Merhaba,
Geçtiğimiz yıl yitirdiğimiz, ölüm yıldönümünde saygı ve özlemle andığımız usta yazarımız, ağabeyimiz Erdal Atabek (1930 / 31 Mayıs 2024) kapağımızda.
Tüm yazdıklarında “Nasıl insan olunur” sorusunun yanıtlarını arayan, insanın özellikle gençliğin bireysel sorunlarına toplumsal duyarlılıkla yaklaşımın öncülerinden olarak yazdıklarıyla toplumu aydınlatan, aydınlık geleceğe bayrak sallayan aydın bir hekim ve “Barışı savunmak insanı savunmaktır, yaşamı savunmaktır ve herkesin görevidir” diyen bir barış savaşçısıdır Atabek.
1950’li yıllardan başlayarak değersizliklere, kozmopolit kültüre kalemiyle savaş açan, 1966-1984 arasında Türk Tabipleri Birliği başkanlığı yapan, 1966’dan ölümüne kadar Cumhuriyet’te yazan Erdal Atabek, insanı, insandan yola çıkıp toplumu anlamaya, anlatmaya çalıştı.
Yüreklerde yıkılmaz, direnmesini, dayanmasını, kendini savunmayı bilen insandan, yurdunu, umudunu, insanı savunan bir kültür kalesi kurdu.
Cezaevinden yaptığı ve “çağın tanıklığı”na yeni bir içerik kazandırdığı İnsan Sıcağı’ndaki yazılarında, sıcak yüreğinden damıttığı 12 Eylül dönemindeki 38 ay süren Barış Derneği mahpusluğunun anılarını ve gözlemlerini aktardı: “Hapishane mutlaka kötü bir yer ama hapishanede yatma korkusuyla titremek çok daha kötü… Ayağa kalkmanın bedeli ağırdır. Korkuyu yenmeniz gerekir, utancı yenmeniz gerekir.”
Yine cezaevinden yazdığı yazılardan oluşan, “Yaşamak bir duvar resmi yapmaktır. O duvar, insanlığın duvarıdır. İlk insan ilk taşı koydu, duvar sürüp gidiyor. Sen önündeki boşluğa hangi taşları koyacaksın? Ördüğün duvara neyin resmini çizeceksin?.. Seçim senin. Karar senin. Sen ki insansın, Sözüm sanadır...” dediği Sözüm Sanadır’la 12 Eylül’ün acılar verdiği insanlara yol gösterdi. Kendi Yurdunda Sürgünsün’de pusulasına işaret etti: “Ben Mustafa Kemal’i dinliyorum...”
“Kitaplarıma gösterilen ilginin nedeni bana göre, insanların yaşadığı sorunların açık bir dille açıklanmış olmasıdır. Buna özellikle çok önem verdim. Çünkü ben, okunmak ve anlaşılmak için yazdım. Yazmamın amacı, düşündüklerim, hissettiklerim ve yaşadıklarımın insanlarla paylaşılmasıdır. Bunun başka insanlara yararı olacağı düşüncesindeydim. Sonuç da bana doğru yolda olduğumu gösterdi” diyen ustamız, ağabeyimiz Erdal Atabek’i ölüm yıldönümünde “Gelecek, bir ülkenin eğitimiyle çalınır!” dediği “Çalınan gelecek!..” başlıklı son yazısından bir alıntıyla (Cumhuriyet, 29 Nisan 2024), saygı ve özlemle anıyoruz:
“Biz laik bilimsel eğitim istiyoruz. Söylenecek söz budur. Bugün de yarın da bu sözle iktidarın karşısına dikilmeliyiz. Çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmalıyız. Bu ülkenin geleceğine sahip çıkmalıyız. Kitlesel olarak ve kararlılıkla.” Öner Yağcı’nın yazısı...
- M. Sadık Aslankara (“Rıfat Ilgaz’ı Düşünmek”),
- Öner Yağcı (“Reşat Enis: Gerçekçi ve insani edebiyatımızın öncü romancısı!”),
- Gültekin Emre (Habib Bektaş / Gönlümün Çetelesi / Artemis Dergisi - Hermos Şiir Dizisi),
- Derya Çakır (Jean-Louis Fournier / Küçük Kardeşim / Çeviren: Hazel Bilgen / Yapı Kredi Yayınları),
- Müge Kübra Oğuz (Mark Galeotti / Rusya: Pagan Dönemden Putin’e / Çeviren: Müge Kübra Oğuz / Timaş Yayınları),
- Kaan Egemen (Yayın Hazırlayanlar: Halil Tekiner, Demet Taner / Bir Ada Arıyorum - Haldun Taner Güldestesi / Yapı Kredi Yayınları),
- Gültekin Emre (Arseni Aleksandroviç Tarkovski),
- Gülçin Elif Yücel (Haydar Ergülen / Mektup: Selam Söyle… / Çınar Yayınları),
- Y. Bekir Yurdakul (Petra Postert / Arılar Sana Emanet / Çeviren: Bediz Gürel / Uyurgezer Yayıncılık),
- Vitrindekiler ve Mustafa Başaran’ın hazırladığı Bulmaca ile de düşün trafiği sürüyor!
İyi okumalar...
Gamze Akdemir
Kitap Dergi, BUGÜN gazeteniz Cumhuriyet’le birlikte...
Unutmayın; her gün Cumhuriyet her perşembe Cumhuriyet Kitap Dergi okunur!
