgili şiirindeki “kara güneş” nitelemesi de dikkate değer. Daha sonraki bölümlerden biri olan “Ereğli Dörtlemesi” ise çok önceki geçmişe bir bakışın şiirlerinden oluşuyor. İlginçtir; şiirlerden birinin adı “Güneş Sevinci”…
BERKÖZ: “ŞİİR YAZMASAM YAŞAMAK KOLAY”
“Bölünmüş Usun Uykusu” bölümündeki “İyi ki Fesleğenim Var” başlıklı şiirde “Ben ne coşkular yaşayıp/ Ben ne umutlar tüketip/ Ben ne şiirler yazamayıp” dizelerinde kendi kendine bir gönderme yapmış: “Şiir yazmasam yaşamak kolay”… Bu arada söylemeden geçemeyeceğim; Berközlerin kedi sevgisi de Berköz’ün şiirlerinde kendini belli ediyor!
Berköz, Nisan 2019 tarihli “Gelemeyen” başlıklı şiirinde geldiği yeri şöyle tanımlıyor: “Düşler arasında dalgalana/ Dalgalana sözcük avında kalemim”…
2018-2019 tarihli, “Yaşam Öyküsü” başlıklı şiirine ise alçakgönüllülükle soruyor: “Yürüdüm onca yol/ Kaldı mı izim// Kalsaydı izim”…
Yalnızlık Tanımları için daha pek çok şey söylenebilir. Söylenmeli de… Benden bu kadar… Bir şairin kitap adlarının dökümü ya da “kitapyaşamöyküsü” o şairin şiiri konusunda, şiir dünyası konusunda fikir verebilir gibi gelir bana: Çin askeri ah devran, yalnızlıklar… yalnızlıklar, bu kitapta sen nerdesin, yalnız ve birlikte, unutma, yalnızlık tanımları…
Özür: Yakından tanıdığım, kuşakdaşım, arkadaşım, “benim şairim” dediklerimden biri Berköz. Yazdığım yazı bu yüzden bilimsel, nesnel, kuramsal olamayıp ancak öznel olabilirdi. Başka türlüsü elimden de gelmeyeceği, içimden de gelmeyeceği için… affola!
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu