Ceviz ağacı, her şeyin farkındaydı
Faysal Soysal’ın filminin vizyon galası Atlas 1948’de yapıldı. Film, İtalya, New York, 7. Balkan Panorama Film Festivali gibi ülke ve festivallerden ödülle dönmüştü.
Sarkan bir düğmeyi ya yerine dikmek ya söküp atmak. Ceviz ağacı, içinde psikoloji, toplumsal travmalar, ilişkiler, ailelerin evlatlara maddi olmayan mirasları ve en çok düşünme üzerine harmanlanmış. Bolu’nun Göynük ilçesinde, huzur arasında huzursuzluk ve dingin bir karakter Hayati üzerinden, hızlandırılmış tüketim toplumunun da yansımaları. Üzerinden zaman geçtikçe düşünülmesi, yorumlanması gereken, zor bir kurgusu olan ama çok ustaca bir sunum.
EDEBİYAT İŞİN İÇİNDE
İşin içine edebiyat girince ne de güzel, seyrine doyum olmaz bir film çıkıyor ortaya ve ceviz ağacı üzerinden şekilleniyor. Tıpkı Nâzım’ın dediği gibi, ben bir ceviz ağacıyım da; bırak seni, beni, başka kim farkında? İki bölümlü filmde, ilk olarak baltalanan ağaç, boğazı kesilmesi gereken horoz ile öldürmek! İkinci bölümde ise tren sireninin çığlığı arasında, çiçek açmış ağacı kesmeye kalkmak, yani ölmek! Ölmeden, ölmek. Serdar Orçin’e peş peşe ödül getiren oyunculuk boşuna değil; en durağan ve sessiz sahneler bile, avaz avaz bağırıyor. Hayati’nin (Serdar Orçin), eskiden hapishanede gardiyan olan babasının 1984 yılında intiharı, ona özlemi, onu kendi yaşamında yaşatması, mutsuz evliliği ve var olma savaşı. Bunca kitaplar arasında, beslenen, ödüller kazanan yazar, neden hâlâ bir böcek gibi hisseder kendisini? Toplumsal travmalarımızın özellikle, 80 darbesinin izlerinin, gelecek nesillere mirası, aslında yaşanmamış yılların bir nevi sessiz bir kasabada sorgulanması. Filmin en büyük özelliği, hiçbir şeyi gözünüze sokmuyor. Sessizce işliyor yönetmen Faysal Soysal, kadına şiddeti, darbe kalıntılarını, insan yaşamının kayıplarını, aydın olan ile olamayan arasındaki farkı. Diğer özelliği ise film boyunca doğaya zarar verilmemiş olması. Filmin aynı zamanda senaryosu da Faysal Soysal’a ait. Türk-İran ortak yapımı filmin kurgusunu yapan Mustafa Kherghehpoosh ve müziğin sahibi Payam Azadi, İranlı sanatçılar. Görüntü yönetmeni, Vedat Özdemir. Oyuncuların hepsi başarılı: Serdar Orçin, Sezin Akbaşoğulları, Ali Mert Yavuzcan, Şebnem Dilligil, Kübra Kip, Rıza Akın.
ESARETİMİZİN BEDELİ...
Kim bilir, Hayati’nin okurken uyuya kaldığı Oğuz Atay’ın Korkuyu Beklerken eseri gibi esaretimizin bedeli belki korkularımız ve gerçekten sorumlu olduğumuz yapmadıklarımızdır. Tabii birçok kitap seçkisi arasında gözümüze soka soka sunduğu, hele bir cinayet sonrası Bulgaristan’a kaçan bir kimlik izinde, Kürk Mantolu Madonna. Filmin hikâyesi ise Hayati üzerine kurulu, yazma yeteneği körelirken evliliği de çökmekte olan bir yazar; annesinin bahçesindeki kurumuş ceviz ağacını diriltmeyi takıntı haline getirmiştir. Babasının ölüm sebebini ve geçmişi kurcaladıkça yalnızlığı daha da derinleşir.
“Yalnız yaşayan insanların, kendi içlerinde başlayıp biten eğlenceleri vardır.” - Oğuz Atay/Korkuyu Beklerken.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev